Pieııe Guirauıl
göşrengegİı-İıu çEviREN: PRoF. DR. MEHİIET YALçIN
Pierre Guiraud
aösTERGEBiı-İm çEviREN: PRoF.
@ 19...
280 downloads
1200 Views
26MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
Pieııe Guirauıl
göşrengegİı-İıu çEviREN: PRoF. DR. MEHİIET YALçIN
Pierre Guiraud
aösTERGEBiı-İm çEviREN: PRoF.
@ 1994, Bu çevirinin ti.im yayın hakları lmge Kitabevi Yayınları Ltd. Şti.ne aittir. Kısmğnde olsa fotoliopi, film gibi yön'temleıle çoğaıhlamaz.
DR. lrtEHr'ET YALç|ıü
r9l IIMGE
I kitab۟
I |
IÇINDEKILER imge Kitabevi Yayınlarl: 81
1. Baskl: 1990, çevirmenin kendi yayını
2. Baskı: ocak 1994 Özgün adı: La S6miologie Baskı: Zırve ofset rsBN 975-533-058-5
ÇEVİRENiN ÖNSözü
7 7
Göstcrgebilime Sakınımlı Bir Yaklaşım . ' Cösterge ve Dilbilim Di] Yetisi ve Başka i]ctişim Dizgcleri '. Anlam OIgusu ve cöstergcbilim cöstergcbilimin Alt Bölümlcri Göstergebilimin Yayglnlaşma Şansı
8
8 10 1,2
"t4
GiRİş
17
GöstcIgCbiIim
17
BiRiNCiBöLüM
71
işIevlcr ve ''Medya''
I. II-
21
işlcvler
22
"Medya"
iKİNCiBöLüM Anlamlama
30 39 39 39
...
Cöstcrgcnin Tözü Vc Biçimi I. Cöstcrgc ve An]amlama
II.
III.
imge Kitabevi Paz. San. ve Tic. Ltd' Şti. Yayıncılık Konur Sokak No: 3 Kızılay 06650/Ankara Telefon: 419 46 11 - 425 52 02 Faks: 425 65 32
Cöstcrgcnin Biçimi i1ctişim BiçiITıIcIi Anlam; Düzgüler ve Yorumbilimler
IV' üçüNcü oöıüı,ı
39
47 54 .'...'...
MantıksaI Düzgüler I. Yandilscl Düzgüler II. Uygulamalı (pratik) Düzgüler ................... III. Bilgikuramsal Düzgüler IV. ''Yaban Düşünce"; Kahinlik Sanatlarr
57
t'J 63 63
ü 77
77 5
DöRDi,NCüBöLüM Cüzclduyusal Düzgüler l. sanatlar ve Yazın Biçimleri ll. Simgebilgisi, lzlckbilgisi IIl. Aırlatlnln BiçimbiIiıni
BEŞiNCi BöLüM
Sruıuş
ozET KAYNAKÇA
88 89
97 103 105 113
SoNUÇ
EK BÖLiiM Tcrimce
çEviRENiN ÖNsÖzÜ
103
TopIumsal Düzgülcr L Göstergclcr lI. DüzgüIcr
Güııümüzün Söylcnceleri
85 85
127 ..
.. ..'
'r21
727 127 147
GöSTERGEBiLiME SAKINIMLI BiR YAKLAşIM
Çevirisini sunduğumuz Cöstergebilim, ilk baskısını
yüzyhmrzın başlarrnda tasarlanan bir göstergebilim, yeni yeni kurulma aşamasına girmektedir. Gerçekleşmesini hazırlayan kimi araştırmalar yaPılmıştır, ama, henüz ortada bir yön_ tem birliği yoktur. Pierre Guiraud bu yapıtınrn giriş bö_ lümünde, göstergebiıim sorunlarrna ilişkin elde yeterli bilgi olmadığnı belirterek, konuya bunca dar kapsamlı bir incelemeyle eğilmenin bir kumar olduğunu saklamlyor. cerçekten, 70'li yıllarda göstergebilim kuruluşunu gerçckleştirmeye ve Guiraud'nun Sözünü etmekten bile çekindiği bir yönteme dönüşmeye başladı; yılların birikimi, beklemcdik bir ivmeyle yeni yapıttar üretti. Öylc ki, bu yeni yöntem, yüzyılımızda büyük yankılar uyandıran dilbilimi bile gölgede bırakmışa benziyor bugün. Guiraud'nun Göstergebilim'i işte böylesine verimli bir dönem başlarken yazılmışhr; doğal olarak da, ulaşılan yeni boyutlarda gölgelenmiş olduğu düşünülebilir. Ne var ki yazar, böyle bir tehlikeyi önceden hesaplayacak kadar uzaı< görüşlü olduğundan, söylediğ her sözde sakrnımı elden bırakmamrşhr. O nedenle, düşüncelerinin sonradan 1971'de yaph. Bu dönem önemlidir; çünkü, daha
yadsınabildiği pek söylenemez. Tam tersine, Batılı göstergebilimcilerle birlikte, örneğin bir Tahsin Yücel'in bu alandaki yapıtlarını daha sağlıklı biçimde değerlendirmemi ze yardımcr olacak genel gözlemler söz konusudur burada.
GÖSTEIrGE vE
DiLBiLiM
Göstergebilim, gösterge dizgelerinin bilimi anlamına geldiğine göre, gEsterye kavramr, ilke olarak, bu bilimin temelidir. En kestirmeden anlaşılabilecek tanrmını, dilbilimin kurucusu Ferdinand de Saussure yapmışhr; göstergebilimi en inandırrcı gözlemlerle tasarlayıp öneren de odur. Ona göre gösterge, ''bir kavramla bir işitim imgesini birleştirir''l (Burada işjİiz İmgesinin altını özellikle çizmemiz gerekiyor). Işitim imgesi göster8enin ses yapısı, kavram ise anlamsal içeriğidir. Bu tanımı kavramanın koIaylığı, her şeyden önce dil üstünde yapı!ış olmasındandrr. Çünkü dil, tanımına uygun göstergeler arasındaki bağlantılardan oluştuğunu, kısacası bir göstergeıer dizgesi olduğunu açık seçik ortaya koyan yapısal bütünler içerir. Bu yaPısal niteliğini de özellikle, ses yaPlsına dayalı birimlerin birleşim kurallarında belli eder' Anlamsal içerik ise, bu kurallara bağlı olarak yapılaşan bir düzlemdir.Yani, "Bir dil dizgesi bir dizi kavram ayrılığıyıa birleşmiş bir dizi ses ayrılığıdır.''2 Burada vurgulamak istedismiz şey, dilbilimin, dil dizgesini, duyusal nitelikli bir yapılaşmadan (gösterenlerden) başlayarak betimleyebilmesidir.
DiL YETiSİ
Ve
BAşKA İLETişİM DİZGELERİ
Anlağı ve toplumsal niteliğyle insan, böyle bir iletişim 0) o 8
Bkz' F. de saussıre, c.nel Dilbiıiı, Yaynlan, Ankara, 1979, s.60.
Bkz. F. de saussurc, a'g'y., s. ı12.
D.lslri,|'
çev. B. V:İdar,
Tiİk Dil Kurumu
biçimini oluştururken' uyarıcı olabilecek bir dizi dış gerÖrneğin ses; kenç"i.ıiı.ı". ile tedensel yetilerini kullanlr' dırirll koıuy"u kesitlendiren, eklemleyen, inceltip kalınlaştıran, alçalhP yükselten, uzatıp kısaltan, sıntrslzcasrna değişlk ürleşimlere sokan, fiziksel olarak başka bireylere iıeien se, örğentiğimiz yardımıyla kolayca işleıebildiğinelveden, bir iletiğim Jizgesinde kullanllmağa son derece rişlidir. Bu denli esnek bir nesne ile onu bu denli kolayca işieyebilen bedensel düzeneğin bu eksiksiz uyumu' dil dejıgi-iz derece işlek bir iletişim dizgesini ortaya koy_
'o,' iaşka koşul ve olanaklara dayalı iletişim biçimlerini
muşh.ır.
ae goz ontıne alan Saussure, insandaki bu doğal ycteneğe dily etisi (langage) diYor. cort"'g"ulıi-, bu genel yeti aracılığıyla oluşturulabilen tü; iletişim biçimlerinin bilimidir' Çevirisini sun_ duğumuz bu yapü, doğal dil dışında, gösiergebilimin konu_ "oıublı"ceı. lı"iişim biçlmlerini gündeme getirmcktedir' s, ayır_ Her an kullanmak zorunda olduğumuz di}, çoğu kez dına varmadığrmız daha birçok iletişim biçimleri arasın_ da uygulama/a cn yatkın, en geliştirilnıiş, cn bclirgin'.en urrg"çiı-"rr'o nejenle de en çok ilgi toPlayanldır'- Ya_ oısıiın dizı'csel üstünlüğü vc işleyişinin kolayca gözlcmgösterienmesi ncJcniyle de, onu inceleyen dilbilinr' başka yüzyı_ de özcllikle gebilimler a.asinda en çok başvurulan, Gcnel olmuştur' t-rrda çurpr"ı biçimde gelişen bir bilim "r' verilen göstergebilimin kurulması gecikirken, dilbilime vurgula_ Enceliğ"in bir nedeni de şudur: Yukarda Özellikle olarak dilbilimci bir örıce dığımiz gibi, soruna her şeyden kullandığı dilin yuklaşu.,"Sarssrre göstergeyi dilde, yani serccler iistiinde tanlmlainıştır' lmgesel çizimlcrlc de des_ iuı.ıcn"n ve Valnızca dile özgülüğünü düşündürmüş; başka askıda alanlara nasil uygulanabileceği sorununu uzun süre brrakmrştır.
ANLAM oLGUSU vE
G
ÖsTERGEBiriM
Denıek ki ilk yaklaşımda sorun, dile özgü gösterge kavramlnln, dil dışı iletişim dizgelerine nasıl yayılabileceğindedir. Bu da, dilin çifteklemliliğnden bağımsız anlamlandrrma dizgcleri bulmak demektir. Çünkü her iletişim bir anlam içerir. Anlamın, en azından bir uyancr olarak bir dış gerçekliğe dayaırması zorunludur. Ama bu dış gerçeklik, _dilde olduğu gibi_ her zaman ses desldir. Duyularımrzın her birine seslenebilen her türlü dış gerçeklikler, ayrımlı biçimlerde algılanabildikçe, açık ya da gizli iletişim türlerine dayanaklık edebilir. Kaldı ki gösterge, gerçekten bir gösteren ve bif gösteilenclen oluşacaksa, bu 8österen, il!e de duyusal niteliktc o]mayabilir. Örneğin soyut bir kavram da bir gösteren olarak işleyebiliı. Bilgikuramsal dayanağını dilbilimden alan, özellikle dilbilimin yapısalcılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan çağdaş göstcrgcbilim, aynı zamanda dilbilime karşı tepki olarak gelişmektedir. Üstelik de terim olarak içerdiği 1tisteryenin gerekliliğini yadsıyarak... Bu tepki, genç 8ös_ tcrgcbilimcilerdcn Anne H6nault'nun anlatımrnda şöyle dilc gctirilmcktedir: "Göstergebilim, ilk baklşta çelişkili gclecek biçimde, Saussure'ün gösterge sonrnsallndan aynlmaktadlr: Bugünün göstergebilimi için, anlamları incelemek, ne bir 8östcr8eler öğretisi oluşturmak, ne de gösterge-
lerle ilgilenmektir; göStergelerden kurtulmaktır".1 Danimarkalr dilbilimci Louis Hjelmslev, Saussure'ün tanımladığı göstergcyi yeniden ve daha derinlemesine çözümlerken, 8östcrenin (anIahmııı) olduğu kadar, gösterilenin (içeriğin) de bir tözü Ve bir biçimi olduğunu ortaya koymuştur.2 lçerik çözündemesi, önce doğal dil düzleminde, (1) llkz. A. Hanaült. IE
c) 10
Pans,
'1979, s. 16.
yaklaşımlarlr). öl:I sonra da göster8ebilim alanında yeni ın li bir aşa"masıdır. Bu açıdan, Algirdas Julien_Crcimas (Yapısal an_ iıoo a"' yuyr''ıra |ğl Sıfiantique Stfuctufale|
uaı' yriu', göstergebilim tasarrlarının derleyapıt' bir ,ilr'ioru.ıun*urın'da bii başıangıcı belirler' Bu ve öğelerini ayrı oır uur'aui-' aoğ.ı diIin anlambilim ilke 'k";;;;ri Etiren"k içinde belirlerken, bir yandan da'
i"-uiııJ
koyuyorlşıemscı uir göstergebilimin olabilirliğini ortaya du.
ile genel gösterGrcimas ve izleyicileıine göre, dilbitim ,"biıi-i ,v,.un öiçüt şudur: Birincisi' dilsel göstergeler inİ."r,.J"o''org,.tllarln oluşturduğu anIamlı biitünleri son en betimlenebilen ceıe.; u, bütüilerin kuramsal olarak bir dizi ;;;;"r;;; fificedir.oysa tümce_ötesi (betiksel) bo_ tlJi"*r". Ja uu.d,r; incak dilbilim' tümcelerarası de güçı.rJtta bir kuralIılık belirleyememiştir; bclirlcmcsi k]arşı.kar'şıya iti, çtını.ti dönüP dolaşlp tümce yaPısıyla 9:. başlayaraK' linmcktcdir. Göstergebilim, dilsel aııIamdan baıri" uu otırı"-o", siylemsel içerik birimleri arasında.ki yaAncak bu irntıu.a.n oluşan aniamlı bütün|eri inccler' (yani gösterenletözün 3u"'-" Jui"*ıIaştıran duyusal bağınyapısal I"l'"" r"'"olr'i ba g,m,'' oiarak, içcriğin
i,ir.,'.J- i"ı''ı"nii. şoyıe divclim: Söylem içeriğinin uiçi-i, diırcı BöSterenlerin biçiminc bağımlı bir 8öStergcıer aırg".ı a"8iı;i.. Çünkü, kendi içinde bir bütünlük.sunan
iü-ccnin bir uzanhsı, ne de tümcclerden oluşmuş i,. toplamdır' Ama tümce ile söylem arasında ".i-"i'u."i a;;;; ilginç ğelen bir benzerlik vardır; bu benzerlik
.öĞ-
t"."r""a""
göre her ı,Lr"ı"ıiTesniğre'den esinlenir: Tesniöre'e sayıda belirli de ;;;." b,. iıyu,.o oy,"" gibidir; her ikisi Grcirr ıs bu ,r'ıruerlerıe' Gcıunts) blr olay (procös} içCrir' değişiklikleIIe, bütün bir söylcn' CVrcnrne
g1ri"-i, belirli
.nieua dc Iı sı,nioliqts, Prcsses Universitairos de ı:rance,
tıkz. L. Iljelmslev, P.oiz8o,';nrs ii |ne ıhıoli. du langagı, Fİ. çe\J. Anne-Marie l.6onard, Les Edıüons de Minüt, Pdis, ]968ly/I, s5. 65-79. llgj]i bö]iiİnün'Iürk(e çevhsi için bkz. L.Hi' Aalounı.içğik. (ev. M. Yalçb, Y^zKoçEV[rl, 7 Tem_
,'e
(])
ı'|-8t'l'l8?bnifl muz-Ağusıos 1982' ss' l2ç'l3];.ayn(a Di;bilifr 90'9o' Yayını' lsianbul 1983' ss' ;;j:;;Hü' t".ro;ss., Pans' ı966'
ifi; Y;"
kırınlaıı' ha'
11
yayar.ı Nitekim Vladimir Propp'un masalda çözümlediöi o h y d a, b eli rl i sayıd a iş /eııl eri ii s tı t,.ş].ie Jı"n- ;..#:j riyle. bağnhlı eylemlerinden oIuşur."n"n
Gösteİg€bilim
r___t_l
_
ister istemez bir doğal dille aktanlır. Ancak bu '...Söy-lg-' ni teliği, gösteigebi Ii.,ç," j], ;;;; İDür ideger ^o],^r',]^*, taşImaz. Yalntzca göitcrgebilims"il;#;,;"
;;;;;;
r, m e ıl ynsı dı r. ö.n"gı n ı".opp', ;;;-.#J; Pa:1lıar, hangi dile. hangi bilimde ;;;ii.;;;'.l*;İ: içeriğindeki anlamsaI cı.ge"nı -tozuı-ar. ıı. i;;;İ;;iil: ta
şly
I
cI sl d
oŞi ,",,;;:;;;;;öi:
söz ediImektedir
an. dolavlsıyla
b,.;;_;;;;;;;fi ;;;
öSTm'GEBİLiMıN ALT BöLİrı{LERI
doğaI diIi de içine alan .,^.!ö;1u1su.uiıi., çok sayıda iletışim bjçimlerinin genel bir nııimi oıaraı. ;;;;;rli:. Pierrc Cuiraud. doğ;ı di]i dııbiıimin H';.;;;;;;; #guladtktan sonra, genel bir göstergebilimi, dilsel olmayan iletişim 6;ç;p{11laşımla' ma k ta d r ;." o ;. ;;;;; ;';; l"j:llt,:' #l.,i,E ::: :ltında öncelikle söylem sorunl doğal dild.n kopmuş deiillerd|-'i, :İ: :]'| verdikleri için, r
jlğ:i:":""i";i;;::;;"ö;I;i;*j;iilft j:l"Jİ;:*Hi
oayanağI durumundadır_
Anne H6nault,nun (genel) göstergebilimi .. 9^::, nası] bölümiediğine bakalım: ,
'"ı1"#:ill.,i1İ:H*}İy;ifi ,;:Jffi 12
Dildışı il€tişim diz8eleri
Dilseı iletişim diz8elen
8öster8ebilimi (s6miolo8ie)
8östergebilimi (s6miologie)
j
dan göstergebilimseü nesn"ele.in -uayus a"ı;";ir;;: da başka şeyler de (renkler, kokulaı çimler, davranlşIar, vb.) olabıılr. O nedenle, birçok eöster_ gebilimscl aland
G
(s6miotogie)
#,nr;:*ilt};1.İ,:::::::::::::::::ğHn]
AnlambilimGĞmanrique) ciister8ebiti-rn(s6mioti$re)
(diD
(söyl€rrı)r
Pierre Guiraud da temelde aynı ayrlmı yapmlşhr. An_ cak burada dilsel iletişim biçimleri arasında da bir aynm yapılıyor. Buna göre. doğal dilin kullanımında iki tür yapı oluşur: Birisi dilin kendisini oluşturan yapı; öteki, dil aracılığıyla, ama dilin çift eklemli yapısından bağımsız olarak oluşan yapıdır. öylcysc temeldeki ayrım, sömiologie ile sömiotique arasında değil, her ik\si ile sömantique arasında yapılan ayrımdır. Kısacası, göstergcbilimin dilsel ve dilsel olmayarı alanlarl arasındaki ayrım. Anne H6_ nault\ıun kabaca yaphğı bölümIerne, gerçekte Greimas'cı_ ların öncelikle incelediği özel bir alanı (söylcmi) vurgulamak için yapılmışa benziyor: onların, sömiotique adı altında yaphkları söylem çözümlemclerinin yoğunluğu, çok gcçmeden, başka alanlara da uygulanan göstergebilimin odağı durumuna gelmiş ve giderek s1miotique adı, genel göstergebilimin adı durumuna gelmiştir. Nitekim Greimas, 1986 Eylülünde Fransa'da yapılan ve oldukça değişik ülke ve bilim alanından rızmanlarl bir araya getircn bir 8östergebilim semPozyumunu açış konrışmasında şıınu ıiylemiştir: ''Göstergebilim kcndi içindc bir bilim değil, bilimlerarası bir iııcele me yöntemidir''. Pierre Gııiraud'nun bu yapıh, ''dildışı i!etişim dizgeleri gösteıgebilimi''nin birçok bölümleri Ve altbölümleri oldu_ ğunu ortaya koyacakhr. (ı)
Dkz. A' Ilcnault, a.g.y., s. ]84'
l3
GöSTERGEBİLİMİN YAYGINLAşMA şANSI DiIbilim gibi, göstertebilim de, İazla gecikmeden ülkemize girmiştir denilebilir. Dilbilim alanında, çoğu özetleyici Ve tanıhcı nitelikte de olsa, azımsanmayacak ölçüde çeviri Ve özgün incelemelcr yayınlanmıştır. Son on yılı aşkın süredir de göstergebilim, en azından bir terim olarak ePcyce bir yaygınlık kazanmış; içeriği, dar bir çerçevede de olsa, tartrşılır olmuştur.ı Örneğin, Batıda bile,Tahsin Yücel bu ilimin öncülerinden sayıImaktadır. Nitekiın A. J. Greimas, çağdaş göstergebilimin kurulmasına temel sayılabilecek Slr,nantique structuruIe adlı yapıhnda, söylem çözümlemesinin belirleyici bir örneği olarak, Yücel'in Fransızca bir incelcmesini (L'imaginaire de Bernano özet|eyerek Verıniştir. Ne var ki bu başarı, Bahdaki gibi, bizde de yeterince yaygın bir kitleye sezdirilmiş değildir henüz. Tahsin Yücel ve arkadaşları (Mchmet Rifat' Ayşe |(116n, 1'}.), uğraş alanlarınln doğal bir gereği olarak, sorunu Batı ölçeğinde ele almışIar; ileri bir bilgi kuramı düzeyinden başlayarak, Bahlı göstergebilimcilerle bütünleşmişlerdir. Bu bilimin, gerek tanlmlara dayalı çok özel bir dili olması' gerekse ''yazınsal inccleme'' gibi öteden beri kapah kalmış bir alana uygulanması, bizde daha fazla yayılma şansını azaltmıştır (En azından, biz bu düşüncedeyiz.)' çünkü, biI sanat biçimi olarak yazıry gündelik bir deneyim değildir; Seçkinlerin konusudur. Bir bilimin konusu olabileceği bile kuşkuyla karşılanmakta; dcğeri, sanattan anlayanların, yani eleştirmenlerin ölçütsel (normatif) yargılarına bırakılmaktadır. Her neyse... Bilim de, incelcdiğ krınu kadar, kendi içinde bütünsel bir düzenektir. En sıradan konular üstünde denenmesi bile, (])
74
Atiua Biİkiye'nin haAl|Ad$ yaPısakn$M dqltrisin doİlu adlı kitaP (arıık Yayınlin, lsıanbll, l983). ö7€uik1c Asım Beziro'nin burada yer alan kaynakça derlem€si (ss. 22_36), bu duiımu 8östermektedir.
bir dizi zorunlu temel işlemlere dayanır' Bilimin dili' do_ ön_ ğal dilin en kestirmeden kullarumıdır' Anıa her terimi' tave olduğundan karşılığı lcdcn belirlenmiş bir tanımın bağlantıslkıya nımların da bu ierimler aracılığıyla sıkı landığından, vcrdiği bildiriyi alabilmek de' ucız bir okumayli sağlanamar. Öyı"y." okurun da belirli ölçüdc bir
kafa vorma bedelini ödemeyi göze alması gerekiyor' Aiıa yine de Pierre Guiraud'nun bu yapıtında büyükbir
jıiçıtıgtı olduğu söylenemez' Çünkü, yazarın giriş böıümü;d; d;beıırttıği gıbı, bu bir göstergebilimsel yöntem gösterdenemesi, dolayısıyla da özel bir bilim dili değil' inandırmaya ecbilimin olabilirliğine ve gerekliliğine bizi önce yapıL "Que.sais}önclik bir öykü gibidlr. Her şeyden kitleie?" eibi bir yayın dlriri',i,' amactna uygun olarak' -r"sı"nu."k kolayokunmasını biçimde yazılmıştır' io." yanı da, göster8ebilimln t_u1u.ıry.sına başka bir laştıran kğnakhk etmi; ilginç gözlem ve incelemeleri bir bağlam-
oır-a
da özetlemiş olmasrdrr. Öt" yundun Pierre Guiraud, belli bir akıma kapılanmadan, kendi alanındaki bilimsel gelişmelere olabildikçe (1983) çok sayıda nesnel bir gözle bakmlş ve ölümüne değin insan vaoıt veriiştir. Bildiğimiz kadarıyla da cn geniş anlabu Özellikle ii,io.in" sejcneni, C7sfurgebilim' dir' yaoylumlu yışla, çevirisinc gereksinim duyduk' Bu küçük p,i, ,,r"du.',n-dan en karmaşığna değin' ewensel boyut"r, derinin_ iu i''run, ç"rruı"yen ve güdüleyen olgular kaosunun ışığına gün (arch6tyPes) çkardeki gizli ortai ilkikıil"ri
maya çalışıyor.
M.
(sol üs(te) b€Irflük' No-I: YaDltın ö7qün sayfa numdilarınt çeürideki Fnnde ve ç€vin ııe ozgun i"".ai sJyra]anna yapıg ""'ı'ma]an konımak tıl'Y')' kolaylaşlmaktıİ k"şi'şiı';aF oıas;bir "'"J.'* ..]]ıni'"_vJ;*ı
g*i.""^,i
ii.ı
YALçIN
GiRİş
tsl
GöSTBGEBillıu Gijstergebilim, diller, düzgüler, belirtgeler, vb. gibi gös_ terge dizelerini inceleyen bilimdir. Daha bu tanımla bir-
likte dil. göstergebilimsel konuların bir bölümü olmaktadır' Gerçekte bu alanda dilin ayrıcalıklı ve özerk bir
yeri bulunduğunda hemen herkes birleşiyor. Bu da göster_ gebilimi "dilsel oımayan göstergelerin incelenmesi'' biçi_ mindc tanımlamaya olanak veriyor. Burada bizim de benimsedismiz tanımlamadır bu.1 F. de Saussure göstergebilimi ''göstergelerin triplum içindeki yaşamını inceleyecek bilim'' olarak tasarlamıştır. Bu konuda sık sık alınhlanan txilüm yiyle:
"Dil, kavıamları belirten bir göster8elğ dizgesidiI. Onun için de, yazly|a, sağırdilsiz alfabesiyıe, kutsaı nitelikli sim8esel tören-
lerıe, bir toPlumda incelik belirtisi sayılan davranış biçimıeriyle, askerleıin bildirişim belirtgeleriyle, vb., vb. karyııaştıılabiliI. Yal_ nız, dil bu dizgelerin en önemlisidir.
Demek kij gö;tergeıefiıl İoplum içiıdeki yaşamııı iıceleyeToplumsal ruhbilime, bunun sonucu
cek bir bilim tasarlanabilir:
(ı) Göblrı8.rtli'
ile hekirr{eİin ,lirtiüilinini (s€m6iologie) kanşhrmamak teİekiyor' Ikincisi' hastabk semPtomlarını ve doğal beıirlılerini okz. ü.İ., s' 29) inceleİ.
17
olarak da genel ruhbilime bağlanacak bir bilim. Göstergebilim
(Fransızca s6mio1ogie < Yunanca s6meion ''8öster8e,'den) diye adlandııacağız biz bu bilimi. Göstergebilim, gösteıgelerin öz nite_ liğini, hangi yasalara bağlı olduğunu öğIetecek bize. Henüz yok böyle bir bilim. onun için, göŞter8ebilimin nasıl birşey olacağını söyleyemeyiz. Ama kutulması gerekli; yeri önceden betli. Dilbilim, bu genel nitelikli bilimin bir brilümünden başka bir şey değil. onun için, göstergebilimin bulacağı yasalar dilbilime de uygula-
16l
nabilecek. Böylece, insana ilişkin olgulal bütünü içinde ditbilim iyice belirlenmjş bir aiana bağlanabilecek.', (Coırs de ıinguıStique
gin4rale, s. 33).2
Aynı dönemde Amerikalı Ch. S. Peirce d'e semiotics (Fr. adı altında, göstergeler üstüne genel bir kuram tasarladı: semiotique "göster8ebilim'')
"Gcnel anIamında manl|k, qösİer7ebitim yerine kullanılan bir başka sözcüktür yalnızca. Yani 8öster8eleIin hemen hemen gerekli ve biçimsel öğretisi. sanırım bunu kanıtladım. Bu öğretiyi "hcmen hcmen gerekli" ve biçimsel diye tanımlaıken, şunu 8öz önünde tuttum: Kimi gösteIgelerin nitelikleIini elden geldiğince
8özlemleriz. Edindiğimiz yaıarlı gözlemleıden yola çkarak da, büyük ölçüdc gerekli yargılara vaıırz. Buıu yapaıken izlediğimiz yola soyutlama denmesini doğru bulmuyorum. Vardığımız yargı Iaı, bilimsel anlağln kullandtğı göstergelcIin hangi nitelikterde
oıabibceğifle ilişkindir. (Philosophicat ufittings of Pefuce,' Peirce, ın felsefe yazıIarı'', s. 98).
nryorlar.3,4 Demek ki böylece, daha yiizyı|ımız başlarken, göstergeler üStüne 8enel bir kuram tasarlanmış oluyor.
n
Bu kuram i|kin, genel anıambiıim adı altında, özellikle mantıkçılar;n ilgisini çekmiştir. Ne var ki Saussure'ün izlencesihi verdiği göstergebilimin kurulması gecikmeli olmuştur. Nitekim Roland Barthes 1964'te, Elöments de s4miologie (Göstergebilim ilkeleris) başlıklı incelemesini, şunu ortaya koyarak sunabilmektedir: "Cöstergebilim henüz kurulmamış olduğundan, bu inceleme yöntemi üstüne hiçbir el kitabl olmaması da şaşırtıcı değil. Da_ hasl, geniş kapsamlı olması gereği _değil mi ki bütün gösterge diz8elerinin bilimi olacaktır bu_, 8östelgcbilimin öğletim konusu olabilmesi için, bu diz8elelin göZle göIülüI duruma getiIilmesi 8ereKıI ."
Görüldügü gibi, bu koşullarda böyle bir girişimde bulunmamrzln bizi nereye 8ötürebileceği raslantıya bağlı. Gerçekte göster8ebilimin konusunda bile, öyle herkes aynı görüşü paylaşmıyor' İşi daha sağlama bağlamak isteyen kimileri. dil_dışı belirtgelerle sağıanan iletişim dizgeleri_ nin incelenmesini göz önünde tutarlar yalnızca. Kimileri, Saussure'ü izleyerek, gösterge Ve düzgü kavramlnl, ayinler, törenler, incelik kuralları, vb. gibi toplumsal iletişim biçimlerine yayarlar. Daha başkaları, sanat ve yazın bı sıınialo3i., sğnklique abi lelimleii (i'zelıikle dilseı olmayan diz8eıeriİ incelen_ mesi anlamında) iıe srnaIliqra (anlambilim)'i karıştırmamak 8erekiyor. Bü 5o' nun(usu diIsel 8öster8€le.iı anlamını incel€r. sİnasiolo{i.'ye (kavrambilim e) geıiıca (ki bü rcnm de dilbilim terimcesine öz8üdü), bu da sözcüklerin anlamml inceleİ' IJunun karşltınd a anaf,asiolqie (adb1lim), yani anlatt]an nesncıerin aıa_ bileceği adlann in.e]enmesi vardır. Ne yazıkki, bu ierirnce heıkesce Payıaşıllyor
Saussure göstergcbilimin toplumsal işlevini, Peirce ise
mantıksal işlevini vurgulamakta. Ama göstergebilimin bu Sömiologie ve sımiotique Sözcükleri bugün artık aynı alanı kapsıyor. Avrupalılar birincisini, Anglosaksonlar ikincisini kulla-
iki yönü arasında sıkl bir bağlılaşma vardır.
o 18
(4)
(s)
G. de Saussıre, cenl]I dilbilifr P} P9l!T_ B. Va.dar'ın ç€virisinden 't974 Türk Dil Kuİümu Yarlnlan, Ankara, ss' 3637) akta' rruştıI (ç.i]-).
dercIe?i,
(6)
70'li yllardan bü yana Avrupat ar da, özellikl€ Greimas v. ç€vİesi artik sinio,iq!r sözcüğiiln kdlanıyor (ç.n.). Balthes'ıtı bü inceıemesi B' Vedar ve M. Rifat tarafından Türkçeye çewilrniş ve kiiaP olarak yayhlanmışiıİ. Kütiir Bakan]ığ Yarınıan, Ankdra 1979)(ç.n.). R. BARTHES, Elımenls de sımiolo8i. Gonmryicalİons, sa'\ 4). "t9
t8l
çimlerini de, gösterge dizgelerinin kullanımına dayalı iletişimler olarak kabul ederler. Bunlara göre, söz konusu dizgeler, genel bir göster8e kuramında yer alır' Göstergebilimin işte bu üç yönü ele alındı burada. Ama açıkçasr, daha birçok iletişim biçimlerinin bulunduğu, bunların da göstergebilimin konusuna girebileceğ düşünülebilir. Usa aykırr da görünmüyor bu: Hayvan iletişimi (zoos6miotique), makine iletişimi (sibernetik), canlı hücre iletişimi (biyonik) gibi.7 Bu kitabın kapsam sınırları tiim bu sorunlara değinmeye yetmeyeceğinden, ilk üçüyle sınırlı kaldık, Göster8elerin doğası, biçimi ve işlevi üstüne genel bir gözlemde bulunduktan sonra sırasıyla (1) bilimsel ve uygulayımsal, (2) toplumsal ve (3) güzelduyusal göstergelere üç ayrı bölüm ayırdık. Üzerinde fazla şey bilmediğimiz bu sorunlara ilişkin olarak ''Que sais-ie" yaylnıyla eğilmek, kumar oynamak gibi bir şeydir. Burada "sergilenen" -yani tehlikeye ahIan- bir iki düşünce, henüz yerini ariyan bir yönteme kesin biçimini varma savında olamaz. Şunu ekleyerek biüıelim sözü: Bir süre önce Association internationale poul les dtudes sömiotiques (Uluslararası göstergebilim araştrrmaları derneği) kuruldu. S|miotica adlı bir dergi ve konu üstüne bir dizi incelemeler yayınlamakta.
lel
BiRİNClBÖLiiM
işLEVLER vE "MEDYA'i Göstergenin iş|evi, bildiriler aracılığıyla düşünceler iletmektit. Bu ilctim işlcmi bir ncsne, yani kendisinden soz edilen bir şey ya da gdnderge; 7östel4elef ve bundan dolayı bir düzgü, bir ilctim aracı ve de doğallıkla bir yayıcı i|e bir alıcı içerir. iletişimler kuramlndan alınmış bir şemadan (ki bu şema artık yerleşmiştir) yola çıkan R. Jakobson, dilin altı işlevini belirler. Yaptığı çözümlemeler _gerekli değişiklik_ lerle- her türlü iletişim biçimleri için geçerli olabilir' Iş_ lcvler sorununa ayrıca, bildiriyi taşıyan iletişim sorunu, ya da -günümüzün modası olmuş terimle söylersek- medyuz sorunu da eklcnmiştir. Düzgü I
Gönderge
a
sibarulik ve uyonİk terimıeri ePeydir Tüİkçede de kullanılır olduğu içiı. Türkçe yaznışlannı verdik oysa zoos.friyoliı gibi bir teİime yabanoyız; o nedenl€
. Fransızca yazım birimini kofuduk (ç.n).
20
söZcüğünün kaİştlığıdf; anfl'i. ya da krsaca (]) Bü telim riansız(a "'ı,-.l..oJarr""'l'jı]cı]ctişmiaraı]an"dcmckdr'MedJıra(mcdıUm)a}'Nsoz' 'n€d''u
'n'.J-
(ç'n')' cü8ijn iei;ilıdir. Biz TIR]VCc bölümiindc t?Pt8' karşı]ığn' önerdü
2I
I.
I11l
-
İşlevler
1. Göndeıgesel işlev her türlü iletişimin temelidiı. Bu işlev bildiri ile, bizi 8öndeidiğ (yani bildiriye konu olan) nesne arasındaki bağları belirler. Çünkü temel sorun gönderge konusunda doğru bir bilgi; yani nesnel, gözlemlenebilir ve doğrulanabilir bir bilgi biçimlendirmektir. Bu, mantığın konusudur; başlıca işlevi gösterge ile nesneyi, bildiri ile, düzgüleşmiş gerçekliği ayırt etmek olan, kendileri de birer düzgü durumundaki değşik bilimlerin konusudur (Bkz. iler; s.32). 2. Duygusal işlev bildiri ile yayıcı arasındaki iliş_ kileri belirleı. Sözle ya da bambaşka bir anlamlandırma yoluyla ile_ tişimde bulunduğumuz zaman, göndergenin niteliğne ilişkin düşünceler veririz (gönder8esel işlev); ama bu nesneyie iIgili olarak, iyıkötü' güzel-çirkin, saygıdeğer_gülünç gibi yargılarda bulunarak kendi tutumumuzu da anlatabiliriz. Ancak coşkular, kişisel nitelik, toPlumsal köken gibi kendiliğinden ortaya çıkan doğal belirtilerle, bun]arın iletişim amacıyla kullanılma durumunu karıştrrmamak gere_ kir (Bkz. iler., s. 29). Göndergesel işlev ve duygusal işlev, iletişimin hem birbirini tamamlayan, hem de birbiriyle yarışan temel yanlarıdır. Öyle ki her ikisine birden ;dilin çift işlevi,' denil_ diği olur: Birisi bilisel ve nesnel, öteki duygusal ve öznel. Bu iki işlev' çok değişik düzgülenme biçimlerine açıktır; çünkü ikincisi, biçimscl değişme]erden ve yananIamlardan kaynaklanır (Bkz. iler., s. 36). Bilimsel bir düzgünün amacı, bu değişke ve yananlam değerlerini yansrzlaştırmaktır. Oysa güzeldu;,usal düzgü_ ler bunlarr gerçekleştirir ve geliştirir. 3. çagıı ya da buyruk işlevi, bildiri ile alıcı arasın_ daki ilişkileri belirler. Çünkü her iletişimin amacr, alıcıdan bir tepki elde etmektir. 22
Buyruk, alrcınrn ya anlağına ya da duygusuna yönelebilir. Bu düzeyde de nesnel-öznel, bilisel-duygusal gibi, göndergesel işlev ile duygusal işlevi karşıtlaştlran aynm çlkar karşımrza' Tüm belirtgeleme düzgüleri ile işlcm izlenceleri (çalışma, ordu taktiğ, vb.) birinci türde yer alır; çünkü burada ortak eylemin düzenlenişi söz konusudur. Alıcrnın katkıslnı devindirmeye yönelik toplumsal ve güzelduyusal düzgüler de ikinci türdendir. Bu işlev, reklamcılıkla birlikte çok büyük bir önem kazanlT[ştır. Çünkü reklamlarda bildirinin göndergesel içeriği, alıcının bir güdüSüne yöneltilen göstergeler yanında silinip gider. Bu da ya yinelemeler yoluyla alıcıyı koşullandırmak, ya da bilinçalhndaki duygusal tePkilerini uyandrrmakla sağlanır.
4.
I12l
Şiiısel ya da güzelduyusal işlevi. R. Jakobson, bildi rinin kendi kendisiylc ilişkisi olarak tanımlaı. Bu da tam anlamıyla güzclduyusal işIcr'dir: Sanatta göndergc, bildirinin kendisidir; bildiri iletişimin aracı olmaktan çıkar, amacr olur. sanat Ve yazın amaç-bildiri'leı üretir. Bu bildirilcr birer amaç olarak ve bildiri olmaklıklarını sağlayan ilk göstergelerin ötesinde, kendilerine özgü başka anlamlama biçimleri sunarlar. Biçemleşme, göstergenin kendisellcşmesi, simgeleşme, vb. biçimindeki bu tür anlamlamalar, özel bir göstergebilimin konuları arasında yer alır.
5. ilişki işlevi. iletişimin varlığrnr doğrulamaya, sürdürmeye ya da kesmeye yöneliktir. R. Jakobson bu ad altlnda "iletişimi kurma, sürdürme ya da kesnıe; çevrimin sürdüğünü denetleme ("Alo, beni duyuyor musunuz?"), dinleyicinin ilgisini çekme ya da bu ilginin kesilmediğini güvenceye alma ("Bakın, beni dinliyor musunuz?'')' ya da Shakespeare deyişiyle ("Bana kulak verin"), karşıdan da ("Ha ha!") türünden bağlantıları sağlayan göstergdleri sıralar. Bağlantının bu biçimde vurgulanması -Malinowsky'nin "
terimcesinde gçıkıayrcı7 işlev-alışılmış biçimlerle dolu stjz alışverişine ya da tek amacı salt konuşmayı uzatmak olan stiyleşimlere yol açabilmektedir".3 Ilişki işlevi bütün iletişim biçimlerinde çok önemli bir yer tutar (Bkz. iler,, s. 46). Ayinler, biçimsel kurallar, törenler, uzun söylevler, aile yakınlan ya da aşıklar arasındaki konuşmalar, vb. Bu gibi iıetişim biçimlerinde iletişimin içeriğinden çok' orada, birlikte bulunmanrn benimsenmesi olgusu ağır basar. Aynı sözcükler, a5mı davranrşlar yinelenir durur; aynı öyküler yeni baştan anlatılır. Sonuçta başkasına anlamsız ve çekilmez gelecek bu iletişim, ''içinde olanlar"a, iletişime "konu'' yapılanlara haz vericidir. Bu katılım Ve konu edi|menin bittiğ yerden sonra da, aynı iletişim, çekit13l
ciliğini yitirir. iıişki biıdirisinin göndergesi, iletişimin kendisidir; hp_ kl şiirsel bildirinin.göndergesi, bildirinin keııdisi, duygubildirininki de, göndergenin kendisi oıduğu gibi. 6. üstdil işlevi, alrcının anlayamayacağı durumda olabilecek göstergelerin anlamını belirtmeye yöneliktir. Örneğin bir sözcük tırnak içine ahnır ya da ''terimin hPtaki anlamında, göstergebilim'' diye açıkhk getirilir. Demek ki, üstdil işIevi göstergeyi, kendisine anlam veren sal
düzgüYe gönderir.
Ustdil işlevi tüm sanatlarda önemli yer tutar. ''Yazı", düzgünün bir belirtgesidir. Demokrasi sözcüğü, kullanılan düzgüye göre değişik anlamlara gönderir. Tıpkı bir portrenin, biçemine göre coşumcu' gerçekçi, gerçeküstücü, kübist gibi değşik yorumlara yöneltilmesi gibi. Medyumun (iletişim aracının) seçimi de üstdil işlevine girer. Bir tablonun çerçevesi, bir kitabın kapağı, düzgünün
(3)
24
Burad3 si'z konusu oıan işlevin Fran$zcast, gertekten ''ag}la}'ıo işle'' anlamna (açık1ıyorum)'dan 1ele^ |onclion Phaliqu.. Phıliqıe s].fa|r da zaten Yun' P)ıa'iro 8elir \€ a$kla}ao d€ıııektiİ (çn.). R. Jalobsoı, Essais de liıruistiq'ıe gını\ale, s.217.
niteliğini belirtir. Bir yapıtın adı, bildirinin içeriğinden B';' iot a""n" fazla, seçilen Jtızgtıye gönderil c:l"'l-'y":.
sergi galerisi ya da müze duvanndaki kömür küreği' tüzel_ ui. anlam kazanır aynı biçimde' Burada da bildi_
arirlı
rinln gönderçsi, ciüzgünün kendisidir' 7."Aoıaiat oe iuymak' Bu dğişik işlevler -yukarda
belirtildiği kadarıyla- birbirleriyle yarış içindedirler: Avnı biriildirive' herbirinin değişik oranlarda kanştığı'nı görürüz.
lleişimin türüne göre biri ya da öteki baskın
durumdadır (Bkz. yuk., medyd' işlev_ Bu açıdan (nesnel ve bilisel nitelikteki) gönderge leriylc, ioznel ve anlatımsal nitelikteki) duygusal işlev en belirgin otanlarıdır. Göstergebilimle anlaumrn iki önemli biçirileridir bunlar. Birbirleriyle öylesine taban tabana her karşıtlaşırlar ki, sonuçta, ''dilin çift işlevi'' kavramı Iı+] ttiritı anıamıama bieimlerine yayılabilir' Gerçekten anla_ mak ve duymak, us ve ruh, deneyimlerimizin i\i .Y:]' ,cunu oluşiurur; yalnızca karşıt desl, aynı zamanda.birbirıe.ıyıe t"rs orantııı tamalgl biçimleriyle bakışım içinde_ diriu iki uç. O nedcnlc coşkıyu (yani aşkı' acıyı' şaşlr_ mayı, korkuyu, vb.) kavrama yetersizliği olarak tanım]a_ vu*ıirir. Bu duygusal, anlağı baskı altında tutar anlak Sanatia kendisinc ulişan şeyleri alamaz' sanatçI' ozan' de bir iu.rru uçrı.ıa-uda yeteisizdirlcr' onlar gibi bizler yanslmabir sudaki kamburluktan, aPtalca bir tümceden' dan alt-üst olduğumuzu açıklımakta yetersiz kaldığımız gibi. " Ar'ıu-u, nur.r" üstünde; coşku ise öznc üstiinde işler' Anıa anözcllikle anlamak, yani nesneleri bir araya getirerek kauraiakta birbirinc bağiamak, kısacası hepsini bir|ikte duyumlan düzene maic, bir örgenheme işlemidir; algılanan karışhrıP alt_üst birbirine sokmadrr; iysa coşk', duyuları etmektir. Bu durumda, birbirine bütünüyle karşıt iki alglama konusu o|' biçimi _sonuç olarak. iki anlamlama biçimi_ söz :)l'
maktadlr. öyle ki manhksal gösterte ile anlahmsal gös-
teİge, terimi terimine birbiriyTe karşItlaşmaktadır.a
Mantıkaı
8ösıer8e
Saymaca Nedensiz DenkleşimseI Nesnel Ussal Soyut Genel GeçişIi Seçimsel
lI5J
Anlatımsal (duygusıl) 8österye)
Doğal
Nedenli Benzeşimsel Oznel Duygusal Somut
Tekil içkin
Bütiinsel
Kuşkusuz birbirine yönelimler söz konusudur, bu nitelikIcrde görecelidir. Çıintıi -ılerae belİrli iilçüde ',saymaca,' ve beh| i a'ız, '.?J"^?Ir:iİJ vb. Ama burada bilimlerle ll..i;:: lirgin anlamIama biçiminin aynmlandığida 'orotıo,', l.,ra".'ir*_ dan şu çıkıyor: Bir yandan göstergelerle coşku' bir yandan da anlatlmsal :::"nTI
gri."."ğ;,;;;#;il;;
i|riıı)il;
,","'Ji.öı.'l j;1:H;İ:::Tİ",lT'ı::JH;'ffi
}:1: duyusal deneyımden uzak duruç tersi de o]avların hilirn5gt inçg1gresırı çot *tıa J" eğreti kıIan da budur. çünkü beüIek;;;;;;;;;;'ffH; öğeI eri' tan ımlayıp ya Pıla şh ra ma z, y uni " ı, u r, 6y u,r]u|"i
l::cj::',-,".i oyle. Duygusal
durumdadır. ..
Lalande'ın Vocabulaİre de Ia philosophİe (Felsefenin adlı yapıtı bilİıç baştığı rıü;;
sözcükç_esi)
ş;;-;;;'j yor: "Bilinç tanlmlanamaz; kendimiz ama kendi içimizde açık seçik ı.""."a,g;.;]"y-i""'r";'. "" "ıd";;;; ;;l;;. (4)
26
mını birşcylcri birbirine karışhrmadan başkalarına ilctemeyiz". Vc açıklamaslnı yiylc sürdürüyor düşünür: "Düşsüz bir uykuya kerte kcrtc dalarkcn azalan benliğimiz... gürülli bizi azar azar uyandırlrken gidcrck artan benliğinıiz, iştc budur bilinç dcdikleri şcy''. Ln jeune Parque'ı yazarkcn Valöry'nin bclleğindc tutmuş olabilcccği bu tanım, n'ıantlksal dcneyimin ruhsal dcncyi mi anlamlamada yctersiz kaldığını açıklamaktadır. Doğaları gercği rcsimgescl ve bcnzeşimscl anlamlanıa biçim_ lcrinc bağh bütün saııat]arııı tcmclidir bu. l16l Bu sanatların işlcvi, algıladığımız duyunıları ncsııcl bir bağIantılar ağlnda bize kaıratmak dcğil, gcrçckliğin bir öykünüıı-ıü olarak karşınııza gctiriP yaşatlnaklİ. Ncsrıel deırcyim ilc özncl dcncyim, anlak ile duygusallık, bilmck ile duyınak, bilinı ilc sanat arasında görüIcn bu çok bclirgiır karşItIlk, ''bi]inı" ckinimizin başta gclcn Ira_ sıdır. Oysa, ''halka özgü'' ya da ''cskil'' anlayış, bu iki düzlcmi birbirjnc karıştırma cğilimi göstcrir. Tıp ya da simya gibi cski ''bilimlcr'', konuları ''an|aşıInradığı'' oraııda bircr ''sanat''tlr. Bilim, sanat alanına giderck daha çok dalarkcn, sanat da bilinçaltlna uzanmaktadır. Gökbilim, müncccimliği kahin]ik sanatıııa itcrkcn, bilimin girdiği alanda sıkışan sanat, hcnüz dokunul_ mamış topraklar cdinmcktodir kcndisiırc. Mantıksa] vc uyguIayımbilimscl düzgülcr ilc duygusal anlatım biçimlcriniıı karşıtlaşhğı bu çcrçeve içindc, Iıcnüz fazla iddialı vc crkcn doğmuş "insan bilimIcri'' terimiylc cl atılan şu geniş kapsamlı toplumsal yaşamın düzgülcriııin karmaşık vc ikircikli nitcliği çıkar karşınııza. 8. Anlam ve bildirim. cöstcrgclcriıı birbirlcriyle dışındalama, içindelcınc ya da kcsişme bağınhlarına göre, üç tür düzgü vardır. Bunlar bclirtici (ya da ayırt edicj), bö_ lümlcyici (ya da sınıflayıcı), anlamsal (ya da anlamI17l layıcı) işlevlerin karşılığıdır.
Bkz. bi' sonİaıi &itiim.
77
o
@o Scsbi]imscl bir dizgcnin (ayrıca belirtge dizgclerinin çoğunun) işlcvi, belirgin yanlar arasında bağıntı bulun_ madığl sürccc, bütünüyle ayırt cdici bir işler'dir. Bir sesbi_ rimin dııılaksıI oIduğunu bilmek, (titreşimli ya da titreşimsiz) scs konusunda bize hiçbir şey verTnez; çünkü scs ile cklemlcnmc birbirindcn bağımsızdır: Dizge, olabilccck en yüksck bildirimi içcrir; ama burada göstcrgclcrin bir anlamı yoktur; çünkü anlam, ilişkidcn doğar. Buna karşı)ık bölümlcyici bir dizge, 8östergelcri bir ilişkilcr dizgcsindc, anıa zorunlu, tckanlamlı vc kesişmcli ilişkilcr dizgcsindc bütünlcştirir: M emcl i zorunlu olarak oıııurgnlıyl içcrir. ikinci tcrim birinciye en küçük bir bildi_ rim katıııaz. Burada tcrimlcrin yalnızca tanımları r,ardır. Cöstcrgclcrİı kcsişnıc bağınhsı içinde bulunduğu sözcüksc'l dizgc hcn-ı anlam, hcm de bildirim içcrir: Yapraklar genclliklc ycşildir (bu, aııIamı oluşturur); anıa bütün yapraklar ycşil clcğildir Vc ycşil olan her şey illc dc yaprak dcğildiı (bu da bildirimi bclirlcr). Nitckim klasik bir rcssamın yaprakları yeşil, sırı, k,z,, göstermc olaııağı vc özgürlüğü r,ardır. Ama başka dizgclcr de vardır; bu dizgelerin kiıniııdc yapraklar yalnlzca ve zorunlu olarak yeşil olacak; kimindc şöylc ya da böyle bir şcy olacaktır. ( Bir diizgü nc ölçüdc anlamlayıcı ise o ölçüde kısıtlan. yapılaşmış Vc toplumsallaşmıştır. Tcrsi de doğru. oy,, 'i. } -mış, \- " /pa s.ı bir bi|djrinin bilıİiriınsel içeriği ile, bunun doğal bir sonucu olan arlıkbilgi (ya da bilgi eksilmesi) nesnel ve ölçü' ./ ,-^' l'o| ıcbiıi' nitcliktcdir. Artıkbilgi ne denli baskınsa, iletişim dc o dcn]i anlamlayıcı, kapalı, toplumsallaşmış vc düzgü_ lcşniiştir; za1,ıfsa, ilctişim o denli bilgi vcrici, açık, bireysclleşmiş ve düzgüsüzIeşmiştir. Bu açıdan çağdaş bilim ve
sanatlaırvgulavımlarımız giderek daha çok düzgüleşen' arasında dizgeler ;,'.İ; ;J;;iJ";;k daia çok düzgüsüzleşn ycr alır diye düşünebiliriz' '"'J"g"J'"l' bu yapılaşma ya da ''düzgüleş-o: _1]'" ]]-" gündeme ge'ırrneKiletişim"arasındaki bağınhlar sorununu tcdir: Hcm bildiri, hcm de yayıcı açlsından' ouz9. Dikkat ve katılım' Bir bildiriyi alan alıcı' gösterge.tı.tir,ti au Cözmek zorundadır' Bu da' anlamını' biri anhcr Göstergelerin bulmak demektir:
İ..l""
yani her göstergenin öteki göstergcgösteren belirtileri içerir' lerle '"' bağınhlaiını bu bü or""iı" ui. y"rl567 1puzzle) oyunu bir bildiridir; Vc biçim olarak'ycrdırinin a'nlamınl, parçaıarı rcnk' çizgi oeoryerine geldikçe ortaya ctkarırız' Burada anlam li'r,*ir' .""] r" rcsimoii' scıirtiler çoğalıp kesinleştikçe' parçalan iyi :;;;;;;i,;;-;kolaylaş'r' o nedenle' bütün kurmak güçtür' Ama güç bir yaP]"rJrn-', ui. kurma işIemine (yani düzgüyü.çözmcyc ;;.;;;;'";*.;n'ap-bozu ,il.'r11'"*"y") göstcrdiği dikkatin büyüklüğü ölçüsünde
",a"."löğclerini, i"-- #uı,
ilginçtir.
'iri" u,
-örncğin nedcnle, izlencesi fazla sıkl bir etkinlik aıarerc işı ya da Salt not almak tç]l "'."'dil ,']l'^:1I:ilginç
öğrenim_ *r" tiçlmae çalışarak yapılan bir durum aynıdlr: da i*,^, lii'.'.. kl.i ,u""tiu'du
o-ımaK_
Kalıp_
kimi sanatiu'ş""ş'uı' sözbilim ya da bir tür sanat_bilim' b:":"^' Bl]li ların açık seçik yorumunu ortaya koyabilir' o. ncn"i"_ t''ıjı''ı"' vardır ki, fazlasıyla düzgüIeşmiştir;. ıl8ısını dikkat Ve a'er,ıe ac iqerdikleri artıkbilgi alıcının qeVŞetir.
rısl " i;;a u, alıcının
''ilgisi" kavramını açıklığa kavuştuıkadarıy!'a dikkat' mak eerekiyor' Az önce tanımlandığı duyduğu ilgl;i:;",T;;;;"ye, yani bildirinin konusuna kaynağ' ;;';i;;"ru;;;.-ilaisal düzlemde bir ilgidir bu; duyduğu yorumladıkça eo"a*geyi biçimlendirip
"ir.",i'' hazdır'
79
Vc taş]yıcısl vardır' Açıkçası tözü5 ilc, bu tözün dayaırağı slkıya
Alıcının, yayıclyla iletişimde olmaya duyduğu salt duygusal ilgi ise bambaşka şeydir: Burada, tersine, anlaksal dikkat çok zayıt'tır. Bütüırüyle çağrısal olan aşk ile_
t201
tişiminde durum budur (Bkz. yuk., s. 12). Burada sözcükleIin, iestlerin, davranışların tek bir amacı vardır: o da, iki sevgiliye, aynı şeyleri yaşama, ''tek bir varlığa dönüşme" duygusu veren bir iletişimi doğaulamak ve canlı tutmaktır. İıetişimc katılanlar arasındaki bı birlikİelik duygusu, iletişimin topluluklarca yapılması dunımunda daha büyük öncm kazanır: ornğn sahne gösterileri, söylevler; dinsel. siyasal törenler, vb. Şarkıların, dansların, geçit törenle_ rinin amacı, katrlanları birlikte davranmaya, aynr adımı atmaya, aynı düzeni tutturmaya yöneıtmektir. Askeri ya da siyasal söylevlerin içeriğinde fazla bir bildirim yoktur. olabildikçe az bildirim içermesi de gereklidir; çünkü bu tür konuşmaların ereği' kahlanlan, bir üaşın, bir ortak ilkenin çevresinde toPlamaktır. (Duygusal) birlikteliğe koşut sayılabilecek bir başka olay da (uygulama|ı) işbirliğidir. Çünkü bu bir eşgüdümdür; ortaklaşa çalışmanın eşsüremli kılınmasıdır. Amacı da yine bildirinin bildiriinsel içeriğni azaltarak,