M U H A M M E D İKBAL SOZLUGU
it
n
LAMURE
AHMET ALBAYRAK Bursa'da doğdu. 1992 yılında Uludağ Üniversitesi, İlahiya...
113 downloads
1217 Views
8MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
M U H A M M E D İKBAL SOZLUGU
it
n
LAMURE
AHMET ALBAYRAK Bursa'da doğdu. 1992 yılında Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi'nden mezun oidu. Bir süre öğretmenlil< yaptı, flynı üniver sitede "Ergenlerin Dinî Gelişiminde Sevgi ve Korku Motifinin Etkin liği" başlıklı tezi ile yüksek lisansını 1995 yılında tamamladı. Dok tora çalışması ile ilgili olarak 1999 yılında Pakistan'ın Lahore ve islamabad şehirlerinde araştırmalarda bulundu. "Muhammed ik bal'in Kişiliği ve Öngördüğü insan Modeli" başlıklı doktora tezini 2001 yılında tamamladı. 21-24 Nisan 2003 tarihlerinde
Pakis-
tan'm Lahore şehrinde düzenlenen dünyadaki ikbâl çalışmalarının ve perspektiflerinin değerlendirildiği Uluslararası ikbâl Konferansı'na katıldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Rize İlahiyat Fakültesi, Din Psi kolojisi Anabiiim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İkbal'in Düşünce Dünyası isimli kitabı yayına hazırladı. Genç lik, Din ve Değerler Psikolojisi başlığıyla yayınlanan kitapta ise bö lüm yazarlığı yaptı. Ayrıca çeşitli akademik dergilerde yayımlanmış makaleleri, ulusal ve uluslararası düzeyde yayınlanmış tebliğ me tinleri vardır
IÇINDEKILER önsöz
9
Akıl
14
Allah (c.c.)
20
Arayış
24
Arzu
28
Aşk
32
Basiret
38
Batı
42
Benlik
46
Cesaret
52
Dağ
56
Derviş
60
Doğu.....
64
Dost
68
Dua
72
Faaliyet
74
Fakir
78
Felsefe
82
Fıtrat
86
Güzellik
90
Hakikat
92
Halife
94
Hayat
98
Hicret
106
Hürriyet
!08
İbadet
112
ideai
I 18
ilim
122
insan
128
islâm Birliği
136
islâm Ülkeleri
140
İstemek
144
Kendini Tanıma
148
Kendisi Hakkında
154
Keşmir
162
Korku
164
Kölelik
168
Kur'ân
172
Mekân
176
Mevlâna
184
Millet
^188
Miraç
194
Muhammed (s.a.v)
I 98
ölüm
206
Ruh = Can
210
Şair
214
Şiir
216
Şiiri
217
Tefekkür
222
levhid
224
Ümit
230
yalnızlığı
234
Zaman
238
Eserde Kullanılan Rumuzların İşaret Ettikleri Kaynaklar:
244
İkbal'in Eserleri
246
ÖNSÖZ Şiiri yeterince incelenmeden İkbâl anlaşılamaz, ikbâi dünyası nın ana çizgileri, kendisinin mısralarında kodlanmıştır Kalbinin ve zihninin en mahrem sırlarını ve mahiyeti İtibarıyla bütün açıklı ğını, pergelin sabit ayağı gibi. ikbal'in, hayatının her devresinde durduğu merkez noktasını ve onun düşüncesinin bütünlüğünü, taşıdığı misyonunu ancak şiirlerinden anlayabiliriz. Doğu'nun düşünce dünyası, kendisini şiirle ortaya koyar. Batı'da şiir, daha çok estetik zevkleri ifade ederken. Doğu'da aynı za manda zihnî düşünceyi de içeren hh paradigmayı belirler. Bir gele nek çizgisi üzerinde eserler veren şair ve düşünürlerin manzum eserlerini göz ardı ettiğimizde. Doğu'nun İÜm, kültür ve irfan biri kimine ulaşmamız mümkün değildir. Mevlânâ'yı nasıl Mesnevî'de, Dîvân-ı Kebîr'de bulabilirsek, ik bal'i de Câvidnâme'de, Darb-i Kelîm'de bulabiliriz. Tarlan'ın ifade ettiği gibi ikbâl, ilhamının esiridir, ikbâl, "Vüzİerce asırda bir Attâr yetişmez." dese de, kendisi onların mesajlarını taşıyabilecek ve onların kokularını bizlere ulaştırabilecek yetkinliktedir. ikbâl, çağdaşı Tagore gibi şiiri ve aksiyonuyla bir misyonu ye rine getirmektedir. Tagore, Hint milletinin hayatî meseleleri söz konusu olduğunda, bir şair duyarlılığıyla halkına yol göstermiştir. İkbâl de, Hint alt kıtasını da kapsayan islâm dünyasında yeniden hakikat medeniyetinin ihyası için gayret sarfetmiştir.
/o
MUHAMMED
İKBÂL
SözLüqü
Kendisinin temel ideallerinden biri, bilgiyi, hem irfan hem de refleksiyon haline getirebilmektir Söz konusu idealin gerçekleşebi leceği zemin, tevhide dayalı hakikatin ve yansımalarının idrak edil mesinin mümkün olduğu kalptir. Bu süreçte motivasyonu sağla yacak ana unsurlar, aşk ve arzudur Ona göre aşk, sadece bir duy gu değil aynı zamanda epistemolojik bir süreçtir Hümanist Psikoloji'nin 'kendini gerçekleştirme' teorisine kar şın, 'kendini bilme' merkezli yaklaşımı, bu sürecin temelini oluş turur 'Mutlak Benlik' paydası üzerine inşa ettiği benlik teorisine göre aşk. insanda var olanı deşifre eder Bilginin irfan haline dönü şebilmesi, önce insanın kendi derûnunu keşfetmesiyle başlar. Bu aşamada, insandaki bilginin farkına varılması, ontolojik bir düz lemde meydana geîir
Bu çalışmamızda, ikbal'in Türkçe'ye çevrilmiş şiirlerinden mıs ralar aktararak, temel konulardaki düşüncelerini belirlemeye çalış tık. Derlediğimiz mısralar, ilgili konular hakkmda İkbal'in yazdıklannın tamamı olmasa büe, onun bakış açısını ortaya koymaktadır IVletni çözümleyerek mısraları kendi bağlamlarından kopardık: ancak İkbal'in bütün eserlerini okuma fırsatı bulamayan veya şiirlerindeki yaklaşımlarını yeterince bilmeyen okuyucu için. bu mısralan yeniden inşa etmeye çalıştık. Bütünü oluştururken her bir aiıntının, önceki ve sonraki ile bağlantısına dikkat edilmiştir yine de ikbâl araştırmacılannm, Schleiermacher'in
hermenötiksel döngü dediği,
parça-bütün ilişkisini birlikte ele almaları gerektiğini söyleyebiliriz. İkbâl, hayatı boyunca sürekli arayış içerisinde olmuş bir insan dır. O, nihayeti istememektedir Düşüncelerini son nefesine kadar yazmaya devam etmiştir Bundan dolayı, ikbal'den parça olarak yapılan bir alıntının, hayatının ve düşüncesinin bütünlüğü içeri sindeki yeri önemlidir
ilgili eserin, düşünsel olgunluk açısından
hayatının hangi devresinde yazıldığını gösteren listeyi de kitabın sonuna ekledik.
ÖNSÖZ
ı ı
ikbâ! ve onun gibi tarihte kalıcı iz bırakmış kişilerin fikirleri, bir bütünü ihata ettiği için bunları belirli konulara göre indirgeyen bir tarzda ele almak, bazı yetersizlikler doğurmaktadır. Mesela ikbâl, halife derken insandan, aynı zamanda benlikten, fıtrattan, haki katten de bahsetmektedir. Herhangi bir konudaki mısranın hangi konuya dahil edileceğini belirlemek, ayn bir problemi beraberinde getirmektedir. Okuyucularımızın, bu problemi kısmen giderebil mesi için, akı! veya aşkla ilgili maddeleri zıttı olan veya konusu itibariyle benzer olanları birlikte okumalarını tavsiye ederiz. Alıntılarımızın sonunda parantez içinde yer alan rumuzlar, mısraların geçtiği eserlere işaret etmektedir. Söz konusu eserlerin listesi, kitabın sonunda verilmiştir. İhtiyaç duyulan bazı yerlerde, eserlerin orijinal metinleriyle de karşılaştırmalar yapılarak çeviri metinler üzerinde küçük düzeltmeler yapılmıştır. İkbal'in anlam dünyasını belirlemek üzere çizilebilecek harita, sanıldığından çok daha geniş bir alanı kapsayacaktır, ikbal'i oku mak ve tanımak isteyenler için bu eser, başvuru kaynağı niteliğin dedir. Onun basiretinin genişliği, arzu ve ideallerinin enginliği fark edildikçe, ikbal'e ve eserlerine duyulan ilgi artacaktır. Bu kitabın, ülkemizde İkbal'in bütün boyutlarıyla anlaşıiabilmesinde mütevazı bir katkı sağlamasını arzu ediyorum. Çalış mamdan dolayı Yüce Mevlâmıza minnetle hamd ederken, İkbal'in ruhunun da şâd olmasını diliyorum.
Mmet
Mbayrak
r
^ "Aşk vilâyetinden yeni bir ordu kuruyorum. Zira aklın, isyan ve şekaveti yüzünden İslâm tehlikededir. Zamane, asla onun hakikatini bilmez. Çılgınlık, aklın boyuna en uygun gelen kaftandır."
—
ılLül
;i- AKIL
"Aklın sermayesi, korku ve şüphedir Aşktan ise azim ve yakîn asla ayrılmaz." ^
"Aklın faaliyeti, aigı ve duyuların bilgisine bağlıdır. Senin
iSacın da, gönül ehlinin sohbetinde irşat olmandır." °
"Müslümanjn tabiatı sevgi yüzünden yüksek ve galiptir.
Müslüman, eğer âşık değilse kâfirdir" s?=
"Eğer ne derviş ne de sultan değilse Müslüman, kâfirdir
Mü'min ise fakirlikte bile sultan gibi iş yapabilir." '^^ s?°
"Meleklerin kudreti yetmez erişmek aşk makamına. Bu
cür'eti fazla olan insanın işidir yalnızca!" sp>°
"Mü'min kul, aklın uğrak yeri aşkın ta kendisidir; kâinat
dizisinde meclisin ateşi ve hareketidir." ™ "Aşk insanın ruhunda fırtınalar kopanr. Her yol bu aşkı senin diyarına götürür. Çalıştım, çabaladım diye hiç gururlanma! Seni Hak diyarına işte bu yol götürür." ^
"Bir pervasız cilvesiyle cihanı yakan akıl, cihanı aydınlat
mak usûlünü aşktan öğrenir. Mevlânâ'nın hummalı aşkından Fârâbî'nin hayretine kadar, her zevki senin canına tattıran
aşktır.
/İŞK
35
İnsanı sevinçten çıldırtan bu kelimeyi söyleye söyleye raks ediyo rum. Bütün takatsizliğime rağmen gönlüm ancak aşk ile huzura kavuşur. Her derin mânâ kelime ile ifade edilemez. Bunu anlamak için biraz gönlünle başbaşa kalmalısın!" ™ "Eğer ihtiraslı değilsen sana ince, manâlı bir söz söyle yeyim: Neticesiz feryatlar, aşkı daha fazla olgunlaştınr." y>»
™
"Kara topraktan yetiştim de gül şekline hüründüm; yok
sa ben Ülker'den uzak düşmüş bir yıldızım."'™' "Biz aşk halvetgâhında yetişmişiz. Toprağı ayna gibi pı rıl pınl bir hale getirmişiz."'™' "Bana hayatın remzini öğrettikleri zaman ruhumda bir ateş alevlendirdiler. Bir yürek yakan nağme getirdim, aşkın gençlik devresini getirdim. ...Ben kendimi bildim bileli kendini beğenmiş bir insan değilim. ...Benim yaratılışım aşk ile yoğrulmuştur. Çerçöp ile ateşin bir araya gelişinden vücuda gelmiştir." s?=
"Aşk nice kıyametler kopardı feryadımdan. Voksa sön
müş, sükûta boğulmuş bu mecliste kavga çıkmayacaktı." ^ "Darmadağınıktır aşkın her işi. Şiirlerim daha da dağınık tır belli. Bazen sevgiliye ulaşmak arzusundayım; bazen de daha çok hoşuma gidiyor ayrılık ateşi." "S"
"Aşk geçidini kolay geçti ikbâl. Aşk tek yol oldu bu akıl
lı insana." '•^^ s?»
"Hayat pazarında aşk, satılık mala benzer. Bazen ucuz,
bazen de çok pahalı satarlar. Uyanasın diye ben biraz inledim; yok sa aşk öyle bir iştir ki, efgan etmeden dahi âşıklar onu yapar." ^ "ilâhî aşka erenin göğsünde nefes mumu yanar durur; fa kat söz söyleme kudretinden uzak olur." s?"
"Ey aşk, ey gönlümüzün iç mânâsı (remzi), ey ektiğimiz
tohum, ey biçtiğimiz mahsul, gel; tıyneti toprak olan insanlar artık eskidiler. Bizim çamurumuzdan başka bir adam vücuda getir!"
36
MUHflMMED İKBÂL SÖZLÜqÛ
"Mollanın haşri, mezarın çatlaması, sûrun sesidir Heyecanlandıncı aşk, başlı başına bir kıyamet şahabıdır." sp»
"Memleketin şeriat büyüğüne hakaret ne haddime. Ama
mesele şu ki ben gönül yolunu aramaktayımdır." '"^^ "Ben, artık aşktan başka bir şey bilmiyorum, düşünmü yorum. Herkes bana ne derse desin, umurumda değil. Artık ilme dahi ihtiyacım yok. Ben sadece yanarım, ağlarım, kıvranınm. eririm." '™' "Allah dostlarının her işinin olgunluğa gidişi aşktandır. Aşk hayatın ta kendisidir, ölüm ona haramdır." ""^ s?»
"Yapacağın işler hakkında aşktan öğüt al ve ne istersen
yap. Zira aşk, akıl ve hikmetin özüdür," v?»
"Âşık mısın? Cihetlerden cihetsizliğe koş! Ölümü kendin
için haram et!" ^
"Kendinin âlemini âşık kendisi yapar. Sonu olan âlemle
onun gönlü uyuşmaz," "Her ne kadar dil cesur, dava da pek tatlıdır; aşk hakkın da sadece şunu diyebilirim; Ondan bahsedilemez." "Tek çaremiz şudur; aşktan fütuhat dileyelim; onun önünde secdeye kapanıp murad isteyelim!" ™
"Bakışın iğnenin ucundan dalıa keskin, Dalıa nafiz kılarsan. Cevher gibi aynanın ta gönlüne sızacak Yolu bulmak mümkündijr. ...Ne bu âlem perdedir ne öbür âlem ona Görmek kudretin varsa bakıp görebilirsin."
BASIRET
BJRSİRET
39
"Göz, onun yürüyüşünü sükûn görsün diye ırmağının dalgası incide bağiandı. Onun ateşi derin bir nefes aldı. Bu nefes lâle olup bir daldan kendini gösterdi. Senin fikrin ham. anlayışın biraz ağır ve sakat," ™ "Öyle gazel söyle ki yaratılış sazında nağmeye uysun diye perdeyi değiştirsin, Yaratılışla aynı ahenkteki gazeller hiçbir işe yaramaz." "İnsan, kendini toprağa mensup hissederse, gönlündeki Allah nuru söner." ™ s?°
"Mollanın cenneti yemek, uyku, şarkıdır; âşığın cenneti
ise vadığı müşahede etmektir," ^
"Her zerrenin gönlünden bir niyaz yükselir, der ki: Ey gö
ren, bana bak, beni gör. Bir bakışın feyzi ile beni var et. Bir şeyin zâtının kemâli, var olmaktır; bir gören tarafından görülmektir," s?"
"Vaşlı göz yakamıza bu yıldızları döktü. Bu görüş zevki
dir ki. feleklerin dışına fırlatıp attı bizi," "Muhabbet hararet ve iştiyakının zevali yoktur, Vakîne varmanın ve görmenin de sonu yoktur," "Görmek kabiliyeti, rûşendiilerin sohbetinden artar. Gör memek derdinden sürmeyi nasıl arıyorsun?" ^
"Ey görebilen kimseler, görme zevki iyidir. Kabul, ama bir
şeyin özünü göremeyen bir göz neye yarar?" "Göz basîr ise, her şey görülmeye değer gözün terazi sinde tartılacaktır."
^0
MmnMMtD
s?»
IKBÂL
SÖZLÜMÜ
" B u topraktan yapılmış beden içinde kalp uyanık ve zin
de ise senin basiretin ay ve güneş aynasını kırıp atabilir." s?»
"Mânâ gözünü bir aç, ey hiçbir şey görmeyen! Gözleri
nin önünde olan şeyden bihaber!" s?»
"Varlığın ta kalbine nüfuz edip oradan inci gibi değerli
sözler bulup çıkaran ve kolayca söyleyen insan ne bahtiyardır." ^ "ilâhî gerçekleri görmekten yoksun ise gözler; kalplerde dünyaya hükmetme kudreti kalmaz artık." sp«
"Bakışın iğnenin ucundan daha keskin, daha nafiz kılar
san; cevher gibi aynanın ta gönlüne sızacak yolu bulmak müm kündür. ...Ne bu âlem perdedir ne öbür âlem ona; görmek kudre tin varsa bakıp görebilirsin." s?"
"Sabahı, yıldızlan, şafağı, ay ve güneşi derinleşen görüş
le satın almak mümkündür" " B u dünyada cennet de var. Cebrail de, hûrî de; ama gözündeki görme kudreti nerede?" '^^ "Her inci sedefini kırmıştır, lâkin görmeye hazır olgunlu ğun yoktur." S9«
"Gizli de olsa bu toprak vücutta tecellî zevki vardır.
Gafil! Görmeyisin görüş melekesine sahip olmayışındandır!" s?»
"İnsan gözdür, bakiyesi deridir. Göz demek, görmek demek
tir. Bütün vücudunu bakışta erit! Nazara git, nazara git, nazara!" s?"
"Senin görüşün ve idrakin tamamen yanlıştır; aklın kifa
yetsizdir. Sen, bunlarla ancak Musa'nın akıbetine uğrarsın." »
"Adı benlik olan bir nûr noktası, bizim bir avuç topraktan
başka bir şey olmayan varlığımızın altında hayat kıvılcımıdır." "Benliği tohum gibi ekiyorum. Benliği O'nun için muha faza ediyorum." "Eğer fânî olmak istiyorsan benliğinden kurtul; eğer be ka istiyorsan kendini benliğinle mâmur bir hale getir Ölmek nedir? Benliğinden gafil olmaktır, ..,yusuf gibi benliğinde makam tut; esirlikten padişahlığa yüksel." "Ey balçık üzerinde gül gibi gurur ile kurulan insan! Sen de benliğin rahminden doğmuşsun. Benlikten geçme, bekaya nail olursun. Bir katre ol, denizi içen bir katre oi. Sen ki benlik nuru ile parlıyorsun; bu benliği kuvvetlendirirsen ebediyete erersin." "Benlik bağından kurtulan ölmüştür. Yabancılada birle şen ölmüştür."
BENÜK
s?»
49
"Sen kendi benliğini, İslâmî değerini kaybettin. Durma
araştır artık kaybedilen o şeyi." "Hakimiyet de efendilik de, benlikte gizlidir, araştır, işte bu en emin yoldur ve zafere yöneliktir." '^'^ "Küre-i arzın sekenesi, ben nakdini harcamıştır; takdir mefhumunun nüktesini öğrenememişlerdir/Bu ince remiz, bir ke limede gizlidir: Sen başka olunca O da başka olur." s?°
"Benlik, kendinde mevcut mümkinât âlemini izhâr için
kendi içindeki düğümü çözer. Sende uzağı gören nûr yok. Sen onu fânî ve muayyen bir zannan için mevcut sanıyorsun. O gelen ölümden niye korkulsun? Benlik pişip olgunlaştı mı ölümden münezzehtir." '•^^ s?-
"Var olma nedir? Yalnız benlik özünün ortaya çıkmasıdır.
Kendine baksana, cevherin ortaya çıkmış değildir" ™ "Binbir çeşit düşünce, benliği öldürmektedir." "Benliğini yetiştirip geliştirmeyen kişiye zaman içinde değerli hediyeler verilmeyecektir!" »^ş»-
"Islâmiyetin ruhu, benliğin nuru ve ateşidir. Hayat İçin
benlik ateşi, nurlu ve huzurludur. Her şeyin özü, her şeyin kayna ğı budur, flma tabiat bu ruhu gizli kılmıştır." "Benlik, muhabbetle kuvvet kazanınca, onun kudreti âlemi emri altına alır. Onun pençesi Hak pençesi olur. Ay onun bir parmağının işareti ile ikiye bölünür." ^1^
"Benliğin kendini anlamaya seni mecbur etsin. Civa
olma; zerrelerini berkiştir, sertleş; gümüş ol. Benlik telinden bir nağme vücuda getir. Benliğin sırlarını aşikâr et." s?°
"Sen de bedeninin içinde benliği mamur'hale getir.
Kendi bir avuç toprağını, iksir yap." "Cihan fânidir, benlik bakîdir; başka bir şeyin bekası yoktur."
50
MUHAMMED
s?°
İKBAL Söztügü
"Benliğin dennlil-
"Hür adam, derin ve uçsuz bucaksız bİr deryadır. Deniz
den su al, oluktan değil. Bu insanın göğsü, ateş üstündeki tencere gibi kaynar ve coşar. Onun nazannda heybetli dağlar bir avuç kum gibidir. O, sulh zamanında meclisleri neşelendiren insandır, çeme nin üzerinde bahar rüzgân gibi eser. Mücadele anında o kendi ka derini bilir. Kendi mezannı kazar hem de kendi kılıcı ile. Ey çok sev diğim, bizden ok gibi kaç; onun eteğine sanl, hem de en derin bir acz içinde... Gönül tohumu su ve çamurdan yetişmez, onun için gönül sahiplerinin nazarı kâfîdir Eğer bu âlemde böyle bir insanın eteğine sanimazsan, on para etmezsin. (Bir çöpe değmezsin.)" ™
70
MVHAMMED
S9"
IKBÂL
SÖZLÜMÜ
"Ona (hür insan) yaklaş, ona mahrem ol: bizlere yaban
cı kalabilirsin. Evin viran olsun, zaran yok, fakat ev sahibi oi. Bu dönüp duran felekten az şikayet et O, diri insanm sohbetinden hayat kazan. Sohbet, kitaptan öğrenilen ilimden çok daha güzel dir. Hür insanlann sohbeti, insan vücuda getirir" ™ "Ey gafil, dini, kitaplarda arama! ilim ve hikmet kitaptan öğrenilir. Din ise ehluilâhın nazanndan öğrenilir. ...Gönül hastalıklannı gönül sahipleri tedavi eder" s?°
"Gönlü parlakların sohbeti bir iki ân sürer ama bu ânlar
varlık ve yokluğun sermayesidir" "Ariflerin nefesi, sabah rüzgarı gibidir, işte bu nefesten damarlannda mânâ nemi vardır. Eğer bir Şuayb sohbeti nasip olur sa çobanlıktan Musa'lığa geçiş iki adım kadardır," '"^ "Pîderin hırkaları altındaki testiler, şimdi boşalmış gitmiş. Yazık ki gençlere has, o şarabın yerini hiç kimseler bilmiyor," ^ "Ateşli aşktan bahsedeceğim. Kabul et. Bir fakirden sultanlığın ruhunu, inceliğini, mânâsını Öğren." s?°
"Ey sen ki. Senin kutsiyete ermiş fertlerin (evliyan), pey
gamberler mertebesindedir. Senin aşkınla bağn parça parça olan lar, gönülleri dokuyanlar, vücuda getirenlerdir,. Bir pervaneden yanmanın inceliğini, derin mânâsını öğren, Ateş içinde bir saray bina et. Canına aşkı yerleştir Mustafa ile olan ahdini tazele," ^
"Ey cahil! Sen de bir gönül ele geçirmeye bak. Sevgiliye
bir mahfe hazıda. İcabında kendini feda et. İcabında onu elinde tut, 'Niyaz' tuzağını kurup 'nâz'ı yakala." ^
"Yıldızları mızrakla delip de ipe dizen, kahramanların
büyük, uyanık himmetine kul kurban olayım ben." "Allah dostlarının eli, Allah'ın elidir; iş becerir iş yapar, işi halleder ve galip geür"
"Bir balbksa toprak kalıptan kıvılcım çıkmamaktadır." "Fikrin ilâhî aşkı bulmasıdır hayatın gayesi, anlamı." s?»
"Hayat, bir şeyi feth-ü zapt etmenin ifadesidir."
\?=
"Hayat sona erişmemektir Sefer bizim için ebedî hayattır."
/ 00
MUHAMMED
İKBÂL
SÖZLÜÇÜ
"Hayatın kemâli Zât'ı görmek, onun dîdârına vâsıl olmak tır. Yolu da, cihet kaydından kurtulmaktır." s?°
"Hayat, yuva yapan bir kuş değildir O, renk kuşudur; sa
de bir uçuştur. O, hem kafestir, hem hürdijr, hem de nağmeiede feryat eder .,,0nun şifaları derdinin içindedir. Dün gece ve yarın onun bugününden doğar" s?=
"Hayat her an müşkülât çıkarır. Fakat o, müşkülleri ko
laylıkla atlatır Her ân yeni bir şey yaratır; daima işleri ter-ü taze dir," v?»
"Hayatın alevi, görünmeyen aydınlığını göstermek için
kendini kendi dumanı ile perdeliyor." "Hayatta daima inlemek, yanmak, dağ, çöl ve ovaların kalbini bir nefesle yakıp eritmek ne güzeldir! .,,Bazen lâlelerle köpürüp taşan bir bahçeye girip orada 'Bir'den başka bir şey gör memek, bazen de dikeni gülden ayırmak ne güzeldir!" '™' "Zavallı cahiller, hayatı geçici ve devamsız zannededer Geçip giden hayat daima yücelerdedir, bilmezler!" '•^^ "Her işin içinde can gibi bir maksat gizlidir,. Hayat, onun harareti ile kendini yakar, lâle gibi içinde ateş toplar." ™ "Hayat, bir tohum ekmektir. Mahsulü kuvvettir. Hak ve bâtıl arasındaki ince farkı, kuvvet mefhumu ile izah edebilirsin. "S"
(E)
"Dünyanın sinirlerinin oynayışını, kımıldanışını gördüm.
Ayın damarında nasıl kan dolaşıyor, gördüm. Gecelerde insan için gözyaşı döktüm. Ve neticede hayat sıdarının perdesini yırttım," "Sıdarm perdesini boydan boya yırttım ben. Senin haki katleri görmeme hastalığın çok eskidendir," '•'^^ "Yarasız yaşamak, yaşamamaktır; ayağın altında ateş bu lunurken yaşamak lazımdır Bu şekilde yaşamak, Ben'in takdiridir. Böyle bir takdirden, Ben'in tamiri mümkün oluyor"
Hnmr
s?-
i Ol
"Hayatın yüksek ve alçak seslerinden haber.al! Hayatın
mukadderatından da haber al!" ss>°
"Hayat, "Cenab-ı Hakk'ın rahmetinden ümidinizi kesme
yiniz." mealinde olan âyet ile tahkim edilmiştir" s?»
"Hayatın aievi, görünmeyen aydınlığını göstermek için
kendini kendi dumanı ile perdeliyor. Göz, onun yürüyüşünü sükûn görsün diye ırmağının dalgası incide bağlandı." "Anî bir varlık, ebediyetten nasibi yok! Diri iken yine ha kikî hayattan nasibi olmayan bir insan!" sp-
"Sen gözünü kapadın; cihan rüyadır dedin: A ç gözünü
bu rüya, uyanıkken gördüğün rüyadır, başka değil." ^ sp°
"Hayat, çalışmaktır, hak istemek değildir. Bu ise ancak
enfüs ve âfâkı bilmekle olur." ™ sp°
"Hayatın sırrı, iş ve faaliyetin altında gizlenmiştir. Haya
tın kanunu yaratma lezzetidir Kalk, yeni bir âlemin halîâkı ol; ale vi bağnna basıp ibrahim Halîlullah gibi şöhret kazan." SP-
"Sen hayatı sadece nefes almak sanırsın. Ve öylece yaşar
sın. Bilmezsin ki yaşamak günlerin büyüsünü kırmak ile kâimdir" ^ sp°
"Sedefinin içinde inci yapmak... Hayat bu; alev içine da
lıp erimemek... Hayat bu." ^ s?=
"Hayatın buhran ve ıstırabını bir kere idrak ettin mi,
artık canına bir an huzur nasip olmaz."'™' SP-
"Hayat bir sedef ise, benlik bir yağmur damîasıdır Dam
layı inciye çeviremeyen sedef neye yarar?" ™ SP"
"Hayat denizi durmadan dalgalar kaldırmakta, her şey
yaşama, yükselme ve ilerleme arzusunda." sp"
"Madem ki âlemin hayatı benlik kudretindedir, o halde o
ne kadar metin ve muhkem olursa hayat da o derece metin olur"
; 02
MUHAMMED İKBAL
SÖZLÜQÛ
"Benlik, hayat kudretini bir araya topladı mı, hayat ırma ğından muazzam bir deniz vücuda getirir." s?"
"Varlığımız, yokluğumuz bir hayat şûlesindendir. Lâkin
benlik lezzetini tatmak için kıvılcım gibi parçalanıyoruz."'™' "İlâhî kudret senin sazına mızraplık yaptığından nağme lerinde gözler önündedir hayatın zamiri," " B u cihan, bir kervanın geçit yoludur. Bu cihan, mü'mi nin İman parasının ayandır. Sen onu elde et, o seni ele geçirmesin; seni şarap gibi testisine aktarmasın." s?"
"Ben, saz çalmasını bilmem; lâkin hayat nağmesi nedir
bilirim, Ağaç dallarında o kadar şakıdım ki, gül bülbüle, bu kimdir diye beni soruyor"'™' ss>=
"Kardeşim, ben sana hayatı anlatayım: Uykuyu hafif
ölüm, ölümü de ağır uyku bİl." "Gönlü diri olanlar nazarında hayat, cefâya talip olmak tır" s?"
"Karanlıklarda Hızır, iskender'e şöyle dedi: Ölüm güç,
lâkin hayat daha güç!"'™' "Her ikisi de birbiri için o derece lüzumludur ki, bilmiyo rum hayat mı daha güzel yoksa ölüm mü!" s?^
" B u eski kervansarayda (dünyada) ölüm ve hayattan ne
sorup duruyorsun? Yaşamak, canı eksiltmek, ölüm de canı kopar maktan başka bir şey değildir ki!" "Hayat ölümle karşılaşınca ne yapsındı? Ölümle de sa vaştı ama yenmek imkânsızdı! Hayat, ölümle mücadele için dün yaya indi. Ölüme karşı direndi, direndi ve kendinden geçti." sp-
"Geçicidir sanatın da tekniğin de bütün harikaları. >bk-
tur, yoktur dünya işlerinin kadcılıklan. Her şeyin önü de, sonu da, zahiri de, bâtmı da fânidir. Yapılan eski de olsa, yeni de olsa, son
103
durağı yine fâniliktir. Buna rağmen Allah dostlarının eseri olan eşyada bir ölümsüzlük bir ebedîlik vardır âdeta!" '^^ "iş yapma fırsatı, bir-iki nefeslik hayat gibi pek kısadır. İki nefeslik hayatın karşılığı da uzun kabir geceleridir. Nihayet bi zim evimiz sessizlik çukuru kabirdir; o halde ölmeden gökleri tit reten kahramanlıklar göstermelisindir!" s?=
" B u cihan bir anlık zamandır; o cihan bir anlık zamandır.
Ben ancak ebedîyim; ebedî olan benim." ^ s?"
"Ey renk âlemi, bu arkadaşlığımız. Daha ne kadar sürer?
Senin gideceğin yer ölümdür, benimse aşk." s?"
"Damarlarda kan dolaşmış dolaşmamış ne çıkar. Asıl
hayat, ciğerin aşkla yanışındandır." "Canımda hayat ve ölüm mücadelesi var. Ben gözlerimi ebedî hayata dikmişim. Senin toprağını cana yabancı gördüm; v ü cuduna kendi canımdan üfledim. Yüreğimdeki bu ateş beni yakı yor Benim bu meşalemle geceni aydınlat." "^^^ s?^
"Hayatın şerefi, sert ve mukavim olmaktır. Aciz, değer
sizlik, pişkin ve olgun olmamaktan ileri gelir" ^
"Hayat insanın sînesindeki nurdan bir kement atar; al
çak, yüksek ne varsa avlar. Kendini onun vesatatı ile kendine bağ lar..Mâsİvânın boğazını sıkar Bir gün, iki âlem de onun avı olur ve büklüm büklüm kemendinin içine düşer Eğer bu her iki âlemi de ele geçirirsen seni saran şey ölür sen ölmezsin. Talep çölüne aya ğını gevşek basma. Evvela kendinde olan âlemi ele geçir Eğer aşa ğı tabakadan bir insan isen kendindeki âlemi ele geçirdin mi yük selirsin. Allah'ı mı istiyorsun kendine daha yaklaş." ^
"Cihanda hayat, O'nun dinine tabi olmakla kabildir
O'nun vazettiği kanunlara uymayanın yaşaması imkânsızdır Ey koltuğunda O'nun kitabını taşıyan insan, derhal onun emrettiği işleri yapmaya başla."
/ 04
MUHAMMED
İKBÂL
5ÖZİÜQÜ
"Ey hayatın sırrına ermemiş ve hayatın sonundan ve baş langıcından gafil olan insan. Ağyar düşüncesinden elini, eteğini çek; uyanık olanm ruhunda uyuyan kuvvet ol." "Senin dar fikrin ve ruhun bu dünyada genişler, işlerin bu dünyada kıvama gelir, kemâle erer" "Hayatın kemâlini istiyor musun? Gözünü açmayı ve ancak kendini tetkik etmeyi öğren... Cihanı bir yudum su gibi içmeyi; aşağı yukarı mefhumlarının bizi saran büyüsünü bozmayı öğren..." ""^ "Hayat tezgâhında ne nakışlar dokudum. Ne kadar gide cek şey gitmedi. Ne kadar olacak şeyler olmadı," sş^
"Hayat, kendi yerinde benliğine sahip olarak kalmaktır
Benlik bahçesinden gül dermektir." s?»
"Kendini göstermek yaşamaktır; kendi vuruşunu dene
mek yaşamaktır," sp»
"Var olan âlemi ölç! Kendini bu âlemde söz ve hüküm
sahibi yap!" s?»
"Sen, ey iyi adam, doğmak yolundan bu dört cihetli dün
yaya geldin. Yine doğmak suretiyle dışarıya çıkabilirsin, bendleri kendinden açabilirsin! Halbuki bu ikinci doğum su ve topraktan de ğildir; onu sahib-i dil olan biliyor! O doğum mecburîdir; bu, kendi ihtiyanna göre; o, perdelerde gizlidir, bu aşikârdır. O doğum ağla makla oluyor, bu gülmekle, yani o arayandır, bu bulan. O, kâinatta sükûndur ve seyretmektir; bu, tamamen cihetlerden dışarı dolaş maktır, O, gün ve gecelere muhtaçtır; öbürü için gün ve gece yal nız binektir. Çocuğun doğması karnın parçalanmasındandır; eren lerin doğması âlemin çatlamasındandır. Dedim ki: Bu doğumun ne olduğunu bilmiyorum! Dedi ki: O, hayatın şanlanndan biridir" "Başka bir âlemde doğmak güzeldir, yeni bir gençlik ele gelsin diye."
HA-m
sp"
105
"Cihan gönlün:ıüzde olduğu için gönlün:ıüz cihandadır.
Bu düğümü çözmek yok... iyisi mi, sus!" sp=
"Gözü Hakk'a karşı açmak, ubudiyettir. Kendini perdesiz
görmek, yaşamaktır." s?»
"Hayatın İç yüzünü, mahiyetini bildiğim için sana onun
sırrım söyleyeyim. İnci gibi evvela kendi içinde çalkanmak, sonra gizlendiği yerden meydana çıkmak... Hayat başkasını tavaf etmek ten kurtulmak, kendini Kabe olarak tanımaktır." "Hakk'a naip olan İnsanın gizli varlığı, hayatın sırrıdır. O, hayat sazının işitilmemiş, duyulmamış bir nağmesidir" s?-
"Kâmil mü'minin kor halindeki ateşinin her kıvrımında
yüz alev vardır Hayat, kemâlini onun cevherinden alır."
i HîCRET
Hicm
•i?"
107
"Mü'minin lıarbi nedir? Dost'a doğru hicret, dünyayı
bıral<mak, Dost'un köyünü seçmek!" s?"
"Bir an kendi kendisi ile yalnız kalabilen insanın kemen
dinden hiçbir av kurtulamaz." "Bir müddet gönül Hira'sında otur. Kendini terk edip Hak diyanna göç et. Hak ile kuvvet kazandıktan sonra kendine dön; hevesin Lat ve Uzza'smm kafasını kır." "Hicret, Müslüman hayatının usul ve an'ânesidir. B u , Müslüman'ın bekası sebeplerinden biridir Bunun mânâsı suyun kıt bulunduğu yederden kaçmaktır. Denizi ele geçirmek için çiğ danesini terk etmek demektir. Maksadın gülistandır; gülü terk et. Bu ziyan, senin menfaatinin ziynetidir" ™ "Efendimiz, kavmiyet meselesindeki düğümü çözerek yurdundan hicret etti. O'nun hikmeti, bir kelime temeli üzenne dünyayı dolaşan bir millet bina etti. O, din sultanının lütuf ve ihsanları sayesinde bütün yeryüzü bizim mescidimiz oldu."
II
11
^ HÜRRIYET
McRfT
109
"iyi ve Icötüyü bilen hür adamın ruhu cenneite sığmaz!" sp-
"Hür bir kulum; imanım aşktır; evet imanım aşktır; akıl
kölemdir." ^ ^
"Hür insanım; bu hususta o derece titizim ki, başkaları
nın bir kadeh saf suyu ile beni öldürmek kabildir." ™ ss>°
"Hakk'ın kulu hür insandır, bu kadar; onun mülkü ve
ayini Allah'tan verilmiştir, bu kadar." s?»
"Can, cihetlere sığmaz, ey akıllı! Hür insan her kayıt ve
bende yabancıdır." ™ "Ay ve yıldızlann dünyası, senih için anlamsızdır. Çünkü orası bağımlı bir dünyadır, sen ise özgür bir dünyasın." ™ I
"Her gördüğün şey, Hakk'ın nurundan vücut bulmuştur. Bütün eşyanın varlık sebebi Hakk'ın sırlandır Her şeyde Hakk'ın âyetlerini gören insan hürdür." ss>»
"
"Senin nefsin deve gibidir; benliğini düşünür; benliğine ta
par; benliğinin üzerine binmiştir, başına buyruktur Erkek ol, onun dizginini eline al; ta ki çakıl taşı dahi olsan inci haline gelesin. Ken di nefsine hükmünü geçiremeyen insan, başkalanna kul olur." "Fânî insanın avucunda 'hayal' nasıldır? Onun seyri, na sıl mekansız ve zamansızsa bu da öyledir Zindandadır, fakat hür dür. Bu nasıl şeydir? Kementdir avdır, avcıdır. Bu nasıl şeydir?" "Hür insanın işi, her ân yeni bir şey yaratmaktır Hür in sanın teli, daima yeni yeni nağmeler ibda eder Yaratılışı, tekrar zahmetine katlanamaz."
/ /o
MUHAMMED
S9-
İKBAL
SÖZLÜQL\
"Hür insanın himmeti, kazayı ilâhiye işaret verir. Hâdise
ler, onun eli ile vücuda gelir. Mazi ve istikbâl, onun dağarcığındadır. Onun süratinin içinde gecikmeler, dinlenir." "Tek var olan Hakk'a inanıp ona bağlanan insan, boynu nu, her mabudun esaretinden kurtarmıştır." ™ ^
" N e zamana dek yıldızların esiri olacak benim toprağım?
Va bu seyyareler dönmesin artık ya da ben yok olacağım. Dağlara, ovalara düşüp yakan bir şimşeğim ben. Çer çöp gibi şeyler hiçbir değer görmez benden." ""^ "Bu güzel bahçede bir şeye gönül bağlamadım. Şuna bu na gönül vermedim. Hür ve âzâde, çekilip gittim. Birzaman sabah rüzgârı gibi dolaştım. Güllere renk. koku verdim, geçip gittim." s?°
"Zincir filan tanımaz bir kulum flllahım! Belki kaçanm di
ye bu kıvrım kıvnm zülfü boynuma bağlıyorsun!" "Vakti gelir ki Rabbim, Senin has kullarının bana işleri düşer Ben birçö! çocuğuyum; sultanın huzuruna pervasızca çıkanm." sp=
"Rûmî dedi ki; Semâlan dolaşan zerre! Onun kalbinde bir
sûziş ve dert âlemi var. Yalnız kendisine gözünü açmış, gönlünü kimseye vermemiş, hür; varlığın geniş fezalannda koşan, ben, İk bal'e şuhlukla Zinderûd (yaşayan ırmak) adını verdim." "Mide ölüm vasıtası; gönül hürriyeti padişahlıktır, ya kal bi seç, ya mideyi, karar ise elindedir" s?=
" B u altın ve gümüşün zekâtı başkasınadır. dervişe değil.
Hürriyet ve ölümdür kalender kişinin sermayesi." "Hür insan, develer gibi ağır yükün altındadır. Yük taşır, diken yer." '^^ s?°
"Ey mert yaratılışlı! Tabiatın hür, görünüşün tek olmalı.
O biricik inci, bu şekilde elde edilmez bilinmeli."
r "Damarlarda o kan kalmamıştir artık. O kalp, o aşk da kalmamıştır artık. Namaz, oruç, hac ve kurban, hepsi var; Ama sen ilâhî aşk, yoksun artık."
İBADET
/BflDfT
'P'
113
" B u tevhidin, sende gizlenen sırlan sana gösterebilmesi
için dinî amellerle onu işlemek lazımdır. Din, tevhiddendir. Hikmet, âyin, güç, kuvvet, metanet ve sebat hep tevhiddendir. Onun tecel lîsi, âlemleri hayrete düşürür. Aşıkların dinî amellenne o kuvvet verir." 'S"
"Sözü bırak, hâl kapısını çal. Dinî ibadetlerin karanlığına
Hak nurunu tevcih et." "Ölüm, mezar, haşr ve neşir, halife olan insanm ahvâli dir; öbür dünyanın nuru ve ateşi onun amelleridir." '•'^ •P'
" Amellerin ecri âyininin önünde secde et. Çünkü cehen
nem, âraf ve cennet amelden çıkar" "Ey sen kİ cennette renk renk saraylar görüyorsun. O n lann aslı. toprak ve taştan değil, amellerdendir!" s?=
"İmana uygun işler, ibadetler imanın zevkini arttırır"
^
"Amelin zevki olmadan, secde kurudur ve maksat yerine
gelmez," 'S"
"Lâİlâh... Bir sedeftir kİ onun içindeki inci. namazdır. Na
maz, Müslüman kalbine küçük bir hac gibidir." s?»
"Kalk, namazı kaçırmayalım! Bir ikİ ân yanıp erime elimi
ze geçsin!" s?"
"ikindi namazı vakti gelmişti. Namaz mümini bütün
mâsivâdan temizler. Âşıkların sonu yanış ve eriyiştir. Ben de ona uyarak namaza durdum. O kıyam ve secdedeki sırları, ancak bu sına mahrem olanlara anlatabilirim."
/ /4
MUHAMMED
İKBAL
SÖZLÜÇÜ
"Onun namazı (=pervane) senin önünde (=şem, mum) ölmesidir. Şu minicil< l^
"Damarlarda o kan kalmamıştır artık, O kalp, o aşk da
kalmamıştır artık. Namaz, oruç, hac ve kurban, hepsi var; ama sen ilâhî aşk, yoksun artık." ^'^^ s?=
" N e senin kalbin Müslüman'dır ne de benim kalbim; hal
buki sen de ben de namazlar kılmaktayızdır." ^"'^^ s?=
"Dinin zinciri boyundan çekilmelidir; bizim kul, hür bir
kuldur! Namaz ona zor geldiği için bir rekat istiyoruz ve o da secdesiz. Cezbeler nağmelerden yükselir, bestesi olmayan bir namaz da ne gibi lezzet var?" "Hakk'a secdeler eyle; sultanlardan hiçbir şey bekleme, Fakr günü. bizim dedelerimiz böyle davranmışlardır." » "Karşımda sen olmadan, kılamam namaz filan, bir sönül getirmişim h u z u r u n a e y Yezdan!" "S" s?»
" B e n i m n i y a z ı m , iki rekat namaza sığmaz." '•'^ " G ö m l e ğ i n i i h r a m y a p , a k ş a m ı n ı n zerrelerinden bİr s a b a h
v ü c u d a getir. B a b a n gibi secdeye kapan, kendinden geç. Ö y l e ken d i n d e n geç ki b a ş t a n ayağa secde o l . " ™ "S"
" O r u ç . açlığa ve susuzluğa gece baskını yapar. Tenper-
v e d i k H a y b e r ' i n i fetheder." " H a c , m ü ' m i n l e r i n fıtratını n u d a n d ı n r . O n a göç e t m e y i öğretir. Onlarda v a t a n m e f h u m u n u yıkar. O ö y l e bir ibadettir ki, t o p l a n m a y ı t e m i n eder. D i n î r a b ı t a i a d a birbirine b a ğ l a n a n insanlar kitabının yapraklarını, birbirine şirâzeler." s?»
"Zekat, devlet, zenginlik sevgisini maf)veder. İnsanlara
m ü s a v a t ı sevdirir. ...insanda altını artınr, altınla m e ' l û f o l m a k zev kini azaltır." sş>°
" H e r s a b a h u y a n ı p ibadet e d e l i m . T ü m putperestlere aşk
şarabını içirelim." ™ s?»
"(İblis:) Gerçi tek tük b u l u n u y o r l a r ama s a b a h l e y i n g ö z
yaşlarıyla abdest alan b u milletin m ü t h i ş kişilerinden korkuyo rum." " Ö y l e ise e y kalp! Seher v a k t i , zikirlerini terk e t m e ; ' A l lah h u ' a n c a k bir kurtuluştur!" " S e n de, Hakk'ın sana emrettiği farîzelerden y ü k s ü n m e . B ö y l e y a p a r s a n ' h ü s n ü ' l - m e â b ' â y e t i n i n n i m e t l e r i n d e n faydalanır sın. Ey gafil insan itaate çalış; ihtiyar, cebirden v ü c u d a gelir İnsan vasfını haiz o l m a y a n ' e ğ e r emre itaat ederse, insan olur." "Halife olan insanın ibadeti bir mucizedir; h a y a t verir. O , ibadetin değerini yeniler. . . . B i z i m m a h c u p a l ı n l a n m ı z d a n , sâbîlerin,
gençlerin, i h t i y a d a n n secdelerini topla. B i z , s e n i n variığmla
şeref kazanırız."
/ /6
MUHAMMED
"S"
İKBAL
SÖZLÜQÜ
" O (halife olan insan), imam, namaz ve kıbledir; o, mü
rekkep, kitap ve kalemdir" sp"
"Perdeyi parçala, meydana atıl; ta ki senin secden yeryü
zünü tir tir titretsin." s?^
"Melekler dalma secdede bulunuyorlarsa ne var sanki?
Onların nasiplerinde, secdelerin yanış ve yakılışları yok ki!" "Ruhun ve dinin inceliklerine vâkıf olan Şehinşâh, nama za durup kendinden geçti. Ve mecazı aşıp hakikat sahrasına çadı rını kurdu. ...Huzuru kalp içindeki bu namaz, onun miracı idi." "İşte bu benim abdestım, işte bu benim namazımdır. ...Yalnız Seni istemekte, yalnız Seni aramaktayımdır. Yanımda Sen olmazsan, şehir baştan başa harabe; Sen olursan, o harabe evler ve mahalleler de saraydır" s?^
"Londra'nın kışında kılıç keskinliği vardı gerçi; yine de
ibadetten geri kalmadım seher vakitleri." ™ sp»
"Kapıları kapalı gökkubbenin dışında, bir yol buldum ki
oradan. Seher vakti âh eden insanların niyazı, düşünceden de hız lı, Allah'a doğru uçar." s?-
"Sedef kabukları arasında bulunamayan inciyi ben, seher
niyâzlarındaki gözyaşlarımda bulmuşumdur!" "Allah'a şükür ki kazara Kabe'nin örtüsünü yırtmadan, cinnete varan bir cezbe ile Kabe'yi tavaf ettim durmadan." "Sen mahzun canlara devlet ihsan edicisin; din ilminden nasip vericisin. Bana amel hususunda daha fazla sebat ihsan et; benim nisan damlamı inci haline getir" "Hakk'ı aramak uğrunda evden fırlayıp çıkan bizler, ilme can üfleyip onu amel yapmışızdır." sş^
"ilim hümâsı, tuzağına düştüğü zaman yakîni mahvet;
şüpheye düş. Lâkin amel istiyor musun? Yakîni daha olgun hale getir; Bir'i ara, Bir'i gör. Bir ol."
"Sana kâinatın dilini öğreteyim. Hayat işleri harf ve lafızlardır. Müşterek bir dava rabıtasıyla bağlanınca, hayat berceste bir matla olur. Bizi eğer dava mahmuzlarsa atımız rüzgar gibi gider. Dava, hayatın bekâsının sırndır."
L
J
s İDEAL
IDEAL
119
"Hayatın bekası, bir maksat ve davanın varlığına bağlıdır. Onun kervanının çanı, maksat ve davadır." s?"
"Sende her şeyi ele geçirmek azmi bulunmalıdır. Ta ki her
şeyi tasarrufun altına alasın." "Dünyaya din sırlarını açıkla, Şer'i Mübîn'in inceliklerini anlat." "Ey Kabe miman. kalk! Bu dünyayı bir daha mâmijre haline koy." "Kendi toprağında hükümran olmalısın ki, asumandan parlak, saf şarap içesin. Toprak olmak, pervanelik mezhebidir. Top rağa baba ol ki erkeklik budur £y gül gibi nazik bedenli! Taş ol ki çemenin duvarını bina edesin. Kendi çamurunla insanlığı imar et. insanlık için de, bir âlem bina et. Eğer beceriksiz olup ne bir duvar ne bir kapı vücuda getirmezsen, bir başkası gelir senin toprağın dan kerpiç y a p a r " ® ^
"Su ve çamuru, ideal, âlem yapar ideal, bize kendimizi
tanıtır İdeal, kıvılcım gibi toprağımızdan sıçrar; bir zerreye kâinat azamet ve ihtişamını, genişliğini verir." s?»
"Sana (Oğlu Cavid'e) bir sözüm var; insanın yüce bir ga
yesi olmalıdır. Bu gaye, insanı tam tatmin etmeli ve daima yücel tir olmalıdır. Yükseklere uçabilme melekesi meydana gelmedi kar gada; aksine karga ile düşüp kalkması doğan yavrusunun kişiliğini bozmuştur." "Eski renk ve kokulardan vazgeç; eski arzulardan temizlen! Bu eski varlıkların bir pula değmez; yeni heyecan ve idealler edin."
120
MUHAMMED
'P'
İKBÂL
SÖZLÜQÜ
"Sen, semaları dolaşan bir kartal ol! Kanatlarmı aç, top
raktan kurtul." "O'nun toprağından bir alev yarat; o heyecanı, o ideali onda yeniden alevle." "Ey hayatın sırnna yabancı olan insan! Kalk, bir maksat şarabından sarhoş olarak kalk. Seherler gibi parlayan bir maksat ve arzu ile yerinden sıçra; o maksat mâsivâyı yakan bir ateş olsun," "Hakikî cemiyet, millî ideale sıkı sıkı sanimakla vijcut bu lur. Muhammed ümmetinin ideali, tevhidi muhafaza ve onu neş retmektir." "Sana kâinatın dilini öğreteyim. Hayat işleri harf ve lafız lardır. Müşterek bir dava rabıtasıyla bağlanınca, hayat berceste bir matla olur Bizi eğer dava mahmuzlarsa atımız rüzgar gibi gider Dava, hayatın bekâsının sırrıdır" "Tekbirde senin varlığının sırrı gizlendiği için senin mak sûdun 'lâilâhe illâliah'ı muhafaza ve neşirdir." "Dava güzeli uğrunda divâne bir âşık ol; pervane gibi bu mumu tavaf et." s?^
"Ey İslâm milled, yüksektik istiyorsan üstün davaya gel,
sarıl. Bu dünyada üstünlük, şahin gibi yükseklere yönelmektir, bil," y>»
"Çin bizim, Arabistan bizim, Hindistan bizimdir. Biz
Müslümanız, tüm dünya bizimdir," ™
1 "ilim. harf ve sese kanatlar verir; cevherin temizliğini cevheri olmayan verir. İlmin, feleklerin sonuna kadar yolu var; güneşin gözünden büe nazarı alıp götürüyor.'
İLİM
İLİM
123
"ilim, hayatı korumak için elde edilen bir servettir" sl>°
"(İblis:) Bu ümmetin uyanmasından her an korkanm.
O ümmet ki, dininin ana teması kâinatı araştırmaktır." "ilim, benliği tesis etmek ve kuvvetlendirmek için kulla nılan âletlerden biridir" s9°
"Benlik, ilim ile kuvvetlenmişse Cebrail bile kıskanabilir;
aşk ile kuvvetlenmiş İsrafil'in sûr'u gibidir." S9°
"ilim, harf ve sese kanatlar verir; cevherin temizliğini cev
heri olmayan verir İlmin, feleklerin sonuna kadar yolu var; güne şin gözünden bile nazarı alıp götürüyor." °
"Onun (karanlık odadaki tohum) cevheri nedir? Bir bü
yümek zevki. Bu, hem onun makamı hem de onun cevheridir" s?»
"Toprakla beraberlik, tohumu ağaç haline getiriyor; hal
buki insan, toprakla beraber olunca kara bahtlı oluyor Tohumun toprakta bükülüp kıvrılması, güneş şuâlannı avlamak içindir." "Topraktan yaratılmış insanın yükselişinden melekler korkmakta! Derler ki sakın şu eski yıldız ayın ondördü olmasın?" sp»
"ilâhî bir değer bağışlamıştır fıtrat bana; topraktan yara
tıldım fakat toprakla ilgim kesilmiştir!"
/ws;iN
133
"Bu ten bineğine sıkı eyer vurup oturan insan, devlet yü züğünün üzerine yüzük taşı gibi kurulur." "Ben. varlığım ve yokluğum hakkında bir şey söyleye mem. Varım desem hodperest olurum; lâkin bu basit ve sade te rennüm kimindir? Sanki biri içimden 'varım' diyor." "Zihnin karışmasa sana açıkça söyleyeyim: insanın var lığı ne ruh ne de vücutla ifade edilebilir." ™ "Ben, baştan ayağa gizli bİr mânâyım. Laf ebelerinin bakışı na tahammülüm yoktur. Ne ihtiyanm elimdedir denebilir, ne de değil dir denebilir. Zira ben yaşayan bir toprağım. Değişip duruyorum." ™ s?»
"Ey bilginler, ben ıstırap içindeyim. Akıl, imkânı yok bu
nun mânâsmı anlamaz; bu gönül nasıl bir avuç toprağa tahammül ediyor? Bu gönül ki, hayal ceylanlannın dolaştığı çöldür." s?»
"Ben bir toprağım Rabbim. Davud'un nağmesiyle bu
toprağı nûrlandır! Her zerrem bir kıvılcım gibi ateş halinde gökle re kanatlansın." "Benim tarafımdan Cebrail'e de ki: Beni senin gibi nur dan yaratmadılar Lâkin biz topraktan yaratılanlann hakikat peşin deki hummalı, ıstıraplı koşusuna bak. Onlar ayn kalmanın zevkini nurdan yaratılmış olmaya değişmediler." "Korkutamaz beni fezanın zifiri karanlığı. Pın! pırıl padama vardır yaratılışımda benim. Alev alev kandil yap kendini. Ciğer ateşinle parıldat geceni." "Her şeyin varlık sebebi bensem, benden öte nedir? Her ân değişen hengâmelerimin sonu nedir?" "Sen, ancak bir zerresin; korkarım mahvolursun. Kendi ni olgunlaştır; senden güneşler çıksın."
/ 34
MUHAMMED
=
"Kendini bildiği için insan bu âlemde Allah'ın eli olmak
kudretini kazanmış ve bu kudretle padişahlar padişahı olmuştur" sp-
"Meleklere bu toprak adamı olan benden şu haberi gö-
türünüz; kendine bakıp benliğini gören bu bir avuç topraktan sakınsınlar" s?°
«
"Kendi ruhunu murakabe eden insanm şian şudur: Artık
ne vardan ne yoktan bahseder" ™
II
M
KENDİSİ t HAKKINDA
KENDISI HAKKJNDA
s?"
155
"Gönlümün saf ve temiz sahifesini, bütün davalarla dol-
durdun. Beni öyle yetiştir ki bu davalan ben yanlış okumayayım." ® s?»
" B e n . arzu dalından meyve yemişim. Hayatın sırnna
erişmişim ben. Ey bana ok atan, bahçıvandan kork; zira ben bahar müjdesi getirmişim." " M u m gibi başkaları için yanan ben. mum gibi kendi meclisime sadece ağlamak öğretiyorum." "Ben nereliyim diye ne soruyorsun? Bütün ömrümce kendi içine kıvnlan bir insanım. Bu deniz içinde âvâre bir dalga gi biyim; eğer kendi içime kıvnlmazsam, yokum."'™' s?»
"Benim yüzüme iyi bak! Hindistan'da bİr tane benim gi
bi görmezsin- Hem Brehmen soyundan gelmiş olsun hem de Rûm'un. Tebriz'in o pek derin sırrını bilmiş olsun!" ^ M>-
'flli hanedanına karşı duyduğum muhabbetle yaşıyorum.
Bu sevgi iledir ki. cihanda inci gibi pani pani parlıyorum. ...Benim toprağımdan zemzem fışkınrsa ondandır. Ben bir toprağım; fakat onun sevgisi ile ayna haline gelmişim." s?°
"Ey sabah yıldızı, çok çabuk geçip gittin. >bksa bizim gaflet
uykumuzdan usandığın için mi böyle yaptın? 8en, gaflet içinde yolu nu kaybetmiş bir insanım. Sen İse uyanık geldin, uyanık gittin." SP"
"Aklım, put yapan bir Azer'e benziyordu... Canımın mül
künde onun yaptığı putlar hükümrandı. Senelerce şüphe tuzağına düştüm. Kuru beynimden bu şüpheyi bir türlü çıkarıp atamıyor dum... ilmi yakîn'den bir harf okumamış, felsefenin şüphe diyarmda kalmıştım." ™
156
MUHAMMED
s?°
İKBAL
Söztüğü
"Varlığımın nakşı, henüz tamam olmamıştı. Kimsenin
beğenmeyeceği, adama benzemez, bir işe yaramaz bir varlıktım, flşk beni yonttu, adam oldum. Âlemin keyfiyet ve kemiyetini idrak ettim." "Kadehimiz o kadar küçük ve dar ki bizim, bizim varlığı mızdan meyhane rezil oldu." s?°
"Rûmî'nin yanıp yakılışı, Râzî'nin mantık oyunları, hep
bu keşmekeş içinde geçti hayatımın geceleri! Yeter ki gönül açsın, ister flrabın, ister Acemin sesi olsun." "Bu mütevâzî mürîd olan İkbâl, o yoldan (Râzî'nin man tık oyunları) tövbe etti ağlaya ağlaya; Allah versin de şeyh de bun dan nasibini ala." s?"
"Ben ne molla, ne de ince eleyip sık dokuyan bir fıkıh
âlimiyim. Dervişlik nedir onu da bilmem. Din yolunda keskin gö rüşlüyüm ama gevşek ayaklıyım. Benim olgun sanıp da ortaya attığım düşünceler henüz hamdır henüz işimi başa iletmedim. Bana çırpınan bir gönül vereli, yüz düğümden ancak birini çöz müşlerdir." ™ •s?»
"Bati biliminin cilvesi aklımı başımdan alamadı benim.
Medine ve Necef'in toprağı, sürmesidir gözümün." "Kirpiklerin iğnesiyle kazdığım yolda, menzil, kervan, seyyah, hiçbir şey değildir" "Malım mülküm sadece bir avuç toprak benim. Belki de feleklere erişir diye onu yol üstüne saçanm." s?°
"(Şahin;) Rızkın adı su ve dane olan dünyadan, elimi,
eteğimi çektim ben bu mekândan. İssız sahraların tenhalığı hoşu ma gidiyor. Ezelden beri dervişanedir tabiatım benim. Gülistanda yaşayanlardan uzak olmam lazım. Çünkü olanların edası pek dilberânedir. Kumru ve güvercinleri yemede gözüm yok; çünkü şahi nin hayatı zahidânedir"
KENDİSİ HnmmA
ss>°
157
"Gece yarılarının sessizliği içinde feryat ettim. Herkes
uyuyordu, ben ağlıyordum. Canımda sabır ve sükûn kalmamıştı. Daima şu virdi okuyordum: Ya Hayy! Ya Kayyûm! Cönlümdeki ar zuyu kan haline getirip gözlerimden akıttım." ™ "Ben fakirim ama Kelim'in {Hz. Musa) servetine mâlikim. Benim kilimimin altında şehinşahlann debdebe ve azameti vardır. Toprağım ama sahralara sığmam; suyum fakat deryalara sığmam. Ben bir sırça şişeyim, lâkin taşın yüreği benim korkumdan tir tir titrer." ™ sp"
"Benim yaratılışım aşk ile yoğrulmuştur. Çer çöp ile
ateşin bir araya gelişinden vücuda gelmiştir. Hak, bana mülk ve din remizlerini bildirdi. Gözümün perdesinden mâsivâ nakşını kaldırdı."
« "Kanla dolu kalbimin bir parçasını gözümden döküyo
rum. Bedahşân yakutuyum. Onu alıp yüzük yap!" ''^ sP"
" B u gönül bahçesinde koku gibi perişan ve âvâreyim. Bil
miyorum, ne istiyorum, ne anyorum? Bir insanın istediği ya olur, ya olmaz. Olursa bahtiyar, olmazsa bedbaht olur. Beni arzumun olması da şehit ediyor, olmaması da." S5>°
" B u göz ile görülen, kulak ile duyulan âlemden sıynldım;
mazi bütün haşmetiyle gözümün önüne geldi. ...Ruhum sırlar âleminde dolaşıyordu... Ben o âlemde perişan bir halde uyandım. O iştiyak, o yanış, o sevinç içinde, bocalayan pervasız rind şair (kendisi) o viraneye gözyaşlan döktü... Ve Allah'ı ile konuşmaya başladı. Ben onun sırrından haberdar olmadığım için ateşli feryat ları beni yaktı." sp'
"Frenk hakimlerinin dersleri benim aklımı artırdı. Arifle
rin sohbeti sinemde aşk ateşini alevlendirdi." S9°
" O yanıp yakılmanın nasıl bir hal olduğu kolayca anlaşıl
maz. Bu sarhoşluğun yüksek makamını anlatsam benden şarap is tersin."
158
MUHAMMED
ss>°
İKBAL
SÖZLÜĞÜ
"Her ikimiz (ikbâl ve Geothe) de kâinatın kalbini, ruhu
nu bilen, tanıyan insanlarız, ikimiz de ölüm içinde hayattan haber getiriyoruz." ^
"Gönül hikâyesi söylenemez, ciğer derdi gizlenmeiidir Ey
esrara vâkıf arifler! Coşuyorum, vecde geliyorum. Nerelerde bağı rıp feryat edeyim?"'™' s9-
"Felek benim çanağıma acı şarap dökmekte... Ben koca-
mış bir rindim. O şarabı ağzımda şekerden tatlı eyle!" s?"
"Bazen bir saman çöpü perde olur gözüme. Bazen öyle
olur ki, bir bakışla her iki cihanı da görürüm." ^ s>
"Ben bu renk ve koku dünyasından öldüm; gürültüsü ol
mayan dünyada doğdum. Benim ipim bu eski dünyadan kesildi, yeni bir dünya elime geçti. ...Gizli olan, perdesiz peyda oldu. Ku lağıma yıldızlann nağmesi geldi!" s9»
"Benim zayıf gözüme ne baharlar açtın sen! Şimdi bağ
da bahçede yeni yeni çileyen bir sülün gibiyim ben." s?°
"Sıyrıldı perde hep gözlerimden; artmakta şevkim, art
makta şevkim. Her şeyi gâhi görmekte dîdem."
lunı—:
,
I
'Ig
.•AV'-.
KEŞMIR
KEŞMİR
163
"Tenim, Keşmir cennetinin bahçesinden bir güldür. Gön lüm, Hicaz'm Kabe'sinden, nağmelerim de Şiraz'dandır." ™ "Keşmir'e git: dağ. tepe şimdi yemyeşil olmuş, cihan ci han çemenler, çemen lâleler.. Yanak lâle. göğüs gül, bir genç Brehmen kızı. A ç gözünü ona bak, bir de kendine dön bak." =
"Fakr bütün varlığını, hüviyetini Kur'ân'ı Azîmüş-
şam'dan alır Fakr sahibi bir derviş, üstünde oturduğu kilime sığ mayan bir varlıktır" ™ "Değersiz, Kur'ân'la değer kazanır Köleyi Hakk'a secde ettirerek yüksek bir insan yapar" ss»°
"İnsan, Kur'ân'ın aşikâr âyetlerinden ders okudu. O za
man Hakk'ın huzurundan efendi gitti, oraya bir Hak kulu geldi." "Ey inanmışlar duyun, nüktem azîz, at, kılıç vardır; varız Kur'ân'la biz!..."
"Gönül yolcusu, konaktan hoşlanmaz. Su, ateş ve çamurla uyuşmaz. Vücut içinde rahattır zannetme. Bu deniz, sahil ile uyuşmaz."
MEKÂN
MEKAN
I 77
"Pervasız aşk her an seferdedir; mekân ve lamekânda ibn-i sebildir." "Allah'tan yedi farklı yeryüzü ve gök iste, yüz zaman ve yüz mekân daha iste." ''^ S9°
"Mekân ve zamana bin! Bu zünnârın düğümlerinden kur
s?"
"Kendindeki ateşle cihanı yangına ver. Mekân ve lamekâ-
tul!"
na gece baskını ver" "Böylece de pâk can topraktan çıkar, ciheti olmayan ye re kaçar." s?-
"Ey mekâna esir olan, yerin mekansızlıktan uzakta değil.
Senin toprak kalıbındadır ilâhî tecellî yeri, uzakta değil!" ^'^ "Gönül yolcusu, konaktan hoşlanmaz. Su, ateş ve çamuHa uyuşmaz. 'Vücut içinde rahattır zannetme. Bu deniz, sahil ile uyuşmaz." ™ s?"
" B u konakladığın yere gönül verme... Bırak, sefere çık. Ba
kışın, ay ve güneş gibi tertemiz olsun." ™ s?»
"Ben şahinim, diye bağırdı. Benim yede alâkam yoktur.
Sahra olsun, deniz olsun, bizim ayağımızın altındadır Bu su sev dasından vazgeç de geniş fezalara alış. Bu inceliği ancak gören göz görür"'™' "Mü'minin dünyasının yoktur sının. Her taraftır mü'mi nin yurdu mekânı" ^^'^
/ 78
MUHAMMED
İKBAL
SÖZLÜÇÜ
"Makamı ay ve yıldızlardan da ötede olan mü'min. O bir avuç toprak hâlâ yollarda sürünmektedir." '"^ "Şu dünya, şu altı yön puthanesi nedir? işte hep o ha yatın yaptığı puthanedir" "Vücut diyor ki: 'Yolun tozuna bak!'; Ruh diyor ki: 'Ale min genişliğine bak!'" "Kalp nedir? Renksiz kokusuz bir âlem! Evet, rengi koku su, dört ciheti olmayan bir âlem!" "Denizde balıklar gibi yaşa; yani makam kaybından kur tul. Cihet kaydından kurtulan her insan, felek gibi altı cihette de dört başı mamur yaşar. Gül kokusu, gülü terk ettiği için dönüp do laşıyor ve bahçenin geniş sahasına yayılıyor." "Ey çemenin bir yerine kakılıp kalan, bülbül gibi bir gül ile zevk-ü sefâ ettin. Lâkin bahar rüzgârı gibi bir yerde durmaz, her tarafa başvurursan gülistanı kucaklarsın." s?"
"Irmak gibi yağmurdan sermaye isteme. Cihanda sonsuz
ol. bir son isteme. Bu acı yüzlü deniz, bir çöldü. Sahil istediği için utancından eridi ve su oldu." ™ "Yer göğün sırrını bilir; böyle bil. Mekânı, lâmekân işare tinin şerhi olarak tanı. Her zerre, sevgilinin durağına uçuyor Yol izini bulmak istiyorsan akan kuma bak. anla!" ss>=
"Müslüman! Yolun yansındasın, mekâna bağlılıktan geç.
Mısır'dan ve Hicaz'dan geç, İran'dan, Şam'dan vazgeç!" ss>-
"Müslüman isen gönlünü bir iklime bağlama. Bu keyfi
yet ve kemiyet âleminde kayboîup gitme. Müslüman, memleket mefhumuna sığmaz. Onun gönlünde Şam ve Rûm, mânâsız söz lerdir. Öyle bir gönüle sahip ol ki, o göniün sonsuz genişliğinde bu su ve çamur sarayı silinip gitsin."""
MEKAN
I 79
"Hayat işinden bir düğüm çözeyim. Seni hayat sırlarmdan haberdar edeyim: Hayatm işi gücü haya! gibi Icendinden l«
"Millî hayatı genişletmek, âlemi tanzim eden kuvvetleri
ele geçirmekle olur." "Milletleri fakirler yükseltir. Bu hikmeti anlamayan zen ginler ise milleti için fesat unsuru olur" sş>°
"İçinde hakikî fakra sahip bir derviş bulundukça, o millet
yenilmez. Onun istiğnası bizim şerefimizdir. Bizim yanışımız, he yecanımız onun pervasız, hararetli aşkından gelir." s?"
"Hayat, ten içinde gizlenir; lâkin cemiyetler vücuda ge
tirir."™ s?°
"Nazlan bir araya getirince
niyaz meydana
çıkar O za
man benlik, cemiyet içinde kendini mahveder. Ve bu suretle bİr gül yaprağı İken bir çemen, bir gülistan haline gelir" s?-
"Ey görüşü kuvvetli İnsan! Bir milletin sermayesi, para,
kumaş, gümüş, altın değildir Onun asıl malı ve sermayesi sıhhat li; taze ve kudretli dimağa sahip, çok çalışkan, cevval ve çevik ev latlardır" ™ ss"
"Başkalannın fikir ve düşüncelerinin kurbanı olan millet,
ne bedbaht bir millettir Onun işi, kendini harap edip yabancıyı faydalandırmaktır" ™ "Bir millet ki hayat hamlesini, arzu heyecanını kaybet miştir; yaratılış, onun varlığını dünya yüzünden kazıyıp atar" ™ "Gagasını toprakla temizleyen millet, ne bayağı, ne kor kak bir millettir"""'
/ 92
MUHAMMED
^9°
İKBÂL
SÖZLÜÇÜ
"Kaderinde bugün bulunmayan bir millet. Vann'ın kav-
gasma lâyık değildir" s?"
"Ferdin ölümü, hayat ırmağmm kurulmasındandır Mil
let, hayat gayesini terk ederse ölür." ^
"Millî hayatın kemâli, milletin de fert gibi benlik hissini
duymasmdadır" ™ s?"
"Bir milletin sînesinde benlik öldü mü, bir dağ gibi me
tin olan o millet, bir saman çöpü olur ve rüzgâr onu savurur" ™ "Benlik sazında ebedî hayata açılan bir kapı vardır. Mil letlerin çırası benliğin yanışından pırıl pınldır." "Duyduğuma göre milletlerin kurtuluşu benliklerini orta ya koymak ve geliştirmekte
bulunuyor"
"Cihanda işin başlangıcı, 'lâ'dan (nefy) gelir. Allah ada mının ilk merhalesi budur. Onun ıstırabı ile bir an kıvranan millet, kendi çamurundan kendini tekrar yaratır." ™ "Davamız bir mânâmız birdir Hayalimizin şekli ve ölçü sü dahi birdir" s?»
"Gönüller bir renkte olursa o cemiyete millet denir Bu
Tûr-u Sînâ, Bir'in tecellîsi ile aydınlanır Bir kavmin düşünceleri bir gönüllerindeki
dava bir olmalıdır
Onun tıynetinde cezbe aynı
olmalı; güzel ve^'a çirkin telâkkisi, ölçüsü aynı olmalı," "Fert, can ve tenin irtibatı ile hayat kazanır Millet, eski anane ve usûlü muhafaza ederse yaşar" "S»-
"Fert, kendini iyi tanırsa fert olur Kavim ancak kendi
benlik âlemi içinde yaşarsa kavim olur" »r?»
"İslâm milleti, onu tavaf ettiği için aynı nefesi alan bir
vücut gibidir Güneşi göğsünün kafesine almış bir sabah gibidir Onun etrafında toplanmak mevzu-u bahis olunca, senin çokluğun birlik teşkil eder Senin kendine sahip olman, bu birlik bağı saye-
MİLLET
193
sinde olgun ve esaslı olur. Sen bu ruhî bağ sayesinde yaşıyorsun. Bunda devam edersen ebediyen yaşarsın. Alemde ümmetJenn ca nı, topluluktur. Bak, Kabe'nin sırn da topluluktur." s?»
"Biz cemiyet içinde ferdi görüyor, onu bir bahçeden gül
kopanr gibi ele alıyoruz. O. tek başına yaşayacak yaratılışta değil dir. O, cemiyet içinde vadığını korur. Hayatın geniş yolunda, yaşa ma savaşının ateşi onu yakar. İnsanlar, beraber yaşamak isterler. Bir ipe dizilmiş inci gibidider. Hayat mücadelesinde birbirlerine yardım ederler." ™ ss"
"Bir milletin gençleri bilgiye ve benliğe sahip olmazsa,
zehir olur öldürür Avrupa'nın şarabı o milleti!" '•"^ s?»
"Bir milleti yükselten, onun işini yoluna koyan ilim ve
servettir. İlim ve servet, milletin itibandır. İlmi, hür ve faziletli in sanlann sînesinden. serveti, dağlann bağnndan a l . " ' ™ ' s?»
"Bizi birbinmize bağlayan soy sop rabıtası değildir. Bİr
Hicazlı sevgiliye gönül vermişiz. Bizi birleştiren budur... O'nun aşk\. topluluk sermayesidir. Kan gibi milletlenn damadanndadır. Aşk, canda; soy sop bedendedir. Aşk bağı soy sop bağından daha kuvvetlidir." "'Lem yekun' İle kuvvetlenen bir bağ lazımdır ki, sen kavimler arasında emsalsiz bir kavim vasfını kazanasın." s?»
"Ey kafile içinde bulunan! Hepsinden ayn ol, hepsiyle
beraber git." s?-
"Her meclisin dışında, hepsinin de içinde... Halvette
olduklan halde onlar daima herkesle beraberdir."
§r MİRAÇ
Mlmç
195
"Senin 'yal=
"Cihanda hayat mumunu yaktın, kölelen efendilik mer
tebesine yükselttin." '"^ "Sensiz (Hz. Muhammed) bu su ve çamur âleminin ka lıplan, hiçbir şeye mâlik olmadıklanndan dolayı utanç içinde idiler. Senin nefesin, çamurdan ateş vücuda getinnce, toprak yığınlannı Âdem halinde hayata kattı." "Bütün varlığı, mameleki Peygamber aşkı olan insan, de nizlere, karalara sahiptir. Allah'tan Hz. Ebubekir ve Hz. Ali'nin ha raretli aşklannı iste. Allah'tan Peygamber aşkının bir zerresine sa hip olmayı dile. Zira milletleri yaşatan O'nun aşkıdır. Kâinat, O'nun aşkı ile vücut bulmuştur. Vadıktaki gizli cevhen, o aşkın apaçık tecellîsi meydana çıkardı. Ruha ancak O'nun aşkı, sükûn ve huzur venr. O'nun aşkı, gecesi olmayan bir gündür." ^
" B u nokta açmaktadır bütün gizli sırlan: Bu toprak be
den, bir mülk; ruhu revanı, dindir Tenle can birleşirse, ten diri, can diridir" ''Sana gizli bir nükte söyleyeyim, eğer hayat dersini biz den almak istersen: Eğer teninde bir canın yoksa ölürsün. Eğer teninde bir canın varsa ölmezsin."'™'
2 /2
MUHAMMED
V?-
İKBAL
SÖZLÜÇÛ
"Şu dallar arasında süzülen nağmeye bak! Ne kadar tat
lı bunlar, ne kadar cana yakın. Sığırcık nağmesinden, bülbülün fer yadından tende can, canda ise arzu, fıayat bulur." "Ey, vücudun, ruhun mahmili olduğunu söyleyen! Ru hun sırrına bak, vücuda aldanma! O, onun mahmili değil; onun hallennden biridir; ona mahmil demek yanlış söylemektir. Can nedir? Cezbe, sûziş, dert; göğü her taraftan teshir etmek zevki! Vücud nedir? Renk ve kokuyla uyuşmuş, dört cihetli makamla uyuşmuş!" ''^ S9°
"Alev içinde duman dalgaları nasıl gizliyse ruh da cisme
sirayet ederek onu gözler önüne sermekte! Gerçi ruh, su ve top rakla bideşmekten hoşlanmamaktadır. Ama onlarsız da hayat olması imkânsızdır Ruh bir ten İçinde, hem sabit hem de hareket li, seyyardır Su ve toprak unsudanna bağlı kalmaktan bizardır Ruh birdir ama su, toprak, kan, kemik çokluğa esirdir Fakat her an başka başka şekillerde tezahür etmektedir" s?-
"Hasan'm babası Ali'den öğrendim bu nükteyi ben; Ruh
Ölmez bedenin ölmesinden! Güneşte ışık devamlı kalır mı hiç, gü neş bîzar olmuşsa kendi ışığından!" vp-
"Şah Flemadânî: Sana kıymedi bir remiz söyleyeceğim,
evladım; Vücut hep topraktır; ruh ise, pâk cevherdir Vücudu ruh uğruna eritmeli, pâk olanı topraktan tefrîk etmeli! Eğer vücudun dan bir parça kesersen, ancak bu vücut parçası elinden gider; fakat cilvelerden mest olan canı elden bırakırsan, tekrar eline girer Ruhun cevheri hiçbir şeye benzemez; o hem bağlanmıştır hem de bağlanmış değildir Eğer onu saklarsan vücudda ölür; eğer onu saçarsan, cemiyetin nuru olur"
11
"Vay o kavme ki, ecelden berat alır; şairi hayat zevkinden yüz çevirir Onun nağmeleri kalbinden sebat hassasmı çalar; onun büyüsüyle ölümü hayat bilirsin."
Şm
215
"Eğer şiirden maksat, insan yapmak ise şairlik peygam berliğin vârisidir." "Şairin nerede olduğunu bu dünyada kimse bilmiyor Onun perdesi, yüksek ve alçak nağmededir Göğsünde taşıdığı bu sıcak kalp, Allah'ın huzurunda bile karar bulmaz." ''^ "Şairin fıtratı tamamen arayıştır; o, arzunun yaratıcısı ve mürebbîsidir" s?°
"Şairler söz bezmine gelnıişlerdir Onlar beyaz elleri
olmayan Musa'lardır" '•'^ "Şairin sinesi, güzelliğin tecellî ettiği yerdir Onun Sînâsından hüsün nûrlan doğar" "Hal edilmez işlerin düğümünü çözecek şey, ancak bir şairin geniş ruhunda vardır" ^ "Şairliğin kemâli, açık söz söylemektir Sırlara vâkıf arif ler ancak remiz ve imâ iie konuşurlar" ™ sp»
"Onun zâtının iki beytini vezne getirebilmek için yaratı
lışın ince nükteler yaratabilen şair ruhu ne kanlar yutar Bizim bir avuç toprağımız, elene elene feleğin en yüksek noktasına yükselir ve o büyük kahraman bu tozdan vücuda geiir" "'Vay o kavme ki, ecelden berat alır; şairi hayat zevkin den yüz çevirir Onun nağmeleri kalbinden sebat hassasını çalar; onun büyüsüyle ölümü hayat bilirsin."
ŞİİR
217
"Hakikat, eğer yanışı, ıstırabı yoksa, hikmettir. Gönülden yanış ve ıstırap alırsa şiirdir." ^P"
"Aşkın ve cezbenin cemâli onu şiirle dile getirmektir,
aşkın ve cezbenin celâli ise kimseye minnet etmemektir" '^'^ s?"
"Dostum, benden ne şiiri istiyorsun? Ben kendimle
konuşup duruyorum." sp»
"Sabahlara kadar feryat, yüzlerce belalı sabah, yüzlerce
ateşli âh! Neticesi bir güzel şiir!" \p°
"Şiirin yakıcılığı, gönlün sarhoş feryatlanndandır Bu
mumun aydınlığı, gönül pervanesindendir" sp^
"Şiir elbisesinin dar geldiği bir mânâya bazen gönül
aydınlatan bir nağme ile nüfuz edilebilir"
ŞİİRİ sp»
"Ben asmadan şarap alır kadehime korum." bksa benim bahanm, renk ve koku tılsımı değildir" s?»
"Ben şiirden ayna vücuda getirecek bir kudrette yaratıl
dım. Bunun için beni İskender'e muhtaç etmediler." ™ s?»
"Benim mısraım, kanımın damîasıdır. Sakın şiiri bir deli
lik eseri zannetme. Bu deliliklerin kemâlinde akıl ve idrak mevcut tur" "Benim şevk ve muhabbet nağmelerime hor bakma; on larda dervişliğin remzini, padişahlığın sermayesini bulursun. Seher vakti edilen âhlann lezzetinden haberdar isen, bahar rüzgân güle nasıl tesir ederse, benim nefesim de sana öyle tesir eder" "Ben pişkin söz, olgun söz, manâlı söz söylerim. Bir ko nak yeri var ki, ortalarda görünmez. Sen ondan hiç bahsetme, ne lü zumu var bunun! Yürüyüşünü bozma; bir yol tutmuşsun, yürü." "Ben büyük hakikatler Kabe'sinin kuşuyum, İçim öyle yanar ki... Alev alev öterim. Bu nağmelerden beni herkes tanıyabilir" ^
"Dertli dertli seslendim, güzel nağmeler çaldım. Susuz
luktan kıvranan bir cihana hayatın pınariarını açtım." ^ "Güzel âdabın aynası olan Rûmî, kemâli cemâl ife ağzım açarak, dedi ki; 'O, Şark'tan bir şair veya büyücüdür Onun fikri keskin, ruhu dertlidir Onun şiiri, şark ve garb'a ateş düşürdü!"
220
MUHAMMED
^
İKBÂL
SÖZLÜÇÜ
"Sen daha ham, iyi yanmamış bir gençsin; benim şiinm
ise baştan aşağı yanıştır. 8u söylediğim gazel sana şifa versin. Benim canıma mahrem olursan artık hiçbir emelin kalmaz." sP"
"Benim nefesimin dalgalanndan da İslâm gencinde ilâhî
aşk yer bulur!"'^'^^ si>°
"Şark ve garp benim alevimle aydınlanmıştır. Benim sır
rımda yaşayan insan ne bahtiyardır. Benim hummalı heyecanım dan, kudretimden nasibini al," "Nağmelerimde öyle bir yanış var ki benim; bir elmas parçasını eritir, çiğ danesi haline getirir de çiçeğe damlatırım," "Benden sonra şiirimi okuyup anlayanlar, diyecekler: Ken dini bilen, iyi tanıyan şu insan kâinatta bir inkılâp yapmıştır" -
« "Aşk meclisine katılmayanlara şarap sunmak doğru de
ğildir; Benim de asla âdetim ve meşrebim değildir Gözleri yıldızla ra asılı kalıp falcılık yapan müneccimler benim içimi, dışımı, der dimi, dermanımı nereden bilecekler?" '^'^
236
MUHAMMED
s?"
İKBAL
SÖZLÜQÜ
"Yahut bana olgun bir yâr-ı kadîm, âlemi yakan aşkı ak
settirecek bir ayna ihsan et," "Senin lütfundan bir yâr, bir can yoldaşı istiyorum. Be nim yaratılışımın inceliklerine âşinâ olacak bir yâr istiyorum. Bir yâr, dîvâne, fakat akıllı bir yâr; şunu bunu düşünmeyen bir yâr. Ta ki kokumu onun canına tevdî edeyim; onun gönlünde kendi y ü zümü temâşâ edeyim,"
"Zaman nedir? Haberdir, işittin mi bunu sen; Yoksa işitmedin mi? Senin o toprak olan varlığmda her şeyi saran bir tecellî var. Tecellî görmedin mi? Başka bir görmek öğren, başka işitmek öğren!"
II
il
ZAMAN
ZflMm
239
"Hayat, zamandan, zaman ise hayattandır. Peygamber, 'Zamana sövmeyiniz.' diye emretmiştir." "!?°
"Vakit sazının nağmesi, sükûttur. Vaktin sırnna ermek
için gönüle dalmak lazımdır." s?»
"Zaman nedir? Haberdir İşittin mi bunu sen; yoksa işit
medin mi? Senin o toprak olan varlığmda her şeyi saran bir tecel lî var Tecellî görmedin mi? Başka bir görmek öğren, başka işitmek öğren!" "Resimler yapan sensin; biz ancak bir fırçayız. Hal ile is tikbâli çizen, süsleyen sensin." "Topraktan yaratılan bir kulsun sen Ey insan! Lâkin ze min de sensin, evet zaman da sensin." "'Abduhû' dehirdir ve dehir ondandır; biz büsbütün rengiz; o renksiz ve kokusuzdur
'Abduhû', namütenahi ibtidâ ile
beraberdir 'Abduhû'da bizim sabah ve akşamımız nerededir?" s?»
"Ben bu sahilsiz deryadan ne anlatayım? Asıdar ve de-
hider, halife olan insanın kalbinde gark olmuştur!" '•'^ 'p'
"Âlemde akşam, sabah, bizim devranımızdan vücuda
gelmektedir
Bu dünyanın akşamı, sabahı bilirsin ki bizimle hiç
uyuşmaz." ^ "(Kalendeder) Göründükleri zaman güneşe, aya kement atıp elde ededer Halvet âleminde ise zaman ile mekânı kucakla mıştır onlad" ^
240
MUHAMMED
sp-
İKBÂL
SÖZLÜÇÜ
"(Kalenderler) Zamane, 'yann' denen meçhulün örtüsü
nü kaldırmıştır yüzünden. Dostlar, hâlâ dün gece içtikleri şarabın sarhoşluğu içinde." ™ sp"
"Ben gördüm mü. o şey var, görmedim mi, yoktur o. Ne
zaman var ne mekân... Bunlann hepsi sade benim düşüncelerim. Fikirlerim benimle sanki şakalaşıyor." ^ sp-
"Âlem, göz ve kulağın putundan başka bir şey değildir
Bak, onun her yannı, dünü gibi oluyor." ^P•
"Günlerden olmayan gün ne güzeldir! O gün ki onun sa
bahının ne öğlesi ne akşamı var!" s?«
•
"Lâkin başka bir hikmet öğren. Kendini bu gece ve gün
düz hilesine kapılmaktan kurtar." '^^ sp-
"Günlerin, zamanın çehresi senin varlığınla şeref ve ta
ravet kazanmıştır. Cihanda kavimlere adalet tevzî eden sensin." ™ \p*
"O, kâinatta sükûndur ve seyretmektir; bu, tamamen ci
hetlerden dışarı dolaşmaktır. O, gün ve gecelere muhtaçtır; öbürü için gün ve gece yalnız binektir" y>»
"Aşk takviminde geçip giden asırlardan, başka zaman
mefhumları da vardır adı olmayan!" '"^ "Ey çöl adamı, ham olanı daha pişkin hale getir, zamanı kendi hükmüne râm et!" ™ \p«
"Sana inci gibi parlak bir nükte söyleyeyim de kölenin hür
insandan ne farkı vardır anlayasın. Köle. gece ile gündtiz arasında bir saçma, bir hezeya.n olup erir gider Hür insanın gönlünde zaman bir saçma, bir hezeyandan başka bir şey değildir Köle, günlerden kendine bir kefen dokur; gece ile gündüzü kendi üzeri ne
örer Hür insan, kendini çamurdan çekip çıkanr Kendisini
gece ile gündüzün üzerine örer Köle. sabah ve akşamın tuzağına düşmüş bir kuştur Uçmak lezzeti ona haram olmuştur Hür ve canlı bir göğüs, günlerin kuşuna kafes olur"
ZnmN
241
" O n u aramanın yolunu ne soruyorsun? Bu hususta mü
•P"
cadele, münakaşa onun kadrini aiçaltır. Gününü ve geceni ebedi yete vur." "Biz gece ile gündüz düğümlennde bağlanmış kullanz. Sen asıdan ve zamanlan süsleyensin şüphesiz!" '"^ s?»
"Kalp yerleştiği her yerde, daima cilve gösterir halvette.
Dün ve yann esindir şüphesiz ama gönül zaman değişimine esir değildir yine de!" s?"
"Benliği sabah ve akşam gibi zamanın esin olanın diline
zaman dönüşünün tasması takılmıştır." ""^ v?»
"Daima dün ve yann diye bir şey sayar dururuz. Hal, ma
zi ve istikbâl iledir işimiz. Ondan kendimizi ayırmak yaratılışımızın icabıdır." s?-
"Hayatm içi, kalbi ebedîdir. Hal ve mazi itibarî bir şeydir.
Var olan onun zuhuru ve bu zuhurun muhafazasıdır." ''^ "Burada da bir makam var; orada da bir makam var. B u rada da bir zaman var, orada da bir zaman var," ^ V?-
"Zaman, günler zincinnin ta kendisidir. Nefes alıp ver
menin adından başka bir şey değildir," sp-
"Bugün, yalnız bir seyyarenin firânndan ibarettin sen
yalnız 'geçti gitti' diyebilirsin, başka bir şey değil." ''^ "Ruhundaki vecd kabiliyetinden gafil oturup durma; kalk, ay ve sene ile ölçülmeyen zamanı elde e t . " ' ™ ' s?-
"Gece ile gündüzün vücudunu yaratan O ressam, ikisi
nin resminden kendisini temâşâ etmektedir," '
"Her dünyanın zamanı, ırmak gibi akıyor. Burada yavaş
gider, orada çabuk." ss*»
"Bizim yıl orada bir ay burada bir ândır. Bu dünyanın ço
ğu o dünyada azdır Bu 'nasıl' ve 'kaç' âleminin sınıdannda, dert li sedası olan bir insan vardır" 'P'
" Ş u ağı, beden kafesini kırarak yüksel! Zaman ve mekân
bağlannı kopanp yücel!" '•^^ M>»
"Hal ve duruma göre ayadanmıştır her şey. Sâlikin her ân,
zamanı da mekânı da başkadır" ™ s?°
"Güneş ve ay gibi bu cihetler bu şimal, bu cenup bat
sın! Ben, dün ve yann denilen tılsımdan geçeyim, ay ve güneş ve süreyyadan geçeyim!" '"^^ sl>»
"Aldığın her nefesle yeni bir cihan yarat! Eski bir ker
vansaray geçit yen bu dünya. Eğer buradan geçersen zaman ol da öyle geç; zaman gibi her şeyde yarat yeni bir hava." s?°
"Gönlümüzün cihanında kamer devn yoktur Bir değiş
me vardır; lâkin sabah, akşam ortada yoktur" M*»
"Bir işlenmesi tamamlanmamış heykel çamuruna benze
yen bu cihan, sabah ve akşam değişmelenne esirdir Bu heykel ça muru eksiktir ki, kaza eğesi onu mütemadiyen eğeleyip düzelti y o r " '™' s?»
"Hakîmler yüzlerce put kırdıklan halde hâlâ mazi ve hal
sumenatında oturuyodar
Nasıl melek ve Allah avını yakaladar?
Daha insanı avlayıp terkilerine asamadılar" M*»
"Akıl, zaman ve mekâna tapılmasına dönüşmüştür Ne
zaman ne mekân kalıcıdır 'Lâilâhe illallah."
ZMM7\N
"P-
243
"Aşk, yıl ve ay bilmiyor, yolun çabuk ve yavaşını, yakın
ve uzağını bilmiyor." s?»
"Bir adımla zamanı tayy (geçmek) eyle, aş; erken, geç di
ye bir şey düşünme! Onu aşıp geçince zaman kaiır mı artık?" "Mü'min, Peygamber aşkı ile zamandan geçebilir. Granit gibi zor değil bu bağdan kurtulmak, cam şişenin kırılışı gibidir" ™ "Biz, bugün ve yarın derdinden kurtulmuşuz. Gönlü müzde yalnız Hak sevgisi vardır" s?-
"Ondan (aşk), zamansız dün ve yann geliyor; ondan, lâ
mekân ve yüksek ve alçak geliyor" "Günler aşk mahmilini çeken birer devedir Âşıksan eğer sen de, akşam ile sabahı kendine binek eyle." ® 'p'
"Hakk'ın zikri, milletlerden müstağnidir zaman ve me
kândan müstağnidir" s?»
"Zaman ve mekân bağıyla bağlısın sen. Göklere uçan öz
gür bir kuşum ben. Baksana benim yüksek mevkime, Rabb-i CelTl'in sırdaşıyım ben."
244
MUHAMMED
İKBÂL
SÖZLÜÇÜ
ESERDE KULLANILAN RUMUZLARIN İŞARET ETTÎKLERÎ KAYNAKXAR:
(fl) flrmağan-ı Hicaz: Arabistan'ın Armağanı, Doğu'dan Esinti ler iiçinde, çev. N. Aiımed Asrar, Düşünce Vay., İstanbul 1981, s. 197-222. ( B q Bâl-i Cibrîl: Cebrail'in Kanadı, çev. Vusuf Salih Karaca, Furl