BÜLTENİ
Yıl 1 Sayı 1 Bahar 2011
“KAZANDIRAN FİKİRLER…”
POLİTİKA TASARIM BÜLTENİ Yıl 1 Sayı 1 Bahar 2011...
46 downloads
619 Views
5MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
BÜLTENİ
Yıl 1 Sayı 1 Bahar 2011
“KAZANDIRAN FİKİRLER…”
POLİTİKA TASARIM BÜLTENİ Yıl 1 Sayı 1 Bahar 2011 Bülten Sahibi SDÜ Rektörü Adına Politika Tasarım Kulübü Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Mehmet Kiriş Kulüp Yönetim Kurulu Serkan Şengül, Ahmet Kuru, Aylin Büyükkaya, Derya Akyar, Hakan Bağlı, Emine Ercan
Editör Hakan M. Kiriş & Tuna Emre Köklü Yayın Ekibi Prof. Dr. Hüseyin Gül, Dr. Hakan M. Kiriş, Dr. Nilüfer Negiz, Dr. Eylem Kaya, Ayşen Peker, Serkan Şengül, Ahmet Kuru, Aylin Büyükkara
Not: Bu bültende yer alan haber ve yorumlar Süleyman Demirel Üniversitesi’nin resmi görüşlerini yansıtmaz.
POLİTİKA TASARIM’A DAİR… Politika Tasarım, 2009 yılı başında kurulduğundan bu yana bizi entelektüel, idealist ve tempolu bir yolculuğa çıkaran bir deneyim oldu. Bu deneyim çerçevesinde yol almaya ve hergün yeni birşeyleri keşfetmeye devam ediyoruz. Politika Tasarım’ı Türkiye’de alışıldık katı hiyerarşik ve bir o kadar da hantal ve işgöremez yapıların dışında tuttuk ve bu doğrultuda bir araya geldik. Bunun için Politika Tasarım’ın bir başkanı, bir başkan yardımcısı ya da benzeri bir yönetsel örgütlenmesi yok. Sadece o da belirtme zorunluluğu olduğundan öğrenci kulübümüzün akademik danışman ve kulüp başkanı statüleri mevcut ancak o da kağıt üzerinde. Bizim çalışma sistemimizde liderler var ve liderlik uzmanlığa dayalı bir proje sürükleyeni olarak kullanılıyor. Politika Tasarım, herkesin kendi görüşünden insanlarla birlikte olduğu kör bir ortamdan ziyade, farklı görüşleri kapsayan bunların sinerjisinden yararlanan ve bunu kamuoyunun faydasına işleten bir model. Dolayısıyla biz bir modeliz, Türkiye'de de bu modelin yaygınlaşmaya ihtiyacı var. Politika Tasarım, bir düşünce grubu. Bu amaçla Süleyman Demirel Üniversitesi’nde buluşmuş bir grup genç araştırmacı olarak yakın ve uzak çevremizde yaşanan gelişmeleri izlemek, anlamak, değerlendirmek ve yönlendirmek üzere yola çıktık. Politika Tasarım bu genç araştırmacıların çalışmalarının olgunlaşmış hali olarak kullanılabilir bilgi üretmeyi hedefliyor. Bu hedef doğrultusunda mesleki gelişimlerimiz ve ilgi uzmanlık alanlarımızda oluşturduğumuz bilgiyi kullanıma
sunarak teoriden pratiği çıkarmayı, pratikle de teoriyi sınamayı, düzenlemeyi ve geliştirmeyi amaçlamaktayız. Politika Tasarım bir idealistler topluluğudur. Bu topluluğun içinde herkes üye sıfatıyla bulunur ve çalışır. Grup üyelerinin farklı statülerini tanımaz ve egolar ideallerin önüne geçemez. Grup iç yapısında hiyerarşi kabul etmez, çıkar odaklılığı ve taraflılığı reddeder buna karşın tarafsız bilgi üretir ve işbirliği taleplerine yanıt verir. Kullanılabilir bilgi üretir ve bedelsiz olarak kullanıma sunar. Politika Tasarım, kamuoyunun ulusal ve yerel konulardaki bilgisini ve duyarlılığını geliştirmeyi amaçlar. Bunun için araştırmalar ve kampanyalar yürütür. Yazılı ve görsel basında yer alır, raporlar ve kitaplar yayınlar. Politika Tasarım, üniversite öğrencilerinin kariyer yönetimlerinde yardımcı rol üstlenir. Onları ülke geleceğinde etkin olan kilit siyaset ve devlet adamlarıyla buluşturur, kariyer alternatiflerini tartışır, yönetir veya yönlendirir, Politika Tasarım Kulübü yoluyla onlara doğrudan organizasyon çalışma ve temsil becerisi kazandırır.
Kim olursanız olun, aramıza katılın…
Hakan Mehmet Kiriş Politika Tasarım Grubu adına…
POLİTİKA TASARIM HABERLERİ
Politika Tasarım Grubu 11 Şubat 2009’da kuruldu. Grup, 2009 – 2011 döneminde ulusal ve yerel basında pek çok yayın, röportaj ve değerlendirmeyle yer aldı. Politika Tasarım Grubu, Süleyman Demirel Üniversitesi 2009 Yılı Grup Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Isparta Siyaset ve Yönetim Araştırmaları kitabı yayınlandı. Hakan M. Kiriş, Isparta Kanal 32’de Referandum Programına konuk oldu. Doç. Dr. Hüseyin Gül, Prof. Dr. oldu. Grubumuzun kurucusu Araş. Gör. Hakan M. Kiriş, Türk Parti Sistemi’nde Kutuplaşma başlıklı doktora tezini vererek Kamu Yönetimi Bölümü’nde Yard. Doç. Dr. oldu. Eylem Kaya, Avrupa Birliği Yaşamboyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Politikaları başlıklı doktora tezini tamamlayarak Sosyoloji Bölümü’nde Yard.Doç.Dr. olup grubumuza katıldı. Politika Tasarım Öğrenci Kulübü, grubumuzun öğrenci kariyerini hızlandırma ve geliştirme projesi olarak 15 Şubat 2011’de kuruldu. Oyum Isparta’da Kampanyası düzenlendi. Uzman Alper Tütünsatar, SDÜ Özel Kalem Müdürlüğü’ne Nisan 2011’de atandı.
politikatasarim.org adresli internet sitemiz yüklemeleri kolaylaştıracak ve sosyal forumlara bağlanacak şekilde yenileniyor. Facebook Gruplarımız üyelerle haberleşmenin en pratik yolu olarak kullanılıyor (facebook\politikatasarımgrubu ve facebook\politikatasarımkulübü). Twitter hesabımız açıldı (twitter.com/#!/____PTG____). Bu yıl Uşak’ta düzenlenecek olan 8. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrencileri Kongresi’ne oturum başkanlığı, bildiri sunumu ve diğer üniversitelerle iletişim sağlamak üzere katılıyoruz. SDÜ Yaşamboyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin yönetimini Mart 2011 itibariyle devraldık.
Tüm bunların yanısıra tüm değerli Politika Tasarımcılarına tezlerini yürütmede, sınavlarında ve diğer çalışmalarında başarılar dileriz…
SDÜ’DE BİR BULUŞMA ve TARTIŞMA GELENEĞİ: SİYASET ve GENÇLİK KONFERANSLARI Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencilerini Türkiye’nin geleceğine yön veren siyaset adamlarıyla bir araya getirerek entelektüel bir paylaşma ortamı sunan Siyaset ve Gençlik Buluşmaları kapsamında bahar 2010 – bahar 2011 dönemleri arasındaki bir yıllık sürede yedi konferans gerçekleştirildi. Konferanlarda her görüşten siyaset adamı yine her görüşten gençlerle bir araya gelerek konu ve sorunları tartıştı. Bu konferanslar şunlar oldu: 3 Mart 2010 Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu 26 Mart 2010 TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl 26 Mart 2010 Devlet Bakanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Faruk Çelik 5 Mayıs 2010 Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener 11 Mayıs 2010 Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı ve 1995 – 2007 dönemi Isparta Milletvekili Erkan Mumcu 15 Mart 2011 Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş 28 Mart 2011 Eski Sosyal Demokrat Halk Partisi Genel Başkanı Murat Karayalçın
KEMAL KILIÇDAROĞLU: ISRARLARA DAYANAMADI, GENEL BAŞKAN OLDU! Siyaset ve Gençlik Buluşmalarının ilk konuğu o dönem basında ve kamuoyunda CHP’nin genel başkanı olması yolunda büyük bir beklenti olan Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Konferansta da bu konu sıklıkla gündeme geldi. 3 Mart 2010 tarihinde gerçekleştirilen konferansın açılış konuşmasını yapan Hakan Mehmet Kiriş, Politika Tasarım Grubu’nun vizyonunu dinleyicilerle paylaştı: “Farklı görüşlerin karar alma süreçlerine katılması üretilen politikaların kapsayıcılığını ve kalitesini arttıran özelliklerden biridir. Dünyada her geçen gün standartlar bu yönde gelişiyor ve iyileşiyor. Bizim konuşmaya, tartışmaya, birbirimizi tanımaya ve işbirliğine ihtiyacımız var. İşte biz bu amaçlarla Siyaset ve Gençlik Buluşmalarını düşündük. Bu platformda amacımız, konferansa katılan öğrencilerimizi, ülkemizin geleceğinde söz sahibi olan siyaset ve devlet adamları ile buluşturmak ve onlara bu geleceği şekillendirmelerinde fikirleri ve projeleriyle katkı sağlamalarına olanak vermektir.” Ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye geçen Kılıçdaroğlu sözlerine üniversiteler düşün üreten kuruluşlar olduğunu, o yüzden konuşmanın çok zor olacağını belirterek başladı. Kiriş’in konuşmasına atıfta bulunarak konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu: “Siyaset sorunları çözme sanatıdır. Siyasette elbette çok farklı düşünceler olacak kimimiz sağcı olacağız kimimiz solcu olacak kimimiz başka bir dünya görüsüne sahip olacak. Bunların tamamını bizim saygıyla karşılamamız gerekiyor. Ama eğer biz düşüncelerimizi özgürce dile
getiremezsek, düşüncelerimizi özgürce dile getirmenin karsısında ağır bedeller ödersek o zaman farklı bir sorunla karşılaşırız” dedi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından soru cevap kısmına geçilirken öğrencilerden Türkiye’de işsizlik sorunu hakkında gelen soruyu; şunu söyleyeyim işsizlik sorununu bugünden yarına ben çözerim diyen doğruyu söylemiyordur. Madem ki doğruları söyleyeceğiz işsizlik sorunu, çözüm üreten ekonomi stratejisini izlemektir. Ekonominin üretmesi lazım, üretmeyen ekonomi istihdam yaratamaz. Ülkemizde başkaları üretsin, biz tüketelim politikası var, biz bu politikaya karşıyız ve değiştirmeye geleceğiz şeklinde yanıtlayan Kılıçdaroğlu, hediye takdimlerinin ardından öğrenci arkadaşlarımızla tekrar biraraya geleceği sözünü vererek üniversitemizden ayrıldı. Not: Kılıçdaroğlu’nun bu konferansı daha sonra Politika Tasarım Grubu tarafından yayınlandı. Konferans kitabının basılı haline üniversitemiz merkez kütüphanesinden ya da e-kitap haline Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşılabilir.
CEVDET ERDÖL: DUMANSIZ HAVA SAHASINI OLUŞTURAN SİYASET ADAMI Süleyman Demirel Üniversitesi Politika Tasarım Grubu tarafından düzenlenen Siyaset ve Gençlik Buluşmalarının ikinci konuğu AK Parti Trabzon Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl oldu. Konferansın açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Hüseyin Gül, Türkiye’de sağlık ve sosyal hizmetlerin gelişimine değinerek SDÜ İİBF bünyesindeki Sağlık İdaresi ve Sosyal Hizmetler Bölümleri’ne vurgu yaptı. Konferansta da bu alanda eğitim alanların çoğunluğu vardı. Türkiye’de Sağlık Politikalarının Geleceği, konulu sunumunu yapmak üzere kürsüye gelen Prof. Dr. Cevdet Erdöl, dönüşüm kavramını ele alarak başladığı konuşmasında öncelikle düşüncelerde dönüşüm yapılması gerektiğini, sağlığı da bu şekilde ele aldığını söyledi. Erdöl: “İyi bir hekim ve iyi bir insan filozof olmalı, siz geleceğin sağlıkçıları hasta ilişkilerinde sevimli olup her şeyi severseniz mutluluğu yakalarsınız. İyi bir hekim olmak istiyorsanız mesleğinizi çok sevin ve en iyisi olmaya çalışın. Hekimler ve sağlık alanındaki tüm çalışanlar çok ulvi bir görev yürütüyorlar. Siz geleceğin sağlıkçılarını bu görevi yürütecek olmanızdan dolayı kutluyorum.” diye konuştu. Konuşmasının devamında sağlık, aile, çalışma ve sosyal alanda yapılan yeniliklerden bahseden Erdöl, şunları kaydetti: “Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet alanlarını esas alarak Türkiye’yi kalkındırmayı hedefledik. Sağlık alanında 2005 yılından bu yana yaptığımız yenilikler arasında
öncelikle hastaneleri ayrı olan milli eğitim, demir yolları, emniyet gibi kurumların sağlık hizmetlerini tek çatı altında topladık. Bunun dışında Sosyal Güvenlik Kurumlarını birleştirdik. Aile hekimliğini oluşturarak her hastanın bir doktoru olmasını sağladık. Yurtdışında tedavi görme imkanını tüm kurumlar için kolaylaştırdık. Vatandaşların TC Kimlik numarasıyla muayene olmasını ve ilaç almasını sağladık. Ülkemizde bulunan engelli vatandaşlar için Özürlüler Yasası’nı çıkartarak okula gidemeyen engellilerin okula gitmesini, okula gidemeyenler için ise evlerinde ders alma imkanı sağladık. Ortak sağlık karnesi kullanımından doğan olumsuzlukları Genel Sağlık Sigortasıyla çözdük. Türkiye gelişmiş ülkelere gıptayla bakan bir devlet konumundan şuanda onların seviyesine geldi.” Tam Gün Yasası’na da değinen Prof. Dr. Erdöl: “Çıkarılan Tam Gün Yasasıyla kamuda çalışanlar sadece kamuda çalışacak olup muayene ve özel hastanelerde çalışamayacaklar. Yasa; afiliasyon ve zorunlu mali sigortayı sağlarken, emekli ve istifa eden hekimlerin de geri dönüşünü kolaylaştıracak.” dedi. Siyaset ve Gençlik Buluşmaları çerçevesinde gerçekleştirilen konferansın sonunda Cevdet Erdöl’e, Rektör Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, Seramik Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından hazırlanan Atatürk Heykeli ve Doç. Dr. Hüseyin Gül de konfernasın çerçeveli posterini hediye olarak Erdöl’e verdi. Not: Erdöl’ün bu konferansı daha sonra Politika Tasarım Grubu tarafından yayınlandı. Konferans kitabının basılı haline üniversitemiz merkez kütüphanesinden ya da ekitap haline Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşılabilir.
FARUK ÇELİK: AÇILIM POLİTİKALARINI YÜRÜTEN BAKAN Süleyman Demirel Üniversitesi Politika Tasarım Grubu tarafından düzenlenen Siyaset ve Gençlik Buluşmaları’nın üçüncü konuğu Devlet Bakanı Faruk Çelik’in konferansı kamuoyunda ve basında yoğun bir şekilde yankı bulan hükümetin açılım politikaları etrafında yürütüldü. Konferansın açılış konuşmasında Hakan Mehmet Kiriş, toplumu farklı eksenlere bölen kutuplaşmaların tehlikesine dikkat çekerek bu durumun demokrasi ve siyaseti kalitesizleştirdiğine vurgu yaptı. Politika Tasarım Grubu’na teşekkür ederek konuşmasına başlayan Çelik: “Gençlik gelecek demektir, biz gençlerle övünüyoruz, Türkiye nüfusunun genç olmasıyla diğer ülkelerin önündedir. Bazı ülkeler gelecek için kaygı duyarken biz genç nüfusumuzla bu kaygıyı yaşamıyoruz. Neslimiz genç, istikbalimiz parlak. Bu bağlamda gençlerin siyasete ilgi duyması da bizler için önemli bir ayrıntı çünkü Türkiye’nin genç siyasetçilere ihtiyacı var. Böyle platformlar Türkiye’nin geleceğine ışık saçacak siyasetçilerin oluşmasını sağlayacak” dedi. Küresel krizin dünya üzerindeki olumsuz etkilerinden bahseden Çelik: “Kriz tüm dünyayı etkilediği gibi bizi de etkiledi. Dünya gayret içerisinde krizden çıkmaya çalışırken Türkiye aldığı önlemler sayesinde krizi hafif bir şekilde atlattı. Türkiye’nin şartlarının daha iyi olması, alt yapı sorunlarının çözülmesi ve komşu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi konularında büyük çabalar sarf ettiğimiz gibi iç ilişkilerimizde varolan birçok sorunu
ortadan kaldırmak amacıyla Alevi- Sünni- Romanlar ve yurtdışında yaşayan beş milyon vatandaşımız için çalışmalar yaptık” diye konuştu. Son olarak terör sorununa değinen Çelik, konuşmasına şunları da ekledi: “Terör sorunun bitmesiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu sorunu ortadan kaldırma konusunda kararlıyız. Bu sorunların çözülmesiyle Türkiye’nin önünde kimse duramaz. Böylece ülkemiz, enerjisini içte tüketmeyip dışarıda yürüteceği politikalara harcar.” Siyaset ve Gençlik Buluşmaları çerçevesinde gerçekleştirilen konferansın sonunda Rektör Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar tarafından Bakan Faruk Çelik’e Seramik Araştırma ve Uygulama Merkezince hazırlanan Atatürk Heykeli ve Hakan M. Kiriş tarafından da konferansın çerçevenmiş posteri takdim edildi. Not: Çelik’in bu konferansı daha sonra Politika Tasarım Grubu tarafından yayınlandı. Konferans kitabının basılı haline üniversitemiz merkez kütüphanesinden ya da ekitap haline Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşılabilir.
ABDÜLLATİF ŞENER: AK PARTİ’DEN ÇIKIP AK PARTİYE ALTERNATİF OLABİLECEK Mİ? Süleyman Demirel Üniversitesi Politika Tasarım Grubu tarafından düzenlenen Siyaset ve Gençlik Buluşmaları kapsamında dördüncü konuk Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener’di. Şener, hem AK Parti içinden hem de AK Parti’ye alternatif olarak Türkiye siyasetini değerlendirdi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Hakan Mehmet Kiriş, bu kez Türkiye’de siyasetin aksayan yönlerine dikkat çekti. En önemli vurgu ise, kadınların ve gençlerin dezavanjlı durumuna getirdiği eleştiriydi. Türkiye’nin Geleceğinde Siyasetin Rolü konulu konferansını vermek üzere kürsüye gelen Abdüllatif Şener, Türkiye’nin geleceğinde siyasetin önemli olduğunu belirterek, “Bizler öncelikle ülkenin kalkınmasında ve daha iyiye gitmesindeki temel belirleyicileri ve bazı ülkeleri kalkınmış bazılarını da kalkınmakta olan ülkeler olarak belirleyen durumlar neler; öncelikle bunlara cevap vermeliyiz. Bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda kalkınmayı sağlayıcı beş kavram belirlemişler bunlardan birincisi “Doğal Kaynaklar” bir ülkenin doğal kaynakları nelerdir? İkincisi “Teknoloji” ülke teknolojiyi ne derecede kullanıyor? Bu iki kavram bağımlı değişkendir, sonuçtur. Üçüncü kavram “Sömürü”dür. Yani bazı ülkeler sömürgeci bir politika izleyerek refah düzeyini arttırır ve gelişir. Dördüncü kavram ise “Kurumlar” dır. Gelişmişlik için bir ülkenin kurumları rekabet ve işbirliği sağlayan kurumlar olmalıdır. Son olarak beşinci kavram da “İnsanlar” dır. Bir ülkenin geri kalmışlığını ya da ileri düzeyliğini yorumlarken
insanların çalışma alışkanlıkları ve birbirleriyle ilişki kurma biçimleri çok önemlidir. İnsanlar işlerini en iyi şekilde yaparlarsa ülke kalkınır” dedi. Siyasetin bir kurum olduğunu, iyi işlemesi halinde ülkenin düzeyini yükselteceğini, kötü işlemesi halinde de ülkeyi geriye götüreceğini ifade eden Şener, siyaset hakkında şunları kaydetti: “Bir ülkede insanı en fazla etkileyen kurum siyasettir. Siyaset konuştukça toplumsal kültür oluşur. Ülkenin geleceğindeki en önemli güç olan siyaseti mutlaka izlemek ve sorgulamak zorundayız. Siyaset faydalı işler yapıp ülkenin geleceği ile ilgili kararlar almalı. Siyasette eleştiriler doğru düşüncelerin gelişmesine imkan sağlamak için yapılmalı” dedi. Dünya ekonomisinin yeniden şekillendiğinin altını çizen TP Genel Başkanı Abdüllatif Şener, Türkiye’nin ekonomisinin şekillenmesi konusunda seferberlik başlatılması gerektiğini söyledi. Konferans, SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar’ın ve PTG adına Kiriş’in TP Genel Başkanı Abdüllatif Şener’e hediye takdim etmesiyle sona erdi. Not: Şener’in bu konferansı daha sonra Politika Tasarım Grubu tarafından yayınlandı. Konferans kitabının basılı haline üniversitemiz merkez kütüphanesinden ya da ekitap haline Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşılabilir.
ERKAN MUMCU: ISPARTA’NIN KISA DÖNEM LİDER ADAYI Kültür ve Turizm Eski Bakanı Erkan Mumcu da, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Politika ve Tasarım Grubu’nun konuğu oldu. Erkan Mumcu konferansı öğrenciler kadar Ispartalılar’ın da ilgisini çekti. SDÜ tişörtüyle salona gelen Mumcu, üniversitemizden övgüyle söz etti. Konferansın açılış konuşmasında Hakan Mehmet Kiriş, modernleşmenin iki farklı yüzüne dikkat çekerek Türkiye ve Japonya gibi tarihsel iki örnekten yola çıkıp önemli saptamalarda bulundu. Ardından kürsüye gelen Mumcu da aynı paralelde devam etti: “Modernleşme, modern çağ, modernite denilen gerçeğin küreselleşmesi, batı dışı toplumların modernite adı altındaki değişememe problemi, 19 ve 20. Yy.’ nin sorunu olduğu gibi 21. Yüzyılın da en büyük sorunudur.” Kültürün içinde yaşadığımız evren olduğunu ve aslı kazmak olan bir tarımsal faaliyetten geldiğini belirten Mumcu: “Kültür daha çok Latin dünyasının kavramıdır. İnsan- eşya ilişkisinde insan zihninin mücadelesiyle kurulan yeni alanın adı olarak ortaya çıkmıştır. Kültür, doğu toplumlarında din olarak bilinir. Din hayat demektir. “Senin dinin sana, benim dinim bana”nın anlamı; siz kendi tarzınız hayatta, ben kendi hayat tarzımla yaşayayım. Batının düşüncesi, anlayış biçimi ile doğunun akdediş biçimi radikal bir şekilde birbirinden ayrıdır. İnsanı değerli gören, insan özgürlüğünü mutlak bir değer olarak gören bir medeniyet mümkün” diye konuştu. Mumcu konuşmasına şunları söyleyerek son verdi: “Evrenimiz sürekli kendini yenileyen bir evren, ihtiyaç duyduğumuz her şey tabiat tarafından bize
veriliyor. İnsanların ihtiyaçları neler, insanların ihtiyaç dediği şeyler neler bunlara bakmalıyız. İnsanın ihtiyaçları sınırsız değildir. İnsanlar yemek için bir ağız, üretmek için iki elle yaratıldı. İnsanlar kendi tüketebileceklerinden daha fazlasını üretebilecek kapasitede doğar.” Soru – cevap kısmında Mumcu özellikle Türkiye siyaseti ve kendi siyasal kariyerinin seyri hakkında pek çok soruya yanıt verdi. Mumcu, konferans sonrasında hediye takdiminin ardından üniversitemizde bahar şenliği etkinliklerine katıldı. Not: Mumcu’nun bu konferansı daha sonra Politika Tasarım Grubu tarafından yayınlandı. Konferans kitabının basılı haline üniversitemiz merkez kütüphanesinden ya da e-kitap haline Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşılabilir.
NUMAN KURTULMUŞ: YENİ LİDER OLABİLİR Mİ? Siyaset ve Gençlik Buluşmalarının altıncı konuğu Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un konferansı henüz yeni kurulan HAS Parti’yi tanımaya çalışmakla geçti. Partinin dünya görüşü, siyasete, topluma ve ekonomiye bakışı konuşulan ve tartışılan konuların başında geliyordu. Konferansın açılış konuşmasını yeni kurulan Politika Tasarım Kulübü’nün başkanı Serkan Şengül yaptı. Şengül: “Ülkemizde her seçimin, var olan kısır döngülerin seçmen kitleleri tarafından onaylandığı sandık şovuna dönüştüğünü, hâlbuki gerek dış gerekse iç dinamiklerin etkisiyle Türkiye’de pek çok değişimler yaşandığını, bu değişimler sonucu politikaların da değişmesinin zorunlu hale geldiğini belirtti.” Tüm bunların çerçevesinde siyasetçilerin ezberlenmiş politikaları bırakması gerektiğine değinen ŞENGÜL, yeni Türkiye’nin yeni siyasetinde gençlerinde yer alması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi. Yeni Türkiye Yeni Siyaset konu başlıklı konuşmasını yapmak üzere kürsüye geçen Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş kulüp başkanımızın konuşmasına değinerek HAS Parti’nin Türkiye siyasetini formatlama iddiasıyla kurulduğunu ve Türkiye’nin dinamik nüfusuyla ileriye umutla bakan bir ülke olduğunu söyleyerek siyasette soğuk savaş dilinin artık etkili olamayacağını iddia etti. Yeni Türkiye’nin tanımını yaparak sözlerine devam eden genel başkan, yeni Türkiye’nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı olduğunu, ileri demokrasinin kurulması gerektiğini
ve anayasanın değiştirilmesinin zorunlu hale geldiğini söyledi. Konferans soru cevap kısmının ardından son bulurken Süleyman Demirel Üniversitesi’ni beklediğinin çok üstünde bulduğunu, ülkenin geleceği olan gençlerin bilinçlenmesine yardımcı olan Politika Tasarım Kulübü’ne de elinden gelen her türlü desteği vereceğini belirten Kurtulmuş kendisine rektör vekilimiz Prof. Dr. Murat Dulupçu’nun ve Kulüp Başkanımız Serkan Şengül’ün hediye takdiminin ardından kulübümüzün ziyaretçi defterini imzalayarak üniversitemizden ayrıldı.
MURAT KARAYALÇIN: ANKARA ve SHP’NİN ARDINDAN YENİDEN CHP’YE Mİ? Siyaset ve Gençlik Buluşmaları’nın yedinci konuğu olan Murat Karayalçın’ın konferansı Mağrib ve Ortadoğu’daki gelişmeler ve Yeni CHP tartışmalarına yoğunlaştı. Açılış konuşmasını yapan kulüp başkanımız Serkan Şengül dünyada siyasal ve kültürel değişimlerin yaşandığını artık yaşanan tüm gelişmelerin uluslararası etki yarattığı ile sözlerine başladı. Türkiye’nin dış politikada tavrını olayların gidişatına göre belirlemesini, ülkenin en büyük zaafını oluşturduğunu söyleyen Şengül, ülkemizin grand politikalara ihtiyacı olduğunu belirterek sözlerini tamamladı. 2011 Doğu Akdeniz Siyaseti konulu konferansı vermek üzere kürsüye gelen Murat Karayalçın, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek sözlerine başlarken yeni şekillenmeler ile yeni bir Ortadoğu ortaya çıkacağının altını çizdi: “Türkiye olarak Ortadoğu ile gittikçe daha çok ilgileniyoruz. Akdeniz ve Ortadoğu’da çok önemli kazanımların altına imza atıyoruz. Ortadoğu’da yaptığımız ihracatlar akıl almaz seviyeye ulaşmış durumda ve gelecek için çok büyük projeler yapılmaktadır” şeklinde konuşan Karayalçın, Türkiye’nin savunma sanayinde batıya bağımlılığının giderek azaldığını ve bu durumun ülkemiz için çok büyük bir gelişme olduğunu belirtti. Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Karayalçın, partisinin aile sigortası projesinin Türkiye için çok önemli bir proje olduğunu belirterek, bu projenin gerçekleşmesi ile ülkede pek çok sorunu çözebileceği üzerinde durdu.
Prof. Dr. Hüseyin Gül ve PTK Başkanı Serkan Şengül tarafından hediye takdiminin ardından, ziyaretçi defterimizi imzalayan Murat Karayalçın üniversitemizden ayrıldı.
İLK SERTİFİKALI EĞİTİM PROGRAMIMIZ ISPARTA MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ’DAN: ÇAĞDAŞ LİDERLİK VE YÖNETİM TEKNİKLERİ Üyelerinin mesleki hayatına yön verecek çalışmalar yapmayı amaç edinen Politika Tasarım Kulübü, bu bağlamda başlatmış olduğu sertifikalı eğitim programını 1 Nisan 2011 tarihinde Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın verdiği “çağdaş liderlik ve yönetim teknikleri” konu başlıklı eğitimle gerçekleştirdi. Eğitimde çağdaş yönetici vasıflarına ve toplumların değişen ihtiyaçlarına göre şekillenen yeni yönetim anlayışına değinen Korkmaz şöyle kaydetti: “Liderliğin, sosyal hareketlerin merkezinde olabilmek, sosyal hareketlerin kontrol edilmesi sürecinde grupta bir kişinin öne çıkması gibi birçok tanımı vardır. Ancak yapılan tüm tanımlarda ‘Etkileyen’, ‘Etkilenenler’, ‘Hedefler’ ve ‘Metotlar’ öne çıkmaktadır. Liderlik politiktir. Politik hedeflere ulaşmayı içerir. Liderlik kültüreldir, her topluma göre değişir. Liderlik doğuştan bazı özelliklere sahip olmayı gerektirir. Bu yönüyle de yöneticilikten ayrılır. Liderlik yöneticilik demek değildir. Liderlik ve yöneticilik gücü içinde barındırır. Ancak farklı şekillerde barındırır. Başarılı bir liderde en sık aranan nitelikler, hırs ve başarı ihtiyacı, yeni durumlara göre duruş belirleme, iddiacılık, kararlılık, ideal için savaşma, bağımsızlık, insanları etkileme ve ilham verme isteği, çalışkanlık gibi niteliklerdir.” “Yöneticiler samimi olmalı hatta zaman zaman espiri yapmaktan bile kaçınmamalı” diye belirten Korkmaz sunumunda yer yer kendi deneyimlerinden
de bahsederken samimiliği, akıcılığı ve espirili anlatımıyla katılımcılara iyi bir yöneticiyi canlı olarak izletti. Nevzat Korkmaz’ın sunumundan sonra Türkiye Gençlik Komitesi Başkanı Ahmet Büberci kısa bir konuşma yaparken, gençlerin ülkemiz için öneminin büyük olduğunu bunu siyasiler ve tüm vatandaşlara anlatmak için var olduklarını dile getirdi. Büberci ve ekibi bunun öncesinde Politika Tasarım Grubu ile bir yuvarlak masa toplantısında buluştu ve bu toplantıda farklı kesimlerin özellikle gençlerin siyasal katılımı üzerine konuşuldu. Konuklarımız hediye takdiminin ardından ziyaretçi defterimizi imzalayıp salondan ayrıldılar.
POLİTİKA TASARIM KULÜBÜNÜN ZİYARETÇİ DEFTERİNDEN KESİTLER “Süleyman Demirel Üniversitesinin kıymetli öğrencilerini demokrasinin kalbi TBMM de ağırlamaktan, kısa süreli de olsa onlarla sohbet etmekten büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. Milletimize katkılarınızın daim olması dileğiyle sizlere ve tüm arkadaşlarınıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 07.03.2011 Süleyman Nevzat Korkmaz MHP ISPARTA MİLLETVEKİLİ “Gençliğin siyasetten uzaklaştığı ve yabancılaştığı bir dönemde gençleri politikaya ısındıran Politika Tasarım Kulübü üyelerinin ilk etkinliğini, politikanın tasarlandığı Meclise yapmış olmalarından duyduğum memnuniyeti sizlerle paylaşır, çalışmalarınızda ve eğitim hayatınızda başarılar dilerim. Geleceğin kaliteli politikacılarına “ 07.03.2011 Göktuğ Bağlı MİLLETVEKİLİ DANIŞMANI “Sevgili Arkadaşlar, yıllarca siyaseti işleyen bir gazeteci olarak siyasete gençlerin ilgisinin artması beni son derece sevindirdi. Sizleri en kısa zamanda gazeteci olarak izlediğim mecliste de görmek beni sevindirecektir. Başarılar …” 07.03.2011 Yurdagül ŞİMŞEK RADİKAL GAZETESİ MUHABİRİ
“Süleyman Demirel üniversitesi politika tasarım kulübünü ak parti genel merkezinde ağırlamaktan büyük onur duydum. Bütün genç kardeşlerime başarılar diliyorum.” 07.03.2011 Bülent Gedikli ANKARA MİLLETVEKİLİ AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI “Süleyman Demirel üniversitesi politika tasarım kulübünün değerli temsilcileriyle 07.03.2011 tarihinde Ankara da buluştuk. Onların ülke meseleleri ile uğraşma azimleri Türkiye’nin geleceğine olan güvenimi arttırdı. İlk fırsatta ıspartada buluşup defterin kalan kısmını tamamlamak dileğiyle.” 07.03.2011 Engin Altay SİNOP MİLLETVEKİLİ CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI “Isparta Süleyman Demirel üniversitesinin bir grup değerli öğrencilerini Halkın Sesi Partisi genel merkezinde ağırlamaktan büyük memnuniyet duydum. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin özdeğerlerimizle, bilgi ve teknoloji ile donanımlı olarak yetişmeleri, özgür, adaletle yönetilen ve refahın halkça paylaşıldığı bir yönetimi kavuşmaları en içten dileğimdir. Başarılar diler selam ve sevgilerimi sunarım. 07.03.2011 Hasan Basri Aktan GENEL BAŞKAN YARDIMCISI “Isparta Süleyman Demirel üniversitesinde politika tasarım kulübünün düzenlediği yeni Türkiye yeni siyaset konferansına büyük bir haz duyarak katıldım. Genç kardeşlerimin ilgi ile takip ettikleri konferans sonunda
büyük bir olgunlukla sordukları soruları geleceği ilişkin ümitlerimi bir kez daha arttırdı. Geleceğin Türkiye’si özgürlük, adalet ve refahın esas olduğu bir esenlik yurdu olacaktır. Bu esenlik yurdunun medeniyet siyasetini benimseyen genç nesillerimizdir. Bu yöndeki çalışmalarınız dolayısı ile politika tasarım kulübünden değerli arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum. En kalbi sevgilerimle… 15.03.2011 Prof. Dr. Numan kurtulmuş HAS PARTİ GENEL BAŞKANI “Süleyman Demirel üniversitesi’ne Politika Tasarım Kulübü’nce çağırıldım. İlgileri ve konukseverlikleri için teşekkür ederim. Kulüp yönetimine ve üyelerine en içten sevgilerimi, başarı dileklerimi sunarım.” 28.03.2011 Murat Karayalçın Sayın başkan, kulübün değerli üyeleri; “ Gelecek için gençlik, gençlik için gelecek “sloganıyla yola çıkan Türkiye Gençlik Komitesini ve bizleri kulübünüzde ağırlamanızdan büyük memnuniyet duyuyorum. Kulübünüzün de aynı güzel düşüncelerle yanına aldığı arkadaşlarla yoluna devam ettiğini görmek ve doğruların hükümran olması için sizlerin gayretle mücadele etmeniz çok sevindirici; bu mücadelenizde size azda olsa katkı vermiş olmayı diliyor ,size kulübünüze ve SDÜ camiasına teşekkür ve saygılarımı sunarım.” Nevzat Korkmaz ISPARTA MİLLETVEKİLİ
POLİTİKA TASARIM KULÜBÜ ANKARA GEZİSİ Politika Tasarım Kulübü, ilk etkinliğini başkent Ankara’ya tanışma ve inceleme gezisi düzenleyerek gerçekleştirdi. Politika Tasarım Kulübün ilk durağı: ATAMIZI ZİYARET 07.03.2011 tarihinde düzenlediğimiz Ankara gezimize kulübümüzün temellerini atmak amacıyla ilk vazifemiz olarak düşündüğümüz Atamızı ziyaret etmekle başladık. Saygı duruşu ile başlayan Anıtkabir gezimiz kulüp başkanımızın kaleminden ziyaretçi defterine dökülen şu cümlelerle son buldu. “Ne mutlu Türküm diyene” demiştin ya, mutluluğumuzu göstermeye geldik. “Türkiye muasır medeniyet seviyesine gelecek” demiştin ya, çağdaş Türk genciyle Atamızı tanıştırmaya geldik. Bu gün buraya Politika Tasarım Kulübü’nün temelini atmaya geldik. Eşit, özgür, adaletli çağdaş Türkiye’yi yaşatmaya geldik. Politika Tasarım Kulübü olarak çizdiğin yolda ilerleyeceğimize, ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağımıza, vatanımızı canımız pahasına koruyacağımıza söz veriyoruz. Ortak yürüyüşümüzün başarılı olması dileğiyle…Tüm kulüp arkadaşlarım adına saygılarımla… Serkan Şengül PTK Başkanı
NEVZAT KORKMAZ İLE SİYASET VE ISPARTA ÜZERİNE: TAKIM TUTMAK GİBİ SİYASİ TARAF TUTMA DEVRİ GEÇTİ … Politika Tasarım Kulübü’nün Ankara gezisinin Anıtkabir ziyaretinden sonraki durağı Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu. TBMM’de milletvekili danışmanı Göktuğ Bağlı tarafından karşılanan Politika Tasarım Kulübü üyeleri, Bağlı’nın eşliğinde TBMM Genel Kurulu’nu gezdi ve ilgili rehber tarafından genel kurul salonunun yapısı ve mimarisi hakkında bilgi aldı. Burada çeşitli hatıra fotoğrafları çektiren heyet, daha sonra TBMM muhalefet kulisine geçti. Muhalefet kulisinde Milliyetçi Hareket Partisi Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz ile buluşuldu. Muhalefet kulisinde milletvekili ile tanışma ve konuşma fırsatı bulan Politika Tasarım Kulübü üyeleri Korkmaz’a soru sormayı da ihmal etmedi. Bir önceki yerel yönetim döneminde Ak Parti belediyesinin projesi olarak yapımına başlanan “Rosa Residence” inşaatının yapımına MHP belediyeciliği döneminde neden devam edilmiyor? Sorusuna Korkmaz’ın yanıtı şöyle oldu: “Isparta’nın deprem bölgesinde olması, çok katlı binaların şehre ve şehirciliğe çok şey katmaması, Avrupa da bile daha çok müstakil evlerin tercih edildiğini ifade eden Korkmaz, böylesi bir projenin bahsolunan nedenlerden ötürü şehir için uygun olmadığını belirtmiştir. Ayrıca Isparta Belediye Başkanlığı’nın bu konuda herhangi bir girişimde bulunmama nedeninin, benzer sebeplerden kaynaklanabileceği ihtimali üzerinde durmuştur.
Önceki yerel yönetimlerin bir başka projesi olan “Çarşamba Pazarı” inşaatının akıbetine ilişkin MHP Isparta milletvekilinin değerlendirmesi: “Bu projenin başlangıç ve uygulama safhalarında kendilerinin bir çok sorun tespit ettiklerini ileri süren Korkmaz, inşaatın ilk etapta belediye yönetimi tarafından durdurulduğunu sonrasında ise yapının yıkılmasının bir anlamı olmaması gerçeğinden yola çıkılarak, inşaatın tamamlanması için yeni bir sürece girdiklerini ifade etmiştir. Bu bağlamda, inşaatın en geç 5-6 ay içerisinde tamamlanacağını belirtmiştir.” Geziye katılan bayan arkadaşlarımızın sayısal çoğunluğundan memnun olduğu ifade eden Korkmaz, bayan arkadaşlarımızın kendisine soru sormakta çekinmelerini eleştirdi ve ekledi; “Erkekçi dünyada bayanların erkeklere dirsek atabilecek güç ve bilgiye sahip olduklarını belirten Korkmaz, kulübümüzün bayan üyelerini yakın gelecekte siyaset yaparken görmek istediğini ve siyasete atılmak için erkeklerden teklif beklemek yerine, kendi projeleri ile yola çıkmaların gerekliliği üzerinde durmuştur. Ayrıca, siyaset yapma sürecinin niyet etmekle başladığını ifade eden Korkmaz, belli bir aşamadan sonra siyasetin içinde var olmanın gerekliliğini ifade etmiştir. Üniversite gençliğinin siyasette yer almaları konusunda Korkmazın düşünceleri şöyledir; öğrencisi olarak siyasete atılmak istediğini ancak bir siyasi görüşü savunmak istediğinde daha sonraki dönemde bu siyasal etiketin üstüne kalacağından bu sebepten asıl mesleğine geri dönememe riski olduğunu düşündüğünü söyleyen arkadaşımızın bu dengeyi nasıl sağlayabileceği konusunda sorduğu soruya Korkmaz;
Takım tutar gibi siyasi taraf tutma devri artık geride kaldı. Türkiye klasik siyaseti artık uygulanmıyor. Sağcılar solcuların, solcular ise sağcıların söylemlerine sahip çıkmaya başladılar. Böyle bir ortamda erimeye başlayan sağ sol kutupları yerine, iyiye ve güzele taraf olmak gerektiğini ifade eden Korkmaz, bir öğrencinin öncelikli görevinin eğitimini iyi biçimde tamamlamak olduğunu belirterek, iyi bir eğitim ve donanımla siyasal yaşamda var olmaları gerekliliği üzerine vurgu yapmıştır.
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE ANKARA MİLLETVEKİLİ BÜLENT GEDİKLİ İLE KISA KISA “ÖZELLEŞTİR(ME)DİK...” TBMM ziyaretinin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi ziyaret edildi. AK Parti genel merkezinde Ankara İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Enes Şişman tarafından karşılanan kulübümüz üyeleri genel merkezdeki programına öğle yemeği ile başladı. Sonrasında toplantı salonuna geçilerek Bülent Gedikli ile, AK Parti’nin Türkiye’ye bakışı, Türkiye’deki ve dünyadaki güncel sorunlar üzerinde fikir paylaşımında bulunuldu. Görüşmede kulübümüz üyelerince, AK Parti tarafından yapılan özelleştirmelere eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik‘in söylemlerinde yer alan ilköğretim okullarının da dahil edilip edilmediği sorusunu, partilerinin sekiz yıllık iktidarlık döneminde böyle bir özelleştirme programı yürütmediğini, ancak bunun gerek duyulduğu takdirde yapılmayacağı anlamına da gelmeyeceği biçiminde ifade etmiştir. AK Parti genel merkezi gezildikten sonra Gedikli tarafından PTK ziyaretçi defteri imzalandı. Bülent Gedikli’nin PTK başkanı Serkan Şengül’e kulübümüz adına hediye takdim etmesinden sonra heyet Ak Parti genel merkezinden ayrıldı.
ENGİN ALTAY : “TÜRKİYE GELECEĞİNE OLAN GÜVENİMİ ARTIRDILAR” Politika Tasarım Kulübü’nün Ankara gezisinin dördüncü durağı Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezi oldu. Genel merkezde gerçekleştirilen toplantıya Gençlikten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay, Gençlik Kolları Genel Başkanı İrfan İnanç Yıldız, Gençlik Kolları Genel Sekreteri A. Pınar Ulupınar, Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcıları Sevil Terzioğlu, Emre Doğan, Deniz Demir katıldı. CHP’nin Türkiye’ye bakışı ve güncel sorunlar üzerine fikir paylaşımında bulunulup, parti binası gezildi. Toplantıda Engin Altay Genç darbelerin gençleri memleket meselelerinden uzaklaştırmak amaçlı yapıldığından bahsetti. Genç olmanın önemine değinen Altay, Newton’un 24 yaşında yer çekimi kanununu keşfettiğini, Napolyon'un 27 yaşında İtalya'yı fetih ettiğini, Mustafa Kemal Atatürk'ün 34 Yaşında Çanakkale savaşını gerçekleştirdiğini, 38 yaşında Samsun'a çıktığını, 42 yaşında ise Cumhurbaşkanı olduğu örneklerinden yola çıkarak, gençlerin ülke yönetimlerinde yer almaları gerektiğini söyledi. Üniversite öğrencilerinin sorularını yanıtlayan Altay, toplantının sonunda ziyaretçi defterine şunları ekledi. "Gençlerin ülke meseleleri ile uğraşma azimleri Türkiye'nin Geleceğine olan güvenimi arttırdı. İlk fırsatta Isparta'da buluşup defterin kalan yarısını tamamlamak dileğiyle".
ANKARA ZİYARETLERİNİN SON DURAĞI: KONFERANS ÖNCESİ HAS PARTİ ZİYARETİ 15 Mart 2011 tarihinde Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un sunduğu “Yeni Siyaset Yeni Türkiye” konulu konferansı öncesi 7 Mart 2011 tarihinde Ankara gezimizin son durağı HAS Parti genel merkezi olmuştur. HAS Parti genel merkezinde Sinan Hacınecipoğlu tarafından karşılanan Politika Tasarım Kulübü üyelerimiz, Hacınecipoğlu eşliğinde genel merkezi gezerek, merkezin konferans salonunda HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Aktan ile buluşmuşlardır. Aktan yaptığı konuşmasında, partilerinin üslup, yöntem ve muhtevasını anlattı. Ayrıca, genç işsizlik ve eğitimli işsizliğin katlanılması mümkün olmayan sınırlara ulaştığını ve hakça paylaşımı esas alan bir iktisadi düzenin kurulması mecburiyetini de kulübümüzle paylaştı. Hacınecipoğlu ise Partilerinin genel söylemlerini Politika Tasarım Kulübü üyeleriyle paylaştı. Görüşme sonrasında Hasan Basri AKTAN kulübümüz ziyaretçi defteri imzaladı.
KİRİŞ ve NEGİZ: ISPARTA SİYASETİ’NİN KİTABINI YAZDILAR
Hakan Mehmet Kiriş ve Nilüfer Negiz editörlüğünde Politika Tasarım Grubu’nun Isparta araştırmaları, Isparta Siyaset ve Yönetim Araştırmaları adıyla kitaplaştırıldı. Bu düzeyde kapsamlı bir araştırmanın il düzeyde yapıldığı ender örneklerden biri olan kitaba, merkez kütüphanemizden ve Politika Tasarım’ın internet sitesinden ulaşmak mümkün.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ’NİN 2009 YILI GRUP BAŞARI ÖDÜLÜ POLİTİKA TASARIM GRUBU’NA VERİLDİ
2010 ve 2011 ödülü için de şimdiden adayız!...
POLİTİKA TASARIM GRUBU: OYUM ISPARTA’DA KAMPANYASI
Politika Tasarım Grubu, 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde seçmenleri sandık başına oy kullanmaya, bunun ardından da Isparta ve Türkiye’deki konu ve sorunları izlemeye ve inisiyatif almaya davet etti. Oyum Isparta’da kampanyası basında geniş yer buldu.
POLİTİKA TASARIM KÖŞELERİ Dünyaya ‘Politika’ Temelli Bakabilmek Prof. Dr. Hüseyin Gül Dünyaya politika temelli bakabilmek üzerine bir şeyler söylemeden önce, sanırım ‘politika’ kavramı üzerinde ortak bir anlam oluşturabilmek gerekir. ‘Politika’ kavramı bazen siyasa diye de kullanılmaktadır, İngilizce “policy” kavramının karşılığıdır. Ancak, Türkçe’de politika, İngilizce “politics” kavramının karşılığı olarak, siyaset anlamında da kullanılmaktadır. Siyaset anlamında politika siyasa anlamıyla politikadan ayrılır. Siyaset anlamıyla politika, siyasal iktidarı, iktidarın ve devletin varlığının felsefi temellendirmesini, iktidar ele geçirmeye ilişkin süreçleri ve faaliyetleri, siyasal partileri, yönetilenlerin iktidarla ilişkilerini, seçimleri vb. konu alır. Başlıkta yer alan ‘politika’ bu anlamda kullanılmamaktadır. Peki diğer anlamıyla ‘politika’ ne demek ve bu anlamıyla ‘politika’ temelinde dünyaya bakabilmek niçin önemli? Diğer anlamıyla politika, bir sorunu çözmek, bir gereksinimi ya da gereksinimleri gidermek ve / veya belirli amaçları gerçekleştirmek için gerekli kaynakların planlı ve eşgüdümlü bir şekilde harekete geçirilmesini ve yönetimini gerektiren bir dizi eylemler bütünüdür. Bu yönüyle politikaların en önemli unsurları; politikaları yürüten aktörler (kamu otoriteleri), amaçlar, hedefler, kararlar, stratejiler, fiziki, mali ve beşeri
kaynaklar ile tüm bu süreci yönlendiren temel ilke ve değerlerdir. Eğer bu süreçte yerel alan unsurlar kamusal ise, bu tür politikalara biz kamu politikaları diyoruz. Ve bizim de burada üzerinde durduğumuz politikalar aslında bu türden kamu politikaları. Dünyaya ‘politika’ temelli bakabilmek, kamu otoritelerinin ne yaptığını, neden yaptığını, nasıl yaptığını ve yapılanın katkısının ne olduğunu anlamayı gerektirir. Ayrıca, anlama süreci sonucunda yapılacak değerlendirmenin, temel ilke ve değerler çerçevesinde yapılması gerekir. Kamu politikaları açısından bu temel ilke ve değerler, kamu yararı ya da toplum çıkarı, toplumsal adalet ve hakkaniyet, fırsat eşitliği, insan onuru, özgürlük, etkinlik, erişilirlik, demokratik katılım ve hesap verebilirlik gibi kavramları kapsar. Yani, sadece ideolojik temelde yapanı ya da yapılanı ötekileştirerek, karalayarak ya da reddederek değerlendirme yapmak, artık geçmişe ait bir yöntem ya da bakış açısı olarak kalmaktadır. Sonuç olarak, ‘politika’ temelli dünyaya bakabilmek, özünde toplumun ve insanlığın kabul ettiği temel ilke ve değerler çerçevesinde, gerçekçi, insanı ve insan onurunu odağa alan bir bakışla çevremize, toplumumuza ve sorunlarımıza bakıp çözümler üretebilmemizi sağlayan bir bakış açısıdır.
Eğitim Gerçeğimiz Yrd. Doç. Dr. H. Eylem KAYA Literatüre baktığımızda bireyde istendik davranış oluşturma süreci olarak ifade edilen eğitim, bu tanımıyla insanı özgürleştiren bir bağlamdan oldukça uzak görülmektedir. Eğitim programları oluşturulurken, uygulama sürecinin içerisinde birebir yer alan öğretmene, öğrenciye ve okul yönetici personeline herhangi bir şekilde katılım hakkı tanınmamakta, güç odaklarının talepleri doğrultusunda söz konusu sürecin dışındakiler karar yetkisine sahip kılınmaktadırlar. Bu yetkiye bir türlü sahip kılınamayanların, ortaya konan eğitim programlarını ne derece benimseyebilecekleri oldukça önemlidir. Benimsenemeyen ancak uygulanması zorunlu tutulan bu programlardan nasıl bir verimlilik alınabileceği konusu da tartışmalıdır. Düşünmek ve eleştirmekten öte sadece kavramları ezberletmeyi hedefleyen bir bakış açısıyla hazırlanan kitapların okutulması ise üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konudur. Sadece sınav odaklı bir eğitim sistemine, gerçek bir eğitim eylemi demek olanaksız gözükmektedir. Böylesi bir sistem, eğitimin mevcut tanımına oldukça uygun bir yaklaşım olarak kendini iyiden iyiye hissettirmekte, öğrencilerin eğitimden tek beklentileri üniversite hayalleri için yerleştirme sınavlarında alacakları yüksek puan olmaktadır. Eğitimin, insancıl boyutu göz ardı edilerek, test ve tost çocukları yetişmekte, aileler de bu yarışa sürüklenmektedir. Bu yarışta iyi olanın değil, parası olanın kazandığı gerçeğiyle yüz yüze kalınmakta, dershane ve özel öğretmen tutmak bir gelenek haline dönüştürülmektedir. Okullar, sadece diploma veren
bir kurum olarak görülmekte, birer bakıcı veya dadıya dönüştürülen öğretmenin önemi ve değeri de giderek yok edilmeye çalışılmaktadır. Daha da vahim olanı kadrolu öğretmen yerine, sözleşmeli ya da ücretli öğretmen çalıştırılmakta, bu ise yapılan işi benimsemeyi ve aidiyet duygusunu engellemekte, başarı yerini giderek başarısızlığa bırakmaktadır. Anayasa’da yer alan “eğitim temel bir haktır” ilkesi göz ardı edilmekte, söylem ile eylem bir türlü uyuşmamaktadır. Piyasalaştırılan eğitim gerçeğinde özel okullara, vakıf üniversitelerine yönelik teşvikler verilmekte, devlet okullarının ve üniversitelerinin kalitesinde bir iyileştirmeye gidilmemektedir. Ancak proje ve yardım kampanyalarıyla kız çocukları okutulabilmekte, toplumun % 100 okur-yazar olabilmesi bir türlü sağlanamamaktadır. Tüm bu çıkmazlar eğitimi iyiden iyiye zayıflatmakta, genel bütçeden ayrılan paylar aşağılara çekilmekte, “kendi okulunu kendin yap” söylemi üzerinden, devletin kamu alanından elinin çektirilmesi amaçlanmaya çalışılmaktadır. Yanı sıra, yalnızca okul değil, yurt ve pansiyon sayıları da yetersiz kalmakta, çocuklarımız özel yurtlara mahkum bırakılmaktadır. İşte mevcut eğitim gerçeğimizin portresi tam da budur…
Göstermelik Dil Eğitimi… Araş. Gör. Yasemen Kiriş Günümüzde ilkokuldan itibaren verilen yabancı dil dersleri ne kadar gereklidir, ne kadar verimlidir? Yıllarca ilkokuldan üniversiteye birçok öğrencinin öğrenmekte ve konuşmakta zorluk çektiği yabancı dil gerçekten bir kabus mudur, yoksa korkulacak bir tarafı yok mudur? Kabus ise, neden bir kabustur, kim bu hale getirmiştir, failler ve kurbanlar kimlerdir? Elbette, soru sayısı çoğaltılabilir. Peki ya cevaplar? Yabancı dil eğitimi yaşı gün çektikçe düşüyor. Okul öncesi eğitimde tanışıyor artık günümüz çocukları yabancı dille. Öğrendikleri şarkılar, oyunlar, sayılar, hayvanlar, renkler hatta küçük diyaloglar daha sonraki eğitim kademelerinde zorlanmamalarını ve dolayısı ile yabancı dilden “nefret” etmemelerini sağlıyor. Henüz yazı yazmayı bilmeyen okul öncesi öğrenciler için bu bir zevk… Peki ya diğerleri? İlkokulda okuma yazma öğrenmeye başladıktan hemen sonra yabancı dil dersi de müfredata giriyor. Çoğu zaman, öğrenilmesi gereken birinci yabancı dil İngilizce oluyor. Peki nasıl öğretiyoruz bu dili? Cevap genellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrencilerin ilgilerini çekmek için çok renkli bol resimli hazırladıkları İngilizce kitabı ile. Buraya kadar büyük bir sorun görünmüyor. Kitap zevkli, ilgi çekici lakin bir sorun var ki yeterince anlaşamıyoruz bu kitaplarla. Resimleri, karikatürleri eğlenceli ama anlattıkları yetersiz. Bütün bir dönem boyunca dil öğretiliyor fakat dönem sonunda öğretilen birkaç dilbilgisi kuralı ve bir elin beş parmağını geçmeyen kelime ve cümlecikler: “Hello!”,
“How are you?” Öğretme tekniğimizde de biraz eksik var. Yıllarca öğretmenlik eğitimi alarak öğretmen olmuşuz fakat öğrendiğimiz tekniklerin hiçbirini uygulamadan öğretmeye başlamışız, sloganımız da şu olmuş: “Dilbilgisi dilin kemiğidir.” Bir yere kadar doğru, önemi yadsınamaz. Fakat dilbilgisi lazım olduğu kadar da gereksizdir. Liseye kadar – hatta durum daha vahim, üniversitede bile – en başından tekrar tekrar ezberleyip kullanmadığımız için unuttuğumuz dilbilgisi formülleri uzunca bir süre düşünmeden konuşup iletişim kurmamızı engellemektedir. Buradaki sloganımız ise şudur: “Dil nankördür!” Evet, dil nankördür, pratik yapmadığımız sürece öğrenilen formüller aklımızdan uçar gider. Matematikte de durum böyle değil midir, eğer x2-y2 formülünü kullanmazsak soruda nasıl hatırlarız? Üniversite dönemi de dahil olmak üzere neden yabancı dil öğreniriz, gerekli midir? “Avantajlar dünyasına hoş geldiniz!” Günümüzde yabancı dil bilmek size üstünlük sağlayacaktır. Fakat burada da bir sorun karşımıza çıkıyor, sınavlar: KPDS, ÜDS ve daha birçok benzer sınav... İşte sonuç, çoğu zaman aldığımız dilbilgisi eğitimi ve sonradan üzerine eklediğimiz test teknikleri bizi bu sınavlara hazırlamak içindir. Bu sınavlardan aldığımız not ise bizim göstermelik dil bilgimiz dir. Ne de olsa dil bilmek başka o dili konuşmak başkadır: “Biliyorum ama konuşamıyorum.” Boşuna demiyorlar “Hayatımız test”, ya da “Hayat beş şıklı bir sınavdır” diye. Kabusun kaynağını bulduk o zaman: sistem… Dil öğretmenin ve öğrenmenin basit olduğunu kimse savunamaz, hele hele öğreneceğiniz dil sizin
çevrenizde konuşulmuyorsa. ÜDS’yi bir şekilde geçeriz elbet, ama bir yabancı ile iş konuşamadığımız zaman, hatta bırakın iş konuşmayı, iki kelime muhabbet edemedikten sonra – vücut dili de bir yere kadar iletişim sağlar – bildiğimiz dil, sınav sonuç belgesi üzerinde bir rakam olarak kalacaktır. Dil öğrenelim, dili bütünüyle, denge içerisinde öğrenelim. Yazalım, çizelim, dinleyelim, okuyalım, konuşalım…
*Bu resim MEB’nın 10. sınıflar için hazırlamış olduğu İngilizce ders kitabından alınmıştır.
Gençlerle Siyaset…
Beraber
Gençlerin
İçinde
Olduğu
Yrd.Doç.Dr.Nilüfer Negiz Siyasal davranışların öğrenilmesi ve uygulanması insanların hayatlarında belli dönemlerde başlayarak hayatlarının sonuna kadar devam eden ve çeşitli yaş dönemlerinde farklılıklar gösteren bir süreçtir. Özellikle siyasal davranışın çeşitlerinin genel toplamı olarak ele alınan siyasal katılma süreci, siyasal sisteme karşı ilgi duyulması ve bilgi edinimi ile başlar. Sosyal bir varlık olan insan, ilk şekillenmelerini aile ortamında aldıktan sonra yaşamı boyunca hayatında yer alan tüm sosyal gruplardan etkilenmektedir. Bu süreç, hayatta çeşitli evrelerle gerçekleşir. Gençlik, orta yaş, orta yaş üstü ve yaşlılık olarak belirleyebileceğimiz bu evrelerin her birinde farklı toplumsal roller üstlenen birey, farklı davranış kalıpları sergileyecektir. Siyasal yaşama katılım açısından en hareketli dönem olarak gençlik yılları gösterilirken, yaşın ilerlemesiyle birlikte bireyin sorumluluklarının ve rollerinin çeşitlenmesi siyasal davranış kalıplarının da çeşitlenmesinde ya da farklılaşmasında önemli bir etkendir. Sosyal yaşamda artan bu rol ve sorumluluklara paralel olarak, bireyin siyasal katılım sürecinde azalma görülmektedir. Sonuç olarak, genel olarak yaşa bağlı olarak ortaya çıkacak siyasal katılım eğrisinde, gençlikte yükselen ve yaşlılıkta alçalan bir seyir gözleneceği muhtemeldir.
Gençlikte yükselen söz konusu bu eğilimin kamusal politikalarla desteklenerek gençlerin siyasal sistemde varlık göstermeleri sağlanmalıdır. Bu noktada önemli bir görev gençlere ve onları yetiştiren aile ve eğitim kurumlarına düşmektedir. Bilinçli, eğitimli, ilgili, sorgulayan ve tartışan bir genç nesil ile siyasal sistem, dinamizme ihtiyaç duymaktadır. Siyasal yaşama katılım açısından önem arz eden gençlik kolları, kulüp çalışmaları, dernek vb. kuruluşlarda görev alma gibi faaliyetlerin gençler arasında yaygınlaşması, yukarıda bahsedilen katılımcı bir toplum yaratılmasında oldukça önem taşır. Gençlerin kendilerini ifade edebildikleri platformlarda buluşarak siyasal, sosyal ve kültürel hayata ilişkin fikirlerini ve isteklerini ifade etmeleri, sorgulama yapmaları ve en önemlisi çözüm önerileri getirebilme yeteneğini geliştirmeleri, onlar için ilerleyen yaşamlarında önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Hayatımız Seçim Yrd.Doç.Dr. Hakan Mehmet Kiriş Seçimler gündelik yaşantıların içinde temel belirleyici olan bir noktada yer alıyor. Bugün demokrasinin beşiği olarak adlandırılan İngiltere’de seçimlere katılım ancak %65’i bulabildi. Fransa’da %60. Benzer düzeyde kurumsallaşmış demokrasilerde seçimlere olan ilgi düşük düzeylerde seyretmeye devam ediyor. Ancak Türkiye’de %85 – 90 seviyesinde. Yani Türkiye’de seçimlere katılmak ve oy vermek bir tür hayat memat meselesi halinde kalmayı sürdürüyor. Bunun nedenlerini düşünmek gerek? Buna ek olarak seçim sonuçlarının ne olacağı da Türkiye’de çok önemli ve insanların hayatlarında en çok önem verdikleri konuların belki de en başında geliyor. Peki neden, bunu da bir düşünmeli? Tabii hal böyle olunca, seçim lotoları 1-2 yıl öncesinden başlayarak şiddetini son bir iki ayda daha arttırmış şekilde hergün karşımıza çıkıyor. Ancak bu loto oyununa dahil olanların atladıkları bir nokta var ki, seçim sonuçları öngörülemez… Öngörmeye çalışan da yanılır, inandırıcılığını ve samimiyetini yitirir, hoş olmayan durumlara düşebilir. Seçim Sonuçları Öngörülemez!!! 12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimleri’nin yaklaşmasıyla birlikte gerek ulusal
gerekse de yerel gündemde bir seçim iddiası başladı. Bu konuda kendini iddia sahibi olarak kabul edenler siyasal partilerin oy oranları ve milletvekili sayıları hakkında öngördükleri sonuçları söylemeye ve yazmaya dahası söylediklerini ve yazdıklarını savunmaya meraklı bir üslup içinde oluyorlar. Oysa ki, seçim sonuçları öngörülemez! Seçimler öncesindeki konjonktür bir önceki seçime benzer şekilde seyretse, partiler düzeninde büyük bir değişiklik görülmese ve dahası önemli bir yapısal değişiklik olmasa bile sandık sonuçlarına dair bunları göz önüne alarak tahminde bulunmak siyaset bilimcilerin, gazetecilerin, yorumcuların içine düştüğü temel yanlışlardan birini ortaya çıkarıyor. Seçim sonuçları öngörülemez ama bazı kesitler ve yönelimler hakkında çıkarımlar araştırılabilir. Sağlıklı yürütülen kamuoyu yoklamaları seçmen yönelimleri hakkında kesitler sunacağı gibi, kamuoyundaki hassasiyetleri ve yönelimleri ortaya koyduğu için bazı fikirler sunabilirler. Ancak kamuoyu araştırmalarını kesin sonuç olarak alıp değerlendirmek de önemli yanlışlardan birini ortaya çıkarır. Seçim sonuçlarını öngörmek istemenin ise çeşitli nedenleri olabilir. Bunlardan ilki ve de en masum olanı şüphesiz kerameti kendinden menkuller sınıfına dahil olup ben söylemiştim edasını bürünerek konu hakkındaki ustalığını ilan etmek istemektir. Diğer bir neden olarak belli bir
grubun, partinin ya da adayın lehine kamuoyunu manüple etmek amacı güdülebilir ki, günümüzde dünyada ve Türkiye’de bunun geçerli bir yol olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Ancak Seçimlere Yönelik Kesitler Sunulabilir Partilerin, adayların ve politikaların değerlendirmesi yapılabilir ve somut verilere dayanarak bazı öngörülerde dahi bulunulabilir ancak şunu unutmamak gerekir, hiçbir seçmen hiçbir partiye zimmetli değildir ve seçmenin asıl yönelimi ancak seçim sonuçları açıklandığında tam ve kesin olarak bilinebilir. Bunun aksi mümkün olsaydı seçim yapmaya gerek duyulmayabilirdi. Güvenli ve sağlıklı yöntemler ışığında yürütülmüş araştırmalara dayanmak elbette mümkünüdür. Ancak bu araştırmalar dahi, yapıldıkları zaman diliminden ve yapıldıkları grubun özelliklerinden izler taşırlar ve bu grubun o zamanda genel kitleyi temsil edebilecek yeterlilikte olduğu önkabulüyle değerlendirilirler. Oysa gündemin çok hızlı değiştiği gözden uzak tutulmamalı ve kesin çıkarımlarda bulunmaktan kaçınılmalıdır. Seçmenin Zekasına Güvenmek Gerek Türkiye’de seçmen her zaman siyasetin asli unsuru olduğunu gösterir ve bu yönde oy kullanır. Türk seçmeni masa başı planlarına, kendisini manüple etme girişimlerine ve yapay kampanyalara itibar etmeyen bir karakterdedir. Dolayısıyla
seçmene yaklaşmak inandırıcı ve yakın olmayı gerektirir. Seçmeni siyasal rekabette sonucu tayin eden bir rolde kabul etmek ve buna göre seçimlere hazırlanmak gerekir. Bunun dışında seçmenin zekasına ve olgunluğuna güvenmek ve bunun ardında başarıyı aramak önemlidir. Kısacası… Seçimler hayatımızda bu kadar yer etmişken bir iki noktayı tekrar düşünmek gerek. Onun için başta kullandığım soru işaretlerine atıf yaparak noktalıyorum. Gerisi size kalmış…