Metis Eleştiri5 Yazının Sıfır Derecesi Roland Barthes Fransızca llk Basımı: Le Degr6 z6ro de l'Ğcriture, 1953 @ Türkçe yaylm haklan Metis Yayınları'na aittir. llk Basım: Eylül 1989 Üçüncü Basım: Eylül 2006
DiziYayın Yönetmeni: orhan Koçak Dizi Kapak Tasarımı: Emine Bora' Semih Sökmen Kapak Deseni: Emine Bora
Dizgive Baskı Öncesi Hazırlık: Metis Yayıncılık Ltd. Baskı ve Cilt: Yaylacık Matbaacılık Ltd. Fatİh Sanayi Sitesi No.12/197-2o3
Topkapı, lstanbul Tel:212 5578003
Metis Yayınları lpek Sokak No. 9, 34433 Beyoğlu, lstanbul Tel:212 2454696 Faks: 212 2454519 e-posta:
[email protected] www.metiskitap.com tsBN 975-342-401-9
Roland Barthes Yazınln Sıfır Derecesi Çeviren
Tahsin Yücel
@
metis eleştİrİ
lçindel|ler
slnuş' Glıİş
.
.
Tahsln Yüceı
7
1'1
I
Yazl Nedıı?
.
17
.
Slyasal Yazrlar
24
RomanYıası.31 şllışeı Blr Yazı
ıy'ar
mldli?
.
40
I Buİİuva Yazl'ınln utıUsu ve l(oPma$
Blçem lşçlllğı
.
56
YazIY6D€t'lm.59 Yazr ve Sesslzllk
Yazl ve söz
.
DIl Ütopyası
.
68
.
72
64
.
5l
sunuş
Tahsin Yücel
Yazının Sıfır Derecesj Roland Barthes\n ilk kitabıdu. Pek çok ilk kitap konusunda olduğu gibi Yazının Sıfır Derecesi konusunda da belirgin etkilerden söz edilir sık sık, özellikle de Sanre'ın ve Marx\n etkileri önemle vurgulanır. Hiç kuşkusuz, büyük ölçüde doğru bir saptamadır bu. Bildiğimiz kadarıyla, Roland Barthes'ın kendisi de bunu yadsımaz. Ne var ki, daha ilk yayımlandığı günlerde bile usta işi bir yapıt olarak algılanması bir yana, belirli etkilenmelerin izlerini taşlması, bu kitabın Fransrz yazınına yeni bir baklş ve yeni bir söylem getirmesini, böylece, yalnıZca Barthes'rn yazarlık yaşamrnda değil, çağdaş Fıansız yazlnında da önemli bir başlangıç olmasını önlememiştir.
Bu küçük kitabın ilk kez yayımlandığı 1953 yllında, ge_ rek yazın yapıtının öncelikle dilsel niteliği, gerekse yazarın toplum Ve yapıt karşlsındaki konumu üzerine geliştirilmiş yeni söylemler yok değildir. Gaston Bachelard'ın ve Jean-Paul Sartre'rn yaprtları yeterince kanıtlar bunu. Barthes da, söylendiği gibi. onlardan çok şeyler öğrenir. Ömeğin yazann konumu ve bunalımı üzerine söyledikleri Jean-Paul Sartre\n, biçem üzerine söyledikleri Gaston Bachelard'ın söylediklerinden fazla uzak değildir. Ama Roland Barthes onlardan fazla bir şey yapar: Bir bilimsellik savı gütmemekle biılikte, dene_ me türünün sınır]annı zorlayarak, olgulaıı elden geldiğince
8
YAzlNlN slFıR DERECE5|
dizgesel bir biçimde değerlendirmeye, bunun için de onları adlandırmaya ve sınıfl andırmaya yönelir. Böylece, kendine öZgü anlatlmı da işin içine girince, kendinden önce başkalannın da söylediği şeyler bile, Barthes'ın yapıtında bambaşka bir gerçeklik ve somutluk, bambaşka bir çarpıcılık ve inandırıcılrk kazanır. Ömeğin ilk kez Yazının Sıfır Dereczsi'nde karşılaştığımız ''yazı" kavramı, bir ölçüde yeniden tanımlanan "biçem'' ve ''dil'' kavramlarıyla birlikte, çağdaş Fransız yazınının derin yönelimleri konusunda gerçekten göz kamaştıncr bir ışü tutar bize. nerdeyse bir açınlama işlevi görür. Üstelik. yorumlann belirli taıihsel verilere dayandınlmasına karşln, Roland Barthes burada yalnız çağdaş Fransız yazınının değil, bütün Batı yazınlnın, giderek bütün Batı ekininin birtakım temet özelliklerini daha iyi kavramamızı sağlar.
Öyleyse Yazının Sıfır Derecesi'ni her yönüyle kusuIsuz bir yapıt olarak mı nitelemek gerekir? Hayr kuşkusuz, Roland Barthes\n getirdiği açıklamaların tümünü, özellikle de temellerinde yatan çözümleme biçimini sonuna dek benimsemek kolay değildir- Yazınsal olgularla ıarihsel olgular arasın-
da kurduğu sıkl koşutluk biraz zorlama gibi gelir insana:
]'Pgly'yr9eıl
tl gşili yç-ıpql"rjk) çeğ,!ds,
biJ
$gPg99.l3:-
yazı çıkmazı vardır, bu da toplumun ta kendisinin çıkmazıdıı" türünden kesinlemeler tutarlı kanrtlamalarla temellendirilmemiş savlardır, ama daha başka kesinlemelere temellik ettikleri görülür. Daha önemlisi, yazanmlz, düşünen kişiler gerçekte aynl kaldıklarından, bir başka deyişle yalnızca düşünsel iktidardan siyasal iktidara geçtitlerinden, l789 devriminin klasik yazının ilkelerini değiştiremediğini söyledikten sonra, yazrlann çoğalmasını 1850 dolaylarında gerçekleşen üç tarihsel olaya (Avrupa nüfusunun altüst olması] dokuma endüstrisinin
yerini demir-çelik endüstrisinin alması sonucu çağdaş kapitalizmin doğması; Fransız toplumunun üç düşman slnrfa bölünmesi) bağlaı. Ne var ki, ''düşünsel iktidardan siyasal iktidara geçmek'' türünden bir açlklamanın yetersizliği bir yana, top_ lumsal sınıflann bölünmüşlüğii (Flansa'da ve başka yerlerde) 1850'lerden çok daha önce de gözlemlenmiştil; sonla, Batı Avrupa toplumlannda' dokuma endüstrisiyle gelen "ilkel'' kapitalizmin demir-çelik endüstrisiyle gelen''çağdaş'' kapitaliz_ me göıe çok daha acı, çok düa keskin bunalımlara yol açtığı ileri sürülebilir. Bunun yanrnda, Yazının Sıfır Derecesi'nde, aşağl yukan birbirinin çağdaşl olan iki büyük yazar: Ba|zac ile Flaubert arasında kurulan eskilik / çağdaşlık karşrtlığll Ve bu eskilik çağdaşlık karşıtlığında ömeğin biı Mal1arm6'ye ayrıcahklı bir yer verilirken bir Nerval'in Sözünün bile edilmemesi' Roland Barthes'ın görüşlerini dizgeleştirme ve olgulan tarihle açıklama çabasl içinde, gerçeğin kimi yönlerini gözden kaçırabildiğini sezdirir bize.
Amq yapıtln konusu belirli sanatçıların değerlendirilmesi ya da bir yazın tarihi değil, bir "yazı tarihine giriş'' olduğuna göre, bütiın bunlar temel gözlemlerin açınlayıcı doğruluğu
yanında fazlasıyla ikincil kahr Öte yandan, soffaki yapltlalda bu türlü tümcü açıklamaların payı ''sıfir derece"ye ininceye dek azalırken, ilk yapltta tanlk olduğumuz benzersiz göZlem Ve anlatrm gücü kesinleştikçe kesinleşerek Roland Barthes'r çağımızın en ilginç yazarlarından biri durumuna getirecek, Yazının Sıfır Derecesi'yse' bu ilginç yazann birbirinden ilginç yönelimleri arasında ilk yönelim olaıak, önemini hep koruyacaktır. 1. Barthesln yıllar sonra Ba],zac'ın Sarrasine'i üzerine yazdığı s/z baklma biı hakstzllğın düzeltilmesi' dolayf ıyla doğrulanması olacaktıL
biı
Giriş
H6bert "Pğre Duch4ne''in hiçbir sayısına birkaç ''hastir", bir' kaç ''hırt" sokuşıurmadan başlamazdı-| Bu kaba sözcükler hiçbir şey anlaımazdı, ama imlerdi. Neyi mi? Büıün bir deyrim durumunu. İşte işlevi arnk yalnızca bildirmek ya da dile getirmek değil, aynı zamanda hem
Taih,
hem de burada
ya'
pılan seçim olan bir dil ötesini benimsetmek olan bir yazı örneği.
Bir şeyler gösıermeyen yazılı dil yoktur ye "Pöre Duchane'' için doğru olan Yazıryjğn'ğe*d_oğLağ]'lr, Q--4! pil şp--r: içeri ğinden ve birey se l biçiminden fark' olan, kendini Yazın olarak benim' kendi kapanımı2 lı bir şey, setmesini sağlayacak bir şey. Bunun sonucu olarak, düşiinle, dille, biçemle bağıntısı bulunmayan ye düşijnülebilecek bütün
!":ıctjg!ıuıd.4,r'
anlatım yollarının derinliğinde, töremsel3 bir dilin yalnızlığını tanımlamaya yönelik bir göstergeler büıünü çıkar ortaya. Göstergelerin bu kutsal nitelikli düzeni Yazın'ı bir kuıım olarak sunar ye onu Tarih'ten soyutlamaya yönelir, çünkü hiçbir kapanım bir süreklilik düşünce si olmadan temellendirilemez ; ancak etkinliğini en açık biçimde Taih'in yadsınd'ığı yerde 7öSterir: öyleyse dilin ya da biçemlerin değil, yalnızca Yazın'ın Gösıerge'lerinin ıarihi olan bir yazınsal dil ıarihi yazı' labilir' bu biçimsel tarihin de kendi yordamınca -yordamla' rın en karanlığı olmayan yordamınca- derin Tarih'le bağlantıSmı ortayq ç*zrac ağı kestirilebilir.
12
YAzlNlN slFıR DEREcEsl
Hiç kuşkusuz biçimt Tarih'in kendisiyle değişebilecek bir bağlanıı söz konusu; yazıların yazgısında Taih'in varlığını duymak için dolaysız bir gerekirciliğe başvurmak zorunlu de-
ğildir: olayları' durumları ve düşünceleri tarihsel zaman boyunca çekip göıüren bu bir tür işlevsel birlik burada bir seçimin sonuçlarından çok sınırlarını sürer önümüze, o zaman Tarih yazarın önünde biı"kaç dil aktöresi arasında zorunlu bir seçim olgusu gibidir; Yazın'ı kendi gi)cü dışında kalan olasılıklara göre imlemek zorunda bırakır onu. ileride göreceğiz.
örneğin burjuva sınıfının düşi)ngüsela birliği tek bir yazı üı'etmişti, buıjuvazi (yani klasik ve romantik) çağında, bilinç parçalanmamış olduğuna göre biçim de parçalanamazdı; buna karşılık, yazar mutsuz bir btlinç olmak üzere evrenselin tanr ğı olmakıan çıkar çıkmaz (I850'ye doğru), ilk işi biçiminin bağlanımını' seçmek oldu; böylece geçmişinin yazISmI ya üSllendi, ya yadsıdı. Klasik yazı parçalandı ve, Flauberı'den günümüze ' bütün Yazın bir dil sorunsalı oldu.
YaZın işte İam bu anda (sözcük az bir zaman önce doğmuşıu6) bir daha değişmemesiye bir nesne olarak benimsen-
di. Klasik sanaı kendini biı" dil gibi duyumsayamazdı, dilin kendisiydi, yani saydamlık, çökelıisiz dolaşım' Evrensel bir Tin'in, derinlik ve sorumluluktan yoksun bir siissel göStergenin en iyi dİSteğtydi; bu dilin kapanımı doğasının sonucu değil, toplumsaldı. on sekizinci yüzyılın sonuna doğru bu saydamlığın bulanmaya başladığı bilinir; yazınsal biçim tuıumundan ve örtmecesinden bağımsız bir ikincil güç geliştirir; çeker, şaşrtü, büyiiLer, bir ağırlığı vardır; yazın topıumsal olarak ayrıcalıklı bir dolaşım biçimi gibi duyumsanmaz artık, hem düş, hem tehdit olarak verilmiş' yoğun, derin, gizlerle dolu bİr dil olarak duyumsanır.
clRlş
13
Bu önemli bir olgudur: Yazınsal biçim bundan böyle her nesnenin oyunıusuna bağlanmış varoluşsal duy gular yaratabilir: aykırılık, alışılmışlık' ıiksintt, hoşnutluk, öldürme duyguları. Böylece, yüz yıldan beri, her yazı yazarın kaçınılmaz bir biçimde yolunun üStünde bulduğu şu Nesne-Biçim karşısında bir eıcilleştirme ya da geri itme çabasıdır, onu görme-
si, 8öğüslemesi, İ)stlenmesi gerekmekte' bir yazar olarak kndini yoketmedil