TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Y A Y I N L A R I : 112
S
e
r
i
:
Say. ^ . 1 7
I
DOĞU ANADOLU'DA ES...
254 downloads
1366 Views
55MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI Y A Y I N L A R I : 112
S
e
r
i
:
Say. ^ . 1 7
I
DOĞU ANADOLU'DA ESKİ TÜRK İNANÇLARININ İZLERİ
YAŞAR K A L A F A T
A n k a r a , 1990
Bu eser W
V a k ı f B a n k 'ın desteği ile gerçekleştirilmiştir.
İÇİNDEKİLER
SÖZBAŞI 5 GİRİŞ 9 A TÜRK İNANÇLARINA G E N E L BAKIŞ B. TÜRK İNANÇ YUMAĞI ÇALIŞMALARI V E ARAŞTIRMAMIZ Ia I. A
BÖLÜM : TENGRİ İYELER V E K A M TENGRİ / T Ü R K TENGRİSİ / BİR TENGRİ / T A N R I B. İYELER a Yardımcı İyeler b. K o r u y u c u İyeler 1. U m a y 2. AnaMaygıl O
ISBN : 975 - 456 - 037 - 4
c.
© Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1990
Yayınlayan
: Türk Küllürünü Araştırma Eııstiıusü 17. S o k a k 3 8 , 0 6 4 9 0 B a h ç e l i e v l e r , Ankara
Birinci
Baskı
Tel: 2 1 3 3 1 0 0 - 2 1 3 41 35 : 1990
Baskı Sayısı : 5000 D i z i l i p b a s ı l d ı ğ ı y e r : S i s t e m Ofset Matbaacılık L t d . Şti. Ankara - 1 9 9 0
2
At.
A
i
Al. I"
...
15 17
, c
20 20 21 21 22
.
1
s
nr?
KJ. njv n i k t | n A ı^ııc / K a r a İyeler 1. E r l i k 2. Alkansı
C. GÖK V E Y E R İYELERİ : a Gök İyeler 1. Gök / KökTengri 2. Güneş 3. A y ve Yıldızlar b. Yer İyeleri 1. D a g İyesi 2. K a y a - Taş İyesi 3. Yer İyesi 4. S u İyesi 5. Ağaç / O r m a n / B i t k i İyesi
j , , j . ., |j . ,.
23 23 25
t
27
..
27 29 31 33 33 36 38 43 46
3
Ç. EV- OCAK- O D / ATEŞ- AĞIL İYELERİ a E v İyesi . b. Ocak, O d / Ateş İyesi c. Ağıl / Ahır İyesi
48 48 50 54
D. KİŞİOĞLU. APA / ATA- A R V A K / A R B A K ( R U H ) a Kişioğlu
54 54 57
b. A p a / A t a ve A r v a k / A r b a k E. K A M / ŞAMAN / O Y U N / OZAN
...
62 SÖZBAŞI
H. B Ö L Ü M : İNSAN HAYATINDA TÖRENLER V E İNANÇLAR. A
69
DOĞUM
7
a Doğum Öncesinde . b. Doğum Sırasında . . c. Doğum Sonrasında'
1
72 77 81
B. A D V E R M E
84
C. E V L E N M E / DÜĞÜN .
84
Ç. K U R B A N , A D A K , SAÇI V E B E R E K E T TÖRENLERİ a. K u r b a n , A d a k ve Saçı b. Yağmur Duası c. Saya
95 97 101
D. ÖLÜM - MEZAR, YAS V E YUĞ TÖRENİ. a Ölüm ve Mezar b. Yas ve Yuğ Törenleri
102 102 109
SONSÖZ BİBLİYOGRAFYA DİZİN RESİMLER
nc
1
1
9
lig 1
4
9
1
5
7
Başlangıçtan b u y a n a , i n s a n topluluklarının h a y a t tarzını, yaşayış b i çimini, kurumlarını e t k i s i altına a l a n . o n l a n yönlendiren d i n l e r ve b u n l a r a bağlı inançlar, araştırıcıların sürekli ilgi alanı olmuştur. B u İlgi günümüzde de devam etmektedir. Böyle olmasının sebebi, o n u n . İnsan topluluklarına şahsi yet ve k i m l i k kazandıran b i r i n c i derece faktörler arasında y e r aldığının anlaşıl mış olmasından kaynaklandığı açıktır. Türk kültür t a r i h i ile, veya d i n t a r i h i ile uğraşan b i l i m adanılan, t a r i h b o y u n c a atalarımızın h a y a t tarzı üzerine e t k i e d e n inançlar üzerinde durmuş ve bunların r o l l e r i n i açıklamaya çalışmışlardır. Kaynakların bize taşıdı^ b i l g i l e r ışığında yapılan değerlendirmeler, günümüz araştırırlarına y e n i çalışma ufukları kazandırmıştır. E l i n i z d e k i b u araştırma d a , S Ö Z K O I Î U S Ü çalışmaları! I yarattığı tecessüs s o n u c u o r t a y a çıkmıştır Çünkü, tarihî kaynakların btze ulaştırdığı inançlar, incelendiğinde, b u n , ™ b i r kısmının günümüzde bile hayatımızı etkilediği görülmektir. Semavî d i n l e r i k a b u l eden Türkler'in hayatında Musevîlik, H r i s t l y a u lık ve İslâmlık / başlangıçta v a r olduğu tespit edilen b i r takım İnançların, halâ e t k i s i n i sürdürmesi şaşırtıcı değil m i ? Türkler, yüzyıllar önce İslâmlığa geç miştir. Bugün, Türk düi yasının büyük çoğunluğu müslümandır. B u n a rağ m e n , başlangıçtaki Vrk inançları d a , islâmiyet içinde, hayatımızdaki e t k i n l i ğini korumaktadır. Tabiatiyle. bunların b i r kısmı fonksiyonları değişime uğra y a r a k , a m a b i r kısmı d a a y n e n yaşayarak d e v a m etmektedir. Neden? Devam eden ve etkUiğinl sürdürenler hangileri ve hayatımızın h a n g i s a f h a l a n n d a bi/i. y a n i şahsiyetimizi yoğuruyorlar? Öğrencilik yıllarımda z i h n i m i sürekli meşgul e d e n b u g i b i s o r u l a r , k o n u y a karşı i l g i m i arttınyordu. Başlangıçta v a r o l a n inançlarımızdan h a n g i l e r i bugün yaşamaktaydı? B u s o r u n u n cevabım arar k e n , e l i n i z d e k i çalışma d a oluşmaya başladı.
Öğrencilik yıllanndan sonra, iş hayatına atıldım. İşim icabı Doğu A n a d o l u illerini, ilçe ve köylerini gezip görmek, insanlarla konuşmak ve sohbet et m e k fırsatı b u l u y o r d u m . İnançlarla ilgili b i r b i l g i İle karşılaşınca, öğrendikle rimle ilişki k u r m a y a , aralarında b i r bağ olup olmadığım araştırmaya girişiyor d u m . Anladım k i , tecessüs, öğrencilik yıllarımdan sonra, iş hayatımda d a be n i rahat bırakmayacaktı. O zaman, k a r a r verdim: m a d e m k i , o b e n i bırakmıyor, ben de o n u bırakmayayım. Böylece, her gittiğim yerde, b i r t u t k u halinde, rast ladığını, sorup soruşturarak tespit ettiğim, yöre ile İlgili yazılıp basılan yayın l a r d a n edindiğim b i l g i l e r i kaydetmeye başladım... Yıllar geçti... B e n i m , dağbayır gezip dolaştığını yerlerden topladığım bilgiler de, yükünü aldı.. B u arada, iş y e r i m değişti; A n k a r a ' y a geldim. A n k a r a ' y a gelince, b i r süre, topladığım onca b i l g i n i n n e olacağını dü şündüm. Yıllarca peşimi bırakmayan tecessüs, b a n a b u n l a n niçin toplatmışü, diye düşündüm ve o n l a n b i r tarafa bırakamadım. Büyük b i r sabırla t a s n i f edtp, malzemeı.ıi işlemeye k a r a r v e r d i m . Ve çalışmama, "Doğu A n a d o l u ' d a Es k i Türk İnançlarının İzleri" adını verdim. Şüphesiz, b u İnançlar Türk dünyası nın her yerinde m e v c u t t u . A m a , çalışmama, b e n b u adı verdim. Çünkü, yıllar ca b u yörede yaşamış ve malzememi orada yaşayan dost ve arkadaşlarımdan, y a h u t o n l a n n yardımlarıyla başkalarından toplamıştım.' Doğu A n a d o l u , öğ rencilik yıllarımdan itibaren k o n u y a duyduğum tecessüs için, b a n a adeta gö nüllü b i r l a b o r a l u v a r olmuştu. B e l k i de, i l k Türk yerleşme y e r i o l a n b u yöre, b e n i . b u tecessüsümü gidermek için kendine bilerek çekmişU. B u d a bir Türk inancı işte... Demek payıma burası çıkmış! Öyleyse üstüme düşeni yapmalıy dım. Varsın, lünrTürk dünyası içindeki benzer örnekleri de, diğer araşüncıiar ortaya çıkarsın, d e r i m . Çalışmaya başladığım zaman, malzememi sınıflama işine girişlim. Çok y o r u c u b i r safha imiş. Oysa. o n l a n toplamak, k a y n a k kişileri dinlemek n e hoş t u ve rahattı. Sınıflama s o n u n d a , k i m i k o n u l a r d a t e k r a r yöreye g i t m e m , k i m i bilgileri k o n t r o l e t m e m veya y e n i t a r a m a l a r y a p m a m gerektiğini anladım. T a t i l l e r i m d e n fedakârlık y a p m a m gerekti yaptım. E s k i dost ve arkadaşlarım ve k o n u k s e v e r yöre insanları b a n a h e r türlü kolaylığı ve yakınlığı gösterdiler. Topladığını malzeme, b a n a öyle geldi k i , yıllar önce topladıklarıma d e n k t i . Derlediğim b u n c a m a l z e m e n i n içindeki inançlar, âdeta b i r y u m a k g i b i y d i . Aslında, başlangıçtan b u yana, k a y n a k l a r d a y e r a l a n inançlar ile ilgili bilgiler de, b e n i m için aynı durumdaydı. B u yüzden b e n onlara, 'Türk İnanç yumağı" adım vereıvk işe giriştim. Problemim, b u y u m a k idi. B u n u çözmeğe ve her İnancı yerine o t u r t m a y a çalışacaktım. Hemen b e l i r t e l i m k i , b u r a d a , e s k i sözü İle. sadece başlangıçtan beri varlığı bilinen Türk İnançları kastedilmiş tir. Yoksa yaşayan İnanca e s k i demek ne derece doğru olur, takdirinize bırakı
y o r u m Ve yine şunu v u r g u l a m a k ihtiyacı d u y u y o r u m : B u çalışma, sadece Do ğu A n a d o l u yöresinden topladığım ve tespit etliğim örneklere dayandığı için. diğer yöre örneklerine veya benzer p r a t i k l e r e y e r v e r m e d i k . B u sınırlama iht Iyacı b i r n o k t a d a t a b i i o l a r a k ortaya çıkmıştır a m a . aynı z a m a n d a çalışmanın tamamlanması açısından d a , İsabet olmuş diyebiliriz. A k s i halde, y a b u araş tırma d a h a sürecek, y a h u t hiç b i r z a m a n tamamlanamayacaktı. B u araştırmanın p e k çok eksiğinin olduğunu b i l i y o r u z . T e n k i t edilecek t a r a n a n d a olacaktır. Sanırım, çalışmamızın o r i j i n a l b i r yönü İnkâr edilemez. O d a Türk inançlarının, b i r y u m a k oluşturduğu Doğu A n a d o l u yöresinde b u b o y u t t a çalışılmasıdır. Alanında b i r d e n e m e oluşu ve s a h a çalışmasına d a „,„^0=. 11- T.-,rU i r ^ ç yumağındak! unsurların araştırılmasında b i r önr,. ofâraT b i r boşluğu dolduracağı inancındayız. E k s i k ve kusurlarına rağmen, b u tür çalışmalara yardımcı o l u r düşüncesiyle k u r u l a n inanç sistematiği n i n , yapılacak t e n k i t ve tekliflerle d a h a d a gelişeceğini düşünüyoruz. Elinizdeki araştırmanın ortaya çıkmasında, b a n a yardımcı o l a n dost ve arkadaşlarıma, özellikle yörenin k o n u k s e v e r İnsanlarına teşekkürü b i r borç b i l i r i m Nihayet, y o r u c u ve yıpratıcı çalışmam sırasında, h e m Türk İnanç y u mağını çözecek sistematiği k u r m a m d a , h e m de İnançların y a p d a n y l a İlgili karşdaşlığım p r o b l e m l e r i n h a l l i n d e , y o l gösteren, b e n i teşvik e d e n arkadaşım D u r s u n Yıldınm'a ve çalışmamı büyük b i r sabır ile destekleyen aileme İçten l i k l e teşekkür e d e r i m .
Yaşar K A L A F A T
GİRIŞ-
A. TÜRK İNANÇLARINA G E N E L BAKIŞ Türk kültürü unsurları arasında, hayatımız ve yasay*umz üzerinde tarih C î c a d S W , ç l a r ve bunlara dayalı uygulamalar ^ haÎnTolrnakUdır. Dini tnançlann insan hayaü eS
«
Jur
-
~ 2 S 5 f i £ Î ^ .
slrtyetl. bütün cemiyetler için söz konusudur ve sadece TûrWer> m a h s u s
o H T c l e g ü d i r . Eski dinlerin ve tnançlann tesiri ve temi de olsa hayatiyeti, se mavi dinler içindeki her cemiyette devam etmiştir'. İslamiyet öncesi Türk hayaü üzerinde araştırma y a p a n b i l i m a d a m l a n . Türk inânTan ve d i n l e r i üzerinde de durmuşlardır*. T a r i h i k a y n a k l a r d a n ^ t gelen b i l g i l e r i n ışığı altında yapılan değerlendirme erde ? S S . n h a y a t tarzlarına b a g l , o l a r a k r l h _ « a
Ja
E S S K y t e İfade e t m e k , yazıya alınmamış olmalarından dolayı, mümkün S İ S S S S l a n dolayı, b i z onları, a n c a k elimize geçen b i l g i l e r çerçevesinde
.1. Ankam. 1 964: W. B « t h c U ^
2
J
^
^
J
^
t
H.Tonı/u. Tflf*I«rto Dfal Torthfert. hlonbuL 1978.
mevcuttur.
^
p
l
^
u
,
VİfcC.*»
sadece t a r i f ve tasvir etmeye çalışabiliriz. Semavi d i n l e r d e n önceki devreye a i t Türk inançlarım, bugünkü görüntülerine b a k a r a k , biz, b i r "inanç yumağı" şeklinde ifade e t m e k istiyoruz. Farklı zamanların farklı inançlarından oluşan b u İnanç yumağı, t a r i h i n bilinmeyen devrelerinden itibaren Orta A s y a Türkler i ' n l n , atalarımızın hayatında örülmeye, oluşmaya başlamıştır. B u İnançların k i m i öylesine güçlü ve d i n a m i k b i r karaktere sahip olmalıydı k i , günümüze k a dar ve günümüzde, semavî dinlere rağmen, varlıklannı korumaktadırlar. Türk dünyasının bütününe baktığımız z a m a n , semavî dinler İçinde ço ğunluğun İslâm dinine intisap ettiğini görürüz . A n c a k , t a r i h i seyiri çlnde M u seviliğe ve Hristryanlığa İntisap eden ve b u gün de hayatlarım b u dinlere bağlı olarak sürdüren Türk toplulukları m e v c u t t u r . Yine semavî o l m a y a n d i n l e r arasında Budizm'e, L a m a l z m e İntisap etmiş Türk kitleleri mevcut olmuştur . A n c a k , günümüzde, b u dinlere m e n s u p Türkler, çok küçük grupları oluştur maktadır. Ayrıca, Türk inançlarını, günümüze ulaşan biçimleri İle d e v a m e t t i r e n ve yaşayan Ortaasya ve Sibirya Türk kavimlerine çağımız tanıktır . Şüphe siz, b u inançların, çeşitli faktörlere rağmen k e n d i l e r i n i korumaları, ancak, ye n i dinlerin İnanç sistemiyle imtizaç etmiş olmaları ve b u y e n i h a y a l içinde ken dilerine yaşama alanı b u l m a l a r r y l a açıklanabilir. B u yüzden, aslî vasıflarını k o r u s a l a r bile, değişikliklere uğradıklarını d a k a b u l etmemiz g e r e k i r .
b i r m u h t e v a kazanmıştır. Türkler « e .
*
KCHU.
D
,
s l v
ı
e
e
s
W
Türk
düşüncesindeyiz.
4
5
6
7
Türklerin İnanç yumağın, gözden geçirir ve « " a " a ü a r ^ f a d e e t m e k fctersek^rk^^ yer iyeleri, k a r a iyeler ve a t a r u h u / TOrk hayatında b u olağanüstü a r a d ı k y a p a n din «
»
~
j »
^
^
r
^
™
a y a t I
a r a s ı m
|;,
P**
' *
^^J^^"SSÎÎlktai! ve kö h
8
O r t a A s y a ve Sibirya Türkleri arasında tesbit edilen ve Kısmen t a r i h i k a y n a k l a r l a desteklenen Türk d i n i inançlarını, Batılı araştırıcılar onları b u t o p l u l u k l a r içinde t e m s i l eden d i n adamlarına nisbetle ifade etmeyi t e r c i h et mişlerdir. Avrupalı etnograflar, T u n g u z k a v i m l e r i n d e benzer İnançları t e m s i l eden Şaman'ı d i k k a t e a l a r a k , Türk inançlarını d a b u a d altında i n c e l e m e y i adet haline getirmişlerdir . Ve b u k a v r a m , s h a m a n i s m biçimine dönüştürüle rek sadece Orta Asya ve Sibirya T O r k l e r i ' n i n Semavî dinlere gelinceye k a d a r k i 9
ve a r v a k l a r a . âyinle, at ve koyun k u r b a n ederlerdi. l l u n l a r d a görülen b u âyin. aynı şekilde Köktürk ve U y g u r t a r z a n u . . . . . .
4 E.Esin, tslamlyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş. İstanbul 1978. Sh. 143 - 167;Z. Kitapçı, Türkistan'da Müslüman Olan İlk Türk Hükümdarı, istanbul. 1988: Yeni İslam Tarihi ve Türkistan, C. 1. Elazığ, 1985. N.Devlet. "İslamlyeti Res men Kabul Eden İlk Türk Devleti" Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.32. Ağustos 1989 Sh. 4 2 - 46 5 llrisüyan dinine mensup Türkler Gagavuzlar. Çuvaşlar. Yakutlar (bir kısmı), Volga • IdÛ Türkleri Kazan Türkleri (bir kısmıl, Kumanlann bakıyyesi Pdovesûer, Musevi Türkler, Karaylar (Monya ve SSCBI. Taraflar (idil - Vayıfc ne Kazan). 6 Kansu yöresi Türkleri Budistllr, San Uygurlar, Lamalsttir.
U y g u " Türkleri arasında rastlanılan k u r b a n s u n m a m e r a ^ » ' ^
7 Başlangıçtaki Türk inançlarım devam ettiren Türkler arasında Yakut Türkleri, Sibirya ve Altay Türkleri Sibirya ve Allay Türkleri görülmekledir. 8 M.C. Özönder. Türk ve Kore halk inançları arasındaki benzerlikler" m. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi (bildiriler). Ankara.. 1987, C.IVSh. 241 - 256; A.Kelemen. "Macar Şamanizmlntn Psikolojik Araştırmaları Hakkında" XVI. Milletlerarası Altaistik Kongresi. Ankara. 1979. Sh. 183- 193. M.A. Kaşgark, 'Uygur Nasturt I İdsayankğı Hakkında' Doğu Türkistan'ın Sesi, Aralık 1988, c. 5. s. 20, sh. 43 - 46
418. 12 \.Ka(esoğlu,Türk Bozkır Kültürü. Ankara. )9S7. h. 255 - 256.
9 M.ELiade, Shamanism.
13 A.lnan. Eski Türk Dini T a r i h i . IslanbuL 197ftsh- 3
Princeton. 1974; sh. 3 • 5.
10 M.F. Köprülü. Edebiyat Araştırmaları, Ankara, 1966, sh. 57 - 58.
S
J
u
at ve koyunların kesiminden sonra, çevreye k u t l u savılan kavın ataçları d i k i lirdi . " ' 1 4
Köktürk çağında od a / ateşe, ocağa karşı d a saygı gösterildiğini görü yoruz. Od'a ve ocağa karşı Türkler i n gösterdiği saygı ve inancın köklerini tes p i t etmek güç o l m a k l a beraber. l.Kafesoğlu, b u n u n Zerdüşt d i n i tesiriyle B a t i Türklüğüne geçmiş olacağı i h t i m a l i üzerinde d u r u r . B u n a delü olarak, b u İnancın Doğu Türkleri arasında bulunmamasını gösterir. A n c a k , biz, Ergenek o n efsânesini d i k k a t e a l a r a k , b u inancın Türkler arasında d a h a e s k i za m a n l a r a uzandığı ve kendilerine m a h s u s olduğu İhtimalinin de y a b a n a atıla mayacağı k a n a a t i n d e y i z . 1 5
1 6
17
Köktürk çaöı Bencü Tas vazıtlarında t a n n artına T — k o r u y u c u iyelere ise U m a y ve Y i r - S u b şeklinde işaret e d i l m e k t e d i r . U y g u r Türkleri de dağ iyesine / r u h u n a bereket ve h u z u r verici rye diye İnanmıştır . K u t l u Dağ efsanesinde b u h u s u s açıkça görülmektedir . 18
19
20
B. TÜRK İNANÇ YUMAĞI ÇALIŞMALARI V E ARAŞTIRMAMIZ: E s k i Türk İnançları üzerinde birçok araştırıcımız durmuştur. İbrahim K a f e s o ğ l u ! , B a h a e d d l n O ğ e l . E m e l E s i n " , Z i y a G ö k a l p . Abdülkadir 2
2 2
24
14 l.Kafesoğlu, a.g.e., sh. 254
İ n a n , M . F u a t Köprülü .Hikmet T a n y u . M e h m e t E r ö z - S.DIvltçioğlu tarafından yayınlanan eserler, b u tür çalışmalar y a p a n y e r l i araşiıncılanmıza öncülük etmiştir. E s k i Türk inançlarının A n a d o l u ve R u m e l i Türkleri arasında yaşayan şekillerini tespit e d i p dergilerde yayınlanan araştırıeılann sayısı b i r h a y l i f a z l a d ı r . B u r a d a adlarım sıralamamız İmkânsızdır. A n c a k , b u r a d a Türk Y u r d u . Halkbilgisi H a b e r l e r i . F o l k l o r Postası . Türk Folklor Araş tırmaları , Türk F o l k l o r u . Folklore D o ğ r u . H a l k b i l i m i . S i v a s F o l k l o r u , ve e s k i H a l k e v i dergilerinde yayımlanan y a z d a n hatırlatmakla yetinece ğiz. B u n l a r a , diğer dergi ve gazetelerde çıkan m a l z e m e v e İnceleme yazılarım, k o n g r e ve seminerlerde v e r i l i p yayınlanan tebliğleri de ilave e d e b i l i r i z . Sözk o n u s u çalışmalarda da, Türk inançlarına a i t p e k çok kıymetli b i l g i , y o r u m ve m a l z e m e y e r almıştır. Çalışmamızda, e l d e n geldiğince b u n l a r d a n d a istifade edilmeye çalışılmıştır. 25
18 A-lnan, Eski Türk Dini Tarihi, Sh. 15 • 19
3 0
31
u^fo^t;^ ' ' °om, 1985, C.I, sh. 54 - 55. 15
l 9
A
E r c i a s u n
- ™
D » * ™ ' Büyük Türk Klasikleri. Istan-
21 l-Kafesoğlu. Türk Bozkır Kültürü. Ankara. 1987; Eski Türk DtnL Ankara. 1980. 22 B.ögel Türk Mitolojisi. 2 3
24
fanbu), £££ *° '
İstanbul. 1971.2 cÛU Türk Mitolojisi Ankara. 1971, C.I
-
Sm0 0jİSÎ
, s t a n b u l
İ S T"? ",'£Î, ' De
nn
T
e
k
a
m
û
l
1 9 7 9
ü
' IsVMyetten
önceki Türk Kültür Tarihi., is-
- Ankara. '962; A.tnan Tarihte ve Bugün Şa-
36
3 7
Doğu A n a d o l u yöresi üzerinde y a s a y a n Türk inançları ile İlgili araştır mamızda, eski şekillerle, karşılaştığımız y e n i biçimleri tespit v e t a s v i r etmeye, onları b i r s i s t e m a t i k içinde incelemeye çalıştık. Türkler'ln yaşadığı, v a t a n t u t tuğu t o p r a k l a r üstünde onların inançlarına r a s t l a m a k t a n , yaşadıklarım tes p i t e t m e k t e n d a h a t a b i i n e o l a t l l l r . diye hüküm v e r i l e b i l i r . A n c a k , asırlarca Islâmiyetle yoğrulmuş m i l l e t i m i z i n hâlâ başlangıçta v a r o l a n İnançlarım y a şatması, bizce şaşırtıcıdır. B u aynı z a m a n d a . Türk insanının k a r a k t e r i n d e de ğişmeyen yönlerinin ortaya k o y u c u b i r göstergesi o l a r a k d a sevindiricidir. Çok z e n g i n ve çeşitlilik arzeden b i r malzeme derleyip tesblt ettiğimizi, onları t a s n i f
28 29 30
19 B.ögel a.g.e.. sh. 59 - 71.
33
3 5
39
w
Ank
29
3 8
17 Ateşi bulan ve kağan sülalesi kurucusu Ok atanın adı Türk konmuştur (Bk. S.DiuUçtoâlu. Kok Türkler. İstanbul, 1987. sh. 73).
atma
32
34
26 27
İ
28
30
16 A.Inan, Türk Destanları: Türk Dünyası El kitabı. Ankara, 1976, sh. 377 • 89 S Ekin. ff « ° < r i *- °™- ¡988. sh. 77 • 78; B.ögel Türk Mitolojisi. Ankara. 1971; C. I, sh. 58 - 77. B
2 7
3 1
a
15 I.Kafesoğkı. a.g.e.. sh. 255
26
32 33 34 35 36 37 38 39
. .
.i
rı
,,
. ı r Aı.—İOKI-
n. j r l u f i . ı l u ı u p n e ı « ı n t ı ç c ı t ı m u ı ı . ™ ^
"1'nHİ.iı.ıIB RiMi'ın .Qrtiminmn Anlmm
-——p •
—
•
—a
-ı
•-
"
1972 ; Makaleler ve İncelemeler. Ankara. 1968: Eski Türk Dini Tarihi İstanbul. 1976. M.F.Köprülü. Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar. Ankara. 1966 M.Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi. İstanbul 1978: İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tann inancı. İstanbul 1986. M.Eröz, Türkiye'de Alevilik ve Bektaşilik, İstanbul 1977. S.Diııttçioglu, Kök Türkler, İstanbul 1987. Türk Amacı ( 1942- 1942). 9 sayı çıkmıştın Azerbaycan Yurt Bilgisi 11932 • 1954). 37 sayı çıkmıştır. Türk Yurdu (1911) Farklı zamanlarda vefarkh dlzter İçinde yayın hayatına derom etmektedir. Halk Bilgisi Haberleri ( 1929 - 1947). 125 net sayıda kapanmıştır. F o l k l o r Postası f J 9 4 4 - 1940). 19 sayı çıkmıştır. Türk Folkloru ( 1979 - 1984 ) 64 ncü sayıda kapanmıştır. Türk Folklor Araştırmaları ( 1949 - 1980). 366. sayı çıkmısnr. E h uzun cmûriü jotkkır dergisidir. Folklora Doğru ( ¡969 • ) Yayın hayatına devam etmektedir H a l k « i l m i n 9 7 3 - J979 A 5 2 sayı çıkmif (ır. Sivas Folkloru I ¡973- ¡979). 78 sayı çıkmıştır. Sözkonusu seminer ve kongreler Türk kuUwrurmn çeşillt boyutlarını inceleyen nlK'l(kf>dlr. Türkoloji folklor, halk edebiyatı. Türk yemekleri yer adlan ve benzeri konulan İçine almaktadır. Kongrelerde ve seminerlerde verilen tebliğlerin birkısmı yayınlanmıştır. İn celememlz sırasında istifade ettiklerimize yeri geldiğinde atıfta bulunulmuştur.
13
etmeye başladığım z a m a n anladım. T a s n i f b i r h a y l i y o r u c u o l d u . Kurduğum sistematiğe göre, m a l z e m e n i n b i r kısmım dışarda bıraktım. Z i r a , başka türlü araştırmayı t a m a m l a m a m çok uzayacaktı. A m a ç b i r deneme olduğuna göre, eksikleri sonra d a t a m a m l a n a b i l i r , diye düşündüm ve işe giriştim. Türk inanç yumağım çözmeye başlayınca, araştırmamı d a i k i y e ayır dım. B i r i n c i bölümde, t a n n , yardımcı ve k o r u y u c u iyeler, ata r u h l a n , k a m , ev o c a k od / adet, ağıl, yer ve gök iyeleri inceledim. İkinci kısımda, İnsan hayatın da yer a l a n törenlerde görülen inançlan ele aldım. Ve araştırma boyunca, Türk inanç yumağı adım verdiğim b u problemi, yöre bazında çözme denemesine k o yuldum. Araştırmamızda, inanç yumağı adım verdiğimiz problemi yöre örnekle ri İle çözmeye ve değerlendirmeye çalıştık, O k u y u c u n u n , inançların eski ve ye n i şekillerini b i r arada görme imkânı bulacağına b u araştırma ile. başlangıçta k i inançlarımızın Doğu Anadolu'da yaşayan şekilleri hakkında b i r f i k i r s a h i b i olacağı düşüncesindeyiz. Eskilerin güzel b i r sözü vardır: Türkmen göçü, gide gide attzellr. Araştırmamızın eksikleri olduğunu biliyoruz. A n c a k , onların da, okuyucuların yardımı ile ortadan kalkacağına, gide - gide düzeleceğine İnancı mız vardır.
I. B Ö L Ü M : TENGRİ, İYELER V E K A M
A. TENGRİ / TÜRK TENGRİSİ / BİR TENGRİ / TANRI Türk İnançları ile ilgili e n e s k i bilgilere Çin yıllıklannda. Bengü Taş y a zıtlarında ve m u h t e l i f yazdı k a y n a k l a r d a rastlamaktayız. Türk İnanç s i s t e m i n i oluşturan unsurları, bunların ve günümüzde yaşayan biçimlerinin verdiği imkânlar çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. B u k o n u d a k i i l k bilgiler milâd öncesi H u n Türkleri ile İlgili olanlardır. B u bilgilere göre. e s k i atalarımız H u n Türkleri. Tengriye, Ytr - S u b iyelerine. Yağız Y l r İyelerine. Kök T e n g r i ( M a v i G ö k ) İyelerine ve a t a arvaklarına k u r b a n k e s e r l e r d i . Yılın beşinci ayında. H u n Türkleri kağanı halkı b i r araya t o p l a r , k u r b a n m e r a s i m i n i yaparlardı. S o n b a h a r d a t e k r a r l a n a n a y i n d e n s o n r a İse. kağan Üe beraber o r m a n etrafında dolaştıkları ifade e d i l m e k t e d i r . 1
H u n çağından s o n r a k i Tük devletleri hakkında bilgi veren aynı k a y n a k lar, onların d a d i n i n d e n söz ederken. T e n g r i y e . kök t e n g r i y e . yağızylr'e. y l r s u b ' a , güneş ve aya. a t a ruhlarına k u r b a n k e s t i k l e r i n d e n söz e d e r . 2
Türkler, k e n d i l e r i n d e n s o n r a gelecek nesillere öğüt v e r m e k amacıyla yazıp bıraktıkları Bengü Taş yazıtlarında inançlarla ilgili bilgiler de vermişler dir. Yazıtlardan anlaşıldığına göre. Kök Türk inanç s i s t e m i n d e yaratıcı, kılıcı; k u t küç. ülük ve b i l i k v e r i c i yüce varlık T e n g r i . h e r şeyin üstündedir. Kök tengri (gözyüzü, y a h u t m a v i gök) ve Yağız y l r (kara yer. veya t o p r a k , y a h u t yer-
1 2.
t.Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü. Ankara. 1987. sh. 90 91: D.W. Eberhard. Çinin Şimal Komşuları. Ankara. 1942; sh. 80 Kaynaklar acusından S.DbMçtoğlu. Kök Türkler. İstanbul. 1987; E.Estn Türk ItoşmoloJİsi. İstanbul 1979; B.ÖgeL Türk Kültürünün < * ^ ' & ^ - ' f / Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi. Ankara. 1981; 2. C. adlı eseder. bizi burada bir s, ralamadan kurtaracak ölçüde zengindir. Dolayıstyle arzu edenler, bu eserlerden Isıya de edebilir. Y.Kalafat n
1
W
17
altı), Y l r - s u b (yer ve sular, y a n i yeryüzü ) Tengri tarafından kılındığı / yaratıl dığı İçin ıduk k a b u l edilir ve kutsanır. B u düşünce tarzı, "yaradılanı severiz, y a r a d a n ' d a n ötürü" mısrasıyla günümüzde bile yaşamaktadır.
mış", olmalı. Çünkü, zamanı y a r a t a n ve dağıtan da o d u r . Bugün bile. y a z a n d a o, b o z a n d a o" demiyor m u y u z ? A n l a m aynıdır. Prof. D r . D u r s u n Yıldırıma a i t o l a n b u t a h l i l e b i z de katılmaktayız.
Tengri, bağışlayıcı ve mükafatlandıncı olduğu kadar, cezalandırıcı vas fıyla da Türk hayatında görülür. Kağanlarını t e r k e d e n halkı, başka İnançlara kapılanları, kötü kağanları cezalandırır. Kişi oğlunu y a r a t a n Tengri, töpü (te pe) üsneden t u t u p göğe kaldırdığı kişileri insanoğlu üzerine kağan t a y i n etme gücüne ve k u d r e t i n e sahiptir. O, y a n i seçilen kağan, Tengri'nln kendisine ver diği b u y r u k çerçevesinde h a l k a hükmetmekle görevlidir. Kağan seçildikten s o n r a töreyi yürütmek, açları d o y u r m a k , çıplaklan g i y d i r m e k , az m i l l e t i çok etmek mecburiyetindedir. B u açıdan kağan, Kök Türk hayatında b i r r e s u l gö revi içinde karşımıza çıkar . A t a , baba anlamındaki k a n g İle kâm arasındaki ilişki ve kağanların k u r b a n s u n m a âyinlerini yönetmesi bize, onların d a aynı özelliklere sahip olduklarım gösteriyor. B e l k i i l k kağanlar, k a n g / k a m g i b i b i r a d taşıyordu. Bilge T o n y u k u k yazıtında şöyle b i r ibare var: ' T e n g r i ança timlş eriç": " K a n b i r t i m , kanıngın k o d u p lçikding. İçlkdük üçün T e n g r i ölütmlş erinç.." fTonyukuk, B 2 , 3 ) . B u mesajı k i m almış? Bizce b u açık: kağanlık için göğe töpüsünden t u t u l u p çekilen kişi ağzı ile b u söz kişloğluna, b u d u n a iletil miştir.
Bengü T a ş yazıtlarında çocukların k o r u y u c u iyesi o l a r a k U m a y adı geçmektedir. " U m a y teg a n a m " t a b i r i n d e n de. U m a y i y e s i n i n tıpkı llbllge n l n çocuklarım koruması g i b i , b i r vasfa s a h i p olduğu anlaşılıyor. O n u n d a b i r Tanrılık / Tanrıçalık f o n k s i y o n u n a s a h i p olmadığı açıkça görülüyor .
3
4
5
Bengü Taş yazıtlarında Tengri'nln bir kez Türk sıfatı ile, Türk Tengrlsi şeklinde geçtiğini görüyoruz. B u d a . o n u n diğer m i l l e t l e r i n inandığı Tanrılar d a n veya T a n r i d a n farklılığını göstermek İçin yapılmıştır. Kök Türkler için i k i n c i l b i r Tanrı kavramı y o k t u r , " ö d Tengri" kavramı, bizce i b a r e n i n yanlış o k u n u p anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. B u ibare b i l i m adamlarınca farklı okunmuştur. K i m i . "zamanı t a n n yaşar, kişi oğlu hep ölümlü yaratılmış" şeklinde manalandırmış; k i m i "ebedi olan Tanrıdır, kişi oğlu h e p ölümlü yara tılmış'' diye anlamıştır. Fiilin yaşar mı, yasar mı, aysar mı olduğu üzerinde tar tışılmıştır . Oysa, Divantt Lügat - İt Türk'de y a s f i i l i m e v c u t t u r . Dolayısiyle. cümlenin anlamı, "zamanı Tanrı çözüp dağıtır, kişi oğlu hep ölümlü yaratıl6
18
7
3
Bu söz. Yunus Emre'ye atfedilir. Ancak, tespit edebidiğvniz şekil biraz farklıdır. Belki anlam akımından yukardakl şekle sokulmuş olabilir. Bk. Faruk K.Ttmurtaş: Yunum Emre. istanbul 1972: sh. 33.
4
Kağanın resul mevkiinde birfonksiyona sahip olduğunu S.Divttçiağlu da vurgulamak tadır. Bk. a.g.e., sh. 124
5
M.Ergtn, Orhun Abideleri.
6.
Bu konuda yapılan münakaşa ve farklı görüşler kin bh EEsin, Türk Kosmolojisl. İs tanbul 1979; sh. 19- 22; S.Dtvitçioğlu. Kök Türkler, istanbul 1987; sh. 62 - 65; T.Tekin, Orhun Yazıtları. Ankara. ¡988, sh. 87.
İstanbul 1973; sh. 91.
7
Dlvanü Lügat it Türk. (hz. BMalny). Ankara, 1985; 2bsm C.3, sh. 59-60.
8
Tengri. dediğimiz g i b i . sadece y e r i . göğü ve yeryüzünü, yeryüzünde y a şayan canlıları, insanları y a r a t m a k l a iktifa etmez. Yarattığı yeryüzünde. ıduk Ötüken Yış. ıduk y i r - s u b sahipsiz kalmasın, Türk b u d u n u y o k olmasın diye de kağan seçip gönderme, yardım e t m e vasıflarına s a h i p b i r Tengri'dlr. D a h a s o n r a T e n g r i ' n l n yanı sıra yüce yaratıcı. Bayat, Oğan ve B i r T e n g r i şeklinde de ifade edilecektir . İslâm o l m a y a n Türkler'i a n l a t a n b i r A r a p seyyahı. X yüzyıl d a Oğuz Türkleri İle karşılaşır. O, s e y a h a t n a m e s i n d e b u Oğuzların " b i r T a n r ı y a inandıklarım k a y d e d e r . 9
10
Türk hayatında erişilmez k a b u l e d i l e n kök / gök t a s a v v u r u n d a n u l u varlığa doğru gidişi. Kafesoğlu. d i k k a t i çekici k a b u l e d e r B u r a d a h e m e n İfa de edelim k i , H u n çağından i t i b a r e n Türk hayatında görülen t a n n . T e n g r i . ve y a Türk T e n g r i s l . B i r T e n g r i kavramlarıyla islamiyete k a d a r gelmiştir, t s l a m l devrede T a n n - A l l a h olmuş sekli ile hayatına devam etmiştir. Türk Tengrlsi et rafında d a . s e m a v i dinlerde olduğu g i b i . yaratılan çevre / etraf v a r d ı r , iye / ige / ıs / tös g i b i m u h t e l i f adlarla T e n g r i etrafında yer a l a n veya inanç s i s t e m i içinde görülen b u u n s u r l a r a semavî d i n l e r d e k i meleklere b e n z e t m e k abartı o l maz. H u n çağından İtibaren s i s t e m içinde varlığı görülen güneş. ay. yıldızlar, gök ve yer, y e r ve s u ile U m a y b u çerçevede değerlendl^ilebiür . Bizce, kök t e n g r i ile T e n g r i kavranılan b i r b i r i n e karıştırıldığı İçin. Türk inanç s i s t e m i n d e m a d d i varlıktan u l u varlığa doğru b i r gelişme olduğu varsayımı i h t i y a t l a karşı l a n a c a k b i r görüştür. Çünkü, kök t e n g r i kavramı, tıpkı yağız y i r (kara yer) g i b i Tengri tarafından yaratılmış / kılınmış m a d d i göğü İfade eder. N i t e k i m . B. ö g c l de b u düşüncededir. 1
12
,3
Türkler, Ogel'e göre, yaratıcı güce. varlığa karşı islâmiyet öncesinde vc 8
AJnan. Eski Türk Dini tarihi. İstanbul 1976: sh. 24-26.
9
Türklerde tann kir. kullanılan adlar kin bk. 11.Tanyu.Türklerde Tek Tann İnancı. Is tanbul 1986.
10 fon Fazlan Seyahatnamesi 11 t.Kafesoglu. Eski
(lİz. R.Seşenl. İstanbul 1975; sh. 31.
Türk Dini. Ankara. ¡980; sh. 57.58.
12 B.Ögel Türk Mitolojisi.
İstanbul 1971; C.l. sh. 117.
13 LKafesoğlu, a.g.e.. sh. 253-254
19
sonrasında p e k farklı b i r İnanca sahip olmamıştır. Semavî dinlerde olduğu g i b i , Türkler de kağanlanm, yeryüzünde Tann'nın elçisi / resulü / gölgesi şek l i n d e tasavvur etmekteydiler ve İnanmaktaydılar. Tanrının y u k a r d a , gök yü zünde olması inancı, Türkler arasında, başlangıçtan günümüze k a d a r d e v a m etmiştir . 14
l a n . Karşıt. B u u r a K a n . Yaşıl K a n , Burça K a n , Karakuş, Baktı K a n ve E r K a n adlarım taşır. Kızlan ise. sadece A k Kızlar veya Kıyan diye anılır. Oğul İye ler, a r u u tös / i y i iyeler'dir. t n s a n l a n n iyiliği için çalışırlar. B u n l a r d a n başka. B a y Ülgen'e yardım eden büyük iyeler de vardır Yayık, S u y l a . Karlık ve U t k u çı g i b i . . B u n l a r d a n Yayık, B a y Ülgen ile i n s a n l a r arasında elçilik y a p a r ve i n sarılan kötü / k a r a İyelerin şerrinden korumağa çalışır -. K a m . sunduğu k u r b a m . B a y Ülgen'in y a n m a Yayık gözetiminde çıkanr. A k Kızların esas görevi. K u r b a n a y i n i sırasında kamların kulağına güzel ilâhiler fısıldamak ve o n l a r a b u y o l d a i l h a m v e r m e k t i r , lslâmî devrede b u iyelerin b i r kısmı t a m a m e n orta d a n kalkmıştır. B u n l a r , y e r l e r i n i meleklere bırakmıştır: İsrafil, A z r a i l , C e b r a i l ve M i k a i l g i b i . . Yayık'ın y e r i n i ve rolünü C e b r a i l yüklenmiştir. 17
Tanrının gökte, y u k a r d a bulunduğu inancı Dede K o r k u t boylarında d a görülmektedir. O zamanlar alkışı alkış olan Türk beğlerl, ellerini açıp yüzlerini göğe doğru t u t u p Tanrıya yakanriardı . Islaml devrede de, Türkler'in avuçla rım açıp göğe yüz t u t a r a k d u a etmeleri acaba b u inancın izleri m i d i r ? Veya öf kelendiğimiz, haksızlığa karşı çıktığımız z a m a n , " y u k a r d a A l l a h v a r " dediği mizde, biz b u inancı mı sürdürüyoruz? Doğu A n a d o l u yöresinde, b u a n l a m d a k i Türk inancının izlerine h e r t a r a f t a r a s t l a y a b i l i r i z . K a r s ' t a , ' T a v u k b i l e s u içerken A l l a h ' a b a k a r " t a b i r i , Allah'ın y u k a r d a gökyüzünde olduğu inancının b i r yansımasıdır. 15
B. İYELER a.
Yardımcı İyeler
Türk inanç yumağım açtıkça. Tengri merkez o l m a k üzere, çevreyi o n u n yarattığı yardımcı ve k o r u y u c u iyelerin aldığı görülmektedir. B u k o n u d a yazılı kaynakların verdiği b i l g i l e r i . X I X . ve X X . yüzyıllarda, O r t a A s y a ve S i b i r y a Türkleri n d e n derlenen etnograflk b i l g i ve malzemeyle birleştirince, T e n g r i et rafında v a r o l a n e t r a f veya çevrenin t a b l o s u n u çıkarmak vc unsurlarım gör m e k n l s b e t e n mümkün olmaktadır. B u m a l z e m e l e r gözden geçirildiğinde, T e n g r i ' n i n y e n i adlar ve sıfatlar kazandığı da görülmektedir: B a y Ülgeri, T e n gere K a y r a K a n , K a y r a K a n gibi.. Fakat b u yüce varlık da yine Tengri g i b i bü tün İyelerin ve varlıkların üzerindedir ve herşey o n u n iradesine tâbidir. Bütün iyeler o n u n hizmetindedir ve o n u n verdiği emirler çerçevesinde görevlerini yü rütürler. Kamların dualarından da, Ülgen'in esas yaratıcı k u d r e t olduğu açık ça anlaşılmaktadır . 16
O r t a A s y a ve S i b i r y a Türkleri arasından d e r l e n e n b i l g i ve etnograflk malzemeye göre, günümüz Türk İnanç s i s t e m i içinde yardımcı iyeler, T e n g r i Ülgen'in oğulları, kızlan ve diğer büyük iyeler şeklinde tasavvur edilmiştir. Ya şayan Türk inançlarına göre Bay Ülgen'in yedi oğlu ve dokuz kızı vardır. Oğul14 B.Ögel a.g.e.. sh. 115 15 M.Ergln. Dede Korkut Kitabı. İstanbul 1964: sh. 26. 16 A.lnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm. Ankara, 1972. 2bsm, sh. 26-41.
b.
K o r u y u c u İyeler:
1. U m a y : Köktürk çağı Bengü Taş yazıtlarında d a adı geçen b u İye. çocukların k o r u y u c u s u d u r . U m a y , b u k o r u y u c u l u k görevini, doğum sırasın da, doğumdan sonra, çocuklar e r g i n l i k çağına ulaşıncaya, e r adını kazanıncay a k a d a r sürdürür. N i t e k i m , b u görevini er adının alınmasına k a d a r sürdür düğüne d a i r kayıt, Bengü Taş yazıtlarıyla açıkça anlaşılmaktadır . U m a y İye s i n i n varlığı, A v r u p a sahasında yaşayan Türkler arasında d a görülmektedir . 18
l9
Günümüz O r t a a s y a ve S i b i r y a Türk k a v i m l e r i arasında çocuklann ve l o h u s a kadınların k o r u y u c u iyesi o l a r a k f o n k s i y o n u n u sürdüren U m a y . b u yörelerde de aynı a d l a anılmaktadır . Y a k u t Türkleri, o n u . Ayısıt. diye çağır20
1-._J—91
ttiCUVLdUU ~ ~ . U m a y İyesinin koruyuculuğu, sadece İnsan y a v r u s u n a yönelik b i r dav ranış değildir. O, aynı z a m a n d a bütün canlıların yavrularını da büyüyü nccye k a d a r k o r u m a k ve k o l l a m a k l a d a y ü k ü m l ü d ü r . 22
U m a y iyesi hakkında M a h m u d Kaşgari şu malûmatı v e m ı e k l e d i r " U m a y , kadın doğurduktan s o n r a çıkan s o n ' d u r . Kadınlar. U m a y İle lefefıl ederler. Umay'a taparlarsa oğul o l u r , derlermiş" . B u r a d a k i lap-yı biz m u k a . l des k a b u l edip saygı gösterme, k u t s a m a anlamında düşünüyoruz. Yazıtların verdiği a n l a m d a . o n u n b i r k o r u y u c u İye olduğunu ortaya koymaktadır. 23
17 a.g.e., sh. 26-41. 18 '.. Umay ley ögüm katun kutınga tntm kül TIgfr» er al buldı' (KT. D31I Alıntı M.Ergbtln atlı geçen eserühâendir. 19 J.Harmana. Avarlartn Dili S o r u n u n a Dair. Ankara. 1988: sh. 27. 20 Ajnan. a.g.e., sh. 166-175. 21 A-lnan. a.g.e., sh. 37 22 AAnan, Eski Türk Dini Tarihi. İstanbul 1976: sh. 26. 23 B.Atalay. a.g.e., C.l, sh. 123.
Doğu A n a d o l u yöresinde, özellikle E r z u r u m ' d a , doğumdan s o n r a eş, veya s o n adı verilen kısım, i n s a n ayağı basmayacak ıssız, temiz b i r yere gömü lür. Belki de b u İnanç, Türkler'ln U m a y iyesine karşı gösterdikleri saygının, b u yörede yaşayan s o n kalıntısıdır . Doğumla beraber y e m e k verilmesi / doğum aşı dökülmesi de, yine Umay iyesini m e m n u n e t m e k için yapılan kanlı / k a n sız k u r b a n m e r a s i m l e r i n i n b i r bakıyyesi olsa gerek. Günümüzde, b u n a benzer m e r a s i m l e r e Y a k u t Türkleri arasında rastlanmaktadır . 24
25
Araştırma yöresinde, çocukları k o r k u t m a k için kullanılan. U m a c ı , U m a y iyesinin, Islâmi, devredeki i z i olamaz mı? B u t a b i r i , çocuklar y e m e k ye mediği, t e h l i k e l i işler yaptığı zamanında yatmadığı d u r u m l a r d a k u l l a n a n ana lar, şuuraltı Umay'ı mı yardıma çağırıyor? Umay, b u şekli ile de b i r k o r u y u c u g i b i Doğu ve Güneydoğu A n a d o l u yöresinde yaşanıakiHuiT. A n c a k , o b u fonksi y o n u n u , k o r k u t u c u b i r vasıf k a z a n a r a k sürdürmektedir. V I I . yüzyılda, A v r u p a ve B a l k a n l a r a yerleşen A v a r Türkleri arasında d a U m a y iye inancının yaşadığı ve Köktürk h a r f l i kitabelerinde varlığının kayıtla r a geçtiği bilinmektedir. Avarlar da, Umay, b i r kuş biçiminde tasavvur edilir ve k i m i n başına gölgesi düşerse, o n u n kağan olacağına inanılırdı . A v a r yazıtla rında U m a y iyesi şu şekilde geçer: "edik U m a y işi kü t o r g u " . 26
2 7
Yörede, başa kuş konması veya kuş p i s l e m e s i uğur sayılır ve b u d u r u m l a karşılaşan kişinin zengin, y a h u t yüksek m e v k i s a h i b i olacağına inanı lır. U m a y iyesi İle i l g i l i b u tür inanç kalıntılarına yörenin h e m e n h e r y e r i n d e rastlanır. 2, A n a Mayo**!; E t n o ^ a f i k b i ! i ve malzemeler, bize, Türkler arasında b i r başka k o r u y u c u i y e n i n varlığmı göstermektedir. B u i y e n i n varlığına, b i z Köktürk çağından i t i b a r e n rastlamaktayız. B u , kainatın m e r k e z i ve T e n g r i y e u z a n a n k o s m l k ağacın veya ışık y o l u n u n v a r olduğuna inanılan I d u k ö t ü k e n Yış'da m e v c u t b i r iye i d i . Ötüken'in batısında b u l u n a n b i r dağda olduğuna, i l i ve halkı h e r türlü kötülükten korunduğuna inanılan b u iye, " B o d u n i n l i " diye andırmış . Altay Türkleri arasında, günümüzde, b u iye A n a Maygıl adıyla y a r f
28
samaktadır ve fonksiyonları B o d u n İnil Ue a y n ı d ı r . Koruyuculuğu. U m a y 29
i y e s i n i n k i n d e n iarklı. B o a u n uuı. veya m a m a u . ıu... j "~m a k Ue görevliydi. Dolayısiyle. o n u n yaşadığı y e r ıduk / m u k a d d e s İdi ve d a i m a s a h i p l i kağank b i r y e r olması i c a b e d i y o r d u . A c a b a , günümüzde yaşayan A n a y u r t . anavatan i n a n a ve b u İnanca bağlı olarak teşekkül eden değerler b u iye Ue bağlı değU m i d i r ? B u soruya, i h t i y a t l a d a olsa. b i z "evet" diyebiliriz. B e l k i de h e m b u İyenin f o n k s i y o n l a n . h e m de y i r - s u b İyelerinin birleşimi b i r k o r u y u c u A n a iye t e l a k k i edilmiş ve böylece b i r ıduk A n a y u r t kavramı doğmuştur. H e r İki i h t i m a l i n varlığı mantıktan u z a k değildir, k a b u l e d i l e b i l i r d u r u m d a dır. u
> B
a _ -T. KU1C,
A k A n a ( A k E n e ) : A l t a y Türkleri arasında yaşayan b u iye. i n a n c a ._, f-.ı„ •» . , „ _ ı o îmrirptı V P ilhamı vermiştir . Başlangıçta, y a r a 30
m
l l l'^l 1
»^,1.n v. j . . . . . . .
-
-
dilişi Türkler-in nasıl değerlendirdiği hakkında hüküm v e r m e m i z e i m k a n vere c e k y e t e r l i bUgrye s a h i p değiliz. Bengü Taş yazıtlarında, kainatın ve kişioğlun u n yaradılışı hakkında t e k b i r İbare vardır. B u r a d a , köktengrt ( m a v i gök) ve yağız y i r (kara t o p r a k ) yaratıldıktan s o n r a , i k i s i arasında / yeryüzünde i n s a noğlu yaratılmış, d e n m e k t e d i r . B u b i l g i . A l t a y Türkleri'nin inançlarında d a hâla yaşamaktadır Y e r ve gök yaratılmadan önce herşey s u d a n i b a r e t t i , y e r y o k t u , gök y o k t u , güneş ile ay d a henüz y o k t u l a r . O z a m a n . Tanrıların e n yük seği, bütün varlıkların başlangıcı, lnsanoğullannın a t a ve anası Tengere Kayra K a n " v a r d ı . Başlangıçtan günümüze gelinceye k a d a r , inanç s i s t e m i n i n u n surlarında, yapı ve fonksiyonlarında m e y d a n a gelen değişimleri b i r y a n a t u t a c a k o l u r s a k . Benggü T a ş yazıtlarında yoğun biçimde ifade edUen yaratılış İnancı Ue A l t a y Türkleri'nin bugünkü inançları arasında p e k fazla f a r k y o k t u r . " H e r şeyin başlangıcı" yaratıcısı i e n g n oiduğu f i k r i , varlığım korumaktaydı. B e l k i de b u A k A n a / A k E n e iyesi. S u ' n u n b i r yansıtıcı olduğu düşünülürse, a y n a fonksiyonundaydı. Bektaşi / alevi inancında y e r a l a n . "Aynaya baktım. A l i y i gördüm" inancının altında y i n e b u yansıtıcılıklan k a y n a k l a n a n s e m b o l l e r i n görülmesi anlatılmak isleniyor. T e n g r i . yarattığı S u / a y n a ile varlıkları kılmış olabUlr. Türk inançlarında a y n a önemlidir. Ve b e l k i de b u n l a r A n a / E n e / A y n a Ulşklsine b a ğ l ı d ı r . B u n u n l a beraber, günümüzde. A k A n a / A k E n e iyesi, y a h u t o n u n fonksiyonlarında b i r i y e n i n varlığına yörede ve Islâmlycti k a b u l etmiş Türk çevresinde rastlanmamıştır. 31
32
24 Z.Başar. Erzurum'da 68.
Tıbbi ve Mistik Folklor Araştırmaları. Ankara, 1972: sh, 67
25 A.lnan, 'Umay ilahesi". Makaleler
ve İncelemeler. Ankara. 1968; sh. 399
26 S-BUhan. Eğttlm-Bilim-Sanat. Ankara, 1988; sh. 9. 27 J.IIarmata'nın yukarda değinilen eseri. Burada verilen anlamın doğrudan Umay ile ilgi si yok görünüyor. Ancak cümle, "Iduk Umay tsikkü torgu" biçiminde okunursa, o zaman anlam çıkıyor: Mukaddes Umay'ın işlediği / dokunduğu ipek. Emin değiliz, ama bir ihti maldir. 28 A.lnan. E s k i Türk Dini Tarihi., sh 6
c. Kara İyeler 1 . E r l i k : Köktürk çağı yazıtlarında b u iye hakkında açık b i r ifade nıc 29 Alnan, Makaleler ve İncelemeler., sh. 274. 30 A.lnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm., sh, 3 9 31 W. RadloJJ, Sibirya'dan. (Tene. A.Temtr). istanbul. 1956; C. !/. K: I. sh. 6-7 32 a.g.e„ sh.6; A.lnan, a.g.e., sh. 19.
c u t değildir. Çin kaynaklarının verdiği bilgiler arasında d a b u iyeye r a s t l a n m a mıştır. Ancak- bazı h l l i m n r l n m l p n e r k l i n Iraurammm nvııv'n i o > f «tııaı 1 « « . . nn
>
•
—
mj, ' "
u u . v- İftuvl \»LUğl BUİİU*
Yörede ve günümüzde çok yaygın o l a n . " t o p r a k aldı gizledi" ve " k a r a t o p r a k giz¬ »-> ... , 1, ı ı. ı.ı oraeınHü H l r haB nlmnsı u z a k r n
n
n n
İeOİ" t a D i n e n 11e E-rıııı. ıyc»ı 111CI11V.111H» iMimııııu.. w . u v . . « — u
u
—o
"
s u n d a tartışma m e v c u t t u r . Bizce. E r l i k . Tağız y i r ile «işkilidir. Çünkü, y a ğız, y i r kavramı. Türkler de yeryüzünü değil, yeraltını göstermektedir. K a r a t o p r a k , alttadır. Kara s u l a r yeraltındadır. Türklerin o n u , y i r l i g / İrilg / e r l i k , y a n i y e r altında olan. oraya a i t o l a n şeklinde t a s a v v u r etmeleri d a h a mantıklı ve y e r i n d e b i r yaklaşım o l u r düşüncesindeyiz . Yaratıcrya karşı geldiği için, oraya sürülmüştür. B u inanç, günümüzde. A l t a y Türkleri arasında yaşamak tadır. Türk inançları ile ilgili araştırmaları ile ün yapmış r a h m e t l i A . l n a n . E r l i k İyesini şu şekilde t a s v i r e t m e k t e d i r
b i r i h t i m a l değildir.
"Erlik, i n s a n l a r a h e r türlü kötülükleri y a p a r : i n s a n l a r a ve h a y v a n l a r a türlü türlü hastalıklar göndermek s u r e t i y l e k u r b a n l a r ister. İstediği k u r b a n verilmezse m u s a l l a t olduğu obaya veya aileye ölüm ve felaket ruhlarım (iyeleri ni) gönderir, öldürdüğü İnsanların canlannı y a k a l r y a r a k y e r altındaki k a r a n lık dünyasına götürür, k e n d i s i n e uşak y a p a r " .
m e z h a l e s o k m a k t ı r . Başlangıçta görülmeyen b u oğul ve kız i y e l e r i n Türk
3 3
34
3 5
A.inan'ın b u t a s v i r i n d e n , E r l i k ' l n aynı z a m a n d a , semavî d i n l e r d e y e r a l a n A z r a i l ' i n f o n k s i y o n u n u d a yüklenmiş görürüz, ö l ü m meleği diye b i l i n e n Azrail'e, insanoğlu, inançlarına rağmen, günümüzde de b i r a z soğuk b a k a r . A n c a k o, varatıcının e m r i n i verine öetiren Hı f
*l
O
——-
™.
—
«MUUU.
*UM,U»,
utıuv, II IvTflI I~
l a n kötü yola sevk etme, onlara fenalık etme. hastalık gönderme, canlılara m u sallat ohna f o n k s i y o n l a n ile Ölüm Meleğinden de ayrılmaktadır. E r l i k , e m r i n de kötülükleri İfâ edecek k e n d i k a r a k t e r i n d e iyelere s a h i p t i r . Bunların d a y a şadığı yer, karanlık dünyası o l a n yeraltıdır, k a r a yerdir. N i t e k i m A l t a y Türkler i ' n i n inancına göre. h e r insanın sağında yayuçı adı v e r i l e n i y i l i k İyesi, s o l o m u z u n d a E r l i k ' i n gönderdiği kötülük İyesi k a r a İye vardır. Doğumdan i t i b a r e n , doğan kişinin yaptığı i y i ve kötü işleri kaydederler; a k İye, kişiyi i y i yola, k a r a İye ise kötülüklere sürüklemek ister. Ölünce, önce E r l i k önünde yaptık larının hesabı görülür. Yani, yeraltına indirilir. Tıpkı gömülme ve s u a l melekle r i inancı g i b i . . B u r a d a , İyilikler ağır basarsa. E r l i k ona d o k u n a m a z ve yayuçı d e n e n a k iye o n u alıp göğe çıkanr. A k s i halde, orada kalır ve cezasına u y g u n yere E r l i k tarafından gönderilir. B u inanç, uçmak / cennet veya cehennem / tamuğ inancının b i r tezahüründen başka b i r şey değildir, düşüncesindeyiz . 36
3 3
SJJivuçtoğlu, Kök Türkler., sh. 55 56; AAnan. a.g.e.. sh. 39; EEsin.
a.g.e., sh. 5¬
34 Manas Destanı nda yer edan Ertöştük, bu adı yer altında da gezip dolaşma gücüne sa hip olduğu için aldığı düşüncesindeyiz. Erlik veya E/trltg Han da aynı anlamda birünvandır. Yerin altına ait han anlamı taşımaktadır.
24
A l t a y Türkleri'nin Inançlanna göre E r l i k , tablalı İcabı k e n d i s i n e arık. s a k a t ve h a s t a h a y v a n l a r d a n k u r b a n sunulmasını İstermiş ve b u n d a n hoşlanırmış. O n u n , a y n c a Ülgen g i b i . çocuklan olduğuna inanılır. E r k e k çocukları nın a d l a n Karaş, Mattır. Şıngay. Kömürkan. Badış B l y . Yabaş. T e m i r K a n . Uçar K a n , K e r e y K a n dır. D o k u z kızının sadece sekiz gözlüsü Klştey A n a 11c E r k e S o l t o n ' u n a d l a n b i l i n m e k t e d i r . Görevleri o y u n o y n a m a k , l n s a n l a n baş t a n çıkarmak, a y i n sırasında k a m l a n şaşırtmak ve görevlerini y e r i n e getire 37
inançlarına çevre h a l k l a n n tesiriyle girmiş olabileceği İhtimali a k l a e n u y g u n o l a n ı d ı r . U y g u r l a r senede İki d d a yere k u r b a n v e r i r l e r d i . Kış m e v s i m i n i de 38
törenle kutlarlardı. Kötü r u h l a n uzaklaştırmak İçin allın ve gümüş k a p l a r içi ne k o y d u k l a n s u l a n birbirlerine serperlerdi 39
E r l i k i y e s i n i n h i z m e t i n d e o l a n İyelere, k a r a i y e ve Y e k adı d a v e r i l i r . Y e k ' i n anlamı şeytan d e m e k t i r . B u a n l a m d a , bütün kötülüklerin kaynağı o l a n Yek, y a n i Şeytan, s e m a v i d i n l e r d e de m e v c u t t u r . Y a k u t Türkleri b u İyelere. BDaası auııu vcııı --.
2. Alkarısı: T ü r k dünyasının h e m e n h e r y e r i n d e görülen ve günü müzde de tüm etkinliğini sürdüren b u rye. adeta U m a y k o r u y u c u i y e s i n i n zifti dir. Üremenin ve çoğalmanın düşmanı g i b i d i r . D a h a çok y e n i doğum y a p a n lo h u s a kadınlara ve y e n i doğan çocuklara m u s a l l a t olduğuna i n a n ı l ı r . Türk dünyasında b u iye. m u h t e i i f a d l a r l a aralır. Albastı. A î k a n s : . A», « ~ ~ : 3 , .^rr.ış g i b i . K i m i Türk b o y l a n n d a ise. b u iye. K a r a albastı ve s a n albastı şeklinde, farkü i k i rye o l a r a k tasavvur edilir. B u İnanca göre. y e n i doğum y a p a n kadınla rai ciğerlerini söküp s u y a götürüp a t a n s a n albastı İmiş. Doğum y a p a n kadı nın veya y e n i doğan çocuğun ciğerlerinin sökülüp s u y a atılmasını önlemeyi ve g e r i y e r i n e takılmasını sadece k a m l a r ve ocaklılar başarabllirmlş. K a m l a r ve Ocaklılar, b u n u . s a n albastıyı k o r k u t a r a k veya kandırarak gerçekleştirirler miş. Kırgız ve K a z a k Türkleri, s a n albastı yı sarışın b i r kadın şeklinde düşü nür. K a r a Albastı'nın ağırbaşlı, S a n Albastı'nın ise. h o p p a tabiatlı b i r rye o k l u 41
4 2
37 AAnan, a.g.e., sh.41 38 Semavî dinlerin dışında kalan diğer dinlerin iesiri olmalı. Uudlzm. I^amalzm gibi 39 B.Ögel Türk Kültürünün Gelişme Çağları, İstanbul 1971. sh. 125
35 AAnan. a.g.e., sh. 40-41.
40 AAnan, a.g.e.. sh.41 41 A.lnan. 'Al ruhu Hakkında: Makaleler
36 W.RadhJJ. a.g.e., sh. 6-7.
42 AAnan, a.g.e, sh. 259
ve İncelemeler. Ankara. 1968; sh. 259-2C7
ğuna İnanırlar. B u n l a r , tüfek sesinden, demircilerden, k a m l a r d a n ve ocaklı l a r d a n başka, hiç kimseden korkmazlarmış. Kamlar, onları, a f s u n o k u y u p k o y u n ciğeri ile aldatılmış ve ellerinden lohusanın veya y e n i doğan çocuğun ciğe r i n i alıp dönerlermiş .
Alkansının kötü karakterli İye şeklinde O r t a A s y a . S i b i r y a ve A n a d o l u Türkleri a r a s t a yaşamasına rağmen, onun daha önceleri i y i k a r a k t e r l b .
43
Doğu A n a d o l u yöresinde de Alkarısı ile ilgili İnançlar çok yaygındır. K i m i yerlerde Alkansı, K a r a k u r a diye aynşır. Meselâ. E r z u r u m ve Ezincan çevre sinde Alkarısı lohusa kadınlara değil, ahırda y a t a n atlara m u s a l l a t o l u r m u ş . Gece ahıra g i r i p atların yelelerini örmekten hoşlanırmış 44
45
Hakkari'de, a l basmasın diye, yorgana iğne batırıhr. A y n c a , l o h u s a y a tağı yanına, kırkı çıkıncaya kadar süpürge bırakılır. Böyle yapılırsa, o kişiyi alkarısının basmryacağına inanılır. Bitlis'te, aîku ısmuı eli bereketli k a b u l edilir ve b u n a inanılır. A l k a l i s i n i yanında t u t m a k isteyen, o n u n yakasına d e m i r iğne takar. Eğer iğne çıkarılır sa, a l karısı kaçıp kurtulurmuş. A l karısı, B i t l i s çevresinde s u p e r i s i şeklinde tasavvur edilir ve a k a r s u kenarlarında yaşadığına İnanılır . 46
Alkarısından k o r u n m a k için yapılan m u h t e l i f işlemlere E l a z ı ğ ve Ağ r ı çevresinde de rastlanır. Alkansı İle ilgili b i r tesbite göre, o, erkek at, çelik ve m a v i b o n c u k gibi üç u n s u r d a n k o r k u p kaçarmış . Yörede b u üç u n s u r yaygın k o r u y u c u o l a r a k kullanılır. 47
4 8
49
Yöredeki yaygın inanca göre alkansı, gözle görülmez. Sadece basacağı kadının gözüne görünürmüş. M e t r u k ve v i r a n yerde, ıssız s u ve ırmak kenarla rında yaşadıklarına inanılır. Ağn ve Kars çevresinde b u inançlara r a s t l a n m a k tadır .
S ? 5 S İ l a n c a
gücendirilmiş ve koruyuculuktan aynlnnş bir iye mi
dir? " . 5
2
Orl / adet ivest ile Alkansı arasında bir irtibat görenler, b u iyenin eski çağlaman beri b l r S ocak iyesi olduğunu ileri sürerle.-. V a k ^ e r i . b u - Z " . . - . i - — o d / ateş ocağına A l ot adını verir. Acaba, bu ad İle Alkansı anı M j W varım ve iye°eskiden b i r ocak iyesi miydi? Kars'ta dikimi gece biten elbise üzerine iğne birak.hr. Böylece onu. ge ce s e s s S n d e cinlerin basmasına man. olunurmuş. Eğer böyle ^PÜnjazsa o « Î g l y e n l e r felakete uğrar, diye inanılır. Alkansı İnancının izleri b u r a d a d a cin şeklinde İfade edilmektedir. Alkansı ile ligdi bir diğer inancı da, Diyarbakır. Muş. Ağn. Bingöl ve mi lis çevresStesplt ettik. B u tespite göre. kahin yani kam,, bir cag taunda. S ve lohusalara zarar vermemesi İçin Alkansı İle » O ^ c y e * ^ ^ t T S T s a kadın Alkansı Ue mücadele eden kâhinin üzerinde bulunan k u s . ç M Z t v e sembollere benzer bir nesneyi taşırsa, kendini onun ser¬ rinden korurmuş'-*.
50
Ağn, V a n , H a k k a r i , Muş ve Malatya çevresinde (Alkarası, al) alkızınır ağıl. samanlık, s u k e n a r l a n ve ıssız yerleri kendine m e s k e n tuttuğuna inandı: ve h a l k gece b u r a l a r a destursuz girmeye k o r k a r .
43 A-lnan... Şamanizm.., sh. 171. 44 N.San, •Erzurum'da Alkansı*. Halkbilgisl
Haberleri.
İstanbul. 1930: S.8. sh. 11-13.
45 C. Öz telli. Albastı, Alkansı komnıa ve tetlaıisC. Türk Folklor Araf tırmalan, 1966: s. 209. sh. 42-61. 46 M.Ydmaz, 'Elazığ'da Elkansı inanması'. Türk Folklor Araştırmaları, sh. 63 81.
1967: s.215.
47 N.Taner, 'Ağn bölgesinde alkansı ve alkansı Ûe ilgili inanmalar' Türk Folklor Araştır maları, 1983: s. 52, sh. 28-29.
C. GÖK V E Y E R İYELERİ : a.
Gök İyeleri
1.
Gök / Kök T e n g r i : Türk inanç sisteminde gök veya kök tengri
VAtnan.
Al ruhu Kakkınc^ltaTaleler
26
sK 259-200.
Y.KalafaL
,
52 UAlUnmakas.
TUbasU Alkansı koruma ve tedaıHsC. Türk F o l k l o r
1966; s. 209. sh. 4261. 53 1 3 « , bu inancı, zonama Ue.
48 Ş.Elcin. 'Al-Kari. Türk Folklor Araştırmaları, 1965, s.193, sh. 3811-12. 49 M.Köse. Alkansı hakkında. Türk Folklor Araştırmaları, 1964; s.185, sh. 3605-7,
ve incelemeler.
celeme,
1976: İstanbul C.ll. Sh. 1267.
Araştırmalar,.
d a n önce ve sonra gök bu k o n ™T
-nde fahnrnıştır. Köktûrk çağm-
lülüklerin anası karanlığı kovan VZr - « ^ b u ğ u n a manılm.şür. Köo n u n cadın i ç i n d e d e n r İ S ^ ^ l ^ ^ f * * " » r . y u c u l u k vasfından dolay, b i r 2 fİ« " ^ ' * k°nıv e
g l b 1
o
n
u
n
d
^^^Tul^^^jT^
iye olduğunu * haber veren Bizanslı Theophylacte S ^ . ^ ^ ' ° ™ * »isinden tedlr. 55 'Türkler o l a g a n ü s t O b l c t a d T a i e Î ^ " yı (bize göre b u n l a r , ^ 7 ^ 5 ^ « g ö s t e r i r l e r ; s u y u ve hava(Bize göre. yağız y i r , . V.Kalaİu knİaria^ f 2 T ^ na Tanrı derler v e ona (ar»at-io»-" o . . « ^ „ 1
3
,
a
k
U
n
M
gan olacak kişiyi Tengri. ö r K * S s S n i J
W
^
g
57
8
b U e
e t m e k
a
r
a n
d a
^ « n d e d l r . Ka-
OT
S
h a l k , yönetmektedir . Ayncaf TOrkk^^ i l k n ı ^ ^ ı?.k içinde inen fazla « S ı Z ? f "lu-anmasuı, P ^ t . r e n ^ ^ vazıtlannda sadece m a d d i mama» , Tengri gibi t a sra ygız y i r kıhrıScta.." O (KT. D22). Aslında, göğün i " * W a n r r u , olma.,. Ç û L . ~ e r ^ ^
a
yalnızca göğü ve y e r i yarata-
küç. ülük ve b l l i k v e V g e T g S n î e S S
-
e
o
t
t
o
e
k
t
e
-
0
r
a
d
'
a
tat
" buyruklannca O - * " * " " gökten yere **• ^ n
u
b-cSe" 3 £ j ^ ' ^ " g g " Taş s a v ^ l f l n ^ ^ r ^ L İle anılT T ^ ) - S e ^ ^ ^ ™ * « J * " Oze kö a n r ı g l b , d ü S ^ T **** * * ««." * hatalarından kay^ g
ö
l
g
d
Ü
u
n
k
e
tetal
t
e
t
o
6 0
k
K
b
•
A n c a k , o n u n , yaratılmış b i r k o r u y u c u vasfı olduğunun t a s a v v u r edildiği de açıktır. Gök ve çadır özdeşliği de b u n u n b i r s o n u c u d u r . A y n c a , Türk tasav v u r u n d a T e n g r i ' n i n y u k a r d a , göğün e n üstünde bulunması, göğün bütün k a i natı kucaklaması, kötülüğün kaynağı karanlığı k o v a n güney, a y ve yıldızlan katlarında bulundurması, o n u n ululanması İçin k a f i sebepler, k a b u l edebili riz. B u t a s a v v u r ve düşünüş, Türk inanç sisteminde göğü k u t s a n a c a k , u l u l a n a c a k b i r iye mertebesine yükseltmiş o l a b i l i r .
e
Doğu A n a d o l u yöresinde gök ile ilgili b i r iye varlığı inancına r a s t l a n m a mıştır. B u n u n l a beraber K a r s yöresinde m e l e k l e r i n b u l u t l a r a at g i b i b i n d i k l e r i , i s t e d i k l e r i g i b i dolaştırdıktan, t a n n d a n aldıklan b u y r u k üzerine şimşekleri kamçı g i b i kullanıp b u l u t l a n denize İndirip s u y u e m d i r d i k l e r i sonra gök yüzü n e çıkarak yağmur yağdırdıkları inancı v a r d ı r A n c a k ; " R a h m e t i n gökten" beklenmesi, el açıp göğe yüz t u t u p llerülmesl. veya d u a edilmesi, sadece T a n n'nın y u k a n d a bulunduğu İnancının kalın tılan mıdır; y o k s a , göğün k u t s a n masından k a l a n İzler m i d i r ? Ağnda gök gürleyip şimşek çaktığı z a m a n , i n s a n l a r d u v a r a sırtını dayayıp, ağızlarına d e m i r d e n b i r nesne alıp dişleri arasında sıkarsa, sırtının p e k ve dişlerinin sağlam olacağına İnanırlar. B u tür İnançla rın lslârniyetle ilgisi olabilir m i ? Sanırız, b u n o k t a d a . Türk İnançlarının b i r kıs m ı İslâmiyet'e şu veya b u şekilde İmtizaç ederek yörede yasamaktadır. 61
2 . Güneş: Türk İnanç sisteminde güneş, k o r u y u c u vasfı i t i b a r i y l e gök. ay ve yıldızlar g i b i b i r iye mevklndedir. H u n çağından İtibaren atalarımızın gü neşi, Kün diye adlandırdığı b i l i n m e k t e d i r . Bugün gün anlamında kullandığı mız k e l i m e n i n eski şekildir. Künün kutsanması. Çin kaynaklarının verdiği b i l gilere H u n çağma k a d a r uzanmaktadır. Çın k a y n a k l a n . H u n çağında. Türk kağanlarının güneşe hürmetlerinden dolayı otağlarının doğuya, güneşin doğ duğu yöne açıldıklarım k a y d e t m e k t e d i r . B u b i l g i . Köktürk çağı Bizans elçisi Simocatta'nın d a h a önce zikredilen h a b e r i ile d e doğrulanmaktadır . Bizanslı elçi, güneşe hürmet gösterildiğini, a n c a k T a n n g i b i görülmediğini v u r g u l a maktadır. Zaten, Köktürk yazıtlarında da t e k Tengri kavramı dışında ıduk öte s i , k o r u y u c u İye o l a r a k U m a y adı geçer. U m a y İçin de hiçbir y e r d e t a n n veya tannça sıfatı kullanılmaz. Oysa. güneş yanlış b i r biçimde Türk inanç s i s t e m i içinde b u n u n ötesinde görülmek i s t e n i y o r k i . b u yanlıştır. Çünkü, Türkler. 32
63
64
S
Türkler., s i , 63.
ariamjru da beraberinde latırnak^d\Tk^2^1^ man
^ ™
109
nin gönüUerini hoş etmek amacıyla ^ ¡ ^ ^ Í ^ ^ Í u Sibirya'da bu tür iaşiarua.-. oruşan ^ ^ ^ ^ . u a n « ^ . l a r d a n başka
11 0
1 1 1
S d î S S ^ u ğ İ r s u z l u k l T a r ş ı l a ş m a d a n geçip gideceğine inanır . H a k 118
l „,„„,„ kalkması için. Tann, llzlsmat 112 İslam'a göre bu uygulamalım kaucmasııçın, IOU».. bunu kurban etmesini buyurmuştur. 113 B.Ogel a.g.e., sh 318-327. 114 A.tnan. Makaleler ve İncelemeler.... sh.21. i , , S.Buluç. Şamanizm'. Türk Amacı. Islanıl.
108 H.Tanyu, 'Hacı Betaş'da (Suluca Karahöyûk Bazı İnançlar ve Adetleri, m. rası Türk Folklor Kongresi, Ankara. 1986. IV. C. sh 381-395.
Milletlera
109 Ötüken'l koruyan İyenin adı kaynaklarda açık değildir. Varlığı üzerinde görüşler kin Bk. S.Divttcioğlu. a.g.e. sh. 106; E.Esin Türk Kosmolojist.., sh 34; Ölüken Yış Türk Sana tında Ağaçlı Dağ Hakkında Notlar, Atsız Armağanı, istanbul ¡976, sh 147-187. ¡¡0
S.DtultçIoglu. a.g.e, sh 83
IH
W. Radloff. a.g.e.. C.B, Kİ, sh ¡9-75.
116 A.lnan. Eski Türk Dini Tarihi...,
"il
TTIZZIj^ dir.
sh 66-84
e gökten bir koç indirmiş »e
1942. Sh , 2 9 * B.ögd a.g.e.. sh ,37.
kâri de, şoför esnafının sefere çıkarken muhakkak bir odun kütüğünü mdaka olarakatüg: "Gülerek Baba" diye bilinen bir yatır vardın buraya tep^SS bırakmadan yola ç,kan nakliyecilerin işlerinin rast gitmeyene S Yorun. ıssız yerlerin tekin olmadığı inancı, günümüzde de yasamakta dır. B u tür yerlerden "tuu. destur" deyip geçmek. < L b î S S dır B u y u ve benzeri maksatlarla yazdırılan ve tılsım gücüne inanZTbazı nüsha / m u s k a ların yol kavşaklarına gömülmesi ve böyle y a p ı l ı p t e s i r g ü cunu göstereceğine inanılması da yine aynı inancın bir p a r ç a T d ı ^ S S e yol iyesini bir muska ile memnun etmek suretiyle onun yarimım s a S a S r Müslümanlar arasında, hac zamanı. Mlna Dağında "sevtan f a L ™ - ? ™ de görülen hareketle, kötülüklerden nnten. DB «vozaya uğramamak inancı bu hareketin ardında mevcuttur D o l a
^^^^^Z^-
üzere s u y a t o p r a k çıkarmak üzere d a l a n E r kişi, b u n u n b i r kısmım ağzında k e n d i s i İçin saklamış. Tanrı, o n u n yaptığı işi anlamış ve o toprağı E r Kişi n i n ağzında büyütmeğe başlamış. E r kişi, boğulmaktan k u r t u l m a k için b u toprağı k u s u n c a , yeryüzünün üzerinde dağlar, tepeler m e y d a n a gelmiştir. Yeryüzü nün T a n n buyruğu ile kılınmış olması İnancı. A l t a y Türkleri'nln efsanelerinde y a ş a m a k t a d ı r . Köktürk çağında ise, b u İnancın k i t a b e l e r e kaydedildiğini b i l m e k t e y i z . B u inanç, İslamiyet ile çakışan inançlardan b i r i d i r . 122
1 2 3
Türkler'ln toprağı i d u k k a b u l etmeleri, ölülerine toprağa bırakmalan. üzerinde yaşadıktan a l a m düşmandan, yabancılardan k o r u m a y a çalışmalan. b u çevreyi k o r u y a n ve o n l a r a yardım ettiğine inandıktan iyeleri kızdırmamak, onların gazabım üzerlerine çekmemek inancından kaynaklanıyor, olmalı. Va t a n , y u r t , a n a y u r t kavramlarının oluşmasında b u inancın rolü düşünülebilir. Günümüzdeki v a t a n inancının ve kavramının gelişmesinde, Türk İnançları nın rolü olmadığım s ö y l e y e m e y i z . 124
Issız yerlerde yatmak zorunda kalan kişiler. Mardin Hakkari ve n t e r Kötülüklerden koruyacağına inanılır.
8
Türk inançlarında yer alan B o s atü ™ ı T » r . ^ „ ı ,
trya düsen, darda kalanlann yardırruna koşan
.„,,, v i ^ i ^
b i T Z ^ ™ ^
Türk İnançların d a yeryüzü İyelerinin, " y i r ve s u b " kavramı altında top landığına lşâret etmiştik Yeryüzünde yaşayan i n s a n l a r a yardım eden b u iye l e r i n 17 u l u h a n olduğuna inandır. Bunların, karların kaplı olduğu yüksek dağ d o r u k l a n n d a b u l u n a n k a y n a k l a r d a , gözelerde yaşadığı t a s a v v u r e d i l i r . Ktfroğlu Destanı nda, kahramanın. Kalaylı Dağ'dakI gözede kırklarla buluştuğu i n a n c ı , b u t a s a v v u r u n A n a d o l u Türkleri arasında devam eden bir bakiyyesi m i , drye a k l a g e l m e k t e d i r . 125
1 2 6
haline dönüşmüştür. Hayatın, tabiatın adeta bayram S i
ren^e
b u ^
m S yörede, ö r e d eHıdırellez H ^ n î inancı oldukça « ?yaygındır * ™ i nHae mİ ™. h~r T n« Mc - e V,l e. o l mız g
M
t
t
o
M
kahntüanna. onunla ilgili pratüdere ¿ S K İ S S Í S •
f
l
,
,
e
• ^
^
Yeryüzünde yaşadığı tasavvur edilen k o r u y u c u iye hanların e n büyüğü Y o K a n adım taşrr. Yerin ortası o n u n mekanıdır. Türk düşüncesinde y e r ortası ötüken Yış k a b u l edilirse. Y o K a n ın d a b u r a d a yaşaması icap eder. B u r a d a b u l u n a n u l u çam ağacı. T a n n Ülgen'ln katına uzanır. Yo K a n ın İki oğlu vardır. B u n l a r , y e r yüzünde yaşayan h a n l a r a t a b i d i r . B u n l a r . S o K a n ve T a l a y K a n dır. D e n i z l e r i n h a k i m i ve ölülerin k o r u y u c u s u Talay K a n ın diğer b i r adı Yayık'tır. Yayık K a n / Talay K a n , 17 d e n i z i n birleştiği yerde o t u r u r ve bütün sulara hükmeder . 127
dm ve "
, d
'
r e U
f
Z , d e
î
8 d ı r v e
A S " ' * , gülagacımn dibine testi koyarlarteineka¬
Kırgız Türkleri, islamiyet t e n sonra, b u h a n l a r arasına A d a m Kanı dahU etmişlerdir. H a n l a r d a n b i r diğeri Merde Kan'dır. A b a k a n ırmağının kaynağı 122 M. Ergin. Orkun Abideleri...,
Sh. 67
123 D.Ytldınm, 'Coğrafyadan Vatan'a Geçiş ve Vatan Ûe Göç ediş problemi. Türk Yer Adla rı Semineri Bilidiriler. Ankara. 1984. sh. 157. /19 Sibin/a THricierfrılh hancında Y6 Kan ı*> Vm,,ı-ır„
>ı
„
.
£L3MwK2£3-nT
«*
^
1 fcaraf daki tehlikelerden.tt«nc<slsu w nn. (slaml cfeurede HIOT - tluas Ina^^irli^Z J^ ^ " ^ muş. Burüayas kin bk. A.Y. Ocak^lamlv^ane^^^^' T™ ¥ O l ir» . C İ o m t c /-ı1Hı»lrİ0T1
-- •
~ — t
«—V
*'3"*'"**V
İf>tr»
( o m l o t a n m a l a r l
«anlrtrrll
* '"y*-** ıVilutuViliHİVlVll gv^ı^ıuiuiı
VJ1V.V"
k l durumlarına dönmeleri için, böyle i n s a n l a n n çadırlan, çocuklan ve bütün eşyaları i k i ateş arasından geçirilirdi . B e l t i r Türkleri, ölen kişinin m e z a n başına t o p l a m p sağ yanına büyük b i r ateş yakarlardı. Getirdikleri yemeklerden ve içkiden b i r e r m i k t a r b u ateşin 171
i i « w b ı .
n~ln~At 1 72 O . . X l n t « « * . U . . . « t t » , . 1 _1 » 1,n . , , ^ ^ ı ı v ı iv . . . . , . w u UU.11Uİ l u ı ı u V X Y l „ I i , i ç j g m U H t l yyjı g U S l C l 1 1 1 C Ö 1 , B
y o l u n u aydınlatması için ateşe attıktan saçılardı.
Türkler'de, kağanlık sülale k u r u c u s u i l k atanın, ateşi bulduğuna i n a n ı l ı r . Mutasavvıflar arasında d a b u n a benzer b i r k a n a a t , y i n e Türklerin i l k atalarından olduğu b i l i n e n Oğuz Kağan ile ilgilidir. B u görüşe göre. i l k ateşi y a k a n ve i l k yemeği pişiren H z . İbrahim Peygamber, esasen Oğuz Kağan'ın k e n d i s i d i r . T a n n , h e r kavme elçi gönderdi buyruğu çerçevesinde meseleye 173
1 7 4
168 A.lnan, a.g.e., sh 44 46 169 Türkler, ölüler için gece ates yakarlardı. Bunu, ruhlar göğe yükselirken yallarını bulsun lar, diye yaparlardı. EEsln, bu konuda mum yakıldığından söz eder. Bk, E.Esln, a.e.g., sh.20. J70 Ibn Fazlan, a.g.e., sh. 117127 171 S.Buluç. a.gm., a.g.y., s. 3, sh. 127.
175
176
Araştırma yaptığımız yörede, ocağa, o d a / ateşe bağlı p e k çok p r a t i k vardır. B u n l a r , çoğunlukla y a y u k a n d a z i k r e t t i k l e r i m i z i n yaşayan benzerleri, y a h u t değişerek devam eden şekilleridir. Biz. b u r a d a , bazılarım örnek o l a r a k v e r m e k istiyoruz. Meselâ, T u n c e l i çevresinde ocağa karşı a n d içilir, k u r b a n k e s i l i r ve n e z i r edilir. Diyarbakır'da ateş. ocağa s u dökülerek söndürülmez. E r z i n c a n ' d a k i b i r p r a t i k t e m i z l i k ve k o r u y u c u l u k l a ilgilidir. Göz değmesine uğradığına inanı l a n kişi için ateşe t u z atılır. Yedi kez t e k r a r l a n a n b u olayda gözü o kişiye d o k u i — „ , 1 1 , . « < . „ . , . ı . . - . « > r ! < n > . i c l n r l p t ı i m kAtft ettr\ex kareınır. H a n t a l ı n
a u u u .
.-^.j « . .
V- j
0
E r z u r u m ve Şenkaya çevresinde, ocağın üzerinde d u r a n saçayağının ayaklarından y u k a n kıvücrmlar yükselirse, ertesi gün havanın güzel olacağına inanılır. A y n c a , b u r a l a r d a , ocağın üzerinde saçayağı boş bekletilmez. Çünkü, boş kalırsa, ocağın ölü s u y u k a y n a t m a k için beklediğini söylerler. B i r başka inanç d a i l k gelen gelinle İlgilidir. Eve i l k defa ayak basan gelin, o a n ocağa doğ r u b a k a r s a kaynanası ölürmüş. K a r s ve Sarıkamış çevresinde, ocak üstünde k a y n a y a n sütü gelinler t a -
172 Ibn Fazlan, a.g.e.. sh. 127. 173 S.Dtvilçtoğlu, a.g.e.. sh 72
175
174 S.U.Çavusoğlu, Tasavvuf
176 M.Ergln. Orhun Abideleri.,
52
-—
Hakkari'de evin h e r h a n g i b i r tarafına kül dökmek İyi karşılanmaz: o eve uğursuzluk geleceğine ve felâkete uğrayacağına inanılır. Gaziantep'te, aleşe atılan kağıt ve paçavralar ile bazı h a s t a l a r a tütsü yapıldığı söylenmekledir. B u r a d a d a ateşin b i r temizleyici, kötülüklerden k o r u y u c u olduğu İnancı varlı ğını sürdürmektedir.
Notları. İzmit, 1988; sh 1150 (Teksiniir).
B.Ögel a.g.e.. sh 51 sh 75.
53
şınp ateşe dökünce, kaynanaları, o n l a r a üzülmemelerini söyler. Çünkü, dö külen kısmın " m e l e k l e r i n " hakkı olduğuna inanılır. B u r a d a o c a k ve o d İyesi n i n , melek İle değiştiğini görmekteyiz. A n c a k , İnanç devam etmektedir. Ocak t a y e m e k pişirmeden önce. ateşe saçı o l a r a k t u z ve şeker atılması gerektiği inancı, K a r s ve çevresinde yaşamaktadır.
i k i n c i kez b i r çoğalmanın işaretidir. Ergenekon efsanesinde olduğu g i b i . Türk ler b i r savaşta y o k edilmek i s t e n i r k e n , b i r dişi k u r d u n kurtardığı b i r Türk gen e l ile birleşmesinden çoğalmışlardır. B u üreme ve dişi k u r t m o t i f i , t a b i a l i y l e semboliktir. B u r a d a k i dişi k u r t . B o z k u r t d o n u n a / kdığına girmiş ve düşman l a r d a n böylece k e n d i n i ve y a r a k Türk g e n c i n i korumuş b i r Türk kızı. kadın kam olabdir . 1 8 0
c.
Ağıl / Ahır İ y e s i :
E s k i Türk hayalında hayvancılık, k o y u n ve at besleme önemli b i r y e r tutardı. Çobanların ve sürülerin koruyucuları olduğuna inandırdı. K o r u y u c u İyeler. İnancı, Türkler arasında günümüze k a d a r ulaşmıştır. Türkler'in yaşa dığı hemen her yerde b u İnancın izlerine r a s t l a m a k mümkündür. Volga Türk leri arasında b u iyeye, Abzar öyesi adı verilir. B u iye, ağdın k o r u y u c u s u d u r . Her ağılın b i r k o r u y u c u s u vardır. E v i n s a h i p l e r i veya ağılın s a h i p l e r i , o n u m e m n u n etmezlerse hayvan sürülerinin başına h e r türlü felaket gelebilir, diye inanılır. A n a d o l u yöresine ve araştırma sahamızda da b u n a benzer inanç p r a tiklere rastlanmıştır. B u İyelere, benzer k u r b a n kesddiği, süt saçı edddiği tes p i t edilmiştir. Anadolu'da b u iye m e m n u n edilmezse, ahırda b u l u n a n h a y v a n ları rahatsız edeceğine, zarar vereceğine i n a n d ı r 177
Rize çevresinde ahır iyesinin b i r taçlı karayılan olduğuna inanılır ve b i r tas içinde o n u n İçin ahır duvarına süt biralıdır. Böylece, o n u n , ne k e n d i s i n i n ve ne de başka y d a n l a n n h a y v a n l a n rahatsız etmiyeceğine inanılır. Çünkü, m e m n u n k a l a n y d a n , yabancı y d a n l a n n ahıra girmesine m a n i olurmuş. Y a k u t Türkleri, ağd İyesini m e m n u n e t m e k için k u r b a n keserlermlş. O n u m e m n u n etmek için k u r b a n kesddiğinl b d d i r m e k amacıyla, kesilen hay vanın p o s t u , ağılın / ahınn İçine gömülürmüş. Kars'ta özel hallerde kesüen kurbanın p o s t u , ahınn kapışma içten gerilerek ç i v d e n l r . 178
E n eski Türk yazdı v e s l k a l a n olan Köktürk çağı Bengü Taş y a z d a n n d a . kişioğlunun yaradılışı de ilgili kayıtlar m e v c u t t u r . B u r a d a , kastedilen kişioğlu, insandır. Çünkü, ifade şöyledir: "Üze kök t e n g r i asra yağız y i r k d m d u k d a i k i n a r a kişi oglı kılınmış. Kişi oğlunda üze eçüm a p a m B u n u n Kağan İstemi Kağan olurmış" (Kül T i g i n , Doğu cephesi). B u İfade de. yer ve gök kılındıktan s o n r a k i şioğlu yaradddığı . inancı açıkça vurgulanmaktadır. Türk de. kişioğlu Teng ri tarafından yaradddıgında yaraddmışür. Türk'e göre b u t a n n yukardadır ve Türk'ü k o r u y u c u d u r . B u yüzden b i r sıfatı d a Türk Tengrisi'dir. Çünkü, o Türk m i l l e t i y o k olmasın, m d l e t o l s u n diye: ıduk 'yü- - s u b " , Ötüken yış. Kögmen sa hipsiz karmasın diye o n l a r a kağan göndermiştir. Kağanlara, halkı n a s d yönet meleri gerektiği k o n u s u n d a göğe çekip b u y r u k , k u t . ülük, küç ve b i l i k verip ge r i göndermiş ve o n l a n korumuştur. A n c a k , k o r u y a n T e n g r i . a z a n m i l l e t i ve b e y l e r i de gerektiğinde c e z a l a n d ı r m ı ş t ı r . Beceriksiz kağanlardan verdiği kuü geri alırustu 181
182
Kişioğlunun yaraddışı de dgdl yaraddış efsanelerinin taşıdığı İnançlar b i r y a n a , insanın T a n n tarafından yaradddığı, gücün ve t a l i h i n o n u n tarafın d a n verildiği inancı, lslâmiyetle u y u m İçinde görünmektedir . H a t l a . Küç ve K u t de Ülüş çerçevesinde beliren Türk kader kavramı d a islâm! kader inancı Ue b i r a n l a m d a buluşmaktadır. 183
Tablattyle. gerek Çin kaynaklarında ve gerekse Türk m i t o l o j i s i n d e y e r a l a n k u r t t a n türeme h a n g i a n l a m a girebilir veya gelebdlr. diye m u h a k e m e yü rüttüğümüzde. yaşayan kamlık hayatına bakmamız gerektiğini g ö r d ü k ' ' . Kamlar, kötü r u h y a d a k a r a iyeler de mücadele ederken çeşitli h a y v a n donları n a girdiğini, o n l a r l a konuştuğunu, o n l a n k o r k u t m a y a çalıştığım söyler. H e r kam'ın b i r lekyla'sı, yardımcı a n a r u h u vardır. O n l a r vasıtasıyla d u y a r , işitir IK
D. KİŞİOĞLU. APA / ATA, ARVAK / ARBAK ( RUH ) : a. Kişioğlu : Türk inanç s i s t e m i n d e Türkler, B o z k u r t ' t a n türemiş olarak gösterilir . Çin yıllıklan Türk k a v i m l e r i n i , Türkler'! k u r t t a n türemiş diye kaydeder. B u inancın, Türk m i t o l o j i s i n d e izleri m e v c u t t u r . A n c a k , b u 179
180 E.Esin. a.g.e, sh. 44 181 M.Ergin, a.g.e., sh. 67
¡77 S.Buluç, a.g.m., a.g.y., s.3, 125-126. 178 S.Buluç. a.g.m., a.g.y., sh. 126 179 Kurttan türeyiş efsaneleri İçin bk. B.Ögel Türk Mitolojisi. Ankara, 1971. al, sh. ¡3-
54
182 M.Ergin, a.g.e., sh. 91 183 A.Y.Ocak Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkıbeleri. Ankara. 1984, sh. 11. ¡84 Dorlusz Cıchocki. "Türk Mitolojisinde Kurt • Ana SemboUne Dair" Türk Dünyası Araş tırmaları Dergisi, ¡985. s. 37. sh. 117-130.
ve görürler. B u n l a r at, öküz, kartal ve k u r t g i b i hayvanlar olabilir. A n c a k , k a m lar, h e m dişi ve h e m de kadınlardan olabiliyor. Başlangıçta, çocukların k o r u y u c u s u Umay'a nisbetle kadın k a m l a r d a b u işlerle uğraşıyor olabilir. N i t e k i m , k u r t t a n türeme, dişi k u r t t a n türeme şeklinde görülür. Dolayısryle. olayı, kadın kam'ın k u r t d o n u n a girmesi biçiminde yorumlamamız ve A n a K a m ın b u sıfat la düşmanlarını k o r k u t u p , türeyenleri koruduğu ve böylece çoğalmayı sağla dığı anlaşılmalıdır, l s l a m l devrede de, velî, eren ve evliyâ mertebesinde k a b u l edilen insanlaın d o n değiştirerek seyahat ettikleri, z a m a n ve mekanı aştıklan inancı yaşamıştır. Bugün b u inançlann b i r kısmı devam e t m e k t e d i r .
ile işin çabukblteceği sanılır. Malatya'da ^ ^ f J ^ J * " uğrarsa. İşin vaktinden önce tamamlanacağı inancı mevcuttur.
* "
W
Muş'ta eve koşarak gelen ve İçeri giren, başlanan b i r İş üstüne mlsalir
1 8 5
İnsanın c a n / tın ve etöz'den olduğu inancı, o n u n aynı zamanda b i r iye gibi b i r bedene, b i r dona girdiği inancını d a beraberinde getirmektedir. A t a r u h u i n a n a da b u n u n b i r sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, b u iye, k i m i z a m a n azıyor, yoldan çıkıyor; T e n g r i n i n gönderdiği b u y r u k l a r yerine, Erlik'e / şeytana u y u y o r ve k a r a iyelerin buyruğuna giriyor. B u d u r u m d a , o, h e r türlü kötülüğü yapabiliyor. Kişi. k i m i zaman tın'ının E r l i k tarafından b u y r u k altına alındığım farketmez: k i m i z a m a n farkeder. Göz dokunması, gözdeğmesi, uğur ve uğursuzluk g i b i inançlann kaynağında başlangıçtaki b u tür İnanç r o l oyna maktadır. B u yüzden k o r u y u c u tedbirler alınır. Göz değmesinden T a n n ' y a sığınıldığını sembolize eden m a v i b o n c u k , kamların k o r u y u c u iyelerini semboli ze eden k u r t dişi. derisi vesair kullanılır. K i m i i n s a n l a r , gözlerinin i n s a n l a r a dokunduğunun farkındadırlar. B u yüzden, beğendikleri canlı veya cansız b i r şeye baktıklan zaman, "tü, tü, tü.." diye üç kez o yöne doğru tükürür g i b i y a parlar. Hareket. İçinde varlığım bildiği kara iyeyi şaşırtmaya yönelik b i r davra nıştır. Yörede göz değmesi ile ilgili p r a t i k l e r , n a z a r değmesi şeklinde yaygın dır. Özellikle çocuklan k o r u m a k için pek çok nazarlık uygulaması yörede göz lenmiştir. Çalışmamızın doğum ile ilgili kısmında b u k o n u d a gerekli örnekler verilmiştir. B u r a d a , insanın uğurlu veya uğursuz olduğu inancıyla ilgili, yöre de gördüğümüz birkaç pratiği s u n m a k istiyoruz. Araştırma yaptığımız yörede yaygın olan b u örneklerden Kars çevresin de cereyan edenlerine bizzat tanık olmuşumdur. B u r a d a , kadınlar b i r işe baş layacaktan z a m a n üzerlerine dışadan gelenler olursa, o gün işlerinin gidişine göre, gelen kimseleri uğurlu veya uğursuz şeklinde sınarlar. Kadınlar, el örgü sü örerken, oda kapısından İçeri giren kadının ayağı uğurlu İse, işleminin veya örgünün çabuk biteceğine inanırlar. E r z u r u m ' d a İse. ayağı yeğin k i m s e l e r i n İşe başladıklarında eve uğramalan t e m e n n i edilir. Böyle b i r i n i n eve uğraması 785 AY. Ocak. Bektaşi Menakıbnâmelerlnde İslam Öncesi İnanç Motifleri. 1983. sh 89-72.
Ankara,
a n n e l e r i , başlanan işin içine katmak veya e n azından işe değmesini sağlamak isterler. B u tür inanca İğdır Kars. Ağrı b l v a s . v a n E r z u r u m çevrelerinde b u inançla i l g i l i pratiklere sıkça tesadüf edilir.
b . A p a / A t a v e A r v a k / A r b a k : E s k i Türklerde, atatara karşı saygı d u ¬ yulur sözlerine kulak verilir ve tecrübelerine güvenilirdi. Aile d ^ n l n d e ^ a t a /
^ ^ u ^ l S T Î ^
Taba otoriteyi, gücü ve koruyuculuğu ile «nBlardı Devlet hayatında babanın roıunu n S g a u j » " " - ' " - " 156
-
"
S S T k i t a b e t e r m d e T u n u açıkça görmekteyiz. O r a d a , kağanların az milleti, çok. 5 miUeU. t o k etmek için nasıl gece - gündüz durmadan çalışıp uğraştıklan sıkça vurgulanır . Ataya karşı duyulan saygının b i r başka sebebi de insan y^ısın,.tasav vurlarından kaynaklamyordu. Türkler, insan b e d e n v i m yordu. İnsanın bedeni ölünce Tın. yani a t a r u h u sonsuza ^ « coğu zaman, aile üyelerinin yardımına yeni biçimiyle de koşuyordu. B u sebep S u r k i e r . h a l t t a olduğu g l b i . ölümden sonra d a o r t a n k ^ a y . . « l a n n öfkesini üzerlerine çekmeye korkarlardı. O n l a n memnun edecek, y a r dımlannı sağlayacak İşler yapmaya çalışırlardı . K a r s ' t a ataya hürmetin ve o n a bağlı dilenen b i r dileğin y e r i n e getiril m e s i geregme inamlır. Mesela, ata sağ ise. "atanın baş. hakkı İçin"; ölmüşse. S S r u h u için" şeklinde, insanlar birbirinden b i r şeyin yapümasmı veya ye187
C
186 l.Kafesoglu. a.g.e., sh. 93. u -r. .1 «~J yatı Sempozyumu,
Ar,mirltı
Halk Aott Kültürü ve Gujmrnuzae Ağıt U. » u ı e ı
bildirileri 1 9 8 7 . Bazıg. 1989. sh. 7 23.
188 l.Kafesoglu. a.g.e.. sh. 97.
gözlenmiştir.
" » e k l e d i r . Yörede de bu inancın yaygın olduğu
S
soylarım m u h t e l i f canlılara bağlamalarına y o l açmıştır. D a h a önce de t e m a s ettiğimiz g i b i , Türkler'in. k u r t t a n türemesi İnancı b u n u n b i r t e z a h ü r ü d ü r . B u yüzden k u r d a karşı Türkler, t a r i h b o y u n c a büyük hürmet göstermişlerdir. B u hürmet, s o n z a m a n l a r a k a d a r , A n a d o l u Türkleri arasında d a d e v a m etmiş t i r . K a r s ' t a u y u y a n veya dalgın İnsanın a n i d e n uyarılması h a l i n d e blrşeye uğrayacağına, çarpılacağına inanılır. Aynı şekilde. Kayın ağacından türedikle r i n e i n a n a n U y g u r Türkleri d e . b u ağaca karşı büyük hürmet beslemişler d i r . A t a Ruhlarım t e m s i l eden canlılar, ağaç (veya b i t k i ) ve h a y v a n l a r , p a r m a k l a gösterilmez. Böyle yapılırsa a t a ruhlarının İncineceği, öfkeleneceği dü şünülür ve b u n d a n k o r k u l u r . B u yüzden, onları m e m n u n e t m e k İçin varlık larım sürdürdükleri canlılara k i m s e d o k u n m a z , k u r b a n kesmez ve e t i n d e n ye mez. 193
^ n l a r d l ^ ^
^ Arbak. Tos ruMarmı bu adlardan b u l İle a n a r a k , t a z i m göste-
r i r l e r d i '89.
8
--^^
«*»
Bu
yırtarak çukıp g l t t ^ l n e ve b lir"». * " P
e V
C
b
u
„ n
u
v a
^ ,^ b u n d a n , bedeni P a r k e n çıkardığı seslerin işitildiğine İ n a T m
s
a
n
1 9 4
1 9 5
1 9 8
mişur>9'.
8
D
U
k
m
a
v
r
a
m
- a h a sonraki z a m a n l a r d a birleşd
^ r ^ ^ S ^ ^ ^ ^ ^ - m a n . k i ı bu c i n s U t r i e İ e r ^ T^nZ R u h u L sırasında d a vücut y i n e bu tür ü u S ^
"
ş
2
b e n d e n d a h a ön^ ^ aynlması t
e
k
r
a
r
Y a k u t Türkleri, kartalı yaralamayı veya öldürmeyi büyük günâh k a b u l ederler. Eğer b i r k a r t a l tesadüfen b i r a v tuzağına düşmüşse, o n a ataları g i b i hürmet ederler. Ölmüşse, ölülerine yaptıkları g i b i , o n u kayın ağacının k a b u ğuna sarıp b i r ağaca asarlardı. Böylece, c e s e d i n i n a y a k altında kalmamasını sağlayarak r u h u n u n r a h a t e t m e s i n i sağlarlardı. A t a r u h u n u n gazabından b u şekilde korunacaklarına i n a n ı r l a r d ı . 197
^
S
^
^
üreyerek
zarlar. T i t r e y e r e k k e n d i l e r i n e S e f
^
b
a
y
J
a
r
a
bo-
k
Kars'ta, A n g u t diye b i l i n e n Karabatak. ı andıran birkuş vardır. B u k u şun e t i n i n y e n i l m e s i n i n v e avlanmasının felaket getireceğine İnanılırdı. Türkler arasında, k i m i boylar. Kuğu kuşundan İndiklerine İnanır ve b u yüzden o n a hürmet gösterirler . A l t a y Türkleri arasında b u Türklere. Kuğu kişi d e n m e k t e d i r . 198
1 9 9
O n u n içm. r u h a rahatça bedene g e r t ^ n m ? / 2 ? ^ " k * " ° uyanmasını b e k l e m e k e n d o ^ S ^ * ^ ^ ^ ^
l a b U l r
mak « e b u tür yerleri göstenneferf h a ^ r İ «»• e - e k suretiyle « R"h / t
m
ç «
k
^
(
e
2
a
* İ r
C
,
t
o
^
°
C
^
U
u
W
a
ö
y
,
U
e
b
U
*
y
3
n
m
™ . Par*
h
a
"
yeryüzüne d o n değiştirerek dönebilin». B u inanç. Türkler'ln
ivöuluf. a.o m.. a,g.y..
j . _ i h
i
3
Q
S i i r t . T u n c e l i . Adıyaman ve Elazığ g i b i v i l a y e t l e r d e , yıl m T e m m u z ve 193 B.Ögel a.g.e., sh. 12-38: D.W. Eberhard. ag.e., sh 67: E.Esin. 'Börf. I. MUH Türkoloß Kongresi. Tebliğler, istanbul 1989 194 K.Yund, Türklerin Kutlu Ağan Kayın OIuşl adı üzerine Türk Kültürü Dergisi, s. 120. sh. 1260-1264. 195 B.Ögel Türk Mitolojisi.
Ankara, 1971. C.I. sh. 88-97.
196 Ruhlardan sakınmak için kaçınılan hayvan isimleri için bk: TAkpınar 'Ağza alınması yasak sözcükler: İs, 'Türkiye İş Bankası İç Yayın organı. 1979, S. 153. sh. 13 18. Ruh lordan aûe fertlerini korumak kin aûe fertlerine uygulanan hitap şeklt İçin bk; K. Toygar 'Eşlerin birbtrierine hitap. btrbiHerinden bahsetme ICıyapI sözleri Türk Folkloru, 1984. s. 55. sh. 3-5; N.Taner. Anadolu'da Kadınların Erkeklerine taktıktan adlar: Türk Folkloru, 1984. s. 60. sh. 18-21. 197
Türklerin inancına göre. Tengrt tarafından yeryüzüne gönderim Ok kam, kartal blçi miridedir. Kartal Ûe ilgili bk. B.Ögel a.g.e.. sh. 585-595.
198
E.Esln, a.g.e, sh. 24. Buradaki kayıtta. Türklerin alalarından l-chi ni-shi tu nun blmğ lukuğu şekline girmiştir.
199 S. Çağatay. TüHc Halk edebiyatında kuğu kuşu, I. Milletlerarası Türkoloji Tebliğler. İstanbul 1979, sh 311-321.
Kongresi
59
. . vasadıfiına i n a n d a n ata mağaralarını z l manlarda kurbanlar sunmak, ^ * £ S E t a t e onların r u h l a n m e m n u n y a r e t e t m e k şeklindegörülür ^ t ^ k e U e r ^ ^ O T i r l
Ağustos aylarında bayramlık elbiselerini giyip t o p l u c a o r m a n a giderek meşe ve ardıç ağaçlan arasında dolaşırlar, g r u p l a r halinde ilahiler ve d u a l a r o k u r l a r a d a k l a r ve k u r b a n l a r s u n a r a k ağaç dallarına çaput b a ğ l a r l a r . 200
tslaml devrede de ata mezarlarım ziyaret, o n l a r a hürmet gösterme, m e zarları k o r u m a d e v a m ediyor. Ayrıca, güçlükler karşısında o n l a r d a n m e d e t olacağı inancı da sürmektedir. Evliya, ermiş, velî ve benzeri adlar altında ziya ret edilen ata mezarlan, türbeler, çaresiz kalmış lnsanlanmızm b i r ümit kapısı g i b i . e s k i fonksiyonunu korumaktadır. Doğu A n a d o l u yöresinde, b u türden sayısız ziyaret y e r i m e v c u t t u r . Adıyaman'da; Çıplak, Hacı Yusuf, Z e y n e l Abidln, Sofraz, E r z u r u m ' d a ; Güvit, Bacı - Kardeş, Güzelbaba, Büyük T a b a k t e pe, Gökbaba, Arapdede, Huribaba, Köse H a s a n , Güreşken Baba, H o r a s a n Baba, Ardıç, Cilligöl, Kavaktepe, Korsor, Üryan Baba, Şenyurt, D u m l u B a ba, K a n a y a n , Sarıkamış'ta; Ağbaba, Aşkale'de; H u y k e s e n , Ulus H a t u n , Ela zığ'da F e t h i A h m e t Baba, Darende'de: S o m u n c a Baba, Hakkari'de; Gülerek B a b a , Ağrı'da Şalveren, T u t a k ' t a ; Kızkapan, Diyarbakır'da; V e y s e l G a n i , Mardin'de; S u l t a n Şeyhin uz b u n l a r d a n b a z d a n d ı r . 201
Türk inancına göre çiftbaşlı K a r t a l göğün direği üzerinde tünemekteyd i . K a r t a l , daha önce de ifade edddiği g i b i , Türk inanç sisteminde h e m d k k a m ı. h e m de u l u yaratıcıyı sembolize etmektedir. A n a d o l u Selçuk Türkleri zamanında pek çok m i m a r i esere b u m o t i f İşlenmiştir . A y n c a . k a m ' m yaptı ğı a y i n sırasındaki Kartal'a bağlı hareketlerin, yörede r a s t l a n a n k a r t a l o y u n u ile yaşadığı görülmektedir. K a r t a l o y u n u veya dansı, S i i r t ' l e , "Harahuşta", Şanlıurfa, Adıyaman ve Bingöl çevrelerinde "Karakuştane" şeklinde ifade edi lir. U y g u r Türkleri. K a r t a l a H a r a Huş, y a n i k a r a kuş dernektedir. K a r a kuş. kartalın b i r diğer a d ı d ı r . 2 0 2
203
204
H a y v a n benzetmeli h a l k o y u n l a n ile eski d i n i m e r a s i m l e r arasındaki müşterekliği gösteren tesbitlerimiz, araştırma planımızın dışında tutulmuş tur. B i z b u çalışmamızda bazı kaynakların z i k r e d i l m e s i de y e t i n e c e ğ i z .
^^^^J^!^^
edilmeye, d e . lslâmiyetten sonra devanı da değişikrızaları kalıplar ve r e n k l e r içinde görünseler D b
mandır. Meselâ. Teleütler. **™»J™STİSanU. o n u m e m n u n etmek işittiğine, gördüğüne ? ? « * 2 ^ S ^ « u m e m n u n etmeye çalışır. , n . k e n d i s i n d e n övgu de veya yüzüne b i r post veya balık Sibirya Türkleri ölü görmesin diye. göz^rtae eya y u ^ ^ ^ derisi y a h u t bez Parcasıörterlerrrüş. Yöredede b u p J ^ ^ ç l
gl b i r i n e h a s r e t gittiğine y o r u l u r .
.
n
.
ı
n
^ J ^ ^ S ^ . ^ S Z
K a z a k - K r r g r f a r . ölü m a k için. o n u şaşırtmaya ç a k ş m e n a'üanna b u a p A^,^^"" y o d a o n u şaşırttıklanmsanırlar .
ı r l a r ^ ^ S S L y ^ ^ °
20
türmesin" denümesine « d a n bahsedince o n u dinleyen
d
"
v
-
Kars'da ve Muş'ta b i r ölünün *
^
M
^
h
S
.
^
e
. S
„. ^
-
^
^^J^^^^,^
s
a
g iken ben.
ö S n f i n a n d ı r . Böyle söylenilerek korunmuş o l u n u r , ö l ü r u h l a r m d a n —
=
205
A t a ruhlarına gösterilen saygının b i r nişanesi de, o n l a r a m u a y y e n zar i n e inanırlar . 208
200
A.Y.Ocak, a.g.e., sh. 81
201
Z. Başar. a.g.e. (Bu eserin muhtelif sahyelerindel. N.Kakcğlu, Seyytt Ganp Musa OeağL Tarih ve Toplum Dergisi, 1989, s.61, sh. 22-29.
202
B.ögeL Türk Mitolojisi.
203
O. Turan. Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, 3. bs. İstanbul 1980. sh. 390.1. Kafesoğlu. Eski Türk Dini, Ankara, 1980, sh.20 -21
204
A.Caferoglu. Eski Uygur Türkçesl Sözlüğü. İstanbul 1968. sh. 81.
205
CDemlrsIpahi, Türk Halk Oyunları. Ankara, 1975; S.YAtaman. Türk Halk Oyunla rı. İstanbul 1977; A.Çakv. 'Halk Oyunlarında Hayvan Motifleri Özerinde Bir Atlas De nemesi. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi. Bildiriler. Ankara, 1987, CIO, sh. 81-93.
>0
Alfivü cötürdükleri vasıtalann kullanılması
İstanbul 1971. C.ü, sh. 158-60
206 207
LKafesoğlv, a.g.e., sh. 90-91. . « « h 365-71 A.lnan... Şamanizm,., sh. 176-200; S.Bul.o a.g.m. a.g.y.. * «
208
S.Buluç. a.g.y••
3
on,,nH î, rT , a k u t Türkler'inde parçalanır. Böylece, o n u n b u s i l a h l a r l a geri gelip z a r a r vermemesi önlerımiş o l u r * » . n Ü ,
y a
k o n a n
s U a h I a r
Y
2
t e n s o n r a b u n l a n giyinince, k a m o l m a işlemlerini tamamlamış o l u r . B u n l a n . b i r s e m b o l i k a t Üe d a v u l t a m a m l a r . K a m . çoğu z a m a n b u a t ile uçar T e n g r i n t n h u z u r u n a yükselir. Göklerde v e yeraltında dolaşır, seyahat e d e r . E l i n d e k u t l u eşya c i n s i n d e n b i r asa veya alaca değnek b u l u n u r . Ayrıca d a v u l l a n d a b e r a b e r l e r i n d e d i r . Genç K a m l a r , d a v u l yerine yanlarına küçük b i r y a y . y a d a kayın ağacından birsopa alırlar. K a m . vecd h a l i n d e b i r kişi için alkış (dua) kı l a r s a , dinleyenler, b u alkışı. Tann'nın b i r hükmü g i b i t e l a k k i e d e r l e r * . K a ğanlar d a Tann'nın hükmüyle, iradesiyle s e ç i l i r . 2 1 3
UH J ^ ^ ^ f ° t - e v e r m e , mezarlığa g i t t i k leri y o l d a n değil, başka y o l l a n t a k i p ederek dönerler. Sarıkamış'ta ise cenaze d e f l n l n d e n dönen k i m s e evine g i r m e d e n ellerine m u h a k k a k s u döker e n a Z Ç y l
d
e
f
l
n
d
e
n
d
ö
n
e
n
c
e
m
a
a
21
215
E. KAM / ŞAMAN / OYUN / OZAN n
* w
k l
\T
Ç S l S t e m l n d e
T
a
n
' ^
n
ı iyeler, yer ve gök ile yeraltı İyele
^
r i , a r b a k / r u h l a r i n s a n l a n n hayatı üzerinde yaşayışlarında mühim rol oynar l a r İnsanlarla b u olağanüstü varlıklar arasında köprü görevi y a p a n , o n l a r d a n
Î y^uf T nSSÎ?
V C
V e
^
1 1 1 8 3 1 1 1 3 , 1 1 1
™
1 Ş t , r
-
o n l a r l a
ar
^
******
*sın, iyileştiren k i ş l l e r e ^ k i TürkS ^ bir tas! a d t e r
b
u
n
l
a
n
n
K a m / Şaman kavramlarının i h t i v a ettiği fonksiyonlar araştırıldığında bunların bhrJen çok olduğu d i k k a t i çekmiştir. Büyücü; d i n i r a t £ e r i n S u layıcısı, d o k t o r / h e k i m , a r a b u l u c u , şair ve müzisven othi K i k i n d e birleştiren b u t i p . iyeler vasıtasıyla g i z l i ve o^nüsTügü^^ bat k u r a c a k b i r kapasiteye sahip, diye k a b u l edilirdi .Tengri Ue t e r a s a < S P
211
Kağanların t a h t a çıkışı ile İlgili biniş töreni hakkında E m e l E s i n . d i k k a t i çekici b i l g i l e r v e r m e k t e d i r . Bilgilere göre. Tören ıduk sayılan b i r ırmak b o y u n d a (Yaşıl ögüz) hazırlanır. Y e n i seçilecek kağana, a n c a k e n büyük mertebeH Kök Türk kağanlanmn hakkı o l a n böri başlı b a y r a k , d a v u l ve b o r u l a r l a İki t e k e r l e k l i hükümdarlık kagruı t e s l i m edilirdi. Kağan, beyler tarafından b i r k e çe k i l i m üzerinde havaya kaldırılıyor ve kainatı sembolize e d e n kağanlık otağı etrafında d o k u z kez döndürülüyor. H e r dönüş tamamlandıkça, m e r a s i m d e yer a l a n l a r , kağanın önünde eğiliyorlardı. D o k u z u n c u dönüş tamamlanınca, k a ğan biniş törenine a t a b i n e r e k başlar ve otağ etrafını döner ve d o k u z u n c u dö nüşten s o n r a b i r i p e k örtü Ue kağanın boğazı sıkılır ve cezbe h a l i n e g e t i r i l i r . Kendisine kaç yıl hükm süreceği s o r u l u r . Köktürk yazıtlarında T e n g r i . k a ğan t e n s i p e t t i k l e r i n i töpüsünden t u t u p y u k a n kaldırır, k u t . küç. ülük ve yar lık verip kişioğlu özre t a y i n eder. Bilge T o n y u k u k yazıtından d a T e n g r l n i n ağ zından aktarılan b i r mesaj v a r d ı r . B u mesajın kişioğîuna töpüsünden t u k u l u p y u k a n . göğe çekilen kağana T e n g r i taralından Uetümlş olacağı s o n dere ce t a b i i d i r . B u bağlamada ve gelecekten söz etmesi açısından kağanların h e m r e s u l , h e m de d i n adamı k a m vasıflarım taşîdığira düşünmek yanlış olmaz. Kamların s e m b o l i k a t l a r l a göğe yükselişleri, kağanların cezbeye g i r e r e k a t l a otağ etrafında dolaşmalan. töpülerinden t u t u l u p göğe kaldınlmalan, sembo l i k boğma h a r e k e t i ile kişi oğullarına h a s h a l e U e r i n l n öldürülmesi v e Tengr i ' n l n verdiği k u t , ülük. küç ve yarlık Ue geri dönmesi ve hükmetmesi. Tengri'nin k e n d i s i n e verdiği görev çerçevesinde h a r e k e t etmesi, o n u n olağanüstü b i r mahiyete s a h i p olduğunu göstermeye yeter. B u vasıfta b i r kağanda k a m l a r a m a h s u s gücün de olması tabiidir. Kağanlık işaretlerini a l m a k için T e n g r i t a 2 1 6
2 1 7
nXn t T , A n ı l a n Kamlar, k i m i zaman T a n rı d a n insanlara mesajlar da. getirirlerdi. A O c a k . onların b u teması gerçeklesn m îen ' ^ t a ç e k t e n yÎP?. „„„ „ gunjrâı ueiızerıiğe d i K k a t l ç e k e r * , U
C
U
e
gUÇlÜ
K l Ş i l e r
o
l
lT: ^ZT^ ^
d
u
k
U
e
l
a
n
,
8
n
İ
a
a
m
12
U I M
Kamlık gücü ve k a b % e t i soydan gelme m i s t i k b i r k a r a k t e r taşır K a m eri İfnTl İemafT
2 * * ? T
^ ^ mahsuİ^l «ecburtyetindedlr. K a m olması m u k a d d e r o l a n k i m s e d u S 8
3
"
1
Ç
Ü
l
d
e
n
g
l
d
6
r
'
^
0
n
n
a
n
i
a
r
a
ÇekiLr ç
C
lık belirtileri gösterir, ateşe ve suya dalıp çıkar, çok u z u n b i r a z a / acı çeimVe devresi yaşar S e m b o l i k ölümler içinde görünür. B u devreyi aşan uZ adavT geri dönüp gelir. Ortaasya ve Sibirya Türkleri a r a s m d a k Z n efolseferi g İ (kisve), tuş (külâh,(veya börk). k u k a ve kuşaktan ibarettir. A d a y geri d ö n S P
209 S.Bıduç, a.g.y. 210 A.lnan. a.g.e., sh. ,68-169; W.RadlaJJ. Sibirya'dan,
2
Tür* Hal*
.
.
.
I
T
,
I
M
lh^ ,unX]nı.l,rırkj#Hn|nA
y
istanbul. 1956. CM K.I. sh. 3¬
211 t.Kafesoğlu. a.g.e.. sh. 88 90. 212 A.YOoak.
.
213 Tune Folklor Dergisi, s . l 1 1 2 . sh. 25-26; C.C. Cüzelbey. af/m., a.g.y.. ••' 56.; M K . Özergln, 'Kurşun Dökme'. Türk Folklor Araştırmalan. 1967. s.212. sh. 3-U-; M Aydın. 'Kurşun Dökme Adetinin Sosyo Kültürel Kökeni D. i f IIH H a l k Edebiyatı ve F o l k l o r Kongresi, Konya. Orhan Tûrkdoğan. Doğu Anadolu'da Ana çocuk bokum it. ilgili kültür kalıplan-, Türk Kültürü. 1982. s.223. sh.659-670.
II. B O L U M İ N S A N
H A Y A T I N D A
T Ö R E N L E R
V
N A N Ç L A R
E
A-
D O Ğ U M :
D o ğ u m , öreme yeteneğine s a h i p i n s a n hayalının başlangıcıdır Türk ler. m l S e r t n e
a i t bilgilere bakılacak o
U
^
.
^
^
^
^
^
'
türemişlerdir'-. O y s a K ö k l û r k yazıtlarına v e ^ .~v gmTa. T ü r k l e r ' h İ b u ç a ğ d a , g ö ğ ü v e y e r i y a r a t a n T e n g r i n i n . noölunu varattıgma inandıkları*
a
ç
ı
k
c
a
;
anlaşılır. A n c a k , a t a l a r ı m ı n kıırd,.
« « h ü r m e t e t m e l e r i « t a v e a t a ruhu ..e b a g h b i r i n a n ç . , , ,
S t a S î S m * *
S ^ a k T a r u y o r o l m a l ı y d ı . E r k e k v e k a d ı n k a m l a r ı n v e c d h a l i n d e İken h e r ç e , h a w a n d o T n a g i r d i k l e r i n i b i l i y o r u z . . U m a y g . b l . a n a m n da ç o c u ğ u K o n . , . . : . K Î o T o l d u g u d ü ş ü n ü l ü r s e , ç o c u ğ u k u r t a r a n k a d ı n k a n u n b i r diş
bo.kurt j , ! ,
[ a s a v v u r e d i l m e s i a k l a g e l e b i l i r . B o r i v e y a k u r d a k a r s . . günümüze k a d . u T ü r k l e r ' l n h ü r m e t g ö s t e r d i ğ i bir g e r ç e k t i r . 3
T ü r k h a y a t ı n d a ü r e m e , d o ğ u m v e ç o ğ a l m a i l e i l g i l i m u h t e l i f İnançlar rülmekledlr*
A r ı l a n , ç a l ı ş m a m ı z d a , d o ğ u m ö n c e s i , d o ğ u n , sırası ve dog...
^
^
^
-
^
^
.
^
'
^
^
279-80.
9
M.Ergln, Dede
A.lnan,... Şamanizm.., sh 160.
11
I.A.Sara, 'Seyit Battalgazi ve Anadolu'da süre gelen Battal gelenekleri ve görenekleri.. 1. Battalgazi ve Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu (Bildirileri. Malnhm lafHİ. o K 1 tn l r .
Kitabı. Ankara, 1964; sh. 9
Ş.Beysanoğlu, 'Diyarbakır ve çevresinde halk hekimliğinde Yaiırtar'. Türk Araştırmaları 1981/2. Ankara, 1982: sh. 1-17.
15
Folkloru
.
™ - W n H . r K a v a m n yanında b u l u n a n ceviz ağacının gövdesındekl delikten ftt
1
1988; 2. bsm; C.l, sh. 123.
10
12
72
Türk Dini T a r i h i . İstanbul. 1968; sh
D
ÇÇ
S S Ş s ; S S S s 3 S m £
9
10
çocuk dilenir ve ağaçlara elbise parçalan bağlanır".
r i h r r i a i He hlc çocuğu olmayan kadınlar S e y i t Baba. H a s a n P a s a Ocağı. Divriği de | ^ ™ ^ ^ ocağı. Değnekli Dağ. eteğinde bulu e S i n ^ ^ n T n ^ c r y T a k e d i n e İ n a n ı l a n A l i T a , , ağaçlan h
K
Kmlrcğlu t ü r b e s i d e
M
E.Yavuz,
Tarih
7. n„,ar. ictlaml
Boyunca
A n k a r a 1972; sh. 215. 17
ZBaşar. a.g.e..
Türk Kavimleri
Adetlerimiz,
sh. ¡89
18 ZBaşar. a.g.e., sh. 209.
T a r i h i . A n k a r a 196». sh 4IU
inançlarımız
ve E r r u r u m illnae z . v a r e i
Yerleri
ret eder. Ancak, hamile kadınların ziyaret sırasında ellerini yüzlerine sürme meleri gerekir. A k s i halde, doğacak çocukların yüzlerinin benekli olacağı sanı lır. Ziyaretçiler, dileklerinin olacağını, oradaki kaya üstüne sürdükleri taşın tutmasmdan anlarlarmış. S u , dağ, kaya, taş İle İlgili Türk inançları Islâmî renge bürünerek yaşa dığını gösteren yukarıdaki örneklere daha niceleri İlave edilebilir. Çocuk s a h i bi olamayan kadınlar ile, ana adayı yeni gelinlerin ziyarette bulunduğu yerler arasında, Narman'da, Arap Dede; Tekman'da, Huri Baba: Horasan'da. Güreş k e n Baba sayılabilir. Güreşken Baba ziyaretinde mezar yoktur. Tepe üstünde ki taş yığını yatırı temsil eder. B u r a y a gelen ve çocuk isteyenler, uzunca taş parçalarım çocuk gibi kundaklayıp yığının üstüne bırakırlar . Söz k o n u s u taş yığını, bize, Orta Asya dağ yamaçlarında ve sarp yolların uğradığı dağ belle rinde rastlanan benzerlerini hatırlatmaktadır . Aynı amaçlı ve aynı şekildeki bir uygulamanın Horasan ilçesindeki H o r a s a n B a b a ziyaretinde yapıldığını Zeki Başer kaydetmektedir . 19
20
21
E r z u r u m ' u n Babaderesi köyünde Öğle T e p e s i denen mevkiide ulu bir ardıç ağacı vardır. Gölgesinde 4 0 0 koyunun yatabileceği büyüklükteki bü ar dıç, kurumuş olmasına rağmen hâlâ bir zlyaretgâh olarak, çocuk sahibi olmak isteyenler tarahndan ziyaret e d i l i r .
ilk çocuğun erkek olacağına inanılır
, . , , -,„
„ e * n e r k e k S c u K *. t a o
K
daladır ve üç gün gerdek odasında kalır.
9
Diyarbakır'da, sünnet olan çocuğa, gelin ve güveye, askere giden genç lere kına yakılır. B u ilde, kınarım koruyuculuğuna inanılır . 93
Muş'ta kına, önce evlenecek kıza yakılır. Artan l a n a dağıtılır. Evlenecek oğlana da kına yakılır. B u lana, bazen kız evinden gelir. Aynı anlamda, o d a kı na yakar. Böylece, İkisi de birbirine adanmış, kurban edilmiş olur. B u inancın kökleri, "ey kötü ruh, onlar artık kendilerine alt değildir, onlara dokunma, on lardan uzak dur" anlamını da taşır . 94
Sivas'ta, lana gecesi, kına y a k m a sırasında gelin göz yaşı döker ve bu şarttır. Gelinin çok çocuğunun olması, zürriyetinln devamı için ağlaması ge rektiğine inanılır . 95
Elazığ'da, gelin kapıdan içeri girerken eşiğe konan kaşığı basıp kırarsa, eve bolluk getirir. Ağrı'da gelin eve girerken, elini eşiğin üstüne sürer. B u hareket ile, yem evin gelme; gelinin de, geldiği yeni eve, hayır getireceğine inanılmaktadır.
S
S
U.llarias,
'Hakkari'de
71 Yıllığı. İstanbul
92
Erzurum
93
Diyarbakır
94
S.San,
an
•? Ah..,
1973, sh.
'Dün ve Bugün Mu». Kayseri A.:*.-.-
92
t.Sunguroğlu, Harpul
Yollarında,
S SSEaSîS^
IZ İZ, „.'.. ?CC 7-i,
1 0 0
101
pıhrsa M u ş ^ v e E r z u r u m ' d a o eve uğursuzluk geleceğine İnanılır.
H.Çetinkaya, 'Kars Yöresi.Tereken* C. B. Milletlerarası TürktoKlorKngresi 93; Kars 11 r.!l«9% 1967. Ankara. ağaçlan: Türk Folklor Araştırmaları,
ğ
1
1947, sh. 72-82
4.C. istanbul, 1958.
arîamda b k paralellik garükueBedk. B u paralellik lore-
düğün'. Türk Folklor
luca, 'Divriği'de düğün adetleri' Dört Eylül, 1966; s.4.5,7, sh. 17 19. 24-25. 31 96
n
Çevrede söz konusu İnanca bağü b u harekete, kuşak çözme adı verilir . K a m l a r £ v e Î p l a n n kuşanckgı kuşak ile. kutsiyet ifade eden üç sayısının k u ş a * ç ö , w ı ! h i r t a d e b h l e s ü ğ i n i g ö r ü y o r u z . K a m a k s e s u v a n olan kuşağın c J r e d e / devam ettiğim, tarikaUarda ve bir esnaf teşkilatı olan Ahilik içinde de. yer aldığım görüyoruz . İki bayram arasında düğün yapılmaz, gelin getirilmez. B u n u n a k s . ya
394-407
. • r i . ^ - r r ^ ; ;C7C,
i
b a g l a n m a Î S i n d e . gelen gelinin.
193-200
1973. sh.
t
Bevtüşşebab'da. gelin kuşağının güveyi tarafından üç kere çözülüp
evlenme töre ve törenleri Karabük, 1975, sh. 64
İl Yıllığı, İstanbul
S
me inancı ile bağlantılı olabillr
97 91
Î
liD^.ı
Araştırmaları.
9
6
^ v l ^ d e r . Düğünlerde süsle,,... ! ' ^ ^ ^ 3 ^ , . cArtan. Göle ilçesinde 975. s.356 sh3 Jl.OJi an.
1956; s. 116. sh. 1147.
93 „, "¡00
B.Öğel * 1 E.Esln.
Türk Mitolojisi, İstanbul 1971. C.2. s h 2 6 * 2 7 2 T„rJ»,t» .w Rı./nln Şamanizm. A n k a r a 1972. s " - ' Türk Kosmolojisi. İstanbul. 1979. s.55-71.
,01
JV.Çaaatay. B i r N r k kurumu olan Ahilik. K o n y a 1981. sh. 138 45.
5
m,
mmmmmmmmm
93
Hakkari ve Bitlis'te, gelin nikâhının bozulmarnası İçin, b u n u n k o r u n ması gerektiğine inandır. B u n u n için. bir kibrit kutusu boşaltılıp /veya benze ri bir alet, eşya/ okunarak kapatılırsa, nikâhın korunması sağlanmış olur, di ye inanılmaktadır. OAntep'in Nizip çevresinde Barak. Şavak ve Savcı gibi Türkmen aşiret lerinde, erkek bağlanmış ise, gelin, kocası çözülene kadar, güveyin ve akrabaiannın adını söylemez ve kaynanası ile doğrudan konuşmaz. Konuşur ve a d söylerse, "bağlanma", "düğümlenmeye" dönüşür ve iş kanşır. O zaman, geli nin dişilik organına kımız sürülür ve oğlan/güveye kısrak sütü içirilmek sure tiyle cinsel ilişkide bulunabilme gücüne eriştirilir .
H . k k a r i Bitlis ve Malatya'da gelinin avucuna kına yakılırken para ko¬
kası açıktır. Hareket, burada, sembolik bir hâl almıştır
.
Hakkari'de br,yü üe bağlanmış çiftler, erkeğin büyüden k ^ u t e b i t a e s l
inanırlar . 106
102
Ç. KURBAN, ADAK, SAÇI V E B E R E K E T TÖRENLERİ:
Ağrı ve Hakkari'de, genç kızların zülüf bırakması iyi görülmez. Uğur suzluk sayarlar. Zülüf bırakmak, sadece gelinin hakkı olduğu k a b u l edilir. Gelinler, Kars çevresinde ve Doğu Anadolu'nun bir çok yerinde, çocuk larının yanında eşlerine isimleri İle hitap ermezler; "babası" veya 'babalan" di ye, seslenirler. Aynı şekilde, kaynanaların yanında, "oğlun", başkalan ile k o nuşurken, "bizimki", "bizim herif' veya "kişi" sıfatlarım kullanırlar. B u tür h i taplar, bugün bir tevazu ve bir terbiye ifadesi gibi kullanılıyorsa da, aslında hepsi başlangıçtaki İnançlarımızın bakiyyeleridir. Sevginin, muhabbetin, ruhlar /ata ruhlan veya kötü ruhlar/ tarafından kıskanılması halinde, hitap edilene fenalığı dokunmasın, diye yapılır. Amaç, hitap edileni fenalıktan koru m a inancına dayanır.
j u Anadolu yöresinde, hemen her yerde rastlarım K u r b a n » e adak * » seçilen hayvanlara
J
^
S
^
S
^
S
Düğünün ilk gecesi Muş çevresinde, kızın arkadaşlan, "kız gecesi"ne çağrılır. B u eğlence bir kaç gün devam eder. Kaynana, eline ekmek alıp oyuna kalkar ve oynar. İnanca göre. kaynana bu şekilde oyuna kalkarsa, o yıl bere ketli ve ucuz olurmuş . 103
Hakkari'de, gelinin bol kısmetli olması için dolu kazana doğru getiril mesi gerektiğine inanılır. Eğer gelin eve geldiğinde, leğende kirli çamaşır k a l mışsa, bolluk olurmuş .
on. 'Evlenmede taşlık geteneğüıln ^ [ ^ lor Kongresi «Bildirileri. Ankara,^^J^^T. rûmlüğü ve ağırlk: leler ve İncelemeler... sh. 348. ^ - y " ^
T
^
.
)
, . Türkiye'de yûr.gö 244Lth 3 7; AJnan, Maka töreni. Gaziantep „. - Türk Folklor AraşJ l n c e r
^*^£^g^^^SLteM^5
104
102 U.BaHas, Anadolu Düğünlerinde Büyüsel inanmalar. Karabük. 1974, s h 44 ¡03 Muş İl Yıllığı. İstanbul 1973, sh. 41. ¡04 Doğu Anadolu yöresinde düğün ve evlenme Ûe ÛgÛl diğer adet ve bUgler için bk.0 H.Uğural Badas, Maraş Düğün Adetleri. İstanbul ILy.); Y-Z. Demircioğlu, Anadolu'da eski düğün ve evlenme âdetleri. İstanbul 1938; RDoğutan, 'Gürün ve civanndagellngö türme' Halkbilgisi Haberleri, 1934; s.35, sh317-19;H.Dumluca, ğCde Düğün Adetle ri" Dört Eylül, 1966. s.4, s h 17- 19; N.Eğin, 'Sivas'ta evlenme törelerf. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225, sh4715-17; KGüngör, 'Van ve havalisinde evlenme adetleri. Konuşmalar. Ankara, 1941. shl58-177; Halis, 'Malatya'da düğün adetlerC. Halkbilgisi Haberleri, ¡933. s.26„ sh29-32; M.lnan. "Urfa'da düğün AdetlerC Halk Bilgisi Haberleri, 1934, s.42. Sh. 121-23: •Urfa'da Evlenme Ad*tl*rr w » f t rmM ;.,„_.. u u l / u i c ı t , aroa, s./a, sn 120-l'JO; R.tekendemglu, 'EsklDtyarbeklrDüğünleri. Karacadağ, 1945, s.76-823, sh9-U (her sayı için aynı sahyeier arasında); Ş.S. Yener, Ga ziantep'te evlenme' Başpmar, 1947. s.87, sh!5-16.
^
n v h i r
sh.IO-11.
lan...
_
J08
sh
125: E.Esln,
A İnan. a.tj.c,
a g.e.;
ŞP"***^»*.'..^
M
MTTÜ*
boylarında
sh- 617- i8
S
s.81. s h 6 7 u e S . I 2 , s h . 5 6
95 94
Tanrıya bir "şükran" niteliğinde kesilen kurbanların yanı sıra, dilek ve adak İçin de kurban kesmek, yörede yaygındır . 109
Saçı da, eskiden muhtelif olağanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan iye ve ruhlara sunulan, veya onlar adına, onların rızasını ve yardımım kazan m a k İçin dağıtılan cansız nesnelere / yiyecek, içecek, bez g i b i , verilen addır. Saçüar, öz itibariyle bir cins kurban niteliği taşır. 110
Çocuğu olmayanlar, çoğunlukla adak kurbanlar keserler. B u tür adak kurbanlar, ziyaret edilen bir yatır için, yardımcı olması İnancı ile kesilir. T u n celi'de Üryan Hızır, Malatya'da Abdührahap G a z i , b u maksatla ziyaret edilir ve kurban adanır. Tunceli'de grup vaktinden sonra, Allah'ın emri ile yerin mühürlendiği ne, dolayısiyle artık kurban kesllemeyeceğine İnanırlar. Kesenlere iyi gözle bakmazlar, günaha girmiş kişi olarak görürler . 11 i
Hakkari'de, Bitlis'te, h u s u s i bir ekmek yapılır ve içine para konur. K o n u / komşu, akrabalar eve çağrılır. E k m e k dilimlemr ve yemek sofrasına ko nur. Parak hisse kime çıkarsa, tepeden tırnağa, o evin çocuğunu giydirir. B u n u n uğruna çok inanılır. Cizre'de. Hıdırellez'de tuzlu gıdık yenir ve böylece sağlığa, berekete k a vuşulacağına, kısmetin açılacağına inanılır. Gelinin eve girişi sırasında, yörede erkek tarafı, onun için muhtelif saçı lar dağıtır. Kurban kesmek, çerez dağıtmak ve benzeri gibi. Amaç, eve giren ge lin ile güveyin birleşmesine mani olma ihtimali olan iyeler / cinler / arvaklar için bir tedbir almak, onlan memnun ederek uzaklaştırmaktır. B u saçılar s a yesinde gelin ile güveyin birleşmelerinin kazasız sağlanmış olacağına inanılır. Orada, saçı dağıtdırken her ikisi de, kaptığı saçıyı uğur ve bereket getireceği inancı ile saklar. Dolayısiyle, saçının buradaki ikinci fonksiyonu uğur, bereket temin edici oluşudur. E n mühim fonksiyonu da gelin İle güveyin nesillerinin sürdürücü, çocuk sahibi olmalarım sağlayıcılığına manılmasıdır. Türk İnanç ları içinde saçının b u fonksiyonu çok eksidir. Dede Korkut boylarında b u n u n sık sık örneklerine rastlanmaktadır . 112
kullanılır. Kurbanın kesiminden sonra gözleri çiKamıp kurutulur, u o z çıbanı olanın yıkanacağı s u y a bunlar üç kez sokulup çıkarılırsa, o s u d a yıkanan h a s tanın gövdesindeki çıbanlar yok olur. diye inanılır. Kars, E r z u r u m . Erzincan. V a n ve Malatya illerinde ölenler için kurban kesileceği gibi, kurban zamanı kesilenden de. yedi hisseden biri onun için ayrı labüir ve onun r u h u için dağıtılır. Ölenlerin r u h u için k u r b a n kesme, başlan gıçtaki Türk inançlarının bir devamından başka blrşey değildir. Amaç. a l a ruhlarım m e m n u n etmek, onların rızasını k a z a n m a inancına dayanır. K a r s . Ağrı ve Bitlis illerinde adak sahipleri, adak etinden yemezler A d a k kurbanın kanı. adak s a h i b i n i n ve hane mensuplarının alnına sürü l ü r . Böylece seçilmiş ile seçen arasında irtibat kurulmuş olur. Eğer kurban, gelin İçin kesilmişse. k a m sadece o n u n alnına sürülür. A t a r u h u inançları ile ilgili pratiklerin bir kahntısıdır. 113
b. Yağmur Duası: Doğu Anadolu yöresinde rastklanan başlangıçtaki İnançların İzlerinden birtanesi de. yağmur duası ile bağlıdır . Ortaasya ve S i birya'dan Anadolu yaylalarına, köy ve kasaba gibi yerleşme alanlarına taşınan b u inanç, varlığını göçebe ve yerleşik Türk hayatında hâlâ k o r u m a k t a dır . 114
115
- Türk hayatında s u ve yağmur, hayatın ve bereketin kaynağıdır. B u yüz deri. s u mukaddesler arasında kabul edilir. B u n u n bir ifadesi de. onun. bugün de Türk hayatında "rahmet" sıfatı ile anılmasıdır. İncelediğimiz yörede olduğu gibi, Türk dünyasının hemen her yerinde yağmur yağıyor, yerine, "rahmet ya ğıyor" denir. Böylece, onun. Tanrının bir İyilik bağışı olduğu vurgulanır.
113
S.Buluç'un verdiği bilgiye göre. Yakutlar kurban kanını çadır kazıklarına sürerler ilik. S.Buluç. a.g.m.. a.g.y.. s.3. sh 126.)
114
Ş.Yatkaya Yat yahut yağmur last'. Gündüz, 1936; s.3. sh67-71: M.Fuad Köpriilû. E s k i Türklerde dini sihri birariane: Yat veya yağmurtaşı'. İstanbul Darül-Fünün Edebi yat Fakültesi Mecmuası 1925, C.TV. s. 1. sh 1 11; F.Sümer. E s k i Tûriderde yağmur ve kar yandırma adelf. B e s i m i ! T a r i h Mecmuası, 1953. C.1V. s.44. sh.2533 2 5 3 5 .
115
CMcıpayamiı. lürktyede yağmurduası'. Ankara, 1964 (A.O.DİI v e Tarih • Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1963; s. J-2'den a y n basım); Türk Folklor ürürıû yağmurduası, Uf)i ! i yapı u e / o n k s l y o n soranları'. I . M i l l e t l e r a r a s ı Tük F o l k l o r K o n g r e s i f B l l d l r i l e r J . / i n k a r a 1977. OV. sh 117; S. V. Ömek. S i v a s ve çevresinde hayatın çeşitli sajha arı ile ilgili Batıl inançların ve büyüsel işlemlerin etnolojik Tetkiki. Ankara. 1966; O.A.lialkır, 'Balıkesir köylerinde yağmurduası'. Kaynak, 1936, s.2. sh936 3ı: S.S. İşçiler. Tekirdağ da yağmurduası'. Türk Folklor Araştırmaları, 1961. s. 145. s h . 2479; IIKaramuk, 'Çorunda yağmursuzluk. halktaki ananeler'. Ç o r u m l u , ¡941. s.28, s h . 5 - 7 ; ltTurgau, Ankara'da yağmur duası'. Türk Folklor Araştırmaları.
-
1 9 6 1 . s. J 4 3 . s h . 2 4 1 .
Elazığ'da kesilen kurbanın gözleri, göz çıbanı / arpacık tedavisinde
110
Alnan,
111
N.Sevgen 222-234
112
".^rg'j% ZZ-T1Î~ 7T.İ~L.. lâTl. M¡.7, 7i, n . u » ^ , esıa ıunc zıyajeaen ve diş kirası adeti. 0 . Milletlerarası Türk Folklor Kongresi ( B i l d i r i l e r i . Ankara. 1982; C.JV, sh. 175-183.
96
a.ge., sh 345-415. 418; M.Eröz, a.g.m., Yaşayıslan Gizli Kalmış bir cemiyet
sh
211-16
Zazalar Türk Kültürü J 9 8 2 : s.229, sh.
E s k i d e n yağmurun yağmadığı zamanlarda. K a m adı v e r i l e n kimse ler. T a d a Taşı adı verilen bir taş vasıtasıyla istedikleri zaman yağmur yağdırır lar, bulutlan hareket ettirirler ve gökten k a r sağarlarmış. Kaşgarlı Mahmut, ünlü eserinde, yaz günü böyle bir olaya tanık olduğunu kaydetmiştir . B u inanç, Türkler arasında son derece yaygın bir biçimde günümüze kadar yaşa mıştır. 1 1 6
nüşmüş olarak yörede varlığım sürdürmektedir . Çuvaş Türklerinde de yaft m u r duasına çıkan çocukların u n , d a n , tereyağı ve y u m u r t a toplayıp daha s o m a pişirip yedikleri b i l i n m e k t e d i r . 122
123
117
Yörede, muhtelif zamanlarda yağan yağmur s u y u n u n da, kutsiyetine dair a y n c a bir inanç vardır. Meselâ, ilk Nisan yağmurlan ile yıkanmak, b u n dan içmek, yoğurt mayalamak, yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, sirke yapı mında kullanmak, yiyeceklerin üzerine serpmek, uğur ve bereket getireceği inancına bağadır. Bugün bu inançlara; Elazağ.Sivas, Kilis, Tortum ve yörenin birçok yerlerinde rastlanmıştır . Trabzon, Rize ve Bayburt illerinde de Nisa nın ilk yağmuru ile yoğurt mayalarlar. Bereketi, canlılığı, hayatı taşıdığına ina ndan b u ilk yağmurun bir saçı niteliğinde yiyeceklerin üzerine serpilmesi de, sU ryesi olan r u h u memnun erme amacım taşır.
K a r s çevresinde çocuklar, bezden yapılmış ve kollan sopadan bir bebe ği Çömçe G e l i n i n sıfatına sokup ev ev dolaşlınp yiyecek isterler. Yiyecek vere çekler. "Godi" adının da verildiği b u bebeği ıslattıktan sonra, çocuklann diledi ğini yerine getirirdi. Çocuklar, isteklerim şöyle bir tekerleme ile İfade ederler dr. Godi Godlyi gördün mü, Godfye selâm verdin m i ? Godi b u r d a n geçerken. B i r tas s u y u n verdin m i ? Ver Allahım ver. bir sürü yağmur..
118
Urfa ilinde, kuraklık olduğu zamanlarda kırk küçük taş okunup H a l i l İbrahim gölüne atılırsa, yağmur yağacağına İnanılır. Urfa'da, b u tür bir pratik le yağmur yağdınldığı söylenir .
B u n a benzer bir tekerlemeyi yine aynı oyun sırasında Mardin'de söyle nirken tespit etmekteyiz . Burada. Çömçe Gelin. Kars'taki "GodT'nin bir var yantı olan "Dodu" şeklinde ifade edilir: 124
Dodu Dodu neden oldu? B i r kaşıkçık s u d a n oldu. Verin D o d u n u n hakkım. Gitsin ardına bakım.
119
Mardin'de de yine, taşın, T a n n y a saçı kılınması İle, yağmur yağacağı lnnancı mevcuttur. Burada halk, yağmur duasına imam ile çıkar. Önce kab ristanı ziyaret ederler. B u ziyarette, ata ruhlarından yardım gelmesi inancı, onların da kendileriyle olması dileği saklıdır. Burada, kırk taş yerine, saçı ola rak yedi b i n küçük taş toplanır, ve imam b u n l a n n üzerine, T a n n y a , yağmur yağdırması için dua eder. ve yağmurun yağacağına inanılır . 120
Yağmur yağdırma inancı içinde Yada Taşı kadar dikkati çeken bir diğer u n s u r da. Çömçe G e l i n çıkanp kapı / kapı gezdirmektir. Yörede, hususiyle Kars ilinde, yağmur yağmadığı zamanlar. Çömçe Gelin gezdirilir . Yağmuryağmasım sağlayan, diye İnanılan Çömçe Gelin, bugün bir çocuk oyununa dö121
Adıyaman ve Urfa İlimizde de, çocuklar yağmur yağmadığı, kuraklık ol duğu zamanlar. Çömçe Gelin dolaştırırlar. Elazığ. Keban. Baskil ve Ağın çevıv sinde Çömçe gelin dolaştırma sırasında. Çömçe gelin için Dodi Dodi': "Mıılla ve "Potik" gibi ifadeler kullanılır. B u ilde. evlerden toplanılan yiyecekler, daha sonra-bir yatır veya benzeri kutlu bir ağaç altına toplanmak suretiyle pişirilip topluca yenir. Yemeğin ardından, küçük - büyük herkes birbirini ıslatır. B u n u n , yağmur yağmasına sebep olacağına i n a m r l a r . 1 2 5
Bitlis ili İçinde, çocuklar, yağmur yağması için Çömçe Gelin dolaşlırır ken, evlerden yağ. u n ve benzeri yiyecek maddelerim toplarlar. Burada, çocuk 116
Türklerde efsanevi Kağan (sülâle kumcusu) tarafından, yad taşı ile kosmik büyü ya pan kam gfbi, yağmur ve yel tevlld ediyormuş (Bk. EEstn, a.g.e., sh 29)
117
BAtalay. 8.
Divanü Lügat-lt Türk Tercümesi. Ankara,
1985; 2 bsm. C.IU sh 3-14. ¡59¬
118
N.Tan, Türk Fblldorunda Nisan Yağmuru'. O. Milletlerarası Türk Folklor (BUdiriler). Ankara. ¡982; C.IV. sh 469-79.
119
M.Çini, a.g.m.,
120
O.S.Adal,
121
Ş.flçin, 'Çömçe Gelin'. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225. sh 4718.
122
M.Köse,
123
N.Gazaydın. 'Çuvaşlarda Yağmur Duası'. Uluslararası Semineri. Bildiriler. Ankara. 1976. sh 44 49.
124
H-Selvi, 5291.
126
A.Buran.
Kongresi
a.g.y.
'Savunda
yağmur duası'. Türk Folklor
Araştırmaları.
Godu Godu
Türk Folklor
'Suruç köyünde yağmurduasi. Türk Folklor
1961. s . 1 5 1 . * h _ si, ¡988. s. 19. sh. 74-76.
98
Araştırmaları.
a,g.m.,
a.g.y..
1965. s. 187. sh 3650. 52 Folklor
ve Halk
Araştırmaları,
Edebiyatı
1969. s.254. sh.
lar "Çömçe Gelin"! "Çemçe Gelin" şeklinde ifade ederler ki, "Kepçe Gelin" anla mına gelirmiş. Çocuklar, onunla ev ev dolaşırken şu tekerlemeyi söylerler Çemçe gelin cem ister, Allah'tan yağmur İster, Verene oğlan İster. Vermeyene kız ister...
.
Hediyeleri verilmeden önce, ev sahibi üstlerine s u döker ve sonra, ço cukların İsteğini yerine getirir. Bitlis'te, b u hareketle yağmur yağacağına i n a ndır. Sarıkamış'ta, kuraklık olduğu zaman, halk Ağbaba Dağına çıkar, ora da y a t a n Ağbaba y a dilekte bulunurlar. Ağbaba'nın. böylece onlara, yağmur •fnArt.neı ı/-»**-» ı r o f r l ı m *». HrHrn» I n a n ı r l o r
Fırat yöresinde çocuklar suyla çok oynarsa, yağmurun yağacağına i n a ndır. B u yüzden, büyükler, suyla oynayan ve çeşme altında ıslanan çocuklara, 'yağmur m u yağdıracaksınız!" diye çıkışırlar . Aynı İnanç Kars ilinde de mev cuttur. Tunceli, Bingöl ve Adıyaman çevresinde yağmur yağması için köyün kadınları, köyün çobanım, akar suya atarlar. Bazı yerlerde de çobanın sadece sopası s u y a atılır. Yağmur yağması lçlnkiml köyde muhtarı çeşmede ıslatır lar . 126
1 2 7
E r z u r u m ve çevresinde Ay'ın gökte donuk gözükmesi halinde o gece yağmur yağacağına inandır. Güneşli havada yağmur yağarsa, o sırada k u r d u n doğurduğna İnanılır. B u çevrede, yağış çok olur ve zarar verirse, onun, o yağ m u r d a n oluşan çamurdan yapılacak bir kurmbağa ile duracağına inanılır. Kurbağa. Kıbleye bakan bir duvar deliğine konursa, yağmur kesilir, yağmazm ı ş . Urfa'da, böyle durumlarda şemsiyeyi açıp kapamak suretiyle yağmu r u n kesileceğine inanılır . 128
129
Elazığ'da, yağmur yağması için, "Godi Godl" dolaştırıldıktan sonra, gençler ateş yakar ve ateşin etrafında h a l k a olurlar. Yağmur duasını bir kişi yapar. B u n u n , komik bir cübbesi vardır. Diğerleri, toplu halde onun dedikleri ni tekrar ederler. Elazığ'da yağmur duasına, Harput Kalesi'ne giderler ve ora dan y a p a r l a r .
E r z u r u m , Mardin ve Sivas'da çobanlar, sürülerini de, yağmur duasına çıkarırlar. D u a esnasında eller toprağa döndürülür. Koyunların melemeleri sağlanarak merhamet celbedilmeye çalışılır. Böylece yağmurun yağacağına inanırlar. c . S a y a : Saya. koyunların döllenmesi günü yapılan şenliğe verilen ad dır. O gün, kuzular, a n a karnında canlanmış, hayat bulmuş k a b u l e d i l i r Bereket ile ilgili b u şenlikler bayram niteliği taşır. B u bayram, K a r s ve clvann d a " S a y a Kutluğu" adıyla d a kutlanır . Doğu Anadolu yöresinde, hayvancı lıkla uğraşan hemen h e r ilde döl almayla ilgili şenliklerin yapıldığı, o günün kutlandığı görülmektedir. Döl almanın bereketli olması için yapdan şenlikler, şüphesiz başlangıçtaki inançlarda görülen iyeleri m e m n u n etmek için yapılan merasimlerin Kaıuıuıanuu—. u n i o n u ı a m m ı ı c u u » a u ı t u j u . , uv.» * . u . . u . . ı . . bereketli geçeceğine inanılırdı . 1 3 1
132
134
K a r s t a . Koç katımından önce. koçlara, kız ve gelinler, koç bezeği adı ve rilen süslü başlıklar takar. B u çevrede, sürüye katılan ilk koç. karakoyun ile ilgilenirse, o yılın hafit' geçeceğine, akkoyun ile ilgilenirse k a n n erken yağacağına ve kışın ağır gecece ğlne inandır. Ayrıca, b u ilde. koçkatımı sırasında yürüyen sürüyü ikiye ayırıp geçmek veya sürü içinden boş bir kapla geçmek, doğum günleri içinde evdeı ı tuz ve ateş çıkarmak, dışarı vermek uğursuzluk ve günah saydır. B u hareket lerle. dölün bereketinin kaçacağına i n a n a n K a r s ili insanları, o günlerde dik katli davranırlar. K a r s ve Muş illerinde, sağımdan sonra süt kabına nazar değmesin diye. içme sönmüş kömür atılır. Böylece, sağdan sütün n a z a r d a n korunacagnuı göz değmesinin önleneceğine İnam lir. K a r s ve çevresinde, koçkatımı sırasında, eve gelen ilk gelin koça bindi rillr ise, doğacak çocuğunun erkek olacağına İnanılır . 135
Saya. koçkatımı veya başka adlar altında döl ve dölün bereketi İle ll^il
130
127 M.Köse. a.g.m.,
a.g.y.
128
Cumhuriyetin
50. yılında Erzurum,
1973 H Yıllığı. İstanbul. 1974, sh
129
M.Çlnl a.g.m., a.g.y.
130
H.Tanyu, Türklerde Tasla İlgili İnançlar. Ankara, 1968. sh. 179-180; V.Tanyddızı, "MOlo l\>tü\ Ne tstef Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Dergisi, 1989, s.l, sh 27.
131
P.N. Boratav, 'Saya'. Folklora Doğru, 1975. s.42, sh. 3-10: A.Özcan 'Saya'. Folklor Postası, 1945. s.5. sh. 11; M.F.Kırzvoğlu. 'Koyuncu Türklerde saya şenliği ve Karsta derlenen sayacı türküler'. Türk Folklor Arastırmalart, 1959. s. ¡15. sh 846-47.
132
Kars il yıllığı, 1967. A n k a r a . 1967. sh 185-204; M.Turan, 'Karsta Koçkatınıi. Türk Folklor Araştırmaları, 1967. s.214, sh4103. N.Onk. İğdır Folklorundan Sayacı söy lerV. Kars Eli, 1966 67. C.3. s. 28. sh9-16.
193-200
.-
~ .
I
«*,Art
134 M.Turan. a.g.m., a.g.y.,; B.Şeker, 'Erzincan'da Araştırmaları, ¡967. s.213. sh 4883 135
100
—
Kars
İl Yıllığı. 1967. Ankara.
¡967. sh
1
i-
saya gezme geleneği. Türk
¡85-204.
Folklor
yörede pek çok pratiğe rastlanır. Bunlar, birbirinden nüans ile farkların* ama, altlarında yatan inanç aynıdır. E r z u r u m ' u n Bardız ilçesinde, k o y u n l a n n sütten kesilmeden önceki son alınan sütleri tarlalara saçı olarak serpilir. B u süt tarlalara serpildlğinde, yıl ekin bol ve bereketli olurmuş, diye inandır. Yine b u ilde, Şenkaya çevresin de, koç katımından sonra, büyük bir kap içine doldurulan s u , koyun sürüsü nün üzerine dökülür. B u n u n adına, "Çiçek s u y u " denir. Çiçek s u y u koyunla n n üzerine döküldüğü zaman dölün bol ve bereketli olacağı inancı yaygındır. Güzün, koçkatımı sırasındada, boynuzlar boyanır ve dölün bereketli geçmesi için her birine birer kırmızı elma bağlanır. M.Kutlu'nun bir tespitine göre, Şavak Türkmenleri arasında koçkatı mı, mevsimlerin başlangıcına işaret eder. "Koçtur, kıştır; döldür, yazdır." de nirmiş ve bununla, döl dökülünce y a z m başladığını, koç katılınca da. kışın başladığım vurgularlarmış . Koçkatımı ile ilgili yörede pek çok tespit yapdmış ve yayınlanmıştır. Dolayısiyle bütün örnekleri sıralamak yerine, tipik ör nekleri ve tespitlerimizi sunmakla y e t i n i y o r u z . 136
137
gümüş ve demirden bir tabut ve s a n d u k a İçine yerieştirildlkten sonra, gecele y i n gizlice bir yere gömülmüştür. B u gizlilik, ata r u h u n u n düşman eline geç memesi, ona bir fenalık edilmemesi endişesi ve inancından k a y n a k l a n m a k taydı. Atilla'nın mezarına düşmandan aldığı silahlar, kıymetli taşlarla süslü at takımlan konmuştur. Gömüldüğü yeri kimse bilmesin diye. onu gömen köle îer de, hemen öldürülmüştür . 141
Kars'ta ölenler, mezara götürülürken, a t l a n varsa, b u atlar süslenir, ölenin giydiği elbiseler üstüne bağlanır ve heybesi boynuna asdır. O n l a r da. mezara götürülür. At. cenazenin önünde g i d e r . B u İnancın, a t a r u h u İle bağlı olduğu anlaşılmaktadır . 1 4 2
143
Muş, İğdır, K a r s ve Bulanık çevresi ile Arpaçay köylerinde rastlandan ata mezarlan ile ilgili inanç, H u n çağından beri sürüp gelmektedir. B u çevre de, ata mezarlarım düşman elinde olması, yahut çiğnenmesi hoş karşılanmaz ve böyle haller, hakaret kabul edilir ve kavga sebebi olur. B u sebepten, düş m a n toprağında kalan mezarlan alıp götürmek ve emin bir yere taşımak yöre de yaygın bir pratiktir. Kimi İnsanlar, mezarlan sahipsiz kalmasın diye. bulun dukları yeri terkedip gidemezler ve gidenleri ayıplarlar . 144
D. ÖLÜM - MEZAR, YAS V E YUĞ TÖRENİ : a. ölüm ve Mezar : Orta Asya H u n Türkleri, ölen atalarım, boy beyleri ni mezara gömerken, allın sırmalı elbiseler giydirip tabuta koyarlardı . T a but daha-sonra bir sanduka içine yerleştirildikten sonra mezara yerleştirilirdi. İki katlı olan H u n mezarlarında, bir oda bulunurdu. Ve bu odada tabut / s a n duka güney - kuzey istikametine göre yerleştirilirdi . B u mezar tipleri yöre mizde de tespit edilmiştir . Sözkonusu mezarlardan anlaşıldığına göre, Türkler H u n çağından itibaren görülen bu mezar şekillerini Anadolu y a geldik ten sonra da kullanmaya devam etmişlerdir. 138
139
140
Batı H u n Türklerinin efsanevî kağanı Atilla, ölümünden sonra, altın,
Atillâ ile ilgili bir başka rivayete göre. o bir ırmağa gömülmüştür. B u adetin Hazar ve Oğuz Türklerinde de görüldüğü söylenir. B u tür mezarlar İçin. önce ırmak yatağı değiştirilir. S o m a ölü, b u ırmak yatağında açılan mezara defnedillrdi. Bilahare, ırmak yine eski yatağına çevrilir ve mezar s u l a r altına bırakılırdı . 145
Asya Hurdan, öleni ve atım, eşyalan ile beraber yakarlardı. B u harekel. ateşin temizleyici olma inancından ileri geliyordu. Ünlü kişiler, alplar İçin ölünce, anısını yaşatmak için adına bir bark yapüır ve bir heykeli dikilirdi Köktürk kitabelerinde olduğu gibi, adına bir kitabe yazmak ve yaptığı işleri a n latmak bir gelenek idi. Aynca, onun savaşlarda öldürdüğü düşman sayısı, me zarına dikilen "balbal" denilen sembolik taşlarla İfade edilirdi. Altay ve Sibiry a Türk mezarlarının kiminde b u taşların kilometreye varan u z u n l u k t a sıralan dığına rastlanmıştır . 146
136 137
M.KuÜu. Şavakh 117.
Türkmenterinde
Göçer Hayvancılık.
Ankara,
T.Koçer. 'Malatya'da Koçkalımi. Türk Folklor Araştırmaları, 1968, s.225, sh 4714; A.Şentürk, 'Koç koyurma'. Türk Folklor Araştırmaları. 1972, s.280. sh 6470; N.Ta ner, 'Ağrı bölgesinde koç katımı'. Türk Folkloru, 1980, s. 10, sh 25-28; E.Kuzucular, 'Gelenekler, koçkatımı'. Sivas Folkloru, 1973, s.7, sh 16-17.
138
Y.Akvınar. 'Altın Flhi^U
139
S.Buluç, a.g.m.,
140
M.Eröz, Türk Topluluklarının ölüm adetleri üzerine bir deneme'. lik, Doğu Anadolu, istanbul 1987, sh 281-296.
102
1978, sh 115¬
\A nm
ir™—"-*—. I0t2.
-.1,
141
S.Buluç. a.g.m.,
142
M.Turan, 'Kars'ta ölüm de Ogûl gelenekler'. U. Milletlerarası (Bildiriler). Ankara, 1983, C./V. sh 547-57.
143
D.W. Eberhard, a.g.e.,
144
Hunlar. M.Ö. 78 yılında, a t a m e z a r i a n r a bozan Wuhiianlan Wor»~t- . O k l l . „ . „ l - ^ ^ - J - - rolI^Z —. " _ . İcara. 1981.- sh 124.
a.g.y., s.8, sh 369 Milliyetçi
Türk Folklor
Kongresi
sh 85.
m
ZC Zl.
Atatürk,
a.g.y.
¡45
S.Buluç. o.g.m., a-g.y., s. 8. sh 368.
146
l.Kafesoglu.
Türk Bozkır
Kültürü. Ankara,
20 bin kişilik bir ordu gön —— s — ü'l. /•»«-
1987; sh 96; tbn Fazlan,
a,g.e.
sh 80.
103
Orta Asya Tûrklerl'nln ölen büyükleri, ataları için yaptıkları mezarlar, Anadolu Türk mimarisinde kümbet adı verilen bir tarz ile gelişme sürecini ta mamlamıştır. Kurban edilen hayvanların başlan da bir sınğa veya kapı üstüne iliştirilirdi . 147
E r z u r u m ve Kars köylerinde At'ın kafa kemiği ambarların kapı başma çakılır. Değirmen ve ambarlann üzerine, sınğa geçirilmiş olarak dikilir. Evle rin ve ahırların kapı başlanna koç kafası çakılır. Uygur Türkleri, ölen kişiyi silahlan ile teçhiz ettikten sonra mezarın or tasına yerleştirirlerdi. B u , ölenin, öbür dünyada da onlara ihtiyacı olacağı, ge rektiğinde y a p a c a k l a n savaşlara onlann da bir koruyucu olarak katılacağı inancından kaynaklanıyordu B u mezarların yapısı, taşların dik dizilişi A h lat mezarlarında rastaldığırnız üslûpla benzerlik gösterir . 148
149
Bey veya daha yüksek dereceli kişiler ölünce, onlar, çadırda oturup buyruk verdikleri pozisyonda mezara yerleştirilip gömülürlerdi. Mezarın üstküne Baydara denilen içle doldurulmuş at dikerlerdi. Türkler, Mezara konan diğer eşyalar gibi, ölenin gerektiğinde, b u ata binip istediği yere gideceğine ina nırlardı . 150
Ata mağaralan, ata mezarlan, yani ölenlerin defnedildiği yerler, Türk ler İçin mukaddestir. Oralar kirletilmez, yabancdann ayak basmasma izin ve rilmez. Ata mezarlan muayyen zamanlarda ziyaret edilir ve bu mezarlarda ata ların ruhlarını m e m n u n edecek şekilde âyinler yapılır, kurbanlar kesilir di . 1 5 1
edeceklerine inandırdı. Bugün Elazığ yöresinde Kocaköyde "balbal taşlann, mevcudiyeti tesbit edilmiştir . Yine inançlara göre. koruyucu r u h l a n lemsi eden kuüu hayvan heykelleri de mezar etrafına dikülrdl. B u n l a r d a n blrtanesl de koc / koyun heykelleridir. B u heykellerin Doğu Anadolu sahası mezarlannda yaygın biçimde kuUamlmış olduğunu görmekteyiz. Bingöl. Biüls.Erzincan. E r z u r u m . Diyarbakır. K a r s . V a n . T u n c e l i ve Malatya İllerinde koç ve k o y u n heykelli mezarlara sık sık rasuanılır . Başlangıçtaki Türk inançlarının yöre de îslâmi bir renkle imtizaç etmiş bir biçimde hâlâ yaşadığı tespit edilmiştir. Koyunun y a m sıra. at heykellerine de h e m Orta Asya Türk mezarlarında hem de Doğu Anadolu'da rastlanır . Doğu Anadolu'da araştırma yapan B.NiklUn. bu mezarlardan söz ederken, b u anıtların bir. iki ay veya bir yd sonunda dikil diğine işaretle, bunların. Bozlu. Doşlu. Karakışlag ve Seyyidler köyünde rast lanan Kürt mezarlan olduğuna dikkati çeker. Orta Asya Türklerinin inanç a n nı taşıyan ve b u inançlara yapdan mezarların çok eski bir maziye sahip oldu ğunu düşünürsek, yöre halkının ve b u mezar sahiplerinin de geleneği oradan buraya taşıyanların torunlan olduğu açıkça anlaşılır. B u r a d a , sanırız Nlkltin. Kürt sözü ile bir etnik grubu değil. Doğu Anadolu'da yaşayan göçebe veya y a n göçebe Türkler i kastetmiş olması icab eder. Koç / koyun, at heykellerinin Türk inanç sisteminin ve ata r u h u mananın en bariz göstergelerinden biri ol duğunu Nikitin'in bilmemesi düşünülemez . 153
154
155
156
Orta Asya Türklerinde olduğu g i b i . oradan Anadoluya akıp gelen ve b u ralan yurt tutan atalarımız, inançlarım , geleneklerim törelerim, görenekle 157
Doğu Anadolu yöresinde, mezarlık olan yerlere karşı da büyük saygı gösterilir. Buraların kirletilmemestae dikkat edilir. Yukarda da belirtildiği gibi Türkler mezarlara ölenin, savaşlarda öldürdüğü veya öbür dünyada hizmetin de olmasını istediği insanlan sembolize eden, "balbal" adı verilen taşlar diker l e r d i . O insanlann, bu şekilde ölünün r u h u n a , öbür dünyada d a hizmet
Kültürel
ve İktisadi
Meseleleri
Sempozyumu
1 5 2
C.O. Tuncer, •Anadolu Selçuklu kümbetlerinin Gelişimi ve özelllkleri4 Teksir. X. lerarası Türk Tarih Kongresi. Ankara, 1986.
148
S.Buluç, a.g.m.,
149
B.Karamağrah, Türk Damgalannın devamlılığı hakkında'. Türk Dünyası ları, 1980. s.9. sh 5-24.
¡50 ¡51
152
N.Akdenılr. Kocaköyde balbal taşlan'. Türk F o l k t o r u . 1986. s.68. sh. 88 A çay Anadolu'da
Türk Damgası.
meselesi. Ankara,
S u n
Koç Heykel
104
BOS.'
¡985. sh ,05-108: D
Uluslararası
T.Baykara.
S.Buluüç, a.g.y., s.8, sh 370
siDergisi. Boulari. ""
Folklor
Dr.Ernf
Edebiyatı
Esine
^
^
SağlajrUaş k^u
sempozyumu
Türk
^
^
^
Semineri.
Eskişehir.
Mirseylt (Tanır) Köyü Mezarlığı. Atatürk
üniversitesi
B
^
i
m
^
H
İncelemeler...
^
^ J * ° * %
^
'
f
^
1987^ sh ¡ 0 5 ^ Edebiyat
Fakülteve Turk
1973, s. 123. sh. 141 147.
S o s y a l i ve TarIHİreeleme
.istanbul
1975: A.lrıa^
sh 497 99.
B.Oğuz. Anadolu 1984. sh
Dergisi,
'
rne^ l
Erzurum. 1972, s.4. sh 53: II.Emğlu. Suşehrtndekl Oğuz damgalan Türk Kültürü
Koç
™ " ^ « »
koyun ve at motifli mezartaşlart T ü r * Dun-
ve etnografya
-Orhun'dan Anadoluya Türk Halk
156 a M k t l i n . Kürtler. 157
Araştırmaları,
Anadolu'da
ve Türklerde
Kültür Tarihimiz
Ağustos 1950. sh 81-83. T.CÛlensoy. mümürûn
rlne notlar' Fırat Havzası Araştırma
Mezartaşlart
1983: sh 34-36; H.Z.Koşay.
ra, ¡986 sh 81-84: NSevgen,
a.g.y., s.8. sh 370.
M.F.Köprülü. Edebiyat Araştırmaları. Ankara, 1966; sh 88; ton Fazlan, a.g.e., sh. 123 130; S.Buluç, a.g.y., s.8, sh 369. AAnan. Şamanizm., sh 231.
1986. sh 381
¡55
Millet
Kaynakların verdiği bilgilere göre Köklürk çağında, Ötüken dağında oturan Kağan, her ınl ntrtlnr C^..^ U j l c , ı yOltjeı uilllf. DtUl l\OKlUrKlen OB bU işi yüksek dereceli bir beyi göndermek suretiyle yapadarmış (Bk. S.Dtultçioğlu, a,g.e. sh. 44; l.Kafesoğlu. a.g.e., sh. 92).
Ankara,
¡54
ikUİnenül Mezar Taşı'. Türk Kültürü 147
(Bildirileri
397.
alevlerinin
kökenleri. Folklor
ve Eebiyat
Araştırmaları.
İstanbul
365-392.
105
de, "mezar kaldırma" adı altmda, ata mezarı ziyaret edilmektedir. B u g ü n Rumî takvime göre. Haziran'm üçüne isabet eden gün, köy ve civar köy halkı, mezar başına davet edilir. Gelenler, beraberinde söğüş kapama, helva, peynir getirir. Delikanlı ve kızlar e n güzel elbiselerim giyip gelir, mezarın başma çiçek bırakırlar. Sonra, hazin bir hava ile mezarın üstü sökülür, mezar düzeltilir ve taşlarla etrafı tanzim edilir, daha önce hazırlanmış mezartaşlan dikilir. D u a edilir. K u r u l a n sofralarda yemekler yenir ve Fatiha Ue tören bitmiş o l u r . B u adet, atalarımızın definden bir yd sonra düzenledikleri Orta A s y a yoğ törenlerinln bir bakiyyesi görünümündedir . Doğu Anadolu'da m e z a r taşlarına yapdan hayvan, kuş, silah, bitki ve benzeri resimler ve hayat sahnelerim gös teren kabartmalar, yine eski Türk lnançlanmn şuuraltı devamından başka birşey değildir . Bunların bir kısmı, a s d anlamları ve fonksiyonları unutula r a k yapılmış olsa bile. onlar, ata ruhlarım m e m n u n etmek, yardıma çağırmak, düşmanla mücadeleye giderken silahlarım yanında b u l u n d u r m a k İnancın d a n k a y n a k l a n a n semboller olarak yapılmışlardır. A t a r u h u inancının izleri bu yörede güçlü bir biçimde yaşamakta ve Türk inanç sisteminin bir kısmını biı şekilde diri tutmaktadır . 1 6 7
kTSS
Î Î
V
C Ş
U
U
r
U
n
U
Ç
°
^ ^ e n d ü m e k gere¬
k
1 6 8
itdTdÎ " T ?
1
b a ü s ı /
y
o
k
^ r i d T r t o f
2^t2E
rinde de şuur kaybı sırasında uğramla" r » i a ı ~ r w Î L _ w . , S * ™
da - » » S ^ ^
Orta Asya H u n T ü r k l e r i ' n T r ^ ı
g
n
e
Ş V
e
^
- -
—' < • * " - a ™ ı a t a b e
e
sembolize eder'56.
169
170
171
yaşldar t
^
a
^
^
j
S
^
S
T
^
* »
* * * * *
Bir çocuk çok ağlarsa. Gaziantep'te, b u . u l u m a sayılır ve ulumaya ölüm haberi, diye inanılır. Uluma'mn sonunda, b u haber gelmesin, diye çocuğun / uluyanın gömleği loğ taşına getirilir. Böylece, ölüm, u l u y a n a isabet edip. ölü mü çağırmasının cezasını çekermlş . Ulumanın b u özelliği dolayısiyle. kö pek ulumasını durdurmak için, onu, y a kovalarlar veya öldürmek mecuburi yetinde kalırlar. 172
İ59 B.-Coramaaraiı, TC* haifc sanalında kurt matlft m Mttı.» Kongresi (Bildiriler). Ankara, 1986; C tv7h l T,Z £ £ £ T T ^ rurbeierf. Türk Kültürü dergisi, sh. 29^4 ^ * *"
igai^si
Î
6
a d
°'
V
"
f
c
t
o
U
r
K a r s ve çevresinde ölenin kamı üstüne bıçak, m a k a s gibi demir c i n s i n den aletler konur. Böylece, ölünün şlşmeyeceğine inandır. Urfa'da ise. ölünün üzerinden kedi atlamasını uğursuzluk sayarlar. Eğer ölünün üstünden kedi atlarsa, o n u n hortlayacağına inandır. A y n c a bu ilimizde, y e m gelinler, ziynet eşyalan ile beraber defti edilir. Sivas'ın bazı köylerinde de, ölüyü sevdiği eşya larla gömdükleri, z a m a n kış ise. b u n a yatak -yorgan İlâve edildiği tespit edil miştir . 173
J61
Türk Yer Adlar,
f ^ s t l T l
Sempozyumu
Bildirileri.
SİS***
Ankara. 1984
~ » - * » * "**
¡64
H.N.Orkun.
A.Çay. Anadolu'da
166
A.Çay. a.ge., sh. 26
106
Eski
Türk YazUlan.
-
a
n
,
^ E g ? ^ ^
% % ^ O ^ A n a d c ^ ^ ^
¡65
^
İstanbul ¡936. 4 cüt Sh 41
Türk Damgası. Ankara, 1983.
167 M.Ş.Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi. Ankara. 1985. sh 241. 168 AAnan, Eski Türk Dini T a r i h i . A n k a r a 1976. sh. 61; l.Kafesoglu. Türk Bozkır Kül türü. Ankara. 1987. sh. 91; E.Esln, a.g.e.. sh. 80-89; S.Divltçtoglu, a.g.e., sh 94: S.V. Örnek. 'Anadolu Folklorunda Yas'. I. Uluslararası Türk Folklor Semineri Blldlrile ri. Ankara, ¡974. sh 399-409. 169 S.V. Örnek. a.g.m., a.g.y., sh 399-409. 170 E.Esln, İslâmiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Oirts. İstanbul 197H. sh 3142;TürkKosmoloJisl. sh 125-146. 171 M.BAşan, Tabanbükü Şeyh Hasanköyü mezarlıktan', tirat Havzası Yazma Eserler Semnaztıumu. öâzuj. 1986; sh 147-169; A.Çay, a.g.e.; (Görkem llarput Mezartaslcuı ue Kitabeleri. Fırat Havzası Yazma eserıer acmpınyumu, -•'21 i; Î.Kaygusuz. Bir Doğu Anadolu Köyünün Kültürel Geçmişi Üzerine Araştır ma, ... İstanbul 1983, 172 C.C. Güzelbey. a.g.m., a.g.y.. s.4. sh 19-36. 173 M.Etöz, a.g.m., a.g.y., sh 345-355.
—
s i r i l m . ^ f î Ç * a r s a . ev süpürûlmez ve yemek p i şlrllmez. A k s i yapılırsa, günah olacagma sayılır• * . C
P
1
a v a Ü S l n d e
0 1 0
7
7
p
H . Î Î S Î l f sora. o evde b u l u n a n bütün s u l a r dışan dökülür. B u n u n , ölü evi için iyi olacagma manüır. 6
,
C
V
d
e
ma-ary arıınuai
n
C
^ ^ r i f
t I l u c
e
n
a
M 5 a
z
e
u a s ı n a a , Din gurbette ölür ve oraya defnedi-
emensupianöioyeaıt
***** -
*
X
v
S
-
m toplayıp yığar. B u n l a n n etrafmda oturup ai.tyakdır. Bassagl-gma geleruer c y « c r a r-aşı aenir . Olunün eşyalarına karşı gösteril 621 SfîVfJı V P I M kınma semboliktir. Arkada kalanlar, ölenin r u h u n a , burada ölm^oİsavonİ agıün yine böyle yakılacaktı m e s a i m , - M ™ * w olsaydın W
e
Ş
f
olan bu hareketler a y m inançtan kaynaklanır. Hakkari'de, kabristanda, defin sırasında çocuklara seker daAt.hr Ölülerin r u h l a n için dağıtılan bu şeker de. yine bir saçıdır ^ ' Elazığ'da, evden cenaze çılanca, evin içinde su kaynatılır ve buhar du-^ " 1 ™ £ S s u n u n ) . bütün evi kaplaması sağlanır. S u . cenazenL arVdSdİn dökülür. lUdnde ev kırklanmış olur. İkincisinde su yertae 4 ^ r r S su^oîü lerek ers hareket yapılır. B u harekede ölenin r u h u n u n d ö n ü r ^ e r ı n i D e " raberınde getirmesine engel olunmak istenir. B u inanç a L T Z n f n a â î . u
u
bir kaç tane d a h a ilâve edebiliriz. Meselâ. Sivas ve Maraş'ta ağır h a s t a ayağa k a l k m a k isteyip gitmesi gerektiğim söylerse: E r z u r u m . E r z i n c a n . Maraş ve S i vas'ta hasta sevdiği veya güvendiği birini görmek İsterse; Maraş ve Sivas çevre sinde gayibden ses duyduğunu söylediği zaman; yine Maraş ve Sivas'ta hasta evine veya doğduğu yere gitmek a r z u s u çektiğim söylerse öleceğine inanılır. Ölümle ilgili bir başka inanç d a mezar ile bağlı. Sivas. Divriği ve M a raş'ta. mezar kazdan k a z m a - kürek eve getirilirse: E r z u r u m . E z i n c a n ve S i vas'ta, k a z m a - kürek üst - üste gelecek biçimde mezar üzerine bırakılırsa ve evde kaynayan kazan devrilirse, başka ölülerin de çıkacağına inanılır. Yine bu yörede, evden gece kazanın çıkarılması d a . a y m biçimde yorumlanır. Sarıkamış, K a r s . V a n . Ağn. E r z u r u m . Malatya ve d a h a pek çok yerleA i r t n f i n / M W I S I VPIY» -
J
~' —
J
.
veya gazlambası yakdır. Cenaze, gece evde kafana zorunda ise. b u İşlem yine yapılır ve ölü karanlıkta bekletilmez. Ölü, hastahanede beklemek zorunda ol sa, orada da karanlıkta bırakılmaz. B u inanç, ölümden sonra r u h u n gezmesi, dolaşması ile ilgilidir. Işık, onun gezip görmek istediği şeyleri bulmasında, yol almasında yardımcı olur. Türk hayatında başlangıçtan İtibaren, ölünün b u lunduğu veya gömüldüğü yerde m u m yakma, a y m İnanca bağlı olarak sürüp gelmektedir . b. Y a s v e Yuğ Törenleri : Türkler'de ölülerin defni sırasında yaptıkları merasimlere, yuğ töreni adı verilirdi. B u törenlere, yuğcı, sığıtçı adı verilen hususî kişiler katdırdı. B u n l a n n ilki. ölenin maceralarım hikaye edip anlalır. ikincisi ağlayıcdık görevim yerine g e t i r i r d i . Kırgız Türkleri, biri ölünce, ölü nün etrafmda üç kere dolaşıp tavaf ederler, ağlar ve sonra ölüyü yakarlardı. Kalan kemiklerini bir araya getirip toplar ve bir yıl geçtikten sonra, bu kemikle ri mezara gömerlerdi. Ölü ardından ağlama, gerçek anlamda, bu sırada cere yan ederdi . 177
178
lannın ölmelerini önlediklerine İnanırlar.
y
^
a b &
"
179
Atilla'nın ölümü sırasında yapdan yuğ töreninde, onun macerasını an latan ağıtlar çalınıp söylenirken, dinleyenlerin yüzlerini yırtıp kanattıkları, al larryla ölünün etrafmda dolaştıklan, düdüklerirün. davulların, çalıp - söyleyen ozanların ağıtlan ile. a c d a n m ve gözyaşlarını içlerine akıttıklan söylenmekte dir . 1 8 0
r, r, « i * " f ° * y ° ' ^ " - a götürür. Ök gecen atı, tun önüne çıkarır ve onun tavsiyesine uygun hareket eder. Böylece ^ J L ağlamasının kesileceğine inandır ve evde bir ölüm tehlikesi m ^ olT d
I
174
^
^
^
Ç
k3 1 1 3 7 3 1 1 Ç 0 C u ğ u
M
^
Ç
C.C. Güzelbey, a.g.m.,
l
^
3 1 1 3 8 1 ö
a
n
c
177
Türkler her ayın 12ncl günü bir mum yakarak gece ışıküe göğü aydınlatvdı. Dununla, ölenlerin ruhlarını, yukan ağarken güçlük çekmemelerini sağlardı. Işık ve ateş. klşilı-ri karanlığın lemsi ettiği kötülüklerden karılmakta, temizlemekteydi Mum yakma için bk. E.Esln. a.g.e., sh. 14
çeşitli örnekler sunmuştuk. B u n l a r a
178
Alnan. a.g.e.. s h 118-120; K.Relnhard, •Güney Türk ağülaruvn biçimleri. 1. Uluslara rası Türk Folklor Semineri Bildirileri, Ankara. 1974. sh. 192-216: W. Radloff. Si birya'dan. İstanbul 1954-1957; 2.C. sn, 132.
179
Buna benzer daha eski defin âdetlerinin Hyung-nu edilmiştir (Bk. D.W. Eberrıard. a.g.e., sh. 69).
a.g.u.. s h 10.3e,
1 7 5
rt üzerine bir aenem^Türk 176
108
Kars
h Yıllığı, 1974 İstanbul, 1973. s h
kavimleri arasında yer aldığı tespit
Dün^ı^utaZr^ 185-204.
10"
Türklerle ilgili bir yuğ törenini anlatan Stanlslas Julien, bize gör düğü tören hakkında şu malumatı vermektedir: ".. B i r adam yeğenleri, birer
ana,
at, yahut
tiklerini fında
çok sayıda üzere
acıklı feryatlar gelince
bitince
artık dururlar kullandığı
ölü muayyen veya
yaz
çukur
kilir.
Dikilen sayısına yüz
büyük kardeş
atla
sonra
man
oraya
taşların
veya
Eğer
yahut
ve yeğenler,
ölünün
taşlar hayatı
boyunca
bir kişi öldürmüşse dahi
dulları,
yok
gelince,
baba
değildir.
n
saç, gibi. ölenin atının ^ ^ a olmanın bir pjyinirdl. Kırgız ve K a Buna
l ç l n d
e U r takım d e g i s m e l e ^ J ^ ^ ^ ^ s r ^ n
olan adetlerin ™
^
™
^
r
Z
aş ver-
e u x X u b u t kullanmak, aü v a r s a kuyru
ve
çibir
icrası ve
Gömülme
me
ve bir kitabe
di
öldürdüğü
Bir babanın, sonra,
kız kardeşleri
S \ ö r e n S n d a bir paralellik mevcuttur.
gü
akrabası
bir taş dikilir.
vefatından veya
bindi
ve ağaçların
çizerler. konulur
a
ilkbaharda
zaman
ana,
çıkan dönmek
toplanır
merasiminin
gibi,
ve yüzlerini
bir amucanvn
ölenin
Cenaze
yakınına
bir taş dikilenler
kardeşin,
çıkması
s
J
çadırın
ölünün
külleri
n
etra
ve
defa
ederek
l
et
onun
dönerler
Muayyen
olduğu
yahut
kurban
bir adam
yaprakların
gömülür.
Sonra
Bunların
bekletilir.
ona
Bu yedi
Mesela,
Oğullan,
koyun,
O çiziklerden
intihap
yakarlar.
koşarlar
adedi
eşittir.
defa
çizerler:
btrgün
gününde
mezarın
uzatırlar.
görülür.
gömülür.
kadar
vefat
keserek
rasiminden
lerine
ceset
ölünün ilk
kurban
eşyayı
ölürse,
zamanına
açılarak
nünde,
bütün
birer
öldürerek
yedi
akağı
ve uğurlu
mevsiminde
çekienmesi
atla yüzlerini
karışarak
zamanlarda
önüne
koyarlar.
hepsi
ve atlar
çadırın
kopararak
göz yaşlarıyla
çadırına
akrabası
sığırlar
bir bıçakla
kanın
ği atı
cesedini
cihetinden
göstermek
kapısına
bir
ölünce
baba
nin kızlarımn. saçlarım kesmesi ^ ^ ^ " f s V ve diğer eşyaları ü e J * * * • « « J ^ ^ J kuyruğunu k e s m e k de. bir m a t e m alameuı S o l a r a k T u ^
düş Kendi bir
oğul
küçük
ile
evlenir-
ler" .
L k l e ™
o n l a n kızdıracak h a r e k e t i ^ cı olmalarım ^
-
a
^
^
^
m e m n u n edecek hareketle,
herlerinde alıp g ö ™ ^ , ^ ^ S vapmaya dikkat ederlerdi. Ölüm si der ve yedi kapı dolaşırlar. B u n u n altında, kötü r u h u şaşırtmak, insanların
202
Ş.Elçln, Tuz Ekmek deyimi sh. 74 81.
203
l.MelikoJJ. 'Helva
204
N.Tan.
üzerine'. Halk
Edebiyatı
töreni; (Çev. CUğuri. Tarih
Araf
ve Toplum,
tırmalan,
Ankara,
1985 s. 13. sh
1977.
16-19.
ag.m.
205
N.Tan. a.a.m.
206
A.lnan,
207
W.RadlojJ.
a.g.m.,
. .. sh 387.
Sibirya'dan.
İstanbul
1954. C.I.K.l. sh 132.
617-18.
115
r u h u n u alıp götüren İyeyi atlatmak, aynı durumla karşdaşmamak inancı y a tar. Orta Asya Türk inançlarında yer alan b u hareket de, mahiyeti unutulmuş olmakla beraber devam ermektedir. Cizre'de, başsağlığı camide k a b u l edilir, eve gidilmez, evde başsağlığına gidilmesi uğursuzluk ve d a h a büyük felâket getireceği İnancı ile, hoş karşılanmaz. Amaç, önceki pratiğe benzer. Ağn, Bitlis ve Hakkari çevresinde yas, C u m a gününe kadar sürer. B u na, "Cumaya teslim etmek" denir. Bundan sonra, yas tutanların yas tutmama sı, yastan çıkması gerekir. A k s i halde, günaha girileceğine inanılır. B u inanç ve pratikte, Türk inançlan arasında yer alan küçük aş'ın izi görülmektedir. C u m a namazı; burada merasimin yerini alır.
Elazığ K a r s Ağn ve Hakkari'de. Malatya ve Sivas'ta, ölen kardeşin e¬ n i arma veya Ölen gelinin toz kardeşiyle evlenme ile. ölenin r u h u n u n rahat c d ceğine. h u z u r bulacağına inanılır . 208
Malatya'nın Darende kasabasında, ölünün defnedilmesinden itibar, üç gün m e z a n başında ateş yakılır. B u n u n bir dini vecibe olduğuna i n a . lir.
Ağn köylerinde, yasta olan kadın, k a r a renkli elbise giyer. Zülüflerim toplayıp kimseye göstermez. Yüzünü yırtar, kanatır. Elbiselerini ters giyer. Kırk gün yas tutar. Bunu yapmayanlar hem ayıplanır ve h e m de o kişinin başı n a felaketlerin geleceğine İnanılır. Aynca, ölenin r u h u n u n d a eziyet çekeceği ne, h u z u r s u z olacağı düşünülür. Bitlis'te, ağıtçı kadınlar ağlayıp acınır ve ölen için methiye niteliğinde sözler söylerken yaslı ailenin kaçtırılan da, saçlarını keserler. B u şekilde, ölene saygı gösterildiğinde, duyulan acıyı İfade ettiklerine inanırlar. Malatya'nın Darende kasabasında, ölenin ardından tutulan y a s kırk gün sürer. B u n u n l a beraber, aile ilk bayrama kadar da yaslı saydır. İlk kırk gün içinde, erkekler traş olmaz. Ölçü aşı, ölenin evinde yenir. Komşular, b u eve yedi gün yemek taşır. Yedi gün sonra, ocak yakılır ve ölü evinin ocağında helva pişer. Helva kokusunun etrafı sarması sağlanır. Helva konu / komşuya dağıtdır. Yas'ın kırkıncı günü, yine aş verilir ve mevlût okunur ve fakirlere para dağıtılır. İlk bayram ile, yas'tan tamamen çıkılmış olur. Başlangıçtaki inançla rımızın kalıntısı olan b u işlemler, Darende'de hâlâ yaşamaktadır. Tunceli'de, ölenin mezara defnedilmesinden bir yd sonra öldüğünde, mezarlıkta ziyafet verilir. B u ziyafete akrabalar ve bütün komşular çağnlır. Ölento r u h u n u n bundan memnun kalacağına inandır. B u bir cins, aş dökme, ölü aşı dökme veya büyük yoğ diye bilinen, atalardan kalma inancın devamı dır. Amaç, ata ruhlarım memnun etme, onların -»zasını kazanma inancına d a yanır. Bltliste, y a s evi, ilgilenen komşu sıralamasında, yedinci günde sıra k i me gelmişse, o kişi yaslı aile erkeklerini alıp traşa götürür. Böylece, o ailenin acısının paylaşdmış olduğuna manılır. B u bir nevi, "yas lraldırrna"dır. Yedinci günde bu hareket İle, yastan çıkılmış olur. Sakalın kesilmesi de yem bir günün başladığına, veniden doğulmuş o l d u 8 u n a işaret erler Y e n i H p n Hiriimeir o»mbollk biçimde de olsa bir İnanç olarak b u şekilde kendim burada göstermekte dir.
116
208
Eski Türk hayatında evlenme adetleri hakkında bk. SDivilçioğlu. a.g.e.. l.Kafesoğlv, Türk Bozkır KüUûru. Ankara, ¡987. sh 15 i 7 .
sh 15H
SÖZ SONU : Doğu Anadolu sahasında, başlangıçtan beri var olan Türk İnançlarının izlerini tespit ve tasvir etme İle ilgili b u araştırmamızda, kaydettiğimiz örnekle ri çeşitli başlıklar altında ifade etmeye çalıştık. Vardığımız sonuçların en çarpı cısı, denilebilir ki, başlangıçtan beri var olan İnançlarımızın ilk Türk yerleşme si olan b u sahada, hâlâ bütün canlılığı ve etkinliğiyle yaşryer, olmasıdır. Tabiatiyle, Türk inanç yumağı içinde yer a l a n bütün b u unsurların, eski yapdarmı ve fonksiyonlarım koruyarak yaşadıkları söylemek zordur. Bunların bir kısmı, aslî fonksiyonları unutularak şekli hareket ve davranışlara dönüşmüştür. K i m i İnançlar, yeni dinin renkleri altına s a k l a n a r a k hayatiyetini korumuştur. Bir kısmı ise. eğlence karakteri kazanmıştır. Meselâ yağmur duası için gezdiri len çömçe gelin ve godi godi gibi... Tanrı inancı, kanaatimizce başlangıçtan beri değişmemiştir. A n c a k bulunduğu yerfleilgili inanç, göğe el açıp yakarmak, yüzünü göğe doğru tutup "ey Allahrm" diye hitap etmek, yukardakinden korkmak şeklinde yaşıyor deni lebilir. Yardımcı ve koruyucu iyeler, İslâmiyet içinde yerlerini dört büyük mele ğe /Azrail. İsrafil. Mikâil ve Cebrail/ bırakmıştır. Umay'ın yerini F a d l m a A n a almıştır. K a r a iyelerden Erlik, yerim Şeytan a bırakmıştır. B u n u n l a beraber. İyelerin / ruhların c i n seklinde tasavvur edilmesi ile bölgede yaşadığım söyle yebiliriz. K a m tipi yörede yaşamamaktadır. Ancak, o n u n bir çok fonksiyonunu yürüten üpler mevcuttur. C>caklılar. Emçi kadınlar. Cinciler, falcdar ve büyü cüler b u tiplere örnek sayılabilir. Issız yerlerden geçerken, veya akşam karanlığında dışarı çıkarken, "destur" istenmesi, düşülen yere saçı sunulması yer iyeleri ile ilgili inançların devam ettiğini göstermektedir. İnsan hayatında mühim merhaleleri teşlul eden ve yaşayış tarzımızda mühim yeri olan törenlerde de. inançların rolü vardır. E s k i Türk hayatında yer alan törenlerde etkinliği olan inançlarımızın, asırlar s o n r a Doğu Anadolu s a ha«,nHa varlıklarını Ammm ^HlrHlMprt «Arftlm»W«Hlr B » n 1 « r ; d ^ ' J ™ . Z"İ " ? r me. bereket, kurban, adak. saçı ölüm - mezar, y a s - yuğ törenleri gibi başlıklar
119
altında İncelemeye çalıştık. Sonuç olarak. Doğu Anadolu'da b u inançların kimüerinln aynen, ldmilertnin kısmen, ldmüerlnln İse değişerek kendilerini halâ korudukları ve yaşadıkları anlaşılmaktadır, diyebiliriz. Araştırmamızı sınırlama ihtiyacından dolayı burada ele alamadığımız bahisleri ve bunlarla ilgili zengin malzemeyi dikkate alarak, diyebilirim k i , yö re, b u konuda araştırma yapacak bilim adamları için hâlâ zengin ve canlı blr laboratuvar olma vasfım korumaktadır. B u r a d a hemen şunu d a belirtelim ki, yörede tespit ettiğimiz örnekleri, Anadolu'nun her yerinde ve B a l k a n l a r da bulmak pek tabiidir. Ancak, biz, b u ölçüde geniş bir taramayı yapacak zaman bulamadık. D a h a geniş zamanlı bir çalışma ile, kültür hayatımızda ihtiyaç d u yulan bir boşluğu dolduracağı düşüncesindeyiz. İlerde yapılacak araştırma larla, Türk inanç yumağının karardıkta bekleyen bir çok u n s u r u n u n gün ışığı n a kavuşacağına inanıyorum.
BİBLİYO G RAGYÂ A. B.
120
K A Y N A K KİŞİLER KİTAP V E M A K A L E L E R