R
l
KINR
i ...L
BIR MILLETIN YENIDEN
DOGUSU
r.
r
TÜRKÇESI: .
Necdet SANDER ri
.I
r-
CHRISTOPHER SYKES'e Lor...
48 downloads
510 Views
40MB Size
Report
This content was uploaded by our users and we assume good faith they have the permission to share this book. If you own the copyright to this book and it is wrongfully on our website, we offer a simple DMCA procedure to remove your content from our site. Start by pressing the button below!
Report copyright / DMCA form
R
l
KINR
i ...L
BIR MILLETIN YENIDEN
DOGUSU
r.
r
TÜRKÇESI: .
Necdet SANDER ri
.I
r-
CHRISTOPHER SYKES'e Lord Kinross
LI
L
. .L
r.
.
.
.
A
L
I
lÇlNDEKILER
Te ekk ü rler On soz
11 14
......................................................................
BÍRINCi KESIM L
-
OSMANLI IMPARATORLUGUNUN GERiLEYlS VE ÇÔKÜ$Û 1 Bir Makedonyahnin Doëu;u 2 Bir Subayin E itimi · a iZ rn i 4 'J õnT ü rk' Devrimi 5 Kargi Devrim i I r lagr as i 6 Bir Kurmay Su 7 Bat! Trab lus Savag i 8 BaIkan Savag lan 9 Sofya'da Görev 10 Birinci Dü nya Savag i C4tct i 11 G IIb UU Türk Zaferi 12 Bir 13 Dog u Cep h eleri 14 Bir Alman y a Ziy areti Urk 05€nl ISI 1915YT
.
19
...........................................
Ir
......................................................................
...........................................................
...
........................
...
..........................................................
82 93
............................................................
........................................................
A
i
r
'
I
I
AB"
45 53 60 70 76
...............................................................
i
I
GI
............,............................................
nommaammuum...........
..........................
................................................................
.........................................................
i
31
..........................................................
..
,
a ma
nam.m.
nu
a assu
s..
110
126 141 1
16 17 18 19 T
-
Mü tareke Su Itan Meclisi Daèttiyor ÌmparatorlugunPaylagilmasi Direnig Hazirfrklan
159
..........................................................................
169 175 186
...................................................
..........................................
.............................................................
I
\KINClKESIM
"
SAVA$l KURTULUS 20 Savagimin BagIangici 21 Erzu rum Kong res i 22 Sivas Kongresi 23 Darnat Ferid'in Istifas t
201 213
.......................................................
............................................................
224 232
.................................................................
25
26 27 28
29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44
I
.......................................................
Müttefikler Meclisi Baslyor Ka nryla An ad olu a Geçig Ank ara'd a Mec iis Toplan ly or lç Sava; Yunan istilâsi Tü rk-Sovy et An tia; mas i Bagibozuklann Sonu Birinci inõ n ü Savagi Londra Konferanst Es kigeh ir'in Dü gü gû Sakarya Sava;i Tü rk-Fran s tz Antlagmas t Doëu'nun Yardimi Savaga Hazirkk Niha"iZafer izmirYan gir i ÇanakkaleBunahmi Saltanatin Sonu Lozan Gö rü gme leri Lozan Antlagmasinin imzalanmasi
245 254 260
...............................................
'y
.............................................
..........................................
269
............................................................................
....................................................................
..................................................
.......................................................
.........................................................
...........................................................
........................................................
.......:........................................................
.................................................
...........................................................
.................................................................
.
....
...
.
.
.........................................................
..........................................................
.................................
..
..
276 286 293 301 307 317 326 336 343 356 364 378 389 401 416 427
KESiM ÜÇÜNCÜ TURKiYE CUMHURIYETININ DOGUSU VE YUKSELigi
Cumhu riyet' in Ilâni
...........................................................
Halifeli"in Kaldinlmasi
Terakkiperver Firka Seyh Sait Isyan i Musul So rununun Çöz ü m ü $apk a Devrimi Kadin Iann Özgûrlüè ü Su ikast Du rug malan istan bu l'a Dö n ü g Harf Devrimi Demokrasi Den emeleri Tü rkiye'n in Dü ny adaki Yeri.............................................. Yeni Bir Ditve Tarih Türklerin Babasi C. Ataturk'un Olumu S Z S öO|50 Haritalar Kayna kça ..........................................................
...............................................................
............................................
..................................................................
.......................................................
........................................................
.............................................................
......................................................................
....................................................
..........................................................
...............................................................
443 451 455 465 473 479 487 494
505 510
515 528 536
545
.
4-2-
mmmanaggmaramagesp-----A-i-@iBUM-A-h
..........................................................................
IBBBUp-
y
----upsp
Empg-ym--Mene-----w--a
sm@pg-g--wg
Ed-U------Basspi-----h-
NOT¥-mi--miBB
565 75 577
.
585
r
.
r.
i.
r-
r
..
I
I .]
.
L
rr
.
--
TESEKKÜRLER
En ba§ta, Çankaya'dakiCumhurbagkanhgi argivlerinden yararlanmaverdikleri ve aragttrmalarima yardimci olduklan için Sayin Cemal izin na 3ûrsel'le Türkiye Cumburiyeti Hûkümetine tegekkürlerimi sunmak isteim. Atatürk'ün savag alanlarryla ülkenin diger bölgelerini gezmemi kolay.agttran ve gerekIi fotograflari saglayan Turizm ve Tamtma Bakanhšma la ayrica tegekkûrederim. Yine bilgi ve resim saglamak ve çal1§malanmi :egvik etmek suretiyle yardimda bulunan Ankara Universitesi Inkilâp Tariú Bölümü Bagkam Profesär Enver Ziya Karal'a da tegekkûr borçluyum. Ïngiltere'de tegekkür etmem gerekenler: 1920 - 24 yillarmda istanaul'da Bûyükelçilik ve Yüksek Komiserlik görevlerinde buluumusolan ba müteveffa Sir Horace Rumbold'un dosyalarindan beni yararlandiran aasi Sir Anthony Rumbold, Bt, CB, CMG; yaymlanmam1§ olan Naval Memories-Bahriye Amlan'm bana okutturan Amiral Sir Bertram Thesiger, KBE, CB, CGM; Atatürk'ün yaymlanmam1§ Gelibolu notlanm veren Alan Moorehead; Ali Fuat Cebesoy'un Moskova Amlart'mn henüz yaymlanmamig alan Ingilizce çevirisini veren Manchester Universitesinden J. D. Latliam'dir.
için Aynca Amiral Bristol'ün belgelerini okumama izin verdikleri Washington'daki, Kongre Kitaphg1'na; bazi resmî kayitlan okiimami sagladiklan için yine Washington'da Millî Argiv Dairesi Di§i§leri Bölümüne; Büyükelçi GreWun belgelerinden yararlanmami saglayan Harvard Universitesi Widener Kitaphšma; Louis E. Browne'un belgelerinden yararlanmami saglayan Kaliforniya'daki Stanford Universitesi Hoover Kitaphgi'na; Kemalist hükümetle Bombay'daki Hilâfet Firkasi'mn ili§kilerini belirten belgeleri okumama izin veren istanbul'daki Pakistan Basin Atagesi S. Hasan'a tegekkürlerimi bildiririm. Konumla ilgili säzlü bilgileri sagladiklan için apagidaki kimselere tegekkûr borçluyum. Türkiye'de, Ísmet inõng merhiim Rauf Orbay (Hüseyin Rauf,) mer-
12
TESEKKURLER
hum General.Refet Bele (Refet Paga), General Ali Fual Cebesoy (Ali Fuad), Tevfik Rügtü Aras, Bayan Fethi Okyar, Osman Okyar, merhum Halide Edip Adivar, Falih Rifki Atay, Kihç Ali, Hasan Riza Soyak, Yakup Kadri Karaosmanoglu. Bayan Rugen Egref Ünaydm,Dr. ÂfetÍnan, Bayan Sabiha Gäkçen, Hamdullah Suphi Tanriöver, merhum Hasan Âli Yücel, Bebiç Erkin, Fuat Bulca, Tevfik Biy1koglu, Îsmail Hakla, Kâzun Özalp, Fuat Köprûlü, SakirZümre, Yusuf Kemal Tengirgenk, Dr. Hüseyin Pektag, Ahmet Adnan Saygun, Ului Iñdemir, Cevat Dursunogin, Ahmet Emin Yalman, SevketSüreyya Aydemir, Kadri Cenani, Ahmet ve Abbas Celâl, Behçet Kemal Çaglar,Dr. Akdes Nimet Kurat, Bayan Esma Nayman, Ba,
yan Leylâ Çambel,Bayan SefikaUrgan ve Bayan Süreyya Agaoglu. Aynca te§ekkür etmeyi istediklerim: HRH Windsor Dûkü, Türkiye' deki eski Ïngiliz Büyükelçilerinden miiteveffa Sir Percy Loraine ve Sir Knox Helm, eski Fransiz Büynkelçisi Mösyö Ponsot, Eski Ïran Büyükeiçisi General Hasan Arfa, eski Polonya Büyükelçisi Mõsyö Sokolnicki, General Rangabe, ve Atina'dan A.A. Pallis, Sofya'dan Madam Dayanova ve Simeon Radev Îstanbul'dan Yüzbagi Weeb Trammel, Edward Whittall ve Sami Günzberg; Lady (Charles) Townshend, Mrs. Ethel McLeod-Smith, müteveffa Sir Clifford Heathcote-Smith, Albay J.C. Petherick, J.G. Wilson-Heathcote, J.G. Bennett ve Mrs. S.F. Newvombe. Bundan baska yardimlanns gördäklerim: Ne§at Sönmez, Yusuf Mardin, Sofya'dan L.T. Naslednikov ve N. Todorov, Paris'ten B.T. Naslednikov, Dr. Tayyip Gökbilgin, Kemal H. Karpat, Satve t Lütfi Tozan, Regit Saffet Atabinen, ÖzcanErgüder, Yüzbasi ÏrfanOrga ve egi, müteveffa Dr. Ernest AJtunyan, Albert Hurani, Münster'den Dr. Gotthard Jaeschke, Harvard
Sir Ûniversitesinden
Hamilton
Gibb, Princeton
ÜniversitesindenDr.
L.V. Thomas, New York'taki Columbia ÜniversitesindenDr. Dankwarkt A. Rustow ve Dr. J.C. Hurewitz; Salt Lake City Üniversitesinden Dr. Frederick P. Latimer, Rutgers ÜniversitesindenDr. Walter F. Weiker, Ankara'dan Lawrence Moore, New York'tan Mrs. John Earl Davis, Türkiye'deki eski Fransiz ElçHerinden M. Gaston Bergery,. eski ingiliz Büyükelçilerinden Sir James Bowker ve Sir Bernard Burrows, Mr. ve Mrs. Geoffrey Lewis'le Îstanbul'dakiÏngiftere Baskonsoloslugundan John Hyde. Kitabin metnine gelince, üzerindeki bûtün yapici elestirmeleri için Miss Adele Dogan'la Robert Rhodes James'e ve Andrew Mango'ya, daha önceki safhalarda verdigi ögütler için W.E.D. Allen'e ve benim adima ki-
TEbEKK tbm
ayrintilari
ve
Ü RLER
bütünü üzerinde dikkal
ve
13
yardimlarun esirgememig
lan Mrs. Jasper Streater'e tegekkür ederim. Mrs. St. George Saunders Ïngiliz basin kaynaklan alaninda yapttgi ragtirmalarla bana degerli yardimlarda bulunmustur. Ankara'dan Bayan ;ten Erkin ve Bilge Karasu da Tûrk kaynaklarm sabirla okuyup ingilizcee çevirerek bana yardim ettiler. Hepsinden üstün olarak. benim adima zun süre cania, bagla çali§ip ara§tirma, okuma ve çeviriler yapan istanbul Jniversitesi Ingiliz Edebiyati Profesörû Dr. Mina Urgan'a sonsuz tegekürlerimi sunarim. Onun yorulmak bilmez ve bilgili igbirligi olmasaydi bu
itap bu gekli alamazdi.
ÖNSÖZ
MUSTAFA
KEMAL, sonraki adlyla Kemal Atatürk, yirminci yüzvihn ilk yarisim olaganüstä ki igiyle etkilemig büyük bir asker ve devlet adamtydi. Onu çagimn diktatärlerinden ayiran iki önemli nokta vardi: Dig politikasi, smarlara geni§letmek yerine daraltmak esasma; iç politikasi ise kendi ölümünden sonra da ayakta kalabilecek bir siyasal sistem kurmak dügüncesine dayarnyordu. Bu gerçekçi ruhladtr ki, memlekelini yeniden canlandirmayi ve ylkik, dagimk Osmanh imparatorlugundanyeni, kataksiz bir Türkiye Cumhuriyeti yaratmaya bagarabildi. Atatürk'ün dig görünügü alisilmig Türk tipine uymaz. Çogu Türklerden daha sart§m bir rengi, çikik elmacik kemikleri ve çelik mavisi ayrik gözleri vardi. Yapist incé, hareketleri ölçülüydü. Vücudundan dinlenme halindeyken bile enerji figkor; sanki her geyi gören ve çeligik ruh halleriyle 1;Ildayan canli, keskin gäzleri bu enerjiyle panldardi. Bazen dügüncelerini büyük bir açakhkla anlatir, bazen çok az konusurde. içindeki gerilim arada bir hirçm bir öfke balinde patlak verir, arkasindan nazik ve sevimli bir ifade içinde yatigardi. Dig görûnügünden övûnç duyar, tiliz bir zevkle giyinir, ka§lanm kivinr, ellerinin ve ayaklarimn biçimli oluguyla övûnür; battâ çok yakm dostlanmn yamnda, serinlemek bahanesiyle, bahçedeki havoza yalmayak girmekten çekinmezdi. Halkin alkiglanndan kendisine agin bir gurur payi çikarmazdi. Yüklendigi görevi yerine getirmek için bu gösterilere ihtiyaci oldugunu bilir, ama bunlari çok kez halife ahr ve pek seyrek kanardi. Dostlarmdan biri, bir gñn halkm hoguna gidecek bir davramsta bulunmasim söyleyince o küçümsemeyle: 'Ben yaptigimi gösterig için degil,. milletimi ve kendimi tatmin için yapanm,' diye kargihk vermigti. Bu iki amaç birbirine uygundu. Atatürk, yurdunu sahip oldugu bûtûn sevgi gücüyle severdi. Iktidan, hayal gücünûn tutusturdugu, üstün yarad11tgimnve bûkülmeziradesinin sürükledigi bir lursla isterdi: Ama, yalmzca, milletine en yararh olan geyi, kendi zihninde tasarlayip kararlagtigt biçimde saglayabilmek için.
ÖNSÕZ
15
Huzursuz bir zihindi bu. Bau uygarligrun, on dokuzuncu yüzyildan beTürk liberal dügününü etkilernig olan ilkeleriyle beslenmisti. Boyuna. kalarinm dügûncelerini alir, kendine nydurur, benimser; ama hiçbir zan sagduyudan uzakla§maz ve teorilere kargi §ûpheci davramrdi. Deneci yöntemle hareket eder;. 'Ìstenilenamaca degru adun adim' ilerlek için-yaradthymdaki sabirsizhgi frenlemesini bilirdi. Bu adimlan yine hizh atar; çok kere dügmanlarma oldugu kadar dostlarma kargi da sert vranarak, liberal amaçlara liberal olmayan yollardan ulagirdi. Atatürk, zaman zaman insan hayatim önemsememekle beraber, gadr degildi. Însanlann karakterlerini kavramakta, nasil davranacaklarm ceden görmekte yamlmaz bir sezgisi vardi. Onlara kargi davramplarmda esnekti. Ne zaman inandirmak, ne zaman okgamak, ne zaman korku> emretmek gerektigini tam olarak kestirmekte büyük bir siyasi incelik sterirdi. Yagamaktan ve insanlarla birarada bulunmaktan zevk ahr, söyiden hoglamrdi. Ülkeninyõnetimi üzerine katarlan sofra bagmda aldigi irdu. Bir Sarah Bernhardt'mkine benzeyen o berrak, çmlayici secûmleleriyle her zaman açik açik, çok kere uzun kuruluglu keskin ve igneli ve nükteli gekilde konu§mayi severdi. Uzun y11un, zaman zaman süresince Bagbakanhh görevinde bulunan Ismet Înönü için bir defasm: 'Onun kafasinda elli tilki birbirini kovalar, ama hiçbiri ötekinin kuyrunu yakalayamaz,' demisti. .Atatürk, çevresindeki hayati zenginlegtiren bir insandi. Kadmlann ndisini begenmelerinden hoglamr ve buna aç2kça kargihk verirdi. Ölüinü izleyen rnhsal çöküntü döneminde, yerine daha gelenekçi bir insan hayranlanndan bir kadm, 'Tûrkiye, in Înönü geçtigi vakit, Atatürk'ün vgilisini kaybetti,' demisti. ¶imdi artik usly uslu kocasiyla oturmasi gere'eskek
cek.'
Bu, Türklerin çogunun paylagtigi bir duyguydu.
l
.
r
L.
.....-I . i
I
I-
-.
L
i_,T
I
-
BIRIN CI KE SIM
Osmanh Ímparatorlugunun Gerileyi; ve Çökügü
l
I
I
.-
;
I I
I
.I
BÍRÍNCÍBÖLÜM .
Bir Makedonyahnm Dogugu
'
LP DAÖLARI,
sel. gibi akan lunaklariyla Makedonya, Osmanh Împaiçindeki çegitli minetlerin bir yandan rastlagip kangtiklan, bir dan da kendilerine özgü farkh ya§aylglanm sürdürdükleri bir yerdi. Buirki birarada tutx, Türklerin, be yüzyildan beri Dogulu, Batih bir sürü için uyguladiklan gevgek, fakat etkili organizmamn kûçük bir örnegi c ebilirdi. Makedonya, Osmanhlarm 'Rumeli' diye adlandirdiklan, Bish Rumlarnsa eskiden 'Romaldann diyan' dedikleri Avrupa Türkiyein tam ortasmdaydi. Makedonyahlar, Müslüman, Hiristiyan ya da Mu; Türk, Yunan, Slav, Ulah ya da Arnavut, hepsi ülkelerinin toprak yapia ve en soguktan en sicaga kadar degigen ikliminin gerektirdigi disip: sertlegmig, saglam, dayamkh insanlardi. Bati uygarhgi burlann üzeiçten ve distan yumugatici bir etki yapabilmig; ama, Makedonyahlar bu birbirine kargit unsurlardan dolay1, kisisel özgürlüklerine simsiki trlugu
.e
,
li kalmiglardi. Mustafa Kemal bir Makedonyahydi. Dogum yeri, vilâyetin denize digi kozmopolit bir liman olan Selânik, dogum tarihi ise 1881'di. Hirisulann Müslümanlara ve Yunanhlara, Slavlann Türklere ve birbirleri:argi ayaklandiklan, Rumeli'nin tümünü olugturan çegilli unsurlann biraden kopup dagildiklan bir tedirginlik çagt. Milli duygulari kabarmig i bu topluluklar, Imparatorluktan silkinip kurtulmaya ve ülkeyi YunaIn, Bulgaristan ve Sirbistan yaranna olarak kesip biçmeye çaligiyorlarYay11ma istegi peginde kogan Büyük Devletler, birbirlerine rakip Rusre Avusturya Macaristan imparatorluklari, bitigik simrlan arkasmda -
ikalar çeviriyor, uydulanm
ayaklandinyor,
vakti
gelince harekete
ge-
bölgeyi istilâ için hazirhk yapiyorlardi. Ïngiltere toprak kazanmak için ilse bile, daha dogudaki sömûrgeleriyle olan ulagim yollarm koruyabil-
.
20
iMPARATORLIJÖUN
GERÏLEYÌSVE ÇÖKÙSÜ.
icin bir kuvvet dengesi kurmak çabasm.daydi. Böyloce MUSLafa'n dogdugu siralarda, bir zamanlar Bati nasil Dogu'nun önünde dize gelmi
mek
se, Dogu da Bati'mn önünde dize geliyor ve Osmanh imparatorlugu, ger leyië ve çõkügüne dogru luzla kaylyordu. O zamana kadar Ímparatorlugunkarylagtigi baski kendi sinirlana içinden gelmigi. Ama Mustafa'mn dogugundan dört yll önce, 1877'de t baski digandan kendini gösterdi. Akdeniz'e dogru yayilmak konusunda Pan-Slav rüyalarimn peginde kogan Ruslar, sinm aparak ÎstanbuPun d mahallelerine kadar ilerlediler. Burada onlan ancak Ingiliz donanma b durdurabilmigti. Büvük devlederin ige kangmasi sonucu Ayastafanos'ta olara anla§ma imzalandi. Bu, ashnda en basta Bulgaristan'in yararma bölünmesi demeki topraklarirun Avrupa'daki parçalara Türkiye'nia Ama, bu da, 'Düveli Muazzama'run2 igine gelmedi. ingiltere ile Avustu ya, Rusya'mn Avrupa'ya bu kadar yayilrnasindan telâga dügtiller. 1878'd4 ki Berlin Kongresinde, en çok Disraeli'nin etkisi iie, karar degigtirildi a buna karg2hk Rusya'ya Dogu'da birtakim haklar tamadi. Böylece Rume; yeni bir yagama hakki kazamyordu, ancak temeli çürük bir hak. Çünküy m bagmda komgu olarak daha kücük, ama daha samatacibir Bulgarisu ve henüz Osmanh imparatorlugu içinde olmasma ragmen her an patlam ya hazir bir Makedonya vardi. Mustafa, böylece içeride kargasaliklar ve diganda yabanci tehdille ile kugatilmig tedirgin bir dünyaya gözlerini açtt. Türk soyundan, küçük b orta simf aileden, Müslüman bir Osmanh olarak dogmustu. Makedonyal da Arnavut- kangir lann birçogu gibi kamnda bir parçacik Slav olup olmadigi hiçbir kamta dayanmayan bir varsaytmdan öteye. geçeme Ama, büyüdükçe renk ve tip bakimmdao bagkalarina pek benzemedigi e gözle görülüyordu. Zaten bu kadar kariyk bir ortamda dogan bir çocugu irklarla iligkisi oldugunu aragtirmak bl ana babasmdan daha geride hangi unadir. Mustafa'nin babasi Ali Riza Efendi, anasi da Zübeyde Hammdi. Z beyde Hanim, Bulgar simnmn ötesindeki Slavlar kadar sarigndi; düzgü beyaz bir teni, derin ama betrak, açik mavi gözleri vardi. Ailesi Selânik' batisinda, Arnavutluk'a dogru, sert ve çiplak daglann genig, donuk sula gömúldügü göller bölgesinden geliyordu. Eurasi, Türklerin Makedonya' ve Tesalya'yi almalanndan sonra Anadolu'nun göbeginden gelen köylüll rin yerlestikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hamm, damarlarint -ya
1 Yeglköy 2 Büyük devletler.
BÏR MAKEDONYALININ DOGUSU
21
göçebe Türk kabilelerinin torunlari olan ve bâlã Toros daglannda üzyagamlanm sürdüren sarigin Yörüklerin kanira tapdigun dugünmekten lanirdt. Mustafa da annesine çekmisti; saçlan onun gibi san, gözlen üzerindeki etkisi büyük oldu. Mustafa bu etn gibi maviydi. Annesinin, : zaman zaman sayglyla. zaman zaman da bagkaldirarak karghk verdi. halk kadim olan ve bundan bagka Lürlü görünmek de istemeyen ZübeyRamm güçlü bir iradeye ve saglam bir köylü güzelligine sahipti. Dogugakdli bir kadinda, yalruz yeteri kadar egitim görmemis, okuma yazmancak ogrenebilmisti.
Karisindan yirmi yag daba büyük olan Ali Riza Efendi'nin daî1a silik kipiligi vardi. Ancak, bir Ilkokul ögretmeninin oglu oldugu için biraz :im görmú§ ve bu yüzden küçük bir devlet memuru olabilmisti. Gümrükle ve Evkaf Ïdaresinde çahsti. Mesleginde hiçbir zaman fazla yüksele11. Zübeyde Hanun'la evlenmeye talip oldugu sirada, ailesinin istedigi cligi bile verememisti. Neyse ki Zübeyde'nin agabeyisi Hüseyin onun ifitu tuttu da Selânik'te evlendiler. Bundan sonra Ali Riza Efendi'nin Olimpos dagt eteklerinde görev ali bir köye yerlestiler. Gümrükten aldigi azicik ayhkla zor geçinen Ali a Efendi, bu zengin ormanlik bölgede birçok kisinin keresteden bol paazandigun göruyordu. Ticaret konusunda hiç tecrübesi olmadigt halde, murluktan ayrihp kereste i i yapmaya karar verdi. Tekrar Selânik'e döek Cafer Efendi adinda birisiyle ortak oldu ve elindeki birikmi§ parayi §e yattrdt. Bagta, igler lyi gitmigti. Ali Riza Efendi bundan cesaret alaailesine daha buyük bir ev yaptirdi. Bu,.iki kath, genig odali bir evdi. tavut
kaldirimi dögeli bir sokaga bakiyordt. Arkada bakimsizbir bahçekomgulara kargi kafesle örtülmüg cumbalan
kizgm gûnese ve merakli
Ancak Ali Riza Efendi, ige atumak için tarihin kötü bir amru seçmig3u daglar, çok eskiden beri Türk Beylerinin baskismdan kaçan ve ken.rine yerli Hiristiyanlann koruyucusu'süsü veren Rum çetecilerle doluySimdi,Türklerin Ruslara yenilmesi ve vilâyetteki hükümet otoritesinin Eflamast
üzerine igi bûsbütün azitml§lar, açikça bagkaldirip çapulculuga gmislerdiAli Riza Efendi de bu e§klyalarm sûrekli saldinlanmn kurbam oldu. restelerini yakanz' tehdidiyle ondan para sizdmyor, parayi aldiklari yaktyorlardi. le yine de 4çilerinin gözlerini korkutup ayartlyorlar, kü.erin kiytya ta§inmasma engel oluyorlardi. Ali Riza Efendi ormanda egdarla çarpigmak zorunda kallyordu. En sonunda, görevi çapulculan te-
22
IMPARATORLUÖUN
GERILEYISVE ÇOKUSU,
jandarmakomutanmm sözimü dinledi ve zarar dönülse kârdir, diye bu i§ten vazgeçti. Makedonya vilâyetint Türk kanun ve düzeni bu kadar zaylflami§ti. Zübeyde Hamm'm Ali Riza Efendi'den be§ çocugu olmustu. An bunlardan yalruz ikisi, Mustafa ile Makbule yagadi. Ali Riza Efendi, gör nege uyarak, Mustafa'mn adim dogdugu zaman kulagma fisildarngti. B kendisinin küçükken kaza ile begiginden dügürüp ölümüne sebep oldui bir karde§inin adlydi. Atalari köle olan bir Arap dadi, Mustafa'ya bakiyc beyigini sallarken Bizans, Slav ve Türk melodilerinin bir kan§um olan e ki Rumeli türkülerini söylüyordu. Bu türküler ömrü boyunca Mustafa'n mizlemek
olan Selânik
neresinden
kulagmdan gitmeyecekti. Zübeyde Hanim, atalarimn geleneksel inançlarina körükörüne bag sofu bir kadmdt. Gerek kendi ailesi, gerek kocasin bes vakit namazmda ailesi içinde hacilar bulunmasiyla övünürdü. Mustafa'nm da onlarm yolui izlemesini, hafiz, hattä hoca olmasim istiyordu. Bunun için de gimdid< mahalle mektebine gidip, dini bûtün Müslüman çocuklan gibi, Kur'an.ilk lerine uygun bir egitim görmeliydi. Ali Riza Efendi'nin bu konuda ogluna bir yardimi oldu. Kendisi eš lim bahmmdan softaliga karp, açik görügluydü. Batidan özellikle Mak denya=ya sizmakta olan yeni dügüncelere saygi besledigi için, oglunun Sel a te ilk açilan ve çagdag egitim uygulayan bir okula, SemsiEfendi öz etti. Epey tartigmadan sonra bir uzlagmaya var< okuluna gitmesi için israr iar. Ali Riza Efendi, karis2mn istegini yerine getirmeye razi olur gibi ya¡ ve Mustafa, görenege uygun dini tõrenlerle, Fatma Molla Kadm okului gönderildi. Sonradan bunu Mustafa §öyle anlatir: 'Okula gidecegim sabah annem bana beyaz bir entari giydirmig, ba da sirma iglemeli bir sank sararak süslemigti. Elimde valdizh bir d ma vards. Sonra hoca efendi, yanmda blitün okul çocuklanyla, evimizin yes liklerle bezenmig kapisma geldi. Duadan sonra anneme, babama ve hoc Ardmdan yeni arkada§1anmm alkigh ya temenna ederek ellerini öptüm. arasmda, sevinçli bir alay halinde gehrin sokaklarmdan geçerek, camir yanmdaki okula gittik. Oraya vangimizda hep bir ag2zdan yeniden dual okundu, sonra hoca beni elimden tutarak, çiplak ve kemerli bir odaya g türdü, Kur'an'm kutsal kelâmim orada bana açiklamaya ba§1adi.' Zübeyde Hamm'm gönlü yapdmig, konukomgunun gõzünde itiban l< runmustu. Mustafa da okula pek ses çikarmadi. Ama, Türkler arasmda la lâ çok yaygm olan ve annesinin de gänülden katddigi Müslüman görene lerine ve bunlann uygulamp gekillerine kar§1,.içinde gimdiden bir çegit : I
BÏR MAKEDONYALINTN
DOÖUSU
23
dogmaya ba lamisti. Böylece Arapça güzelyazi derslerinden ve sinifa çocuklann bagdag kurup yere oturarak dizlerinin üstände yazrnalarmlan hiç hogianmadi. Yabanci çocuklann bu biçimde oturmadiklanna, yazii da böyle yazmadiklarma dikkat etmisti. Günün birinde kalkip .ayakta durdu. Hoca oturmasim emredince de lizlerinin tutuidugunu ileri särerek sözünn dinlemedi. kary mi geliyorsun? 'Ne,' dedi hoca, "Evet, kargi geliyorum,' diye cevap verdi Mustafa. :ilme
'bana
Bunun üzerine öteki çocuklar da ayaga kalkarak, 'Biz de hepimiz sikargi geliyoruz,' dediler. Hoca, çocuklarla uzlagmak zorunda kaldi. e Bundan biraz sonra Ali Riza Efendi, Mustafa'yi mahalle mektebinten alarak SemsiEfendi okuluna gönderdi. Zübeyde Hanim·1n bagta isteligi yerine getirilmigti, onun için bu ige artik ses çikarmadi. Mustafa, yeni ikulunda egitimini oldukça baçanh bir §ekilde ilerletti. Mustafa, açik renk saçlan, yüzünün daha düzgün çizgileriyle öteki ço:uklardan hemen aynliyorde. Onlar sokakta apk atar, meyva çekirdekleseyrederiyle oynarken o, kendilerini büyük bir insan gibi, agirbaghhkla li. Aralarma hiç kangmazdi. Bir gün onu da birdirbir oynamaya çagirdiar; kambura yatmayi kabul etmedi. Ayakta dururken üzerinden atlasmlar liye çocuklara meydan okudu. Ötekilerdenuzak durur, magrur davramr, istünlük taslardi. Ufacik bir hakaret belirtisine kargi hemen tepki gösterir-
Simdiarok daha iyi tammaya bagladigi i lek bir ticaret gehri olan Seãnik, Mustafa'nm çocuklugu, delikanhhgi ve daha sonra da gençligi üzeinde biçimlendirici bir etki yapacakti. Dag eteklerinden yukanya dogru irmanan, büyük, durgun körfezinin sulanna yayllan Selânik, çevresindeki loma, Bizans ve Türk surlanmn simrlanm çoktan agmig, çagda§ Bati ölçûundekinhtim ve bulvarlan boyunca geligmeye baglarmgti. Cografya durunu ve bundan dogan tarihi, ona kozmopolit bir gehir niteligi vermisti. Yi:Ik istihkâmlanmn üzerindeki karmakarisik çatilann arasmdan minareler çan kuleleri yükselirdi. Halki, kat kat yagar gibiydi. Müslüman mahalle.i en yukardan, tepeyi çevreleyen Ortaçag surlarndan baglar, Arnavut kallinm11, dik, dolambaçh sokaklardan meydana gelen bir labirent halinde t§aip.ya dogru inerdi. Bunun altmda ve limamn çevresinde, nüfusun apagi olugturan Museviler Bimlardan 'Dönme' deniotururlardi. yansmi aan en bir kismi Müslinnanhgx kabul etmiglerdi. Rum mahallesi, ikisi arasmla, gehrin merkezini kaplar; çevresinde de denizle dag arasmda çegitli yönere dogru Bulgar, Ermeni, Ulah ya da Çingenelerinve en önemlisi her 'e
-
iMPARATORLUÜUN
24 milletten Almanya,
'Frenkler'in Avusturya,
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ
mahalleleri
uzamrdi. 'Frenkler,' Insiltere, Fransa. zengin tüccarlarlyla güçlü konsoPorrekiz'in italya ve
loslanydt Tepenin eteklerinde, Rum kiliselerinin çan seslerini duyabilecek kadar yakunnda oturan Mustafa, böylece yabancilarm yagama tarzina abgarak, onlari nyamk ve ihtiyath bir gekilde degerlendirmesini ögrenerek büyüdit On sekizine gelmeden, Selânik'e trenin ilk kez girigini görecek ve bu burnundan solmyan çelik canavarm yarattigt heyecam paylapcakti. Sehrin yerlilerinden biri, 'Yûzyil sona ermekteydi,' diye yazar, 'Ban, usui usel içeri sokularak, harikalarlyla Dogu'yu ayartmaya çahí yordu... Kamagnug gözlerimizin önüne, bilimin büyüsünü ve buluglanmn mucizesini seriyorde. Igdtismi bir an için gözlerimizle görmüg, bizi kendine çagiran sesini ürkek kulaklanmizla igitmigtik. Kendimizi, büyük bir ziyafetteki köyläler gibi, küçük ve yabani görûyorduk. Ama yine de bu parlakhktaki soguklugu ve bu yakinlagmamn bize ne kadar pahabya mal olacag1m içimizden sezmiyor
degildik.
Bu arada Mustafa bir süre için, Selânik'ten aynlacakti. Ali Riza Efendi, sermayesinin geri kalamm da tuz ticaretinde ylyip bitirmigti. Yenideri memurluga dõnmek için bagvurdu; almadilar. Kendini içkiye verdi, barsak veremine yakalandt ve üç yil süren bir hastaliktan sonra öldü. Zûbeyde Hamm çok zor durumda kalmisti. Mustafa'vi okuldan aldi; kizkardesi Makbule ile beraber, Selänik'in otuz kilometre kadar ötesinde Dangaza yakinlannda bir çiftlik igleten agabeysi Hüseyin'in yamna götûrdû. Burada, ovamn yazm kurak, kipn batak olan kirmizi topragmda çe§itli ekinler yetigiyor ve hasattan sonra ekin diplerinde hayvantar otluyordu. Mandalarla çift sürûlürken peglerinden giden uzun bacakli leylekler sapan izlerini gagahyor ve gicirtih kagmlar ürünleri pazara tagiyordu. Yegilligin,
topragm, suyun ve gübrenin kokusunu içine çeken Mustafa, ömründe belki ilk kez topraga ve dogaya kargi bir sevgi duymaya baglada. Açik havada yagamaktan ho§1aniyor, çiftlik iglerinin kolayca üstesinden geliyordu. En yakm arkadagi, tombul, dikkafah, sözünü sakinmaz ve agabeysinden daha iri bir kiz olan Makbule'ydi. Ïki kardes sik sik kavga ederlerdi. Gündüzleri, iki çocuk tarlada bir kulübede oturarak fasulyelere dadanan kargalari gözJeyip kovarlar; ki§ geceleri de ocak bagmda, ate§in yamndaki bir çuvaldan aldiklan kestaneleri kavururlardi. Bu saghkli çiftlik hayati Mustafa'ya yarlyordu. Kaslari geli§mig, güçlenmi§ti. Yemek boldu. Dayisi Hüseyin de iyi bir insandi. Ama Mustafa, çok geçmeden sikilmaya ba§1ad1. Bu köylü yagamuidan hoglammyordu. 3
Leon Sciaky, Farewell
to Salonika (Selânik'e Veda).
BÏR MAKEDONYALININ DOÖUSU
25
uvanmaya baglanusu. Artik bir gevler ögrenmek istivordu. Ovsa, geri kalmaktaydi. Käyde ögretmen olarak yalmz Mü'slübüsbülün litimi tan hoca ile Rum papazi vardi ki, bunlann arasmda da büyük bir fark yoki. Mustafa'ya strayla ikisine de gönderdiler. Ama, Mustafa kendisine yasoguk davramslan da çocuklanma sevmedi, olan Haristiyan Rumcayi anct inciiLi. Kisa bir süre de hocaya gittikten arurunu sonra: 'Een medresede Zübeyde özel bir Hamm diretti. ögretmen buldu, ama, kumam,' diye ona adamm ileri Mustafa, oldugunu sürerek ondan ders bilgisiz ; gün sonra imays reddetti. Arkasmdan kadm komgu ders bir verme önerisinde bulunMustafa almak Ama, kadmdan ders istemiyordu. bir u. Zübeyde Harum, artik oglunun dogru dürüst bir egitim görmesi gerekgini iyice anlamigti. Mustafa'yi yine Selânik'e, teyzesinin yamna gönderi. Mustafa, Selânik Mülkiye Rügtiyesine devam etmeye basladi ama, buida da uzun sûre kalmadi. Bir gün çocuklar, aralarmda kavgaya tutuynu ardi; Arapça ögretmeni Kayrnak Hafiz, onu elebagt yerine koyarak fena alde dövdü ve yara bere içinde birakti. Mustafa buna adamakilli içerledi. ikula gitmeyi reddetti. Büyükannesi de onun tarafmi tutarak, Mustafa'yi aldi. kuldan Mustafa bu arada, ne olmak istedigini yavag yavag kestirmeye bagla,ekäsi
dig görünügüne dügkündü; girndi giyinigine ve üsdaha da önem veriyordu. Ôgrencileringiymek runda olduklari galvarh, ku akh geleneksel giysi sinirine dokunmaya bagOysa sokaklarda biyik yordu. Bu, artik modasi geçmi§ bir uniformayd1. azametli bir kihçlarim kaldirim tavirla satmak, caka taglarna vurup urup ikirdatarak geçerlerken kendilerini saygiyla izledigi askerlerin eniformabana hiç benzemiyordu. Mustafa onlann sorguçlanna, güvenlerine, üsIn durumlarma, yabancdarla dolu bir gehirde, Türklüklerini ortaya koyugbakiyordu. trma özenerek En çok imrendigi, Askerî Rügtiye'ye giden ve üniformasiyla caka saadindaki komgu çocuguydu. Bu arada annesi de Selânik'e dönAhmet m Iñ§Lû. Mustafa, askerî okula gitmek için ona yalvardi. Ama Zübeyde Haizinden giLmesini yürekten istetra kabul etmedi. Oglunun, Peygamber'in ligi. Ama Mustafa bunu yapmayacaksa, hiç olmazsa babasuunbapramatgi igi baprmala tüccar olmaltydi. Zübeyde Hamm da her ana gibi savasm, ölümden ve her Osmanh askerinin bagma gelen bitmez tükenmez sürürderden korknyordu. Hele, olur a, bir de rütbe alamazsa... Ama, Mustafa'ya söz dinletmek kolay degildi. isteginikomgu çocugu dunet'in binbagi olan babasma gizlice anlatti ve onun yardumyla, annesiupti. inün
beri Çocuklugundan
bapmn temizligine
lMFARATORLUÖUN
26
GERiLEYÏSVE CÖKÜSÜ
Askeri Rügiye'nin girig smavlarma katilmayi bagardi. çabyrnste Girdi, kazandi ve bõylece Zübeyde Harum'i bir Sinava çok sik i olupbitti ile kargi kargiya birakti. Ama yine de okula yazilabilmesi için annesinin imzah iznini almasi gerekiyordu. Mustafa aklini kullanarak, annesirie, babasimn dogumunda ona bir kihç armagan etmig ve bu kihei, besiginin basucuna, duvara asmq oldugunu hatirlatti. Bunun tek bir anlami olabilirdi. Babasi, onun bir asker olmasim istemigti. Mustafa bir kahraman tavolarak öleri takmarak annesine, 'Ben asker olarak dogduin,' dedi, ne haber vermeden,
'asker
cegim.'
Hanim yumutamaya baglamisti. En sonunda ona kararuu tam zamanmda gördügü bir rüya oldu. Rüyasmda oglunun bir mitepesinde, altin bir tepsi içinde oturdugunu görmügtü. Minareye dogra kogarken, kulagma bir ses geldi: 'Oglunun asker okuluna gitmesine izin verirsen, liep böyle yüksekte·kalacak. Vermezsen yere atilacak,' diyordu. Oglunu askerlikte parlak bir gelecegin bekledigi anaya malûm olmugtu. Ïstegini yerine getirdi, gerekli kâgidt imzalada, Mustafa saygi ile onun elini ·öptü, annesi de ona hakkiru helâl etti. Böylece Selânik Askeri RügliZübeyde
verdiren, narenin
yesine girmi§ oldu. Mustafa, gimdi on ikisine gelmigti. Ailesinin elinde alti ylldir geçirdiçegilli ögrenimlerden sonra, meslegini kendi seçmigti. Bu seçimde de yagi Inlmannäti. Subay simfi, ü.lkenin seçkin tabakasi sayihyordu. Õdenekleri padigah tarafindan saglanan askerlik akademileri, ögrencilerine yalmz askerlik konusunda degil, tarih, iktisat ve felsefe konulannda da temel bilgiler veren egitim.yuvalariydi. Bunlar, toplumun bûtün simílarmi içine alan demokratik kuruluglardi. Ögrencilerancak yetenek ve degerleriyle yükselebilirlerdi. Bundan bagka okulu bitirenler orduya girdikleri vakit seyahal etmek, dünyay! görmek ve yaygm Osmanh Ïmparatorlugununücra kögelerindeki insanlarm nasil yagadiklarim ögrenmek olanagim da buluyoriardi ki, bu, sivillerin kolay kolay elde edemedikleri bir firsatti. Mustafa, derslerini çok kolay buldu ve çabuk kavradi. En sevdigi ve en lyi bagardigi ders, matematikti. Simf arkadaylari henüz basit aritmetil< konulariyla ugraprlarken o, cebir problemlerini bile çözmeye baglamisti. Kendi adi da Mustafa olan matematik ögretmeni, onu, bu alanda kendisisone e it sayacak kadar takdir edlyordu. Küçãk Mustafa, güç matematik rulari bulup büyügüne verirdi. Bir gün õgretmen, adlari birbirinden ayiri edilsin diye, eski bir Türk görenegine uyarak, ögrencisine ikinci bir ad takeksiksizlik' demek olan 'Kemal' adim seçti. ti. Genig anlamiyla ad, ölünceye kadar kalacakti. onda Bazen ögretmeni, dersleri lyi bildikBu 'olgunluk,
BÍR MAKEDONYALININ
DOGUSU
27
lerini öne süren çocuklan, ötekilerin önünde sinava çagirirdi. Içlerinde bu cesareti gösterebilen pek azdi. Yalmz, ögretmenlerinin bile kendinden üstün olabilecegini kabul etmeyen Mustafa, hemen kalkar ve smifm en iyi
ögrencisi oldugunu ispadardi. Mustafa Kemal, çabucak çavus rütbesine yükseldi. Artik, ögretmenin yoklugunda onun yerine geçiyor, karatahtanm önünde arkada§lanna ders veriyordu. Ögretici yaradihita oldugu için, ögretmen rolünde hiç yabancilik çekmiyordu. Olgun davramgi onu arkadaylarmdan ayiriyor, ötekiler gisimflardaki oluyordu. çocuklann arkadagçocuk olmadigi Büyük belli bi bir häirn yegledigi için, kendi yagitlan arasinda pek az arkadas edindi. Renginin o aligilmamig sangmligi, yalmzligi, o mavi gözlerindeki agir, gururlu, hatta küçümseyici bakig, ona, sanki apayri bir yaratik niteligi veriyordu. Otoriteye içgüdüsüyle kargi geliyor; ögretmenleri ona söz geçirmekte güçlük çekiyorlardi. Evde de Zübeyde Hamm'la olan iligkileri çogu zaman firtmaltydi. Kadinlarla dolu bir evde tek erkek olarak, onlarm davramplarim küçümsüyor ve kendisini aralarmda yagamaya zorlayan babasizhgica kiziyordu. Arkadan Zübeyde Hamm yeniden evlendi. Ïkinci kocasi, Ragip Efendi admda. oldukça varhkh, dul bir adamdi. Ïki oglu, iki de kizi vardi. Mustafa, anasinm hayatina giren bu ikinci adami, bir ânik gibi kiskandi. Annesinin, para sikmtisi yûzünden evlenmek zorunda kahgi agnna gitmigti. Ama Ragip Efendi'nin, annesi için iyi bir koca oldugunu görünce, onunla iyi geçinmeye bagladi. Subay olan ve ona iyi ögütler.veren bir üvey.agabesiyle de dostluk kurdu. Genç adam, çocuga, haysiyet ve gerefin önemini anlatti. Mustafa kimseden dayak yememeliydi, hiçbir hakaretin altmda kalmamahydi. Serefinekargi girigilecek herhangi bir davram§a kargi koymahydi. Ona, kendini savunmasi için bir de biçak verdi, ama bunu hiçbir zaman dügüncesizce kullanmamasivu da sõyledi. Bundan sonra, Mustafa, evden uzun süre ayri kalacakti. Çünküon dört ya§mdayken Rü§tiye'yi bitirmi ve yatili olarak, Manastir Askerî Idadisine yazilmisti. Siradaglar arasmda geniëleyen ovamn yüksek bir yerinde kurulmuy olan Manastir. yakmdaki Arnavutluk ve Yunanistan simrlanyla daha uzaktaki Sirbistan ve Bulgaristan simrlarina hâkim bir durumdaydi. Bu yüzden büyük bir stratejik önemi vardi. Makedonya'mn ba§11caaskeri merkeziydi ve bir tagra gehri olmasma kargm, Selânik'in kozmopolit havasim ve zarifliginitaklide özenirdi. Oldukça gösteri§li ve sûslü bir yap1 olan Ask eri Ïdadi, Manastir'm biraz digina dûgüyordu ve kargismda zarif görünüglü bir dag yûkseliyordu ki, bu daga Rumlar, kigm kar tabakastyla örtülen zirvesinin
·
.'J
J
.TJ
28
ÌMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÕKD¶Ü
yumusak]iihadan
ötürü 'Pelister', yani Rüvercin derlerdi. Barada Mustafa Kemal ilk olarak kendini bir çatigma ortasmda buldu. Makedonva'daki Türk otoritesi. Yunan ve Slav karsisinda cittikce zavifiavip dauilmaktavd2. Bu hava, subav adavi öërenciler arasmda dogmasma yol a'çiyordu. Okul apari yön tutmalann ve ategli rakipliklerin içinde de kargit görügler çarpiglyor, cesitli entrikalar dönüyor, çok kere kan dökülmesine kadar varan iç çete savaglan oluyordu. En güçlü çete. Selânikli ögrencilerin kurduguydu. Mustafa Kemal bu çetenin önderlerinden biri olmakla beraber, ak21h davranarak geride kahyor, kavgalara hiç kangmiyardu. Bu dönemdeki bir arusitu, yillar sonra bile unutmannstir: Bir gece yatakhanede gözlerini açrug ve bir çocugun, elinde bir biçakla, kendi çctesinden olan backa bir çocugun yatagimn üzerine egilmig oldugunu görmügtü. Neyse ki, yataktaki tam zamanmda saldirgamn nyanarak, elinden biçagi çekip almigti. Mustafa Kemal, gimdi okul digindaki genig dünyada ne olup bittigini ilk olarak farketmeye baghyordu. Çocuklanniçi Osmanhlann Makedonya'yi fethin.i anlatan kahramanhk hikâyeleri, türküler ve efsanelerle doluydu. Simdiise ortahkta, isyan ve bu topraklann elden çikmasi tehditleri dolagiyordu. Mustafa Kemal, Rumlann, Bulgarlann ve Sirplarm Türk topraklarim ele geçirmek için butün Rumeli'de casil çalignklano ögrenmigti, 1897'de Yunanlilar, Girit'te bir bagimsizhk savagi açt21ar, Türkler de Rumell'de onlara kargi yürüyüge geçti. Manastir tam bir seferberlik halindeydi. Sokaklar adam almaz oldu. Erkekler, davul zurna sesleri arasmda askere çagnhyor; sokaklarda ögrenciler, ellerinde bayraklarla yürüyüg yaplyorlardi. Yakm daglardaki Türk çeteleri Ruralarla kiyasiya dövägmekteydi. Bir gece Mustafa Kemal'le bir arkadagi, gönüllü olarak askere gitmek amac1yla okuldan kaçtilar. Ne var ki, ögrenci olduklan anla§11mca, yaka paça okula geri gönderildiler. Arna, genç Mustafa KemaPin gönlünde, yurtseverlik alevi mtusmug ve vatamna karsi, koruma istegiyle kangik, giddedi bir sevgi uyanmisti Genç adam, Imparatorlugun her yamadan gönüllülerin akm ettigini gördükçe, onlara katilamadigi için yakimyordu. Manastir'dayken Ömei· Naci adinda genç bir gairle arkadas olmustu. Bog zamanlarinda, beraberce Selânik tren islasyonuna giderek, askerlerin cepheye hareketlerini izliyorlardi. Bir akgam, istasyondaki kalabahgm arasmda uzun, bol cüppeleri ve sivn kü1ahlanyla bir dervig grubu gördüler. Dervigler, çaldiklan davul zurna ve neylerin tiz sesleri arasmda kendilerinden geçmig gibi görünüyorlardi. Çevrelerindekiler de onlann bu cogkusuna uyarak isteri nöbetine tutul-eteleri
BIR MAKEDONYALININ
DOÜUSL
29
dugüp bayiliyorlardi. Mustafa, bu-sahneyi somu§çasina baginp çagiriyor, äuk bir tiksinti ile sevretti. Ömer Naci've utancindan yüzünün kizardinini açikladi. lçinde, bu çegit yoba2hklara karst büyök bir lepki dogmu§1u. Oku] hayatmm seli kogullan, Mustafa Kemal'in vücutça gücünü arturprogramdaki jimnastik dersleri dipinda herhangi bir spora merak sarmadi. Bütän dikkatiniçalismaya vermeyi daha uygan buluyordu.En sevAma bunun yamnda, bagka konulara da ilgi digi ders hain matematikti. duymaya baglamt§ti. Ömer Naci, yazdiäl siirleri yüksek sesle okumaktan boglanirdi. Mustafa Kemal burlan dinliyar ve kelimelerin ahengi, ona çocuklugunda ögrendigi Rumeli rürküleri gibi zevk veriyardu. Ömer Naci edebiyaL okumak vermig, için kitaplar Mustafa Kemal de böylece, diona, varligun ögrenmisti. kendi Hatta geyin ilgilenmeye bir bagladi, ye Siirle de biraz yazmayi denedt ama, matematik õšretmeni one be hevesten vazgcçirdi. Mustafa Kemal, bagka bir arkadagi sayesinde diye bir de gey'in varhšmin farkma vardi. Eu arkadagi, kendisi gibi Makedonyali olan Ali Fethi=ydi. Fethi rahat, çekici bir davramila, kivrak ve esnek bir zekäyi kondinde birlegtirmigli. Mustafa Kemarin epey geri oldugu Fransizcayi üzülen Mustafa çok iyi bilirdi. Fransizca ögretmeninden igittigi azarlara Kemal, tatilde, kendi kendine Fransizca çahgmaya baglamisti. Simdiige daha siki sanldt. Dil bilgisi ilerledikçe, Fethi, ona Rousseau, Voltaire, Auguste Comte, Desmoulins, Mont.esquieu gibi Fransiz Ïilozoflarmm eserlerini tan.itti. Çokgeçmeden iki ögrenci, bu üstadlann kendi üIkelerinin sorunlarim ilgif endiren dügünceleri üzerinde, heyecanh tartigmalar yapmaya bagladilar. Artik çocuk1uktan çikmig olan Mustafa Kemal, Selanik'e döndükço, bu degisik ve serbest yagayish gehrin zevklerini tatmaya baglami ti. Çogu zaman, ùve y babasimn yakmlarmdan olan gene bir arkadagiyla" nhumdaki clörtyol agzmi çeviren ve çogn Rumlar tarafmdan igletilen Olimpos, Krislal, Yonyo gibi gazinolara giderlerdi. En çok Yonyo'dan ho§lamyorlardi. Orada bira ile beraber o kadar bol meze verirlerdi ki, aynca para barcaismarlamaya ihtlyaç kalmazdi. Daha kuvvelli içkileri tatuklan yip, yemek õteki gazinolarda, ancak gezici saticilardan en ucuz yiyecek olan kebap kestane al maya güçleri ye tiyordu. Oyle ki bir gün Omer Naci, 'Hayat kuru bir kestaneden baska nedir ki?' diye saircebir lâf etmek zorunda kalmisti. Ama, ne de olsa bu alafranga hayatti ve gençler bunu alaturka çalgih birtakim kahvelerdeki hayata tercih ediyorlarda.
de
Ama,
'siyaset
I
4
Fuat Bu-ca.
30
1MPARATORLUÖUN
GERÏLEYͧVE ÇÖKÜSÜ
,
Alafranga hayati daha yakindan tammak isteyen iki genci Fransiz ögretmenleri, gayrimüslimlerin devam ettigi bir dans dersanesine götürdü. Delikanblar burada vals ve polka yapmasim ögrendiler. Ama danslara kizlar katilmadigi için, erkek erkege dans ediyorlardi. Bununla beraber gehrin öbür ucundaki kafegantanlarda kizlar da bulunuyordu.Bunlari Fuad'm agabeyi tamtm1§tt.Bu gazinolarda orkestra çahyor, kizlar §arki söyleyip oynuyorlardi: Napoli §arkilan okuyan tombul Î talyan kadmlan, ellerinde tefler ve ayak bileklerinde ziller1e gikir gikir göbek atan Ermeni kizlar. Sonradan kizlar mû§terilerin masasma gelip içki içiyorlardi. Aralarmda hiç Müslüman yoktu. Sadece Hiristiyan ve Yahudi kizian; peçesiz, elde edilmesi kolay kizlar. Sarigm Mustafa Kemal o kadar begeniliyordu ki, çok zaoluyordu. Böylece kadmlarla man, kadinlarin ondan para bile almadiklar çok olan iliskilerinin ana çizgisi belirmeye ba§lannyti; daima durumunda olacak, ama pesinde koganlara, o da, istekle kar§ilik verecekti. çok bir insandi. Hele Duygu bakimmdan da siralarda, tatillerde özel dersler verdigi iyi bir aile kizimn ategli ilgisi, su onan gururunu iyice okgamaktaydi. Yaptlanmn çogunlugundan hâlâ kendini ayri tutuyordu. Onu konugturmak, içinden geçenleri ve amaçlanm ögrenmek istedikleri vakit, onlara sadece 'Önemlibir insan olacag1m' demekle yetiniyordu. Bir geyler olmak lursi, henûz tam yönünü bulamamig olsa bile, içinde tutugmaya baglannsti. Bitirme sinavlarim bagariyla verdi ve 13 Mart 1899'da Istanbul HarbiOkulu'nun piyade suulina girmeye hak kazandi. ye 'isteyen'den
'istenen'
'seven'den
'sevilen'
IKINCI BOLUM Bir Subaym Egitimi TANBUL, yüzyihn dönümünde, birbirinden ayn iki §ehir halindeydi. Haç'in kuzeyinde Pera, yani Beyoglu yükseliyordu; Hiristiyanlann §ehri. Gü:yindeyse istanbul taraft; Müslümanlarm gehri. Lirnamn üstündeki Galageçmek, bir dünyadan bir baska dünyaya, bir tarih çagmköprüsûnden . geçmek demekti. öbürüne m istanbul, sira sira kubbe ve minareleri, Sarayburnu'nun üstünde saf haade dizilmig kasirlanyla, on altmci yüzyllda mimari bir rönesansla geliglig bir Ortaçag gehriydi. Simdiise, pitoresk bir çöküntü içinde çürümeye agru gidiyordu. Însanlan hâlâ yüzyillarca öncesi gibi yapyor ve gitgide çoslarak sokaklari bir ari kovamna döndürüyorlardi. Labirenti andiran yolrda ve kapah çargilarda igleriyle me§gul oluyor, sonra o genig, ferah cai ve türbelerde huzur anyorlardi. Ama §ehrin güzel giinieri çoktan sona oi§, eski görkemi erimig, gösterigi, parlakligi tarihten bir yaprak olmugi. Duvarlar yrkiliyor, boyalar dökülûyor, avlulann tag dögemeleri çathyor, a yollan otlar bürüyordu. Sehrinkadmlan kara çargafh, peçeli hayaletr halinde, karanlik basmadan evlerine varmak için duvar diplerinden sü1erek kaldomlarda telâgla yürärler, erkekler kahvelerin derme çatma ykelerl üzerinde, asnia çardaklanmn, ya da çmar agaçlannm gölgesinsessizce otururlar ve yalmz gimde beg kez namaza çagiran müezzinin siyle yerlerinden kinuldarlardi. Geceleyin Îstanbul, Haliç'in ötesinde
ibaret kahr ve bumin ardada Türkler, Dogu'nun sonsuz bürünmüg olarak uyurlardi. bir deniz kizi gibi, Oysa, bugünün gelui Beyoglu, pml piril igiklarlyla bür kiyidan insam çekerdi. Tavernalarm stralandigi kalabahk nhtimlarman ba§layan bag dõndûrücü yokuglar, Italyan stilini andiran dar ve yûksek inalarin uçurumlar arastadan yukanlara dogru tirmamrdi. Yer yer, çift kaLübir
:ssizligine
siluetten
ÌMPARATORLUÕUN
32
GERÍLEYiSVE ÇÖKÜSÜ .-
natli, gösterigli bahçe kapilari ya bir konsolosluk avlusuna, ya da zengin bir tüccarin güzel konagma açihrdi. Bu konaklarm bahçeleri çogu zaman kat kat, Bogaz kiydarma kadar inerdi. Säzde Bati zarifligi ve havasi ile Levantenhgin bayagiligim birlestirmigolan Beyoglu, kenanu çagdaghgm ornegi sayarak böbürlenirdi. Saray gibi otellerinin palmiyeli salonlarmda son moda giyinmig madam ve mösyöler, kibar orkestra muzigini dinlerdi. Sokaklar §ik faytonlardan geçilemezdi. Magazalan Viyana ve Paris'ten çegidi oradaydi: tiyatrogelme en yeni mallarla doluydu. Eglencelerinse las, müzikholler, kabareler ve yüksek tabakamn poker oynadigt, piyasa ve saray dedikodulanmn edildigi Fransiz özentisi kulüpler. Beyoglu, yabancilarm §ehriydi ve Ïmparatorlugunbütün serveti yabancilarin elindeydi. Yabancilar sirtlanin kapitülasyonlara dayanu§iardi. Kapitülasyonlar, yabanclyi vergi d1§1sayan, merkezi Türk hükümetine önom vermeden kendi dinini ve kendi kanimlarrn uygulamakta serbest birakan birtaktm ayncaliklardi. ilk sultanlar, bu ayr2cahklan, kendi çikarlari için bagislamislardi. Ïmparatorlugungenigledigi strada, Bati pazarlarima kapi suu açacak yabanci saticilar, Türkler için yararh ve gerekliydi. Ama sonradan Bati dünyasi geli§ip, Türkler gerilemeye bagladikça bu ayncahk bütünilyle yabancilarm yararma dönmügtü. Artik, Türklerin yoksua oldugu özgürlüklerden, yabancdar yararlamyordu. Böylece devlet içinde güçlü yabanci devletler dogmus, Osmanh imparatorlugu üzerindeki yabanc1 baskisi ki, Türklere, kendi vatanlannda kendileri esir, yao kadar siddellenmi§ti bancuar ise efendiymig gibi gelmeye baglamigti. Böylece modern Beyoglu, eski Ìstanbul'u iyiden lyiye egemenligi altma alnusti. Siradion sekizinde canh bir delikanh olan Mustafa Kemal buyük bagkentin yagayipna kendini birakiverdi. Uzerinde henüz az çok bir tasrahhk cimakla beraber, ya§ama istegiyle dopdoluydu ve görgüsünü artirmak için can atiyordu. Yeni Istanbul, onu, eskisinden daha çok ilgilendirmisti. Kozmopolit Beyoglu çevresinde her türlü eglence vardi; genç adam hepsinin cadmabakiyor, hiçbir istegine gem vurmuyordu. Sezig ve kavrayisi eskiden beri güçlü oldugu için istanbul adh bu facire-i dehr'ini gerçek karakterini degerlendirmekte gecikmemisti. Okul arkadaglarmdan Ali Fuad'a bir gün bu konudaki dugüncelerini anlatti. Osmanh hanedammn ilk padigahlarunn memleketi dürüst ve iyi gekilde yönetmig olmalarma hiç gagmlyordu. Çünküonlarm merkezieri Bursa ve Edirne gibi küçük ve katiksiz Türk gehirieriydi. Oysa köhne gelenekleri, yozlagtinci etkilerlyle bu karisik ve için için kaynayan Konstantiniye'de ergeç çürü1
Fãoire-i dehr
=
Dünyarun koca kahpesi
(Tevfik Fikret'in Sie giirinden)
BÏR SUBAYIN
EÖÍTÌMÏ
33
füp gitmeye mahkûmdular.
Keyif sürälecek bir yerdi burasi, devlet yönetdegilAli Fuad, Mustafa Kemal'in hayatinda bir boglugu dolduracakt1. ÎstanJul'da ilk g än ve geceleri, her türlü eglenceye ragmen yalmzlik içinde geçnig, yabanci bir ilde essiz, dostsuz, kimsesiz kalmigt1. Selânik'te, gösterigiz ve dar da olsa kendine göre bir çevresi varken, gimdi onu âdeta yutmus alan büyük gehir ortammda, silik bir tagrahdan bagka bir gey olmadigun mek
içm
m.lam1§ti. Sonra Ali Fuad'la dost oldu. Fuad ondan küçük olmakla beraber yagila göre olgundu. Dogrna büyüme Ïstanbullu oldugu için üzerinde, kendini :vinde hissetmenin verdigi bir rahathk ve güven vardi. Íyi bir ailenin çocuoldugunu Mustafa Kemal hemen anlamisti. Saraydaki bol bol zâdegân u oylanmn digmda yüksek tabaka yerini tutan eski asker ailelerinden biriyli bu. Onlara kiyasla Mustafa Kemal kendi ailesini gösterigsiz ve sönük buuyordu. Fuad'in babasi ismail Fazil hatin sayilir bir emekli pagaydi. Oglu mndan hep sevgi ve övünçle söz ederdi. Mustafa Kemal ona biraz hüzüne, baba sevgisi nedir hiç bilmemig oldugunu açakIadi. Ali Fnadlar, Bogaziçi'nin Anadolu yakasmda Osmanli soylularmm yalar ve korular içinde yagadtklari Kuzguncuk'ta oturuyorlardt. Fuad bir ün yeni arkadagi Mustafa Kemal'i aldi, evine götürdü. Îsmail Fazil Paga, u. sirun gibi, uyamk, san§m gençteki üstün yetenekleri he men sezmig, nun Selâniklilere özgü terbiyesini begenmigti. Burasim kendi evi saymasi1 söyledi. Mustafa da Paga'yl bir bakima çocak yagta kaybettigi kendi öz abasimn yerine koymaya baglada. Artik hafta soulanm Fuadlarla birlikte eçiriyor ve orada kendini gerçekten kendi evindeymig gibi görüyordu. Mustafa Kemal'le Fuad, bo§ vakitlerinin çogunu birlikte geçiriyor ve genis, degi§ik gehrin her yerini geziyorlardi. Ïstanbul'u her yönüyle kega :tmeye kararhydilar. Îsmail Fazil Pa§a'nm §ehrin tam bir haritasim çikarIalan için verdigi ögüt, onlan büsbûtim kamçilannätt. Kayikla Bogaziçi'ni : Marmara kiyilarim geziyorlard2. Yarm, bir hafta sonunu Büyükada'da eçirmeye karar verdiler. Oteller pahahydi. Onun için, kumsal kiyilara kaar inen ve bu adalara bir Akdeniz görünügü veren çamhklarda kamp kuicaklardi. Yaolarma kap kaçak, çira, yiyecek ve en önemlisi, içecek geyalmalan gerekiyordu. Mustafa, her zamanki içkisi olan biray1 öne sürd. Ama, Fuad kasayla bira tagimarun agir olacagim söyleyerek, onun yeria bir gige raki almayi önerdi. Mustafa Kemal, bu anason kokulu, keskin ürk içkisini henüz tatrm; degildi. Ama içer içmez hoglands ve ondan sona raki içmeyi ahgkanhk edindi. ,r
Atatürk
/ F:
3
34
ÍMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÏSVE
ÇÖKÜSÜ
Mehtaph bir geceydi. Yemegin ve rakimn verdigi hararetli, romantik dogal güzellik, mis gibi kokan çamlar, duygulara dalddar. Çevrelerindeki kendilerinden geçirmigti onlari. Heyecanpanltth deniz, yildizli gökyüzü Birbirlerine sevgi üzerinde hayallerini anlatmaya, dan uykulan kaçmi§ti. iirler okumaya bagladilar. Bir ara Mustafa Kemal, 'Fuad, dedi, eger matematigin üzerinde durdugum kadar giir ve resim üzerinde de dursaydim, Harbiye'de, dört duvar arasmda, kapamp kalmazdam. Mehtaph gecelerde, okuldan kaçip buraya gelir ve §iir yazardim. Sabahleyin ortahk aydmlamr aydmlanmaz da resim yapmaya baglardim.' Bunlar geçici hayallerdi. Harbiye'nin ilk yilmda gençlik hülyalan ve çegitli eglenceler yüzünden, kendini derslerine tam olarak veremeyen Mustafa, ikinci yllda canla, bagla çahsmaya bagladi Zihnini geligtirmeye ve kafasun dolduran dügünceleri düzenlemeye çahgiyordu. Baghca ilgilendigi, hâlâ askeri sorimlardi. Ama bir yandan da, bilgi alamm genigletmeye baglanugt1. Fransizcasim ilerletmeye çahg1yor ve artik Fransizca gazeteleri okuyabiliyordu. Manastir'da Fethi'nin tamtmig oldugu Fransiz yazarlarmi da gimdi daha iyi anlayarak ve daha derinine inerek inceleyebiliyordu. Bu çe§it bozguncu kitaplar ögrencilere yasak oldugu için, Mustafa Kemal bunlari geceleyin gizlice okurdu. Bunlarla beraber yakm bir ihtilâlin öncüleri olan Namik Kemal'i ve diger aydm dügünceli gairleri de okuyordu ki, o devirde, bunlarm adlartm agza almak bile büyük suç saydirdi. Okul digmda, Harbiye ögrencileri açak tarti§malar düzenler ve halk içinde konugmay1talim ederlerdi. Kemal'in önerisi üzerine güzel konugma yangmalari da dûzenlemeye bagladilar. O bir konu seçiyor, konugma süresini simrliyor ve sonra saat tutuyordu. Kendisi daha gimdiden, dinleyicilerini etkileyip sözlerine inandirmakta büyük bir beceri göstermeye baglaungti. Fakat siyaset dünyasunn daha epiginde sayilirdi. Zihni, henüz tam olarak kavrayamadigt bir sürü duygu ve, dügûnceyle ugragmaktaydi. Bunlar, sancilanydt. Bu bilinç geligtikgenç bir adamm politik bilinciain geligme Kemal'in kisisel tutkusuyla Mustafa yurt sevgisi, mem1eketi kurtarip çe, yükseltmek ugrunda kendisinin bir geyler yapabilecegi dügüncesinde birlegti. Mustafa Kemal, memlekette, geligmekte olan bir özgürlük .hareketinin zorbahgm tepkisiyle bastmldigt bir devirde.dogmustu. Üzerindegimdi bilgi ediameye bagladigi Fransiz Íhtilâli'nden beri Osmanh imparatorlugu, ruhani bir Ortaçag devletinden çagdag bir anayasa devleti olmaya dogru, agir ve inigli çikigli da olsa, sûrekli bir geligim göstermekteydi. On dokuzuncu yuzyilda bu egilim, zaman zaman gözle görülür bir hal aldi. Bu '
.
BÍR SUBAYIN E ÕÍTÏMÏ
35
kismen, aydin bir sultan olan genç Abdûlmecid'in inisiyatifiyle 1839'da halkin haklanyla hükümdarm sornmluluklarini belirten Tan2at Fermam ve onu izleyen Bati usulü reformlarla; kismen de, 1876'da, ma az ilerici bir sultan olan Abdülhamit'in, azmliklann çikarlarmi korn.k amaciyla hareket eden Batili devletlerin baskisi altmda parlamenter kabul etmesiyle oldu. anayasayi Sultan Abdülhamit, reform ve yenilegme harekederini sosyal hayatin :I yönlerinde särdûrüyordu. Ama, siyaset yönünden demokratik bir düzeuzun süre göz yummasma olanak yoktu. ÇünküÏmparatorlugunuher dan tehdit eden yllaci güçlere kar§1 bazen delilik derecesine varan bir ku besliyordu. 1877'de Rus Savagim bahane ederek Meclis'i dagitung ilkeyi baskiyla yönetmeye koyulmugtu. Bir çegit polis devleti kurmug buuyordu. Kigi, söz ve basm özgürlüklerini kökünden kazmus, geni§ bir ca.uk örgûtü kurmuy ve atalarma Dolmabahçe'yi birakarak saray1 rin oldukça digmda kalan Yildiz Sarayf nm yedi, sekiz metre yükseklileki duvarlantun güvenligi içinde hüküm sürmeye baglamistr. Bu çegit bir baski ve onun yanisira geligen ablâk bozuklugu kargismda ulan öfke, güphesiz ergeç bir ayaklanma geklinde patlak verecekti. a baglarda Türk devrimcileri ya bagka ülkelere kaçayor, ya da yeralti iyetlerine girigiyorlardi. Eskiden beri hürriyetin begigi sayilan Paris ve tevre gibi gehirlerde komiteler kuruyor, Bati dünyasun kendi davalarlygilendirmeye çahgiyor, propaganda yazdan yanpbastyor ve bunlan yaci posta kamilanyla gizlice ülkeye sokuyorlardi. Artak onlara sadece rm da yetmez olmustu. Amaçlanna ancak ihtilâlle, Sultan'i devirmekn olunan ve
.olan
rigebileceklerdi. Istanbul'daki bûrriyet taraftarlan, çabgmalanm gizli yürütmek zorunhlar. Onlar da, aym ihtilâlci izde yûrûyorlardi. Tuhaftir ki, kendisini rmek için ilk faaliyete geçenler, bizzat Abdülhamit'in yetigtirmig oldueçkinler, yani rejimi kornmak ve güçlendirmek için geligtirdigi askeri larda okuyan genç ögrencilerdi. Osmanh Tmparatorlugunda hükûmeti rmek amaci güden ilk cemiyet, Askeri Tibbiye-i ögrenciSahane tarafindan, Fransiz Ihtilâli'nin yüzûncü yildönûmûnde, 1889'da kurulu. 1896'da --Mustafa Kemal'in henüz Manastar'da ögrenci oldugu
gizÌi
-
stbu ihtilâlciler, bir hükümet darbesi yapmaya kalkigtdarsa da, bagan-
.agamadalar. Elebaglannm hepsi tutuklamp yargilandi ve Ìmparatorluwak kögelerine sûrgûne gönderildi. Abdülhamit böylece, Tûrkiye'de.çunimaz
ihtilâl hareketini daha on küsur yll için erteleyebilmisti. Mmtafa Kemal, 1902'de tegmen olarak Kurmay Okulu'na geçtigin-
ÍMPARATORLUÖUN
36
GERÍLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ--
Bir z de, politik dügünceleri, hizla, daha belirli bir biçim almaya bailadi. manlar matematik ve giire kar§1duydugu hevesle simdikendini tarih kon yönle: okuyor ve onu suna vermigti. Napolyon üzerine ne buluyorsa MilPi okuyorc Stuart John bekeniyordu. çok elestirmelde beraber ni kapilmaktan, o da kendini alamamisti. Birk Çagm gizli kurup elyazisiyla bir gazete çikarma komite bir arkadagiyla birlikte alamndaki kötülükleri açaga vurmak amaci g siyaset bagladilar. Idare ve -bazi
-
'halkçi'dügimcelerine
den yazilann çogunu, Mustafa Kemal yaziyordu. Sonunda bu i§ler Saray'in kulagma kadar gitti. Okul müdürü kwar cezalandirmasi bildirildi. Müdür, Mustafa Kemal ve kendisine suç1ulan veteriner bölümünün bir okuma odasmda gazetelerinin ge, arkadaglanni cek sayismi hazirlarken yakaladi. Ama hoggörü sahibi bir adam oldugu ordudaki birçok kidemli subaylar gibi o da Sultan'1 pek sevmedigi iç ihmal ettikl gençlerin yaptigim gönnerlikten geldi. Sadece derslerini uygulamadi. sonunda bile bunu verdi için hafif bir ceza ve Mustafa Kemal, siyasete kar§1uyanan bu yeni merakrun meslekî e adayunn 1 timine zarar vermesini istemiyordu. Kafasi, bir kurmay subay mesi gereken daha büyûk strateji ve taktik problemleriyle ugragmak zori gözlerini kapamaz daydi. Gece, yatakhanede, arkadaglan nyurken o, uyuyabilirdi. ( sabaha Ancak, kar§1 dururdu. dügünür geç saatlere kadar subayi onu uyandi le ki sabahleyin kalk borusu çaldigi zaman, nöbetçi uykuda lmek için dürtmek zorunda kahrdi. Arkada§lari onu hep yari ol uyamk nirlardi. Sonra anstzm derste, Mustafa, hepsinden iki kat daha dügül bir soru sorar, hepsini uñu ortaya koyardi: Ogretmene çapragik gerilla konusuna .çok mer zorunda birakirdi. Özellikle, patlatmak kafa A liydi. Bir gün,.keramete yakla§an bir õngörüyle simfta, ba§kente kargi hareketini varsayan bir s dolu yakasindan girigilebilecek bir ayaklanma sormustu.
bitirip yüzbasi çiktigmda, yirmi « yagmdaydi. Beyazit'ta oturuyordu; birkaç arkadagiyla beraber, komgu sürdürüyor Ermeni evinde bir oda kiralamisti. Siyasal eylemlerini orada kötüleyip, i di. Aslmda bu, dertlegmekten ve âdet olduga üzere Sultan'i i kitaplan okumaktan çogalau kadar dolduracak di bir kitaphg1 geçmiyordu. Aralannda Harbiye'den kovulmuy ve gidecek yeri olma vard2. Bu genç, onlari Saray'a için yanlannda barndirdiklari bir genç düzmece bir mektupla yakindaki kahvelerden birine ç nal etti 1905 yihnda Kurmay Okulu'nu
'yasak'
ve sonra np orada yakalatti. Mustafa Kemal, Ali Fuad ve yeni yüzbasi çikm y olan iki arkadagi
BÏR SUBAYlN
EÖÍTÏMÏ
37
atildilar ve teker teker sorguya çekildiler. Mustafa bu sorgu siraepey lurpalandt. Protokol bilen bir insan olan Ali Fuad ise, Sulm üniformasini giyen bir subaya, Sultan'dan daha agagi rütbeli birinin .aldiramayacagmi ileri sürerek ucuz kurtuldu. Sonra Mustafa Kemal, idaginm duyunca kendi tecrübesizligine aci bu diplomalça manevrasun gülecekti. Tutuklu kaldigi sirada, annesi onun basina kötü bir §eyler nesinden çok korktugu halde, kendisi o kadar tasalanmamisti. Sur yazikaçak olarak edindigi kitaplan okuyor ve serbest kahnca neler yapacalapse _a,
Lasarhyordu.
Tutuklular, sorusturma sona erinceye kadar, birkaç ay hapiste kaldiOkul rnüdürü, iglenen suçun bir gençlik yanhgmdan ileri geçmedigi tesavunuyor ve tutuklulara yumugak davram1masmi istiyordu. Sonunda n görügü ajbr basti ve genç1er bagkentten sürülmek koguluyla serbest biildilar. Edirne ve Selânik'teki ikinci ve Üçûncü Ordulara atanmalan hangisinin nerearlagttrildi. Kendi aralannda bir karara varamazlarsa, r,idecegini çekilecekti. Kemal'in bir i areti üzerine, heptayin için kur'a bildirdiler. Bu kadar çabuk karar vermeleri, önceuna razi olduklarim hazirlannug bir tertip güphesi yaratti. yerlere sükolay dönemeyecekleri' Böylece subaylann birçogu Ali Beginci Fuad da Sam'daki Ordu'ya atanlüler. Mustafa KemaPle lardi. Mustafa, kaderine raziydi. 'Pekâlâ,' dedi. 'Biz bu çöle gider ve da yeni bir devlet kuranz,' Remen vapurla yola ç1ktilar ve iki ay kadar ta Beyrut limamna vardilar. 'kolay
BÖLÜM ÜÇÜNCÜ .
Kita Hizmeti
MUSTAFA KEMAL, böylece, subayhk mesleginin ilk dönemine baglann oldu. Bir süvari alaymda yüzbagi olarak baghca görevi, katasmda bulunan fakat onun modern askeri okullarda gördügn egitimi paylagmam1§ olan öteki subaylara, kendi askeri bilgilerini aktarmakn. Bu ige ciddiyetle sarild ve ögretmenlik konusundaki sevgi ve yetenegi sayesinde, kolayca ba§ar saglads. Ali Fuad'la Mustafa Kemal, bir süre birlikte bulundular. Socra Fuad özel bir görevle, o siralarda Türk egemenligi altinda pek adt sani amlmayan, Güney Arabistanh bir kabile geyhi olan ÍbniSuud'un yamna gönderildi. Mustafa Kemal'i de yamna almak için bagvuruda bulundu,fakat bu istegi kabul edilmedi. Tarih böylece bir firsat kaçirmig oluyordu. Birbirini andiran yollarda yükselmeleri almlannda yazih olan bu iki insan, hiçbir za-
man kargilaçamayacaklardi. Beginci Ordu'nun görevlerinden biri de, Dûrzîleri denetim altmda bulundurmakti. Kökenleri bilinmeyen ve kendi1erine õzgü gizli bir dialeri olan, bu bagma buyruk, özgür kavim, §am'mgüneyindeki daghk Havrar bölgesinde yaglyordu. Uzun süre Türk egemenligine kargi koymuglar, fakat on yll kadar önce dize gelerek, Osmanh ordusundaki askerlik görevlerini, yalmz kendi bölgeleri içinde yapmalarma izin verilmesi ko§uluyla yerine getinneye ve vergi ödemeye razi olmuglardi. Çikankangtkliklari bastirmak için, arada, Havran'a asker göndermek zorunlulugu beliriyor, be da, Osmanh subaylari için bir yagma vesilesi oluyordu. Mustafa Kemal bir gün, alayi Havran'a gitmek ûzere emir aldigi halde kendisine böyle bir emir gelmedigini görunce hayret etti ve ortada bir geyler döndügûnû ilk olarak sezinledi. Amirine, bölûk komutam olarak birliginin bagmda gitmesi gerektigini sõyleyerek itirazda buluádu. Ama komu-
KITA HIZMETI
39
am kaçamakh cevap verdi: Kemal henüz staj dönemindeydi, karargâhtan dogru olmazdi. Mustafa Kemal'in tepesi atti. Besbelli igin içinde :ski subaylarm, Kurmay Okulu'ndan yeni çikmagsubaylardan gizli tutmak stedikleri bir geyler vardi. Kendisi gibi, bu harekâta katilmaktan ahkonnug Müfiti admda bir subay arkadagiyla beraber aldigi emre karsi geldi re bir Çerkesköyünûn yakmlannda konaklami§ olan birligine gitti. Çadirar1 olmadigi için, o gece er çadirlannda yattilar. Mustafa Kemal, ertesi gün, kendi yerine geçirilmig olan subay1 görfü. Bu subay ona, önceki tecrübelerinden ötürä kendisinin buraya, gönderilmig oldugunu anlatti. Bunimla beraber, Kemal sonradan :imseye bir gey söylememeye söz verirse, onlarla birlikte gelmesine izin verebilirdi. Neler olup bittigini anlamak isteyen Mustafa Kemal, adama öz verdi. Ogrendigi de su oldu: Askerler, ödenmesi gecikmig vergileri topamak bahanesiyle, lÍalktanpara sizdirmaya çahg1yor, olmazsa evleri ve öyleri yagma ediyorlardi. Mustafa Kemal, böyle bir ige kangmay1 redde tti. Vicdanh bir genç suay olarak, Dürzîleri güzellikle idare etmeyi daha uygun buluyordu. Bir öyde, halki, kendisiyle arkadagima oraya yagma için degil, yardim için elmig bulunduklarma inandirmayi bagardi. Köyün ileri gelenlerinden biriiyle derhal bir anlagmaya vardi. Adam, Mustafa Kemal'in dediklerini yapaaya raziydi. Ama, ûzerlerine zulüm ve yagma için asker yollayan OsmaniStedigini L ÜCVÎClinin yapmayi reddetti. Bir bagka köyde ise, bir Osmanh inbagismi tehlikeli bir durumda buldu ve tam vaktinde yetisti. Uzun bir onugmadan sonra köylüler onun iyi niyetine inanarak binbagiyi sahvermee razi oldular. Mustafa Kemal bu çe§it olaylarla dikkati üzerine çekiyor, yeni yetigii§ subaylarda kendisine karg1saygi, eskilerdeyse kugku uyandinyordu. Es.i tip bir Osmanh subayi, Sultan'm kendisinden bekledigini yerine getir·1ek koguluyla, kendi ç1karlanm gözetmekte serbest oldugunu dügünür ve Askerligin egitim, taktik ve modern esap vermek zorunlulugu.duymazdi. kaikler konusunda ilerleyebilmek amaciyla, bilime dayanan bir meslek larak ele ahamasi gerektigine kafas1 pek yatmazdi. Bu çegit bir subaym özünde, bu Harbiye mezunu gençler, kugku ile bakilmasi gereken birer apç1kti sayihyorlardi. Mustafa Kemal, Ïstanbul'a gönderilmek üzere hazirlanan gigirilmig raorlara itiraz etmeye bagladi. 'Zafer' diye nitelendirilmig bir hareketin asuda hiç de öyle olmadigma dikkati çekti. Dügman kendi istegiyle geri
.
tyrilmasi
'özel
,õrev'le
.
I i.
Sonradan Ankara'da minetvekili olan Mütit Özdeg.
40
IMPARATORLUÖUN
GERILEYISVE
ÇOKUSU
,
çekilmi§ti. Komutan, onun safhgtyla.alay etti: 'Sen henüz cahilsin. Sultan Efendimizin ne istedigini anlayamiyorsun.' Mustafa Kemal: 'Ben cahil olabilitim,' diye cevap verdi. 'Ama PadiSalumiz cahil olmamahdir ve sizin gibilerin ne olduklarim anlayabilmelidir.' "Elbette Dûrzî köylerinden yagma edilen ganknetlerin bõlügülmesinesira gelince, yagh subaylar, Mustafa KemaPle Müfit'e de pay ay1rdalar. Müfit'in tereddût ettigini görerek ona döndû ve sordu: 'Sen bugünün adami m2 olmak istiyorsun, yoksa yanmn adami mi? ki yarimn adami. sen de benim gibi bu parayi kabul etmeyeceksin.' Kemal bu sõzlerle, dü§ûncelerini açiklamig oluyordu. KendiMustafa ni de bu açidan görmeye baglann ti. O, çevresindeki bu içi geçmig yaratiklar gibi, eski devir adarn degil, gelecegin insamydi. 'Zamane adami,' çöküg halindeki bu Împaratorlugun beceriksizligini, ve ablâk bozuklugunu benliginde canlandiran insandi. Bu gibilerin davramplari kargismda Mustaolarak irkiliyordu. Bunlar sadan çok, bir fa Kemal, bir ahlâk artik degil, kötüsü, dig ige daha dece yaramaz hale gelmig usullerdi. Dürzîler'i yola getirmek, Ímparatorlugukurtarmak gibi igler, bugün giddet, baski ve rüsvetle ba anlamazdi artik. Daha bilimsel bir.yoldan. ustahk, diplomasi ve akil kullanarak çözmek gerekti bu sorunlan. Sam,bu 'Yaritan Ïnsam' üzerinde bir bagka yönden de derin bir e tki birakacakte Mustafa Kemal, ömründe ilk olarak hälä Ortaçag karanhginda yagamakta olan bir ehir görüyordu. Simdiyekadar tamdigi Selânik, Îstanbul ve son olarak Beyrut, hep kozmopolit yerlerdi; çagdag bir uygarliginçe§itli konEorve eglenceleriyle canh gehirler. Oysa kutsal bir Arap kenti olan bam, bir ahret sehriydi.Karanhk bastiktan sonra dolagtigi sokaklar, bombog ve sessizdi. Evlerin ynkset duvarlarmdan ve kafesli pencerelerinden digari ne ses, ne soluk sizardi. Soara bir gece Mustafa Kemal, bir kahveden çalgt sesleri tastigun duyarak sagt1. Kapidan bakinca içerisinin Hicaz demiryolunda çabgan Italyanlarla dolu oldugunu gördü. Mandolin çadans ediyorlard2 Mustahp garki söyleyerek, kanlan ve kiz arkadaglaryla fa Kemal oraya. strtmdaki ùniformasiyla .giremezdi. Ama, içinden gelen davramga uyarak, hemen eve döndü, üstünü degigtirip geri geldi v'e Ïtalyanlarm sevinçli ve suursiz eglencelerine katildi. Bunun dipinda her gey karanlik içinde ve hava, gericilik, baski ve derinden derine ikiyüzlülükle doluydu. Mustafa Kemal, milletinin gerçek dügartik an11yordu. Türklerin, bütün sadece yabancilar olmadigmi mammn, saldirganhklarma rašmen, yabancilardan ögrenecekleri bir geylor vardi.
"Öyleyse 'ahlâkçf
'gerçekçi'
KITA
HÏZMETÎ
41
dügman kendi aralarindaydi: Onlari, baska milletlerin yürüdügü Il yoldan ahkoyan, geligmeleri önleyen, baski altmda tutan softalik ve azlik, Mustafa KemaPin görü§üne göre Osmanli Ímparatorlugu,Müslûnimetlerinden yararlandiklari, Müslün olmayanlarm cennetin biltün nlarm ise cehennem azabi'çekmeye zorlandiklan bir yerdi. Burada, Sam'da,Mustafa Kemal kendini zindanda gibi göri.lyor, önüset çeken parmakliklari yakip, bu ölü topluluga hayat vermek istiyordu. cmn tek yolu siyasal eyleme girismekti. Bir gün iki subay arkadapyla gida dolagiyordu. Bir dükkâmn önünde bir masa ve birkaç sandalye göolarak selâme oturdular. Dükkân sahibi, onlari Arapça degil de Türkçe üzerinde felsefe, ngti Mustafa Kemal meraklands. Içeri girdi. Bir masa yoloji ve tip konusunda Fransizca kitaplar gördu. Dükkänc1ya, 'Siz esfilozof mu?' mismiz,' diye sordu, rçek
'yoksa
Adam, 'Esnafun
ama okumayi severim,' dedi,
'hele
özgürlük
edebiya-
Sonra Istanbul'da, ihtilãlci harekellerin begigi sayilan Askeri Tibbide okudugu sirada bozguncu girisimlerinden ötürü hapse atildigim, arimdan da sürgüne gönderildigini açakladi. Adi Haci Mustafa'ydt. MustaKemal'le arkadaylartm, birkaç gece sonras2 için evine çagirdi. Mustafa Kemal yaruna Müfit'i ve kendi siyasî dügüncelerine katilan subay arkadagim daha alarak gilti. Ev dar, karanhk bir sokaktaydi.-HaMustafa kaplyi sakinarak açti. Gelenleri içeri almadan, kim olduklarim :e görmek için elindeki gaz lambasim kaldmp bakti. Ïçeride, hepsi de cinmeden konugmaya baglad11ar.Haci Mustafa çoktandir gizli bir siyasî rnek kurmak istemig, ama güvenecek arkada§ bulamamgt1. Mustafa Kemal'le arkadaylarindan ikisi ona yardim etmeye söz verdiiSe, ÜçüncLÏSÜ'Kalbim sizinie beraber, ama ben çoluk çocuk sahibi üzeriamun, benden fa'al yardim beklemeyin,' dedi. Õtekilerinde istegi onlardan ayrddi. Kalanlar geç saatlere kadar konustular. Genç subay'Ïhtilâl ugruna can vermëk' gibi isteklerle coëmaya baglamiglardi. Gerçi Mustafa Kemal, onlan bu rüyadan uyandirds. Sert bir çikigla, 'Amaulagtirmak ve degüncelerimizi gerçekz ölmek degil, ibtilâli baganya lmek benimse için de, yagamak zorundayiz,' detirmektir. Bunlan halka .
Böylece, 1906 yihmn güzünde, Vatan adinda gizli bir cemiyet kurduBunun önemi, bundan sonra kna hizmetindeki subaylar arasmda kuru:ak olan segitliihtilâl hücrelerinin öncüsü olugudur. Îhtiläl, artik istan-
42
ÏMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÏSVE ÇÖKÜSÜ -
bul da Padigah'm casusluk aglart arasmda degil, ancal burada, kitada geli§ebilirdi. Mustafa Kemal, sözde askeri görevle gittigi Yafa, Kudüs ve Beyruf ta cemiyetin gubelerini kurdu. Ama bu §ehirler anavatandan çok uzaktaydi. Buralari, genel akigm digmda kalmig bir yer, üstelik bir Arap diyartydi ki, bir Türk ihtilâlinin bu topraklar halkmdan toplu destek görmesine olanak yoktu. Bu hareketler subiylar arasinda kalmayá mahkûmdu. Íhtilâl için era belirl merkez yine Makedonya'ydi. Dig dünyaya daha yakm oldugu için, yeni dügüncelere de daha açik olan Makedonya'da yabancilann her yerde hazir ve nazir oluglan, bir yandan milliyetçilik duygulanm kärüklüyor, bir yandan da bu duygulann daha rabathkla yayilmasun sagliyordu. Saray otoritesinin zayiflamig olugu, bareket serbestligini kolaylagtirmaktaydi. Üç yll önce bu vilâyete birtakim reformlar sokmak isteyen Avusturya ve Rusya, Rumeli'de yabanci subaylann yänetimi altmda bir jandarma tegkilâti kurulmasim Türklere kabul ettirmiglerdi. Bu yüzden Sultan'in gizli polisi, Selânik'te, istanbul'daki kadar etkili olamiyordu. Mustafa Kemal ne yapip yapip Selânik'e gitmeyi kafasma koymustu. Yafa komutam, onun sözde izinli olarak aynlmasma göz yumdu. Yoklugu dikkati çekerse, komutan, ona hemen haber uçuracakti. Mustafa Kemal, Misir üzerinden Pire'ye ve oradan da bir Yunan gemisiyle Selãnik'e gitti. Sivil giyinmisti. Dikkati çekmeden karaya çikabildi. Kendisini bir arkadagi kargilamigti. Dogruca annesinin evine gitti. Zübeyde Hamm onu görünce, hem çok sevinmig, hem de telâglanmignasil olur da Padigah Efendimizin emirlerine aykiri olarak buMustafa ti. gelmeye cesaret ederdi? Mustafa Kemal, 'Gelmem gerekiyordu, gelraya dim,' diye cevap verdi. 'Padigah Efendimizin aslmda ne denli güçsüz oIduunu da sana gösterecegim, ama daha sonra,' O gün evden hiç di ari çikmadi. Akgam olunca, kendisini Selânik'e gelmeye tegvik etmis olan Sükrü admda ileri dugünceli bir topçu pagasimn evine gitti. Papa onu kargismda görüverince gagirdi ve mevkii dolayisiyla kendisine liili bir yardimda bulunamayacagmi bildirdi. Ancak, ona engel de olmayacak ve girigecegi igleri boggörüyle kar§dayacakt1. Sadece, kendisini igin içine kar1§tirmamasim diliyordu. Mustafa Kemal istenilen sözü verdi ve yine annesinin evine döndü. Paganm tutumuna çok cam sikilmisti. Gece geç vakitlere kadar uyuyamadi. Ne yapacagma, nereye gidecegine, ige nereden baglayacagma karar veremiyordu. giyerek.karargâha Sabahleyin üniformamn gitti. Burada Askerî Rügti-
KITA
HÍZMETÍ
43
Ve'den
tamdigt bir kurmay albaya gördü. Kim oldugunu hatirlattiktan sonyurtsever bir adam olduguna inandigi albaya, içinde bulundugu durumu inlatti. Albay, ona yaram etmek için bir yol dügündü. Ïstanbul'a yazmasix ve birliginin adim bildirmeden, sadece Genelkurmay kadrosundan bir dizbagt gibi, hastalik izni istemesini söyledi. Bu iglemin yüriimesine kendi 3e yardim etti. Bu hile, umduklari sonucu verdi ve Mustafa Kemal, dört ay_ ik bir hastahk izni.kopardi. BöyIece Selânik'te kahp serbestçe dolagabile-a,
:ekti.
Yine de, basta kargilagtigi aksiliklere cani sikilmig ve kendi gibi diigüsubaylar arasinda bile, plânlarina pek uymayan akimlar sezmig oldugu .çin ihtiyati elden birakmiyordu. Bununla beraber, dõrt ay içinde, Selâiik'te, §am'dakiVatan Cerniyetinin bir kolunu kurmayi ba§ardi. Cemiyein adt simdiVatan ve Hürriyet olarak genigletilmisti. Yanm düzineyi buan üyeleri arasmda eski okul arkadagi sair ÕmerNaci'yle askerî okul ögetmenlerinden iki subay vardi. Toplantilar bunlardan birinin evinde yapihordu. Bu, müzik seven, flüt çalan, arkadaglarini sirtmda Japon pijamasiya kargdayan bir adamdi. En sonunda bir gece, hürriyet davasma ilk baghlik yeminini etmek izere burada toplandilar. Duruma uygun birkaç kahramanhk söylevinden onra Mustafa Kemal bir kartm ûzerine not ettigi, cemiyetin üç ilkesini akudu. Arkadan bir tabanca çikanhp ortadaki masamn üzerine kondu. Osmanh gelenegindeki gibi, Kur'an ya da subaylik gereli ûzerine degil, bu ta>anca üzerine yemin edilecekti. Bu, onlann Ïhtilâle baghhklarim ve gereirse silâha sanlmak kararlarun belirtiyordu. Teker teker tabancay1 öpeek and içtiler. Sonra Mustafa Kemal, 'Bu silah kutsal oldu artik,' dedi. 'Ïri saklaym. Bir gün bana verirsiniz. Bu arada Mustafa Kemal'in Yafa'daki görevinin bagmdan aynIrms ollugu istanbul'a duyurulmug, yakalanmasi için Selânik'e emir verilmisti. 3ir arkadagmm nyarisi üzerine, Selânik'ten ayrdarak Yafa'ya döndü. Kaçnasmda yardimci olan komutan onu kargiladi ve hemen Birü§§aba gehrine rolladi. Buraya, Ïngiliz-Misir hükümetiyle Akabe limani konusunda çikan iir anlagmazhk üzerine, Türk haklanm koriimak amaayla bir smtr kuvveti ;önderilmig bulunuyordu. istanbul'un, Mustafa Kemal'in hareketleri konuunda açtigi bir sorusturmaya cevap olarak düzenlenen raporda, Yüzbagi VIustafa'mn aylardir Akabe bölgesinde oldugu belirtildi. Selânik'teki su>ay. bir bagka Mustafa olsa gerekti. Osmanh kirtasiyeciliginin labirenti çinde, dosyalar rasgele tutulur ve birbirinin aym olan isimler de ayirt ediemezdi. Su kargaphk içinde böyle bir hikâye rahatça yutturulabilirdi. 1en
I
ÍMPARATORLUÖUN
44
GERiLEYÎ$VE ÇÖKÜSÜ
,
Türklerin elinde kaldi. Mustafa Kemal de §am'a döndü. Simdi, cezasinm kaldmlmasim saglamak için gayet akilh uslu harerütbesine yükselket etmeye baglanngti. Zamam gelince kolagasi (yüzbag1) di ve Sam'dakiKurmay Heyetine gönderildi. 1907 yihnm güzünde de, umdugu gibi, Rumeli'deki ÜçüncûOrdu emrine verildi. Ama oraya geldikten sonra kitaya degil, Selânik'teki Genelkurmaya atandi. Akabe,
'sûrgûn'
L
BÖI,ÜM DÖRDÜNCÜ 'Jön Türk' Devrimi için için kaymyordu. Kafasi igleyen herhangi bir Türkün, Împaratorlugun parçalanmak üzere oldugunu sezmemesine imkân yoktu. MAKEDONYA
bagngmalan yükseliyorHer yerden 'Makedonya, Makedonyaldanndir,' Bulgarlar ashnda teddoluydu. casuslanyla du. Ortahk, Rus ve Avusturya devlet içinde ordusuyla olmayan bir gey higçi çetelerden baska olaylarlyla örgütû bombalar terör ve bir kurmus, yeralti devlet gibi güçlü kalmanugti. güvenlik bir diye saçiyorlardi. Simrlarda gey her yana dehget Rum, Bulgar, Sirp ve Arnavut çeteleri birbirleriyle ve Türk makamlanyla Büyük devletler ise, cesedi didikleyip bölmek durmadan çat1§maktaydi. gittikçe yaklagarak dönûp duruyorlardi. Bu les kargalari göçevresinde içia 'davetsiz misafir' daha katilmisti: Drang nach Osten sonradan lenine bir Alman Împaratorlugu.Bismarck, Ínolan gütmekte (Dogu'ya bask2) amaci Yunan dostu, Türk dügmam yerine Disraeli'nin dügmesinden ve giltere'de Abdülhamit'e, Maregal Von der yararlanarak, geçmesinden Gladstone'un arkadan göndermig da Kayzer, Sulaskeri bagkanhginda heyet bir Goltz ziyarette resmî bir bulunmustu. koparlan tan'a, çok gürältü Dogru dürüst bir siyaset güdecek yerde, hileye ba§vuran Abdülhamit, bütün kozlari birbirine karsi oynuyor, yabanclyi yabanclya, Tûrk'ü Türk'e kargi kullaniyordu. Rumeli'deki haflyelerinin sayisim artirmisti. SimdiSelânik'Le, bunlann kirk bini buldugu söyleniyordu, H1ristiydn azinliklar, hiç olmazsa, yabanci devletler tarafindan korunuyordu. Türkler ise, kendi sibir kurtumrlari içindebasklya ugrayan bir azinhk giblydiler. Çevrelerinde ordusunun Türk tek ariyorlardi. göre, genç suGörünüge çaresi umut, lug 'komitact
baylanndaydi.
güçlenmekte ve htzla geniglemekteydi. Împayerinde kuruluyor, özgürlûk ve kurtulus dügüncelerini kollar ratorlugun her
Îhtilill hareketi'böylece
.I
46
iMPARATORLUÖUN GERÊLEYÍSVE
ÇÖKÛ$Ü
bütûn halk tabakalan arasma yaymakla görevli propagandacilar yetigtiriliÌhtilâl hareketi, 1907 sonunda, Mustafa Kemal'i geride birakang bulunuyordu.Selânik'e dönünce, Suriye'deki kendisini hareketin liderleri arasina katilmaktan ahkoymuy oldugunu act aci farketti. Kendi dar çerçeveli Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, Îttihat ve Terakki Komitesi diye amlacak olan daha genig bir örgütün geligmesiyle, gölgede ve geride kalmisti. Lider adayi üyeler arasmda, o zaman postanede çah§an Talât ve albay olan Cemal vardi ki, ikisi de sonradan iktidann üst basamaklanna kadar yükseleceklerdi. Bu cemiyette, Mustafa Kemal'in Ali Fethi'den bagka pek arkadagi yoktu. Talât'm girigimiyle, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti, bu kendinden büyük grupla birlegti ve adi artik tarihe karsmq oldu. Selänik'in ötedenberi gizli cemiyetler dogurmaya uygun bir siyasi havardi. vasi Çokeskiden de burada Aziz Paul'un ardmdan Hiristiyanhgi kabul edenler, Neron'un zulmünden kaçmak için gizli olarak örgûtlenmislerdi. Ittihat ve Terakki Cemiyeti de, Farmasonlann binalanndan ve tekniklerinden bol -bol yararlanlyordu. Girig töreninde aday üye, gözleri baglanarak pelerinli ve maskeli üç kipinin huzuruna ahmyor ve memleketi kurtaracagina, cemiyetin emirlerini tutacagma -ki bimlann arasmda, verdigi õlüm cezalanm yerine getirmek de vardi-- sirlano ele vermeyecegine hem Kur'an, hem de lohç üstüne yemin ediyordu. Bu çegit maskarahklar, Mustafa Kemal'in yarad111pmaaykinydi. Zaten önceden sadece tabanca üstüne and içmigken, bu yeminin içine din karigtinlmasi sinirine dokunuyordu. Ama su strada Ïhtilâlcilerle iyi kötü geçinmekten bagka yapacak gey yoktu. Onlarsa Mustafa Kemal'i inatçi, kendini begenmig atilgan ve bulduklan için pek sevmiyorlardi. Makedonya demiryollanmn denetlenmesi igi de, Mustafa Kemal'in kurmayhk görevleri arasindaydi. ittihatçilar bu görevin, Selânik digindaki propaganda çaligmalan için yararh olacagi bahanesiyle, onu yanlanndan uzakla§tirdilar. Strbistan ovasunn kenannda Üsküp'e kadar Vardar boyu Mustafa Kemal'in bölgesi haline geldi. istedigini yapamamano azabt içinde kivranmakla beraber, kendi önderlik yeteneŠinegün geçtikçe daha çok inanmaya ve çevresine kûçükbir grup toplamaya baglamigt1.Arkadaglanyla kahvelerde ya da annesinin evinde bulugarak gece geç saatlere kadar oturuyor ve konugup planlar kuruyorlardt. ikinci kez dul kalung olan Zübeyde Harum, kiza Makbule'yle birlikte oturmaktaydi. Ana kiz, Mustafa'mn bozguncu çaligmalanna artik boyun egmislerdi ve bu gece toplantilaranda ihtilâlcif ere kendi elleriyle kahve pigiriyorlardi. Ïhtilâl hareketi gitgide geligmekteydi ama henûz tam anlannyla oIgunyordu.
'sürgün'.cezasimn
JÕN TÜRK
DEVRÏMÏ
Olaylarm vakitsiz pallak vermesine
.gmarupti.
uluslararasi
47
durum
neden
Ingiltere Krali Yedinci Edward'la Çar Îkinci Nikola, Baltik denizinbirtakim nezaket görügmeleri yaprm§lardi. Ïttihatçilar bunu, Îngiltere'
.du. :
Türkiye'ye kargi siyasetinde kötü bir degigme oldugu geklinde yorumlaHenüz Trakya ve Anadolu'daki subaylan kendilerinden tarafa çeke.lmelt için zamana ihtiyaçlan olmakla beraber, artik ellerini çabuk tutma.n Abdülhamit de uyanmaya baglamisti. Açikça faaligerekiyordu. Çiinkü :te girigerek Selânik'e sorusturma heyetieri gönderdi. ittihatçilar ilk heyea baskamm vurup yaraladilar. Ikincisi, rü vet ve wlagma yolunu daha uy.n
.lar.
in
.
buldu.
bazi üyeleri, birtakim ödül ve terfi vaatleriyle Îstanbul'a Bunlann arasmda, Cemiyetteki durumu pek o kadar önemolmayan Enver adinda bir genç binbag vardi. Enver, çagny1 dialemeye:k daga ç1kti ve bir direnme hareketi hazirlamaya bagladi. 4 Temmuz 202'de Arnavut asilh, tecrübeli bir çeteci olan Ahmet Niyazi admda bir izbagi, yamna Manastir karargâhmdaki taraftarlanm da katarak onn izleL Cemiyet igleri için o dolaylarda bulunan Ali Fuad, yamna bir müfreze r alarak Niyazi'nin yardinuna kogtu ve ona, amacim açikça ilân etmesini Syledi. Niyazi, isyan halinde oldugunu Sultan'a bir telgrafla bildirdi. CeLiyet de 1876 Anayasasimn geri getirilmesini isteyen bir bildiriyle ortaya .hti. Padigah hemen Anadolu'dan Rumeli'ye asker gönderdiyse de, bunlasubaylar da isyancilaragh
I
.L
r
128
ÏMPARATORLUÖUN
GERÏLEYÍSVE ÇÖKÜSÜ
ahyor, baska iglerle ugragmalanna engel oluyordu. Silah azdi; sekiz bin ki§ilik bir birlige sadece bin tüfek dügüyordu. Alman subaylan ise, Türkiye'nin kaynaklarunn sonsuz ve askerî durumunun her zamandan daha iyi oldugunu söyleyerek, kendi bagkomutanhklarim kandiriyorlarda. Mustafa Kemal görüglerinden ve içine dogan feläket korkulanndan hükümeti haberdar etmek icin Hariciye Nazmndan bir randevu sagladi. Nazir, genel durumdan büyih ve örgürlûk duygusuna bagli bir halkm yagadigi dogu illerinde Karabekir. Mustafa Kemal'in de ona a ile dodurum 1:,övlevdi.KâZLm daki bu çegitti gruplan biraraya toplayarak ruiliiyetçi hükümetin temellalmayi tasarhyordu. kalKäzim Karabekir'in ziyareti Mustafa KemaPi yüreklendinnekle amm, kesin kararun vermesine yardimci olmu§tu. Mustafa Kemal simdi nadolu"da, biri ortada, biri de doguda olmak üzere iki ordunun destegi: güvenebilirdi. bir soru vardi: Anadolu'ya Ama cevabi hâlâ verilemeyen umulmadigt asil gidecekti? Bu sorunun yamtmi, hiç halde iggal kuvvetleri nadolu'da
:mdneri
verdiler.
L.
ON DOKUZUNCU BOLUM Direnig Hazirliklan ÏTÏLÂF
DEVLETLERÏ, Anadolu'da iggalleri digmda kalan bölgelerin dogru yuvarlandigmi görüyorlardi. Birçok yerde kanun, düzen diye bir gey kalmamisti. Eskiya çeteleri, Balkan Savagindan önce Makedonya'da oldugu gibi, ülkeyi haraca kesmeye baglannslardi. Halk dehget içindeydi. E§kiyalar yolculari pusuya dügürüp soyuyor, igkence ediyor, adam ölanargiye
dürüyorlardi.
Türkler, Îtilâf Devletlerinin ülkenin tümünü iggal altina almalanndan çekiniyorlardi. Oysa, onlann bunu yapmaya ne istekleri, ne de olanaklar vardi; durumu düzeltmek için de Türk makamlanmn igbirligine güvenmek zorundaydilar. Fakat, Türklere çok agir gelecegi kesin olan bang kogullan açikland2gt vakit, by igbirligini kaybedeceklerini de anliyorlardi. Öyle ki Türklerin, Anadolu'daki Hiristiyanlar ûzerinde bir misillemeye girismeleri bile akla gelebilirdi.
Ïtalyanlann, kendi toprak istekleri ugruna, Türkleri Yunanhlara kargi kigkirttiklari Ïzmir dolaylarmda, durumun daha da alevlenmesini, ancak limandaki iki Ingiliz savag gemisi önleyebiliyordu. Samsun'da görevli Ingiliz komutam, Yunanlilarm bagimsiz bir Pontus kralhät kurmak hülyasmi güttükleri bu bölgedeki durumu açiklayan bir rapor göndermi§ti. Yûksek . Mütareke Komisyonu bu raporu, Damat Ferit Paga'ya ileterek hükümetin Rum köylerini Türk tecavüzünden korumak, kanun ve düzeni yeniden.kurmak için derhal önlem almasi dileginde bulundu. Komisyonun dügüncesine göre bu bir insanlik göreviydi. Hukämet bunu yapmazsa, iggal kuvvetleri duruma el atmak zorunda kalacaklardi. Damat Ferit Paga telaglandi, ilk is olarak Dahiliye Nazir vekilini çagirtti. Ïyi bir rastlantlyla bu zat, Mustafa KemaPle Ali Fuat'1n daha önce görügmüg olduklari Mehmet Ali Bey'di. Mustafa KemaPin istediklerini yerine getirmek için firsat kollayan Meh-
DÍRENÍSHAZIRLIKLARI
187
et Ali Bey3in eline böylece bir gans geçois oldu. Damat Ferit, ne yapmak gerektigi üzerinde dûsüncesini sordu. Mehit Ali Bey, Îngilizlerin raporundan durnmun artik ÎstanbuPdan denetimiolanak kalmadigi gibi, yerel makamlann da bununIa basa çikacak güçolmadiklanmn anlagildigmi söyledi. Ona kahrsa, tek çözüm yolu, hükü:tin kendisine güvenebilecegi genç ve enerjik bir subayi Samsun'a gönrmekti. Görevi, askeri ve idari imsurlan, kanun ve düzeni saglayabilek güçlü bir yönetim altmda toplamak ve bõylece ingilizlere güvenlik ver:k olacakti. Ferit Pa§a bu igi yapabilecek bir subay göstermesini isteyinMehmet Ali Bey, Mustafa KemaPi öne surdü. Damat Ferit birden karar veremedi. Mustafa Kemal'den biraz kuskunrdi. Ote yandan bu, onu uzakla§tirmak için iyi bir firsat sayilabilirdi. ice sicilini incelemek, ardadan da ne çe§it bir adam olduguru kendi göyle görmek istedigini söyledi. Mehmet Ali Bey, ikisirti. Cercle d'Orit'de bir akgam yemeginde kargi kargiya getirdi. Mustafa Kemal de iyi e'tbirakacak §ekilde davranmaya dikkat etti. Kisa bir süre sonra Harbiye Nazm Sakir Papa kendisini çagirtarak, drazarran dü§üncesini açikiadi. Damat Ferit, Mustafa Kemal'in Anadoya gidip Türklerle Rumlar arasmdaki durum hakkinda bir rapor hazirlaisim uygun görmügtü. Kemal, tereddüt etmeden cevap verdi: 'Sevinerek lerim. Fakat, görevim yalniz bundan mi ibaret olacak? "Evet, öyle karar verildi. "Pekâlâ! Yalmz, müsaade buyurursamz tayinim usulü dairesinde yapilZât1âlinizi bununla fazla meggul etmeyeyim. Bu konuda Genelkurmay skamylagörügsem olur mu?' Nazir, 'TabiP dedi. 'Öyleyaparsiniz.' O sirada Genelkurmay Bagkam, Yedinci Ordu komutanhšmda önce adi yerine geçen, sonra da kendisinin yerine geçmig oldugu eski dostu vzi Paga'ydi. Ancak kendisi hasta oldugu için Mustafa Kemal, onun yerivekiline bagvurdu. Burada da gansi ona yardimci oldu. ÇiinküFevzi Pamn yerine bakan Diyarbakirli Kâzim Pagal da hem dostu, hem Sigli'den tagusuydu. Mustafa Kemal, ona dûçûncelerini çok kez açiklamiga. ,
..
Kâzim Paga'mn Mustafa Kemal odasmdan içeri girinceye kadar, böybir görevden haberi bile yoktu. Gözlerindeki ifadeyi görûnce gülerek, a oluyorf diye sordu. Kemal, Kâzim'm âmirlerinin, kendisini baglanna atmak lçin bir görev uydurmug oldoklarm1 söyledi. Bu da onun igine Emigti. Simdi Kânm Paga'mn, Naarm kendisinden tam olarak ne Kâzim Inanç.
T:,"-.I
188
iMPAPATORLUÖUN
GERÍLEYÏS
VE
ÇÖKܶÜ
istedigini ögrenmesi gerekiyordu. Soara birlikte aynntilar üzerinde çah§abilirlerdi. Kâzim Paça direktif ahp döndü. Mustafa Kemal, sadece Samsun doJaylañnda Rumlara kargi koyan Türkleri cezalandmnakla kalwayacak, yakialañnda bulunan çegitii milliyetçi kuruluglan da dagitmakia görevlendirilecekti. Kemal, 'Mükemmel!' dedi, 'Haydi gimdi kâgit kalem alahm...' Bagbaça, Mustafa Kemal e genis bir çahäma alam saglayacak birtakun yetkiler uydurmaya koyuldular. Bu bir triglik'görevi olacakti. Asä önemli nokta, kendisine genis bir yetki saglayabilmekti. Bütün Anadolu'va emir verebilecek durumda olmahydi. Iki madde daha eklemek eerekiyordu: Samsun'un dogusundaki birliklere de komuta edebilmesi ve tagradaki valilere duyuruda bulunabilmesi için. Kânm Papa kaslarmi kaldirdi, sonra gülerek, 'Vazifemiz,' dedi, 'Elimizden geleni yapmaya çahgacag1z.' Bir tasiak hazirladi, ertesi gün bir daha okuyup üzerinde düzeltmeler ve eklemeler yaptilar. Kânm Paga, biraz güpheyle, 'Bu yetkiler biraz farla olmadi mi, Paa?' dedi. 'Karkanm Nazir bunu kabul etmeyecek. 'Pekâlâ... eger kâgidiimzalamak istemezse, hiç olmazsa mühûrletme'niüfe
ye
çalism.'
Kâzim Paga, taslagi ahp gitti. Nazir, biraz rahatsizdi. 'Siz yüksek ses-le okuyun, ben dinlerim,' dedi. Kâzim Paga okudugu sirada Nazir: 'Siz Uçimcü Ordu müfettigligi deAnadolu'nun tûmüne yaygm bir müfettiglik kurmussunuz,' dedi. 'Bu da gil, ne demek?
Kâzim Paga, bunun normal bir usul oldugunu söyledi. Kendi alam dimdaki mülkî idare ile baglanti halinde bubmmak da bir ordu müfettiginin gõrevleri arasinda sayihrdi. (Anadolu Müfettig-i Umumisi) unvam ilk kez kullamhyor degildi ki. Nazirm, imzasim atmaktan çekindigi belliydi. En sonunda Kâzim Paga'ya basun kaldmp gülûmseyerek bakti ve mnbrünü ahp önüne atarak, 'Eenim imzam §art degil,' dedi, alm, kendiniz mühürlersiniz.' Mustafa Kemal bunu duyunca, belgeye birkaç gey daha eklemek istedi. Kâz2m Papa, Nazira bildirmedigini söyleyerek gakadan itiraz ettikten sonra bimlari da yazdi. Sonra iki nûsha olarak temize çektiler. Kânm Paga ikisini de mühürledi ve bir tanesini: 'Pa§a, ingallah baptmiza bir is açmazlarf diyerek Mustafa Kemal'e uzatti. Mustafa Kemal'in aldigi talimat, asayigin yeniden saglaamasim ve gimdiki kangikhklarm nedenleri üzerinde bir sorupturma a çñmastm; bütün 'gunu
·
I
DÏRErdSHAZIRLIKLARI
189
toplanip depo edilmesini, bagbozuk birliklerin silahbandan sonra her türlü asker topl.amanm ve silah dagitan armmasim -aanm ördenmesini kapsiyordu. Bu is için kendisine beg viläyet üzerinde Beg dogrudan dogruya yetki tanmtyor, emrine de iki kolordu verillyordu. isteklerinin üzerinde dikBuralara dolayh de yetkisi olacakti. vilâyet tyn ylece ispa tlanmigt1. Ïëgal haberi Sultanm da gözlerini yagartmigti. Bir di.n toplantismdan çikarken amcazadesi Abdulmecit Efendi'nin koluna yasnarak: 'Bak, kadmlar gibi agliyorum,' dedi. Mustafa Kemal, haberi, hakotinden bir gün önce Bab2âli'de Mehmet Ali Bey ve daha birkaç nazirgörü meye gittigi zaman duydu. Mehmet Ali Bey: 'Yarabbim, ne küstahlik? diye haykirdi. 'Duydunuz u? Yunanlilar Ï zmir'i iggale baglamiglar.' Mustafa Kemal: 'Bu da mi oldu?"diye sordu. Heyecanlanmig, fakat z1a pagirmamisti. Birkaç giinden beri basmda, bu çe§it bir harekete dair iberler nazirlann telâgli, gaskm yüzlerine bakgörülmügtü. Çevresindeki Sonra sükûnetle sordu: 'Ne yapmayi dûgünûyorsunuz?' Aldigt umetsuz 'Protesto edecegiz'den ibaret kaldi. vap,"Ne 'Pek güzel. Ancak Yunanhlarm ya da Ingilizlerin bu protestoyla geri ri·kisi
-
,
kile ceklerini mi sa myorsunuz? Omuzlarun kaldirarak: 'Elimizden bagka ne gelir?' dëdiler. 'Belki de ahnacak daha kesin önlemler bulunabilir! gibi örnegin?' Dügüncelerini açiklamadi, yalmz imâ yollu, 'Benimle beraber gelebicsiniz,' dedi. Sonra Bahriye Nazinna, 'Beni Anadolu'ya götürecek gemi mr mi? diye sordu. 'Birkaç günden beri... Bandirma vapuru emrinize âmadedir.' Ertesi gün yola çikacakti. Yaveri, gemi sûvarisine hitaben bir kâgit tzdi, Nazar da imzaladi. Mustafa Kemal, nazirlan §agkmliklanyla bagbai birakarak çikti. '
Atatürk
/ F:
13
194
iMPARATORLUÖUN
GERÍLEYÍSVE ÇÕKÜSÜ '
Bir akgam önce, dalla i§gal haberi duyulmadan, Damat Ferit Pa§a'yla beraber yemek yemigti. Fevzi Pa§a'nm yerine Genelkurmay Bagkani olari Cevat Pa§a da oradaydi. Ferit Paga tasali görünüyordu. Hakki da yok degildi.ÇünkûÎngilizler Mustafa Kemal'in aölgede ,ürü
hlar.
Böylece Konya -her ne kadar ileride daha iki kere bagkaldiracaksa 3a- gimdilik yatigm1§ oldu. Ancak, Ankara, diger her yönden dügmanlarla sarilmisti. Bütün ilkbaharla yaz ba§1annda, Mustafa Kemal yalmz dügman :ehdidine degil, ama ya birbiri arkasma ya da aym zamanda, tam otuz lört bölgede baggösteren ayaklanmalara da kargi koymak zorunda kaldi. Söyledigi gibi bu bölgelerde alevlenen karigtkhk ategleri, bütün ülkeyi yakiyor; ihanet, bilgisizlik, kin ve bagnazhk dumanlari, bütûn vatan semasim koyu karanhklar içinde biraklyordu. Ayaklanmalar gehrin dogusunda olduMustafa Kegu kadar batisinda ve kuzeyinde de salgm halindeydi. Õyle ki, mal, bir yandan Yunan cephesini tutarken, bir yandan da zayif kuvvetlerini boyuna bir noktadan bagka bir noktaya aktarmak zorunda kahyordu. Ïngilizler, asileri hem kigkirtmakta, hem de silahla beslemekteydiler. Bu Hilâfet Ordularmm önde gelen baglanndan biri de, Izmir'in kuzeyindeki bölgede faaliyet gõsteren Çerkezasdh, okumasi yazmasi olmayan Anzavur admda ihtiyar bir çeteciydi. Koyu .bir Mûslüman olan Anzavur, Peygamberin -bayragi altinda, koynundan Kur'an'i eksik etmeden savagir olan dügmanlarim diri diri incir agaçIanna asYe kendisi gibi Mûslüman maktan çekinmezdi. Îstanbul Hûkümetinden bol bol yardim görüyordu. kargi, kendisiyle aym irktan, ama daha genç, Mustafa Kemal, Anzavur's daha kafah olan ve biraz da okumasi yazmasi bulunan ÇerkezEthem'i ileri sürdû. Ethem, Anzavur'a baslan çtkt1. Ancak, ashna bakihrsa, milliyetçilerin de ondan. çekinmesi gerekecekti. ÇünküEthem'in kipisel nüfuzu çœ gahyordu.Böylece, güneybati bölgesi, asilerden gimdilik temizlenmig oldu.
kuzeybati bölgesindeyine ÇerkezlertarafmBu sefer de milliyetçiler, dan düzenlenen daha ciddi isyanlarla ugra§mak zorunda kalddar. isyan, oldukça uzak olan daglarda baggöstermisti.Arkadan Ankara çevresindeki
,
272
KURTULUSSAVASI
ovalara yayildi ve katdanlarla büyüyerek, gehre yirmi be§ kilometre uzakhkta bir kasabaya kadar geldi. Mustafa Kemal, kasaba halkiyla konugmak için iki mebus gönderdi. Asiler bmalar yakalayarak, türlü igkenceler etti-
ler az kalsm öldürecelderdi.I Milliyetçiler, yer yer baggösteren bu gibi olaylari bastirmak için, Fransiz Ïhtilâlindeki'Terör' mahkemelerine benzeyen olaganüstü mahkemeler kurdular. Bunlar adale ti en kisa zamanda vei he men oracikta yerine ge tirecekti. Bunlara 'Istiklâl Mahkemeleri' adt verildi. Bulunduklari yerin görevlilerine degil, dogrudan dogruya Meclise karg2 sorumluydular. Böylece Meclisin egemenligini belirtmig oluyorlardi. Bu mahkemeler daha sonra siyasi amaç1ar için kullamlmig ve yetkilerinden digar2 çikmiglardir. Ama, bu dönemde daha çok askeri bir unsur olarak, ilkel bir adalet orgam gibi çalqtilar; bagkalanna gözdagi vermek için asi elebaglari hemen ipe çektiler. Isyan, bir orman yangim gibi kivilcimlan, çayirlar üzerinde siçraylp birbirinden ayn bölgeleri apansiz tutu§turarak her yana yayihyordu. Bunn, savastan yorgun dügmüg olan ve kendi yurttaglanna kargi çarpigmak istemeyen ordu birlikleriyle bast2rmaya olanak yoktu. Mustafa Kemal daha çok, s2ki bir düzen alt2nda tutulmasi gùç birtakim elebasilar komutasindaki disiplinsiz çetelere bel baghyordu. Çerkes Ethem önernli bir merkez olan Bolu'yu alwayi bagarmi§ti. Bunun üzerine, bazi asî geflerin idamim istedi. Oysa Ankara, daha önce o bölgeye gönderilmi olan iki mebusu geri verirlerse canlanmn bagiglanacagmi kendilerine vaat etmi§ti. Ölüm cezalan Mustafa Kemal'in onayma sunuldu. Onun bunlari imzalamaya kararh olduarkadaglan arasmda gergin bir gununanla§ilmasi, Zitaat Mektebindeki
.
hava
yaratti.
Kendisi karar vermig de alsa, bunu bildirmeden önce herkesin ayn ayn düsùncesini sormak âdeti vardi. Yine öyle yapti. Hepsinin bu ölüm cezalarma karp oldugu belliydi. Õzellikle Halide Edip, hükümetin sözünden dömnesi anlamma gelecek ve milli harekete leke sürecek böyle bir geyin karpsmdaydi. Ancak sözlerinin etkisiz kaldigim görüyordu: 'Biraz sonra Mustafa Kemal Pa§a'mn karanndan caymaya niyelli olmadignu anlami§tim. Gözleri bazen parliyor, sonra soguk ve donuk bir ifadeye bürünüyordu. Yüzünün çizgileri deiinle§iyor, kaëlan kahnlapyor bu haliyle çok tehlikeli görünüyordu. Bizim durumumuzdaki adamlarm merhamet göstermesinin zayiflik tegkil edecegini ileri sürüyordu. Dügman ele geçtigi zaman, ne vaat edilmig olursa olsun, mutlak öldürülmeIiydi 1 Olay
Gerede'de geçrnigtir. Mebuslar, Binbag Hüsrev (Hüsrev Gerede)
Beylerdi. I
notu.) (Çevirenin
ve Osman
273
iÇSAVAS
Olaylan bu gekilde acunasiz bir mantikla ele ali§i çevresindekileri teirgin etmigti. Yaliuz, Mustafa Kemal konugurken dûgünceli dügünceli bir oltukta oturan Ïsmet Bey, ayaga kalkti. Mustafa Kemal Paga'mn kargisikudrea gelerek yazibanesine dayandi ve konusmaya bagladi... Bir tabiat Mirakarpsmda kalpakli Mustafa Kemal Paga'mn kurgunî gibi görünen kadar Türkçesi bu bana Hiçbir konuguyordu. saonun zaman ty ismet Bey verdihükümetin makul bir dolu gelmedi... O, ve insaniyetle e, bu kadar i sözde daima durmasi gerektigini ve ancak bu sayede halkm güvenini kaanabilecegini iddia ediyordu. Fakat uzun bir münakaga aldu. Ertesi güne 2 Irakmaya En sonra Mustafa Kemal kalkti. Yazthanesikarar verdiler in üstündeki çingtragi çalarak kâtibini çagardi. Sonra Halide Edip'in ankâgida, Ethem'e hitaben Sefer'i ve arkadaylanm affetattigma göre, Seyi yazdi. Ïsmet Paga'mn vaat ettigimizi, onun için onlari öldürmemesini 'bir
ir çocuk gibi gözlerinin parladigim gördüm.' Ne var ki, bu emir yerine çok geç ulagmi§ti. Ethem daha emri almalan, esirleri öldürtmügtü. Ziraat Mektebinin bürolarmda sûrekli bir kaygi havasi esiyordu. Miliyetçilerin kaderi kötü bir yola girmigti. Mustafa Kemal bile, birbiri üstüaçmadan pencereden Ankara'mn çiplak ve donuk le kahve içerek agzim enkli görünügünü seyrediyor, ve bazen de umutsuz'görünüyordu. günlerde, bütün enerjisiyle, maksat ugruna çah§an dagimk kuvfine de retleri idare etmeye çahgiyordu. Kâtibi elinde telgraflarla gelirdi: 'Orasi Ankara mi? Burasi filânca gelir. Ben valiyim. Hilâfet Ordusunun yakla§tigim gõrüyorum. Halkm onla·a katilmasmdan korkuyorum. Onlar gelip telgraf tellerini kesmeden önce :mirlerinizi selâm vererek: Hayati Bey, askerce bekliyorum.'Arkadan 'yorgun
'o
Teller kesilmigtir,' diyordu. Bir telgraf daha: 'Orasi Ankara mi? Ben filân sehrintelgrafçisiyirn. Ratlar kesik, ama ben kasabanmiki saat digmda bir merkez kurdum, gececri haberlegebiliyarum. Filân kasabarm kaymakamiyla Hiläfetçiler arasmlaki konugmaya duydum. Anlagmak üzereler. Simdi de konugtuklanm size ildiriyorum. Kaymakam vatan hainidir.' de baglantilarimn kesilmig ve daha Her gece daha ba§ka merkezlerle sabaha, gaz lambasimn alevi tanyerialmz kalmig olduklanm göräyor, tâ lyklanyla bitkin hale geliyorgunluktan çaligarak sönüklesinceye kadar n uyumak da rahat yorlar; sonra birkaç saatlik uykuya daliyorlardi. 'Fakat 2 Halide
Edip Adivar: Türk'iin
Ategie
imtihani. Atatürk
/ F:
18
274
KURTULUSSAVASI
pek mümkün olmazdi.' Çünküdügmanm burasim da basmasindan korkùyorlardi. Meclisin morali de çok bozulmustu.Birtakim mebuslar, Mustafa KemaPin isyam bastarmaktaki beceriksizligine kargi homurdanmaya baglamiglardi. Bir sabah Meclis binasmda, kendi de sinirli olan Mustafa Kernal, arkadagi Kihç Ali'yi yanina çagirdi ve pencereye götürerek kargi tepelerden gehre dogru inen bir kalabaligt gösterdi. Bir süvari zabiti olan Kihç Ali'ye mebuslann telâglanmamalar için kimseye görûnmeden, yamna bir grup atli alarak kegfe çikmasim söyledi. Sonra pencereden bir kez daha baktilar ve bu bir hayvan sürüsù oldugunu gördüler. En sonunda bir gece hemen hemen bütün hatlann kesilmesi ve silah seslerinin çok yaklagmasi üzerine, bir çekilme plam hazirlama zamammn 'kalabahgin'
geldigi anlagildi. Gerekirse Ankara'dan aynlip Sivas'a gideceklerdi. Bunun için yeteri kadar hayvan saglandi. Zaman ilerledikçe, bu plani uygulamak gerekecegi daha çok belli oluyordu. Doktor Adnan, her ihtimale kari yamnda bir zehir ta§imaya bagladi. Mustafa Kemal bile artik gitmek zamam geldiguu soyl.nyordu. Refet Bey güneybatidan Ankara'ya geldigi vakit bir panik havas2yla degilse bile, gidderli bir bezginlik havasiyla kargilagti. Güç durumlardan sonra hemen kendini toparlamasim bilen, iyimser bir adam oldugu için Sivas'a çekilmek konusunda alman kararlarla alay etti. Bir kere o, buradan ayrilmaya niyetli degildi. Mustafa Kemal ille gitmek istiyorsa, diye gaka etti, o zaman da çekip kendisinä vururdu. Savagm baglangicitida ya bagarmak ya da ölmek için ettikleri yemini unutmug muydu? Üstelik,Sivas yolu dügman tehdidi altmdaydi. Sonra, yola çikmalanna büyük bir engel daha vardi. Kendisi atlarin bütün eyerlerini saklam1§ti. Oturup da askeri durumu nasil düzeltecelderini konussalar daha iyi olurdu. Daha bagvurabilecekleri bazi kaynaklar vardi. Örnegin, Ïzmir daglanndan toplaylp getirdigi üç yüz zeybekten kurulu sadik çetesi. Bir süre sonra bu kabadayilar, süslä cepkenleri ve gicir g1cir silahlaryla, Ankara çevresinde boy göstermeye bagladilar. Garip ve ele avuca sigmaz davramplanyla gehir halkim ürkütüyorlardi. Kaldiklan yerin apagismdaki Kalaba köyündeki kadinlar gikâyete baglamiglardi. Zeybekler kizlara baksyor, onlan korkutuyordu. Bir aksam, Mustafa KemaPin kâtibi büyük salona girerek bütün tellerin kesildigini söyledi. Ayni anda digardan tüfek sesleri gelmeye bagladi. Bazen tek tûk, bazen de sürekli yayhm ategi halinde... Halide Edip, 'Önceherkes heyecaulandi,' diyor, 'Mustafa Kemal Paa ayakta dola§arak emirler veriyor, hemen herkes ämrünün son dakikast-
-mi.
ÏÇSAVAS
275
ya§adigma inamyordu.' Halide Edip, bu yakin tehlike kargisinda iki adain birbirinden bagka gekilde davrandiklanna dikkat etmisti: 'Garip olak, o dakika bende büynk bir merak uyandi. Siviller beni ilgilendirmiyorÇünkühepsinin korktugu belliydi. iki büyükasker, Kemal Paga ile Miley Refet Bey'di. Miralay Refet Bey, yerinden kimildamadi. Sakin sakin mizaçh ve refleksleri da;arasim içmeye devam etti.' Fakat daha gergin göstermig Gelibolu'da Inzh olan Mustafa Kemal, sinirli -görünüyordu. .:lugn gibi, kendi güvenini hiç umursamadan askerlerinin önünde tek bagiate§e gögüs gerecek kadar cesur oldugu lialde, bir eylem adami olarak, . Linçsiz bir kalabalik karpsmda sâkin davranmak elinden gelmiyordu. Bu, Lu herhangi bir harekete geçmekten alikoyan yepyeni bir durumdu.ve tu.ga yakalanmig yirtici bir kaplan gibi öfke ve dehget içinde görünüyordu. erken telefon çaldi ve Refet Bey'in belki de önceden bildigi gibi, bu güItüyü çikaranlann onun öfkeli zeybekleri oldugu anla§dd1. ayrildt. MustaRefet Bey, ertesi gûn zeybeklerini alarak A nkara'dan gelenek digi bir diplomatik KemaPe damgmadan gansmi denemek ya da iner göstermek istemisti. Geceleyin, hesapli bir riskle asilerle görügmek :ere bir çikig yapt1. Mustafa Kemal kendisini telgrafla adamakilh payladiye haber verdi. GerçekFakat Refet Bey geri dönerek: 'Ïg halloldu Ankara bir kere dahafiflemisti. n de bu cephe üzerinde asilerin baskisi kimse nefes söz etmez oldu. alabilecekti. Simdilik,Sivas'a gitmekten i milliyetçiler, Ordusuyla Hilâfet boggurBu arada, 1920 Mayismda, .rken, Itilâf Devletleri, Osmanh Imparatorluguna dikte etmeyi tasarladikvardilar. Bu anlagmayi 'Sevres n bir bari§ projesi üzerinde anlagmaya sokacaklardi. Churcbelge hàline utlaymast adlandinlacak olan bir diye Türkiye'deki 1Pin dedigi gibi, 'Bati dünyasom tutumu sonucunda yaratate§i üzerine dökülen bu taze akaryakit,'milliyetis oldugu kin ve neftet lerin davalannda ne kadar bakh olduklarim ispata yaradi. Artik Mustafa .emal, yalmz bir: avuç yurtseverin degil, bütün Türk milletinin destegini ..
.
de edecekti.
.
-l -.
YÍRMi DOKUZUNCU BÖLÜM Yunan Ïstilâsi SEVRES ANTLASMASI, Versailles Antlagmasimn imzasindan sonra ardi arasi kesilmemig eglenceler içinde geçen müttefiklerarasi konferanslai erken dogmug bir çocuguydu. Türklerle yapdacak bang anlagmasmin son gekli, San Remo'daki Yüksek Konsey toplantismda kabul edildi. Konferansm toplandigigösterigli villa, Hindu dinine göre ruhlann, yûz1erce yil süren keyifli bir tembellik içinde, yeniden madde haline gelmeyi bekledikleri cennetin adun tagiyordu.' Lloyd George, buna bakarak: 'Burada üçümüz de Cennetteyiz. Bakalim Seytanhangimiz olacak?' demigti.2 Yunanlilan sevmeyen, Türkleri de fazla kûçümsemek egiliminde olmayan Fransizlarla Îtalyanlar, bu konuda onunla aym düguncede degillerdi. Yunanhlann Anadolu'ya saldirmasma sonuna kadar kargi koymu olan Lord Curzon da öyle. Curzon, San Remo'dan önce, kabine üyelerine Amiral de Robeck'in bir telgrafim göndermigti. Amiralin damsmaalan, Izmir'in iggalini ve bu iggalin sürüp gitmesini uzun yillar için bir çeit kanser, Küçük Asya'da kugaklar boyunca kan dökülmesine yol açacak bir çiban bagt gibi görûyorlardi. Amiral sornyordu: 'Acaba Îngiliz milleti, Osmanh împaratorlugunun Yunauhlar yaranna parçalanmasom,. kalan Tiirkleri Bolgeviklerin kucagina atacagru aklma getiriyor mu?' Bütün bu görügler ortaya bog yere at11tyordu. Konferansm sonunda Lloyd George, Digigleri Bakanhšmda genç bir memur olan Vansittart'a: 'Ne istedikse aldik,' dedi. Vansittart: 'Evet efendim, aldiniz!' diye cevap verdi. Bagbakan bu cevaptaki inceligi herhalde pek kavrayamamigti.3 Bütün isteyip de aldigi §ey, Keynes'in 'Kartaca örnegi' diye niteledigi 'turne'sinin
'gelecek
i 2 3
Nirvana.
natu.) (Çevirenin
naklen şazetesinden
Le Matin Sir Robret Vansittart:
The Times'den, The Mist Procession.
20 Nisan 1920.
I
YUNAN ISTILASI
277
bang anlagmasiydi. Bu da, Mustafa Kemal'in öteden beri söyledigi giOsmanh imparatorlugununyikthp bir sürä küçûk devletlere ve yabanci fuz bölgelerine bölünmesi sonucuna yarlyordu. Türkiye diye birakilacak noktalarunn çogu yabancilar taray, Anadolu'nun ortasmda, denize çiki§ .dan tutulmus, egemenligi sadece sözde kalmig bir toprak parçasmdan ·
tretti.
Ashada Arabistan'daki topraklan Tûrkiye'nin elinden ahmyordu. irkler buna önceden razi olmuglardi. Ama ayrica, Trakya'run tamami da veriliyordu. Lrklerin o kadar nefret ettigi ve agagi gördügü Yunauhlara anbul, çevresinde birkaç kilometrelik bir Avrupa topragi ile, ku§atilmig Yunanhlar r yer gibi kalacakti. Ïzmir ve iç kesimi de elden gidiyordu. ahyorlar, Ada sekiz adasim italyanlara Türk Oniki da Denizi'adeki e riliyordu. Doguda bagimsiz bir Ermenistan ve özerk bir Kürdistan yarati:akti. Üç Bûyük Devlet arasmda, asil gizli anlagmaya ek olarak, Anadogeri kalamndan büyük bir kesiminin de Fransiz ve Ïtalyan bölgeleri getmimesi ongorulmügtü. irumuna denetim altma ahmyordu. Daba yakinlarda, bogazlar, milletlerarasi irk maliyesini bagtan baga Ítilâf Devlet.leri yönetecek; o igrenç kapitülasnlar oldugu gibi kalacak, hattâ daha genigletilecekti. Türk ordusu Îëgal uvvetlerinin denetimi altmda sembolik bir kuvvete indiriliyor; sayilari sirlandirilan jandarma birlikleri de yabanci subaylar komutasma veriliyorTürk delegasyonuna cevap vermek için bir ay vakit birakilmig olmasiniteligindeki ragmen, burlarm bir barig anlasmasi kogullari oldu'oun
.
'dikta'
besbelliydi. Venizelos, bu kogullan Atina'da kendi bagma açiklayiverdi. Bu erken iklamanin, hazirhksiz bulunan Türk kamuoyu üzerinde yaptigi tepki, ustafa Kemal'in i§ine yaram1§ti. Îstanbul basim gerçekten de Türkiye' kar§1, oybirligi ile n haritadan silinmesi anlamina gelen bu anlagmaya
büyuk çogunlugu, en sonunda gerçegi görmeye ve lustafa Kemal'in bir yil öncesinden herkese a§11amaya çahytigt milli düneeyi anlamaya baglamigti. Anadolu'ya geçi§ gimdiye kadar damla damakan bir suya benzerken, artik agir ve sürekli bir akig haline gelmisti. Mustafa Keinal bu durumdan yararlandt ve Bolu isyamnin bastirilmig dugu §u strada, Hilâfet Ordusu üzerine bir kuvvet yolladi. Bu kuvvetler, .ilâfetçileri izmit'ten söküp. atarak Ïstanbul õnimde bir ingiliz taburunun .ttugu son ileri karakola kadar ilerlediler. Bu kritik bir andi. Îngiliz orduçekilme hazirhšma girigti. Ne var ki, L cephane depolanni atege vererek ärkler Marmara'dan açdan deniz topçu ate§i altmda sarsildilar ve dagla-
skaldirdi. Milletin
I
278
KURTULUSSAVASI
-
rm arkasma
çekildiler. Yine de Mustafa Kemal, Ïtilâf Devletlerine bir ke daha meydan okumustu. ChurchilPin görügü göyleydi: 'Bir kez daha, bu se fer zay1f bir kuvvetle, dü§manla kargilagmigtik.' Ingilizler, hemen Istanbul'un bogaltilmasiiçin hazirliga girigtiler. Ge neral Milne, takviye istedi. Elinde ciddi bir milliyetçi saldmsma karp Íz mit yanmadasuu ve îstanbul'u korumaya yetecek kadar kuvvet yoktu. Sim di Venizelos'a gün dogmustu. Lloyd George kendisini bir kabine toplantisi da, Churchill'in deyimiyle, 'Hizir gibi'yetisti. Ïz na çagirdi. Venizelos mir'deki beg tümeninden ikisi, kuzeye yûrüyerek izmit Yarimadasim teh dit eden Türklerin üzerine saldiracak ve onlari püskûrteceklerdi. Dogi Trakya'dan da aynca bir Yunan tümeni gönderebilirdi. Hintli bilgiçler,' bu sefer özel olarak Lympne'ae Sir Philips Sasso,
on'un ince yapili Îtalianete villasmda milletlerarasi bir toplanti yaptilar Venizelos, önerisini sâkin, iyimser ve inandirici bir biçimde yineledi. Maregal Foch, General Weygand'in da destegiyle, askeri nedenlerden dolayi bu teklife giddelle kargi duruyordu. Ona göre Tûrkler, ba§larda savag alaronda yenilseler bile, çeteleri ternizlemek ve bütün Bati Anadolu'yu bask: alunda lucarak denizie baglantlyi korumak zorimlugu ortaya çikacakti. Yar:si Izmir'i savunmaya ayrilmig olan Yunan kuvvetleri, bu geniglikteki bii harekät için ye tersizdi. Îngiliz Genelkurmayi da Fransizlarm dügüncesinAncak, bir yandan Yunanlilarm Akdeniz'in gelecekteki büyük devlet] oldugunu dügünen Lloyd George, öte yandan uzmanlarm bu görüglerinir Yunan dü§mam önyargilardan ileri geldigine inanan Venizelos, bu maceraya atilmak istegindeydiler. Harold Nicolson'un dedigi gibi: 'Atinalilara yaigigi kargismda müttefik devlet adamlan ragir rahathginin Venizelos'un iyimserligine kapildilar.' Bõylece hepsi Mangi geçerek Boulogne'daki girin Belle villasmda daha resmi bir toplanti yaptilar. Yüksek Konsey, Pré Catalan'daki çay ziyafetleri ve Casino'daki gece eglenceleri arasinda, Yunanlilarin izmir'den ileri geçmelerine izin verdi. Yiman saldmsi 22 .Haziranda bagladi ve Paris'te Türklerle Yunanhlar arasmda simr çizgisi olaral< belirtilmig olag Milne ha ttmi dört noktadan geçti. Bu da mütarekenin bir kez daha çignenmesi demekti. Mustafa Kemal, bunu, Almanlarm Belçi. ka'yi istilâlarma benzetmigti. Sayica üstûn ve donammlari da modern olan Yunanblar, kisa bir 4
Bu deyimle San Remo'daki Nirvana villasinda toplanan diplomattar kastedilmektedir. (Çevirenin notu.)
279
YUNAN ISTILASI
savagla Ali Fuat Paga'nm dagmik ve kötü donammh kuvvetlerini parçalaharekât sirasinda, gibi, nay1 umuyorlardi. Mustafa Kemal'in dedigi gibi, takviyelerine olduklan f ürk firkalan iskelet halinde ve mühimmatsiz Kekargila§madilar. le henüz imkân yoktu.' Yunanhlar güçlü bir direni§le tabiyeciydi. Churccnal onlara böyle bir gans vermeyecek kadar kurnaz bir Eill saldiriyi göyle anlatir: 'Yunan askeri kollan uzay1p giden yollar üzerin:le ilerleyerek bir sürü teblikeli bogazdan harekete geçtiler. Onlar yakla§Anadolu'nun kötikça, güçlü ve ustaca bir gekilde yönetilen Türkler sanki Anadolu'nun dogal kaylplara karigiyoriardi.' Çünküburada se bucagmda iki nehir vadisinin baglangicmda, dik kayahklann üzerinyayla, olan simn de, stradaglardan kurulu bir duvar halinde yükseliyordu. Burasi denize 'bu
dört yüz kilorietre uzakhktaydi. Türkler düzen içinde Bursa'ya çekildiler. Kegi§ dagmm eteklerindeki çagnldi. Ama bu kutsal gehri savunmak için eli silah tutan herkes askere kuvvetlerinin, Izmit'i tekBursa'mn almmasi, Yunan gehir kurtanlamadi. izleyerek ilerleyen ba§ka bir kolla rar ele geçirmek için Marmara kiyisuu arkasmda bir çogunlugu, birlegmesini saglamisti. Türk birliklerinin büyük Kemal, hemen burada sürü göçmenle, Eskigebir'e kadar çekildi. Mustafa kuvvetlerini toplayip düzenlemeye bagladi. Çñnküarkadan Afyonkarahisar'm yüzde yüz saldiriya ugrayacagim biliyordu. Bu sirada bagka bir YuEdirne'yi ele geçirmi§ti. Churchill, nan kuvveti Dogu Trakya'ya girmig ve
devlet adamla'Yunan gücünün bu büyük ve umulmadik bagarisi, gözlerine inanageneralleri 'Müttefik n tarafmdan alkigla karplandi,' der. askerler hakli, sevinçliydi. çok kez daha Bir o miyorlardi; Lloyd George haksiz çikmiga benziyordu. Bu sefer Spa'da toplanan konferansta: 'Yenilditoplayip Mekke'ye dogru kaçiyorlar.' ler,' diye övimdü, Lord Curzon sinirlenerek, 'Ankara'ya,' diye düzeltti. Lloyd George, 'Lord Curzon, benim öremsiz yanhalarima bile dikkat edecek kadar naziktir,' diye devam etti. 'Ancak...' Ígte Damat Ferit ve (yineChurchill'in deyimiyle) be is için kurmus olhükümeti Sèvres Antlagmasim bu hava içinde imzaladi. dugu 'Daha dogmadan ölen bir belge... En sonunda Türkiye ile barig yapilm1§ti girilmigti! Ancak bu kez, buyük ve bunu imzalamak için Türkiye ile savaga mildevletler sava§i yürütmek için kendilerine bir vekil tutmuglardi. Büyük vekilleri çogunlulda tehlikeli için letler hesabma girigilen bu gibi sava§lar müttefik
'askerlerini
'kuklalar
sonuçlar verir.'
Meclis, tarih ve din Bursa'mn Yunan iggali altma girdibakumndan Türk ruhunun simgesi olan
Su strada tehlikede gözüken milliyetçilerdi. Millî
280
-
KURTULUSSAVASI
-
gini görünce donup kalmi§ti. Burasi nasil olur da böyle kolayca dûgmana kaptirlirdi? Mtstafa Kemal, geçeniki ay içinde, bu kangik topluluga biraz çekidüzen vermek için çok zaman ve çaba harcamigt1. Bu konuda: 'Anadolu'yu dûzene sokmadan önce, halktm elime almam gerekiyordu,' demigtir. Îlk önce bu halkin seçtigi temsilcilerin inatçi ve kavgaci kafasim yenmek zorundaydi. Meclis, bütün yeni dogmuy topInm kuruluglan gibi kendi önemini kendi gözûnde pek bûyütüyor ve her geyi mesele yaplyordu. Mustafa Kemal, yalmz bir azinhšm destegine güvenebiliyordu: Yakin arkadaglan, birka ç aydm, bir de subaylarla sivil memurlann önemli bir böliimü. Ama çogunlukona hâlâ elestirici gözlerle bakiyor; ya bir gafmi ya da kigisel kudretini artirmak yolunda bir hareketini pusuya yatmig gibi bekliyordu. Bunlann çogu, bölgesel iktidardan daha genig bir iktidar ilk olarak tadan ve bunu olanca genigligiyle kullanmaya heveslenen Anadoln egraflydi. Bir de geri kafah din adamlan grubu vardi ki, isterlerse oy dengesini ya bu ya da a taraf yaranna bozabilecek durumdaydilar. Bu yüzden, Mustafa Kemal her gün Meclise gidiyordu. Biraz uzak durugn, hafif alaycihgi, genç görünügü, kendine yaki§an jaketatay ve kalpagi ile, hizh adimlarla Meclis binasma dogru yürür, yerine oturup notlar ahr, sonra söz istedigini bildirmek için kalemiyle sirasmm üzerine vururdu. Keskin bakigh gözlerini üzerlerine diker, açik ve seçik konusmasiyla onlan gagrtirdl. Ona karg1 agm bir sayg1 göstermeyi dogru bulmayan mebuslar, Müslümanligin cevaz verdigi resmiyetten uzak bir tutum içinde, boyuna sözûnü keser, bir geyler sorarlardi. Mustafa Kemal, kendine tamamen hâkim, birkaç kisa sözle cevap verir, mmldananlan susturur; aym zamanda da hem inandirici hem emredici olan o berrak, çinlayan sesiyle dü§üncelerini, görüglerini, isteklerini ileri sûrmeye devam ederdi. En sonunda büyü kendini gösterir, mebuslar onu alkiglamaya baglarlar; oylama lehine . sonuçJamrdt. Ancak bu kez, topluca tart1§mayave demokratik kurallara ahgik olmad1klan için, disiplin digi davrandiklar da olurdu. Her mebus, surf kendi lurs ve istegine kapilarak arkadaglanm iter, kürsüye firlar, dinleyenlerin üzerine kucak dolusu konu digi lâflar yagdirirdt. Salonga, agultunun arkasi kesilmez ve toplanti bagkam elinde çmgirakla bog yere bimlan susturmaya ugraprdi. Çokkez kavga çikar ve mebuslann birbirlerine girip yüz göz dagitmalari,silaha sanlmalari, ancak daha sözü geçen üyelerin araya girmesiyle önlenebilirdi. Daha önemli durumlarda ise, sükûnet, en sonunda Mustafa KemaPin kendi adamlanum, her yana korkunç bakiglar atarak, ellerini tabanca kiliflanna götürmeleriyle saglanabilirdi. Yillardan sonra Mec-
YUNAN Í.STÍLÂSI
281
daha derli toplu bir hal almisti. Ankara'yi gezmeye gelen bir Amerikab Meclisi çaligir balde göremedigi için üzüntüsänü bildirince MustaKemal, yamndaki rehbere döndü ve 'Bizim hayvanat bahçesini niye gös-
·1atör,
mediriz?'
dedi. Mustafa Kemal,
gimdi cepheden
dönmüg ve bir Meclis bunalimi ile Bursa felâketi yüzünden kürsüyü siyah örtälerle plamiglar ve nihâî zafere kadar böylece birakmaya and içmislerdi. Hepaol bol yakinip daruyorlardi. Ye§il Camiin minarelerinden ezan sesi du.muyordu artik. Mübarek Bursa, hunhar dügmanlarimiz'm eline dügigtü. Bu arada Padigalun hükümetiyle Seyhislâma da beddua etmekten ri kalimyorlardt: 'Dinimizi Yunan süngüleriyle mi koruyacaklar?' Mebuslardan biri söz alarak ayaga kalkti; ama Inçkiriklarim tutamaak tekrar oturmak zorunda kaldi. Bir bagkasi söz alarak aglanacak zain cebinize olmadigmi söyledi: 'Efendiler, rica ederim, mendillerinizi Aglamayin, aglamak ancak kadinlara yakl§ir. erkekseniz cun. Siz bu fakargismda aslanlar gibi kükremeniz gerekir. Müslümanligin yücelile yakigir biçimde davranin.' Hiläfeti kurtarmak için, gösterigli nutuklar <mek yetmezdi: 'El ele verip gece gündüz çalismallyiz. Züppeligi, sar¡lugu, çapkinhgi bir yana birakahm artik!' Bunun arkasindan, savunma lemlerini tartigmak için Meclis gizli bir toplantiya çagrildi. Bu oturumda mebuslar, bir yandan Bursa'mn kaybodan sorumlu olan rnutanlarm Harp Divanma verilmesini, bir yandan da her ne pahasma trsa olsun, gehri dügmandan geri almak için hemen harekete geçilmesiistediler. Genelkurmay Bagkam bir rapor hazirlamaya söz vererek bir; haftalik bir vakit kazandi. Mustafa Kemal, öfkelerinin yatigmasim bekli, sonra siyah örtülü kürsüye çikti. Sabirla ve kavrayabilecekleri bir khkla mebuslara durumu anlatmaya bagladi. Çünkümebuslar, gerçek. uma oldugu kadar askerlik sorunlarma da yabanclydilar. Eldeki bütün tvetlerin Bursa'yi geri alroak için biraraya toplanmasmi istafa Kemal, böyle bir hareketin gerçekten yapilabilecegini kabul etti. _cak, ne sonuç verecegi pek kestirilemerdi. Sehriherhangi bir sñre elde tnak güç olurdu. Deniz üstünlügü olan dügman, Mudanya'ya asker çikavilir ve gehri kugatirdi. Türklerin geri çekilme yollarim kesebilir, üstelik 1eyden ilerleyerek, hayatî önemi olan Eskigehir - Afyon demiryoluna dirabilir; Türkler de ellerinde kuvvet olmadigi için buray1 savunamazlarAsil önemli olan §ey, Bursa'nm geri ahnmast degil, bütün Anadolu' 1 savunulmastydi. Bunun için de gerçekçi bir kafayla dügünmek, heyeilari yatistirmak, tedbirli davranmak ve dûgmamn bundan sonraki saldirgilagmisti.
Mebuslar,
'en
.mn
,istiyorlardi.
282
KURTULUSSAVASI
risi nereden
gelirse gelsiti, kargilayabilmek için hazirlanarak olaylarm ge lismesini beklemek gerekirdi. Mustafa Kemal sözü ülkenin içinde bulundugu kangikhga getird Bunlarla ugragmak için Bursa'dan dört önemli.birlik çekilmig, bu da §üphe siz Yunanlilann ilerleyi§ini kolaylagtirmigti. Her geyden önce milli birlig saglamak gerekiyordu. Demek ki su anda ülke içindeki isyanlan bastu mak, Yunan saldirisma kargi koymaktan daha-önemliydi. Mebuslara Tür Ordusunun güçsüzlügünü anlatmaya çahgt1 ki bu da iki aydan beri iktidar da bulunan bir hükümetin degil, ama istanbuPdaki Padigah hükümetini suçuydu. Filân noktada, filân derede, filân köydeki kuvvetimiz, ya da orade ki subay veya komutanimiz, dügmanin geçmesine izin vermeseyd bu felâket bagumza gelmezdi diye feryat etmenin anlarn yoktui Tarihte yarilmamig veya yarilmayan cephe yoktur.. Cepheler dell nebilir, buna kargi tedbir, delinen kismr derhal kapatmaktan iba rettir. Bu ise, cephe üzerindeki kuvvetlerden bagka, geride, yedels olur. Yunan ordusu kargi te, kuvvetli kademeler bulundurmakla smdaki millî cephemiz bu durumda ve bu kuvvetle miydi? Bütül Bat: Anadolu vilâyetlerimiz, Ankara ve dolaylari da dahil oldugi halde, daha dogrusu biltün ülkede, kuvvet denilebilecek bir toplu luk birakildt nuydt? -
'hayir'di.
Bu sorunun cevabi Mustafa Kemal, 'Gerçekler, ne kada aci olursa o1sun, daima gözönünde tutulmalidir,' dü§üncesini mebuslarm inatç1 kafalarma iyice yerlegtirdikten sonra, sõzlerini daha iyimser gekild, bitirdi. Durumun yakm bir zamanda düzelecegini ve millete umut ve gü ven verecek çarelerin bulunacagan söyledi. Bu arada bûkümetin her smi askeri silâh altma çagirmasi gerekiyordu. Meclis böylece, gimdilik, rahat lamig ol d u. Ama Mustafa Kemal için rahat, huzur yoktu. Pek bir ige yaralan Fethi Bey'i, Roma, Paris ve Londra'ya gönderdi. Fethi Bey burada, va hâlâ Yunanhlann Anadolu'dan çekilmesini gart kogan bir bang tasansi izerinde görügmeler yapacak, ya da zaferi izleyecek olan bang için temsil:ilik görevini yüklenecektL Mustafa Kemal, bundan sonra bati cephesine, genel karargähina gitti. 'a§dmaz
ugehir'deki
.
.
OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM Nihaî Zafer ÏSTANBUUDAKÏYüksek Komiserler,
gehre yönelen Yunan tehdidini tarMust.afa Kemal'le kurmay heyeti Akgehir'de bir futbol maçi seyrediyoriara Bu, Genelkurmay toplantisim gizlemek için bulunan bir bahaneydi. Toplant:da, Îzmir yönündeki Türk saldmsimn tarihi ile, son hazirl:klar kararla tmlacakti. Saldm plaru, dokuz ay öncesinden, Mustafa Kemal'le Fevzi Fa§alar arasmda tasarianmi bulunuyordu. Fevzi Paga buau harita üzerinde açtkladt. Arkadan, Mustafa Kemal, hazir bulunan pagalara dügüncelerini sordu. îç!erinden çogu birtakirn ele§tiriler ileri sürdüler. Planm ashndan çok, uygulanacagt tarihe itiraz ediyorlardi. Her zamanki gibi kararsz olan Îsmet Papa, plamn, su anda kesin bir zafere ulasacagmdan güphellydi. Ona kahrsa, saglam bir savunma sistemi nyguiayarak, Yunaaldan yipratmak, daha dogru olurdu. Yok, ine saldm isteniyorsa, kendisine hazaruklanra tamamlamak için biraz vakit birakmahvdi. Savurena drygusu sanki herkesin içine iglemisti. Ïsmet Paga'mn kuskuaan: paylasan bagkalan da çikti. Simdiellerinde bir ordu varken onu kayetmeyi göre alamiyor, ordunun hazirhgi henüz tamara degildir, diyoriarBarbiye¯de Mustafa Kemal'e hocahk etmi§ olan ikinci Ordu Komuta. ülkenin van yogu demek olan ordu tehlikeye atihrsa, asd varhgton da tehlikeye du ecegini söyleyerek itiraz etti. Mustafa Kemal, Fevzi Pagaya bunun gerçekten böyle olup olmadigim sordu, evet, cevabar ahnca kondisine döndú ve 'Pekâlâ, saym hocam,' dedi. Simdiartik Harbiye'de savas ayunu oynamiyoruz. Yurdumuz için kesin bir sonuç elde etmek ugruna Lütür vanmm yogamuzu ortaya koyacagiz.' Mustafa Kemal, pagalarm digüncesini yoklamayi nygun görmüs olmakaran zaten vermig bulunuyordu. Sezig, kararhhk, slyasal gösma ragmer, rü , dii3man psikolojisini anlayq konusunda bagkalannda bulumnayan ola-
tigirlarken,
NÏHAÎZAFER
365
zafere güveniyor, hem de tedbiri elden bianústü yetenegi sayesinde, hem olmasun emretakmiyordu. Ordunun agustos ortalarmda saldiri için hazir aldi cephe komutam olavaziyeti ve IsmetPapa ayaga kalkarak hazirol 'Biz de açikdedi. istemi§siniz,' ögrenmek ak, hepsi adma: 'Dügüncemizi emirse, boyun egeriz.' a belirttik. Ama, bu bir -muhalefet bir yanadöndü. Daha burada Ankara'ya Kemal, Mustafa gansmm Fevzi kazanma Paga, kabineyle görülecek birtakim igieri vardi. birakigidigine yirmiyi de savagm yüzde seksen oldugunu söylüyor, yüzde olkötümserligini biraz vekilinin muhalif yordu Bu sözler hükümetteki iki bozuk morali ordunun saldinyt onayladi. Geriye, sun gidermisti. Kabine, muhalefet halde oldugu yolunda propaganda yapan kipirdayamayacak ve söygizlice Pa§a'ya Fuat Ali Kemal'in kaliyordu. Bu bir yandan, Mustafa yakmhgiçünkü, dügmanm. taarruzun lendigi gibi, ige yarayacak bir Seydi; Ancak o yine de, nüfuzlu bazi kimselerin bu konuönlüyordo. sezmesini m daki kuskulanm yatistirmaktan geri durmadi. subay olarak, Mustafa KeGüvenlige önem veren modern kafah bir çok iyi anhyordu. Çünkü gerektigini mal, saldin tarihinin gizli tutulmasi dayanmaktaydi. Cepsürprize stratejik plaman bagarisi, her geyden önce hâlâ Ankara'daysanki onlara da söylenmig, heye gittigi, çok az kimseye Ali Fuat Paga, mebuslara, daha o gece mig gibi davranmalart bildirilmisti. Yabanci ajanlar arasinda, sürekli söyleyecekti. birlikte yemek yediklerini olmadigi söylentisi yaythyordu. Çanolarak, ordunun henüz saldmya hazir sokmamalari için talimat verildi. kimseyi içeriye kaya'daki nöbetçilere, bir ziyafet veGazi'nin i.si vardi. Gazeteler, onun ertesi günü Çankaya'da cepheye,. kararrecegini yaziyorlardi; oysa Mustafa Kemal daha simdiden .
gâhma gitmisti bile. bir çay ziyafetine gittigini söyleAnnesine, elini öpüp vedalagirken, çizmelerine bir göz attiktan sonmisti. Zübeyde Hanim onun üniformasma, Kemal Mustafa onu yatistirarak yanmdan ziyafeti degil,' dedi. ra: 'Bu çay ederek, nerede oldutelefon ayrildi. Annesi daha sonra bölge komutamna ziyafetinde,' diye cevap verildi. gunusordu; kendisine yine 'Çaydedi. 'Billyorum, sava§a gitti.' Ogluna bir Zübeyde Hamm: 'Hayir,' mektap yazdi,: gittigini söylemistin bana. 'Oglum, seni bekledim. Gelmedin. Çaya Senin içiu dua ettigimi bilmeni gittigini biliyorum. Ama cepheye gelme? isterim. Savaga kazanmadan geri 1
Perihan Naci Eldeniz: Belleten'de,
366
KURTULUSSA VASI _
Mustafa Kemal o gece, yakmlanndan birkaç kisiyle Ankara d1§inda bir yerde yemek yedi. Cephede bulundugu sürece, her zamanki gibi, içkiyi hemen hemen kesecegi için, ak§am bol bol içti. Aynhrken, ellerini arkao daglarmm omuzlarma atarak: dogru cepheye gidiyorum,' dedi. 'Simdi dinya baglamak için.' Ïçlerinden biri, gagkwlikla: 'Pagam, ba§aramazsamz? ya diye sordu. 'Ne demek istlyorsun? Saldmnm ba§langicindan dõrt gün on sonra Yunanblan denize dökmüg olacagim.' Trene binecek yerde, o geëe Tuz Gölä üzerinden otomobille Konya'ya gitti. Orada, geldigi bildirilmesin diye, telgrafhaneye el koydu. Fethi Bey Londra'dan, Lord Curzon'un kendisiyle görügmek istemedigini tellemigti. Saldiruun tam zamamydi. Mustafa Kemal, Konya'dan Alagehir'e gitti. Orada ordu komutanlanna 'sal-
son emirlerini verecekti. Yunan cephesi, Marmara'dan Menderes vadisine kadar agant yukan beg yüz kilome tre boyunca uzamyordu. Kuvvetli noktalan, kuzeyde Eskigehir, güneyde Afyonkarahisar'di. Iki ordu birbirine hemen hemen denk güçtcydi. Silah bakimindan Yunanhlarm, ath bakimmdan da Türklerin hafif bir üstünlügü vardi. Yunanlilar, saldinyt, Türklerin genig çapta ylgmak yaptiklan kuzeyden, Eskigehir'den bekliyorlardi. Aralarinda, meyankökü sanaylinde çabgan ingilizlerin de bulundugu ajanlar, bu bölgede Türklerin faaliyet halinde olduklarmi bildirmislerdi. Mustafa yogun Kemal, onlann böyle sanmalanm daha da körükledi. Aslinda güneyde, Ïzmir demiryoluna hâkim durumdaki Afyou'a saldirmayt tasarlam1§ti. Burasi çok daha iyi tabkim edilmig, kuvvelli bir mevziydi, õyle ki Îngiliz mühendisleri zaptedilebilecegine inanmiyor ve burayi bir çegit Verdun2 olarak görüyorlardi. Ancak, Mustafa KemaPin gözünde Afyon'un stratejik änemi büyüktü. Bu yüzden buray1 almayi
kafasma koymustu. Saldinnm temelini önce stratejik, sonra taktik sürpriz olugturuyordu. Mustafa Kemal, Filistin seferindeki dügmam Allenby'nin yönetiminden yararlanarak, bir ay süresince gerekli birlikleri gizlice kuzeyden güneye çekti. Kitalar gece yol aliyor, gündüzleri köylerde ve agaç aldarinda dialeniyorlardi. Böylece kegif uçuçu yapan dügman uçaklari onlan göremiyordu. Bir yerde yol yapilacagi vakit, dügmam aldatmak için, gereksiz olan yerlerde de aym gekilde yapuna girigiliyordu. Bu arada, Eskigehir önünde sadece küçük bir kuvvet kalang oldugu halde, sanki bir sürú tümenden kurulu 2
-II.
Birinci Dünya.Savay sarasinda 1916'da Fransiziar kargi savunmuglardi. (Çevirenin notu.)
Verdun'ü on ay süre ile Almanlara
NÍHAÎZAFER
367
taky1gmakvarmig gibi, geceleyin ategler yakihyor ve gündüzùn bunlari yollarda.toz kaldiuyandirmak için gönderiliyor samsi yeye yeni birlikler çabghyordu. Mustafa Kemal böylece, stratejik sürprizin tam olmasi için .r
Laktaydi.
Afyonkarahisar'la, doAmaci, Yunanhlann sag yanim çevirmekti. Bu etrahnbölgesi olan Dumlupinar u ve güney yönlerine kary ona dayanak Güneyini, ovamn üzerinde alti cepheydi. yogun bir kilometrelik seksen a savunuyordu. Mustafa Lizmetreye kadar yükselen kesik bir dag silsilesi salkaleye dogal bu sürpriz, emal'in taktik balammdan giri§mek istedigi asil arada pitasarliyordu; bu irmakti. Buraya Birinci Ordu ile saldirmayi sûvari, Arkadan yapacakti. ade ve topçu kuvveti dogudan ikinci bir hamle evik bir kugatma hareketi seklinde batlya dogru segirtecek ve YunanlilaAllenby'nin Filistin'de Türk ordusuna kary in yollarim kesecekti; tipki aptigi gibi. bir Mustafa Kemal, dügmam gagirtmak için, kuzeyde Bursa'ya dogru vadisinde Aydm'a dogru syalama hücumu emretti, güneyde de Menderes rir atli harekâti yaptirdi. Bundan çok çabuk sonuç almayi umuyordu. Hayranlara ileri süren bir verecek yem olmadigt için harekâtm ertelenmesini erlere de isteda, hayvanlara birligi komutanma, 'Birkaç gün sonra ki, Yuöyle Saldmyi hesaplamigti ligin kadar yiyecek bulacaksm,' demisti. olaianhlarm biçilmemig fakat henûz ektigi tarlalarda ekinler yetigmig, luzla birlikleri süvari oldugu :ak; için çekilmi§ aynca derelerin suyu da .üvari
.lerleyebilecekti.
arasmda 25 Agustos akgami Miistafa Kemal, Anadolu ile d1§dünya kasabaovadan verdi. Karargâlum Suhut haberlegmeleri kesme emri arkasindaki bir Kocatepe'nin oradan da n yakmlanndaki daghk bölgeye; gûndüzleri almak mevzilerini için yamaçlardaki kampa tagimisti. Birlikler, kesif uçaklarmdan gizIenerek, geceleri de çok kere dügmamn birkaç yüz saati yaklagrken, Mustatnetre yakimndan geçerek yol almiglardi. Saldin bir savag emri ç1hazirladigi Paga'mn fa Kemal, kitalanna, taslagim ismet Ileri!' Akdeniz'dir! diyordu. On iki 'Ordular, hedefiniz kardi. Bu emir: milletin, ilk büyük zorlanmi§ bir yndan beri savimma dummunda kalmaya saldinsi, az sonra baglayacakti. atiyla agir agir 26 Agusto's sabahl, gün dogusuna bir saat kala, Gazi, buradan yöSavasi ilerledi. zirvesine egimli dogru Kocatepe'nin yumusak bagbayirlardaki netecekti. Bir dizi er, fenerle yolu aydmlatiyor, çepeçevre igik tutuyorlardi. Mustafa Kemal ko-erler atlara ve kogum hayvanlanna ka Dügüncelerine gömülmügtü besbelli. Durmadan doguya, ufnugmuyordu. >ûtün
._ilk
368
KURTULUSSAVASI
ka bakiyordu. §imdiorada hafif bir lazil panlti belirmisti. Anadolu yaylas ûzerine günes doguyordu. Sonra birden, gürüldeyen gök gibi, topçu baraj ategi bagladt ve Yunanhlar nykularmdan uyandilar. Birçogu Afyon'da gittikleri bir balodan ancak iki saat önce dönmüglerdi. Mustafa Kemal, bûtün pagalara birliklerini cephe hattmdan yönetmelerini emretmi§ti. Kendisi simditepeden, yanmda Fevzi ve Ïsmet Pa§alar, birkaç kilometre ileride geligen büyük saldinyi izliyordu. Ufka dogru önIerinde basamak basamak, daba da sarp ve kayahk tepeler, bir atnnteatr biçiminde yükselmekteydi. Her biri bir Türk tümenine hedef olarak gösterilen bu tepelerin tâ zirveye kadar yokup yukan bir hücnmla almmasi gerekiyordu. Kavga kanh oldu, ama kisa sürdû. Sabah saat dokuz buçuktu ve iki tanesi digmda, bütün hedefler Türklerin eline geçmigti. Sürpriz tam olmuy tu. Yunanhlar, geceleyin gizlenerek kary yamaç1ardan kendilerine dogru tirmanmig olan bu kuvvetlerin varhšmi alallarmdan bile geçirmiyorlardi. Kegif uçaklari sadece üç tümen görûldügûnü bildirmigti. Eu tümenler de kolayca tutulabilirdi. Bunun yerine, bu noktada kendilerinden say1ca üç kat üstün bir kuvvet onlan silip süpürmügtä. Yine de bunun asil saldiri oldugunu epey geç anlayabildiler. Saldmnin dogudan gelecegini sanarak, burada ovada büyücek bir kuvvet birakmislar, .oysa sadece bir durdurma saldmstyla kargilagmylardi. Yaptiklar yanhghgi anladiklan zaman, savaç1 hemen hemen kaybermi§ durumdaydilar. Çünkübu arada Türk süvarileri arkalarma kadar dolammy, onlari battdan hirpalamaya baglamig ve Îzmir demiryolunu Küçükköy istasyonunda
kesmig bulunuyorlardi? Türkler yalmz, sagda ve solda olmak üzere, iki önemli noktada güç1ü bir direnme ile kargila§nns ve basta hedeflerini ele geçirememiglerdi. Solda ÇigilTepe'yi almakla görevli genç bir subay, bu igi bagaramadigt için canma kiymigti. Savag ategi içinde acimak nedir bilmeyen Mustafa Kemal, onun bog yere kendini öldürmesine fena kizdi. Aslmda bu birlik kendinden bekleneni yapmig ve mevzi aym gün ele geçirilmi§ti. Gazi ancak akgama
dogru yumu§adt ve, 'Yazik oldu çocuga,' dedi. Sagda da bunun gibi lyice tahkim edilmig bir yer vardi; uçurumIu bir bayir. Yunanlilar burada birçok Tûrk saldmsmi pûskürttüler. En sonunda Mustafa Kemal, yanmda Kolordu Komutam Kemalettin Sami Paga ile oraya geldL Kemalettin Sami Pa§a, dügman ategini hep üzerine çektigi 3
Sonradanistasyona, dügmani gözlemek için bir telgraf diregine ç:ktréi sirada gehit dügen genç bir teg meni anmak için Y:Idmm Kemal adi verilmigtir.
II
369
NIHAI LEER
diye amhrdi. Mustafa Kemal: 'Yunanlilaan kazangörmektense, gök kubbe bagmuza yikilsm, daha iyi!' dedi. Cephedebirlikler õnünde bir konugma yaparak aralarmdan gönißlü istedi, fakat . dmz ölüme hazir olanlari. Hepsi ileri atildilar. Türk askerinin duyarli yaiyi -bilen Mustafa Kemal, onlara çakigarak korkakhklanni yüzlerine Irdu. Karilarma läyik degildiler, bog düsseler yeri vardi. Erlerin te pesi atmig, öfkeleamiglerdi. Neden? diye sordular. ÖKime kamm iyi¯nüllü.çikmamiglar miydi? Mustafa Kemal böylece askerlerin emretti. agmalarru örgülerini baym ve : kaynattaktan sonra, demir tel örgülerin ölüleri önüntel unan ategi onlan at gibi biçti. Biraz sonra Türk yüzünde akan kanlardan kizd a ehramlar gibi kümelenmi§, katt topragm 1clkler meydana gelmisti. Fakat arkadan bagkalan ileri atihyor, arkaaglariam cesetlerine basarak tirmamyorlardi. Kemalettin Sami Pa§a farla akamadi, basini çevirdi, bu katliamdan ve dökülen kanlardan gön1ü bummt§ti. Sonra, tepeden bir imamm ezan sesini duydu. O zaman anladi i, mevzi ele geçirilmi tir. Yunanhlarm birinci savunma hatti bäylece çökmüg, geride yamaçlar zerinde kocaman bog karinca vuvalanm andiran zikzakh tahkimattan bagü a bir gey kannamisti. Yunanlilar, sittlano arkasmdaki ikinci ve çüncu saeliçabucak bunlar Tûrklerin doldurabildiler; da unma hatlanm güçlükle önündeki Türkler, içerisinde Dumlupinar .e düstä. Bunu izleyen iki gün Ïzmir'e dogru giden yola ulagmiglardi. Süvarileriyle bindirilmig piadeleri gimdi günde elli kilometre inzla, Yunanhlardan daha öteye bile çekilme hatlarun kesmeye çahgiyorlardi. Dogudaki durdurma kuveli de kovalamaya katilarak ilerlemeye baslamig, Yunanh1ann bir tek .urgun bile atmadan barakrnak zorunda kaldiklari Afyou'u ele geçirmi§ti. Mustafa Kemal, Afyon'un Karahisar'unn allmdaki belediye binastada in ordada
'paratoner'
.gun
.m
.vadan
,iderek
kurmug, ordusunun büyük kismi ve ülkenin geri kalamyla telgtekrar saglamigti. Nazar boucugu gibi yamna çagirttigi Haigigmda Fevzi Paga ile birorada, Edip, ide o gece bir çift lambarun onu elini oynatarak gördü. egilmig, konugurken üzerine kolunu harita ikte için.ilerlerken öyle çotkun ve sevincli bir hali vardi Lendisini selâmlamak :i, Halide E dip'in görügüne göre 'Basinda yilz gûnes birden dogmuy gibi arargihmi
af baglantisun
parliyordu. Sesirún tonu, el sikip içindeki çoskunlugu ortaya vuruyormakinesi' gibi kendi kendini besleyen sonsuz bir irade lu. Bir ;ücüne sabip bir adam. Halide Edip'in kutlamalarma, bir kaplamn sesini mdiran kecaman bir kahkahayla cevap verdi. 'Evet, nihayet bu i§i yaptik.' ùtü
'devridaim
Atatùrk
|
F: 24
I
I.
370
KURTULUSSAVASI
-
Fevzi Paga keyifli zamanlarinda da yaptigi gibi sag gögsüne vuruyor ve diglerini emiyordu. Ortada agin bir dostluk havasi vardi. Halide Edip, geçmi.) giinlerde neler çekmig olduklarm dügünerek; Mustafa Kemal Pa§a'mn negesinden ferahlik duynyordu. 'Izmir'i aldiktan sonra artik biraz dinlenirsiniz Pa§am. Çok yoruldu-
nuz.
"Dinlenmek mi? Yunanblardan sonra birbirimizle kavga edecegiz, barbinmizi yiyecegiz. "Niçin? O kadar yapilacak ig var ki! "Ya bana muhalefet etmig olan adamlar? "Bu, bir Millet Meclisinde tabii degil mi?' Sakactbir tonla konuguyor, Halide Edip'in yufka yürekliligiyle alay ediyordu. Ancak siyasi dügmanlanndan ikisinin adim anarken gözlerinde intikamci bir gik parlamisti. 'Bunlar halk tarafmdan linç edilmeye lâylktir. Hayir, dinlenecek degiliz, birbirimizi öldüreceniz... Kavga sona erince, cammiz sikilacak, bize heyecan verecek bagka bir gey bulmamiz gerekecek, hanimefendi.' 30 Agustos sabalu, genel karargalum daha öteye, Dumlopmar dolaylarma dogru ilerletti. Burada, geri çekilmeye çahgan Yunan Ordusu, etrafi çahhk tepelerle çevrili, yumurta biçiminde bir çukura sikstmlrusti; bu sirada ikinci Ordu, Birinci Ordu ile birlegmek için ilerlemekteydi. Yunanlilann batismda, hiçbir kuvvetin agamayacagt koca Murat Dagi vardi; Birinci Ordu ise, çevrelerindeki dügümü daha da siki§tirmak için güneyden ve dogudan onlara yaklagiyordu. Yunanhlar, dar Kizilcadere vadisinden batiya dogru giden tek bir yol digmda, her yandan çevrilmig dururadaydilar. O gün, ilk saldmdan dört gün sonra, ordulanmn yan mevendu yok edilmig ya da esir alinm1§ti. Savag malzemelerinin tümünü kaybetmi§lerdi. Ïçlerinde, Yunan Ordalannm Komutani General Trikopis'le maiyelinin de bulundugu büyük bir kol, girigini iki Türk tümeninin tuttugu, üçûncü bir tümenin de çi.kigim kapatmak için hizla ilerledigi bir vadide, kapana kisil-
my giblydi. Bundan sonraki sahne, Halide Edip'in Latirasinda bir korkulu rüyaya benziyordu. Terk edilmig tüfekler ve cephane yigmlari bütün vadide, günegin altinda panldlyordu. Aralannda bir sürü ölü insan ve 'ädeta
hayvan.' Bunlar, dügtükleri yerde kalini§lardi. Yunan ordusunun öteki yarisi, arkasmdakilerle arayi açaug, denize dogru kaçiyordu. Ancak kaçarken köyleri, ekinleri atege veren, erkek, kadm, çocuk herkesi kesip öldüren bu sürüye ordu denemezdi artik. Çiinkü
NIHAÏ ZAFER
Yunanhlarm aldiklar
371
-
I
-
emirlere
göre, bir 'Yoketme Savagi'ydi. îçte .zanma gerefi Mustafa Kemal'le, maiyetindeki laskanç Birinci Ordu iutam Nurettin Pa§a arasinda tarti§ma konusu olmasma ragmen- Ïsmet t'mn 'Bagkumandanlik Muharebesi' diye adlandardigi zafer böyle elde nigti.' Bu zafer, inceden inceye hesaplanmig bir plamn ve hem stratehem taktik alanda dügünülmüg bir sürprizin sonucuydu. Türkler, YuVerdun'ünü ezici bir kuvvetle, beklenmedik gekilde, tek bir noktaya enerek ve savunulmayan yanlanndan yararlanarak, çökertmislerdi. Mustafa Kemal'in çadin, savag alanria yakin, harap olmuy bir köyde, .lunn damina kurulmustu. Çevresinetoplanan köylü kadmlar ona bakikendisinden Yunanlilardan çektiklerinin öcünü almasim istiyorlard1. I negesi gitmig, yerini kara dügunceler kaplamisti. Sessizce inerek yo<enarmda bir sandalyeye oturdu; üstleri baglan paramparça, kan, toz le gelen Yunan esirlerine bakmaya ba§1adi. Savagm vahgiligine ne kaah§ik olursa olsun, bu yikinti sahnesi onu sarsmigti. Yamnda bulunan mir subayina, bundan ne kadar tiksindigini açikladi. Bütün insan topluYunanhlarin- aksak trmin -özellikle önleriüzerinde dügünce yärüttü. a yerde bir Yunan bayrap görerek, oradan kaldirilmasmi ve bir Yutüfegine sarilmasim emretti. Õnünegetirilen esir arasinda, Selânik'den tamdigi bir subay1 görmü§sir Yunan subayi, Mustafa Kemal'in omuzunda bir igaret görmeyince, sini sordu. Simdine olmustu, binbagi nu albay un, yoksa paga mi? :afa Kemal, Maregal ve Bagkomutan oldugunu söyledi. Yunanh, Türkarak: 'Bir Bagkomutammn cepheye bu kadar yakin yerde olmasi göüg gey degil,' dedi. Gazi gülerek: 'Yalanda'Selânik'i ahp bagimsiz bir
edonya kuracagiz. Seni orada kumandan yaparm,' dedi. Ashna bakihrsa, Türklerin zaferinde, Yunan generallerinin zayifligirüyük bagkomutanhga atanru§ olan Gepayi vardt Siyasi nedenlerle Hac1 Anestis, Ïzmir'de ya limandaki bir yatta yatagma uzanarak, . ya htimdaki kahvelerde oturarak vakit geçiriyor, savagi ordan yönetiyoromutanlariru Lazen korkutuyor, bazen de sorumluluktan yoksun ve i gelmeyen emirler göndererek onlari §a§kina çeviriyordu. Delilik beri göstermeye baglamista. Kendini, kâh ölmüg, kâh vücudu camdanla ayaga kalkinca lonlacakmig samyordu. General Trikopis, genel nie bir emir almqti. Buna göre Türkler, Afyon'a saldiracak olursa, oralan Nurettin Paga kendisine,
izmir Fatihî'
diye bir kartvizit bastirmigti.
..
KURTULUSSAVASI
372
Çobanlarköyüne dogru yürüyecek ve böylece dügn önleyecekti. Ancak, saldm baglaymca, çevirerek ilerlemesini ni yandan olarak emir kesin dogrulanmadigtiçin, yerine getirmekten çekinmigi. I kadar ol'dugu yerde day: nun üzerine, geri çekilmek zorunda kalincaya di. Bir kar§i saldmya girismeyi denedi, fakat askerleri arkasmdan geln· istemiyorlardi. Böylece, o ölüm vadisinde bir Türk süvari taburuna esir d tü. Haci Anestis'in görevinden atildigim ve yerine kendisinin Baskomut hga atandigim ancak çok sonra ögrenebildi. Trikopis, bir iki gün sonra, muda Korgeneral Dionisis'le, Mustafa Kemal'in bu sefer Ugak'a geç olan karargâhma getirildi. Gazi, onlan barada, Fevzi Pay ile Ísmet §a'mn arasmda, ayakta kar§iladt Halide Edip, sahneyi göyle anlatiyor: kendisi güneydoguya,
'Mustafa Kemal Paga, bu sahnenin bag oyuncusuyau. Siyasi muha lerini hiçbir yey dügünmeksizin ezen bu asker, askernk alamnda, l ynk bir sanatkär ve oyunun kurallanna uyan bir sporcuydu. O, maiyetlerinin yaptiklan kötiilül nan generallerivin kihklanna ve oyundaki raki.bi, Bu ask Trikopis, vermiyor. bu önem hiç onun re lik oyununda yere vurdugu adama kurala uygun biçimde davra sikan galip bir pehlivan yor. Sirtim yere getirdigi pehlivamn elini bi. Trikopis'in elini yakaladi, sira dan bir el sikisma süresinden a «Oturun general, yorulmus olacaksimz.» Bundan sotu·a sig
tuttu: tabakasim uzatti, kahve
ismarladi.'3
Trikopis, ona gaskmhkla bakiyordu: 'Sizin bu kadar genç oldugun bilmiyordern, gerieral,' dedi. Masamn etrafma oturdular. Mustafa Ke: çelik bakiglarun Trikopis'e dikmist.i. Savastaa konugmaya can atiyordu. nu§ma, önce bir tercûman araciligiyla Rumca olarak baglam4ti, sonra Lü bir Fransizca ile devam etti. Mustafa Kemal, Trikopis'e bir askerin askere sormasi gibi, saldirima nasil geligecegini neden önceden göre: itiraf etti. Trikopis, By mig oldugunu sordu. Trikopis, gafil avlandigim gagirdt Ona, kendis ögrenince cephe hattmdan yönettigini mutamrun Halide Edip'e bu, bagladi. ne gibi guçlüklerle kargilagtigmi aniatmaya. Trikopis, Bagkom gelmisti: gibi amatörün bir profesyonelle konugmast sõylüyor; maiyetir mma cephede olmadigun, durumu iyice bilmedigini hatlanm kesip tag ki komutanlann kendisini dinlemediklerini, telefon parçalamig olan Türk süvarileri yüzünden, Yunanhlann ulagim 5
Hal'de
Edip Adtvar: TürkWn Ategie Imtiham.
NIHAI 2AFER
393
altüsi oldugunu aniatiyor, orduda birlik ve beraberligi bozan KralVenizeloscu çekigmesinden yakimyordu. Söz taktige geldi. Mustafa Kemal, Yunan generaline neden göyle ya >öyle yapmam1§ oldugunu soruyordu. Trikopis, Afyon'u savunmak için anlar'a dogru yapmayi dügündügü hareketten söz etti. Gazi de, buna 1 kari koyacagmi anlatta. Dügmamn girigebilecegi her türlü hareketi, :den liesaplarngti. Îki Yunan generali. birbirleriyle kavgaya tutustular. der bu görgüsüzlüge, Yananhlann, kendi agirbaglihklarlyla çeligen ge:iiklerine biraz kûçümseme ile bakayordu. En sonunda Mustafa KeTrikopis'e ne gibi bir yardmn dokunabilecegini sordu. Yunan generadr dügtügünún Ïstanbul'da Büyükada'da oturan kansma bildirilmesini Enin
,
Mustafa Kemai, buna söz verdi. Trikopis'in elini sikip tutarak, içten'Sava§ bir gans oyunudur, genefakat mavi gözlerinde bir igdtiyla, yenilir. dedi. 'Bazen en ustasi da Siz, bir asker ve gerefli bir insan olageliyor. Üzülmeelinizden geleni yaptimz. Sorumluluk, gansstzhgmdan ,
Fakat Trikopis, tiyatro oypar gibi bir jestle: 'Ah, general,'diye haykirKendini óldürmek cesaretien son yapmam gereken geyi yapamadun.' österememigti. Mustafa Kemal, Trikopis'in bu heyecan gösterisi karyLakaëlarim çatarak, ona biraz alayla bakti. Sert bir sesle: 'Bu,' dedi. Inzca sizi ilgilendiren kisisel bir konudur.' Ïki ay sonra, Haci Anestis, Gournaris ve kabinesinden daha dört nabir Yunan Ihtilâl Mahkemesi tarafmdan ölüm cezasina çarptirldilar. copis, yillardan sonra, Anadolu seferinin, ülkesi adina feci bir yanhghkbagka bir gey olmadigt yolundaki dügünceye katildi. Yunanhlarm Anaida hiçbir gerçek çikarlan yokken, bu sefere, sirf Batill büyük devletugruna atilm1§lardi. Savagm nasil geligtigi üzerinde, zafer kesinlegiaceye kadar, ne Îstanpek bir gey ögrenebilmisti. Güvenlik önlemlerini hâne de Ankara'da :lden barakmayan Mustafa Kemal, yalmzca birtakim ileri harekâtlarsöz eden kisa, günlük bildirilerle yetiniyor, bunlarm kapsammi açiklaordu. 'Maksadimiz, durumu elden geldigi kadar cihandan gizlemekti,' Gerçekten de, saldm bagladiktan on gün sonra Rauf Bey, Müttefikler. eski mütareke görügmelerinibir parça daha ileri göiüren bir nota alve talimat istemek için Mustafa Kemal'e bagvurmustu. Gazi, artik oradolu sorunu diye bir gey kalmadigim ve yalmzca Trakya'yx ilgilendibir mûtarekeyi tartigmaya hazir oldugunu bildirerek karghk verdi.
•
I
-
374
KURTULUSSAVASI
Duruma, Istanbul'dan daha yakm olan Ankara, resmi bildirilerde ileri harekâtm gerçek niteligi üzerinde bir geyler sezinliyordu. Harekâ baglamig oldugu ögrenilir ögrenilmez, Milli Mudafaa Vekâleti ile Mec arasmda merakh bir kalabahk kaynagmaya bagladi. Herkes, haberleri e renmek istiyor, gizli oturumlarda mebuslara okunan kisa bildirilerden a lam çikarmaya çabylyordu. Savagm fiilen kazamlm2g oldugu ikinci gün, b diri yaymlanmarusti. Arkadan, epey gecikmig olarak Afyon'un kurtu]du
ägrenildi. Bunun üzerine halk, sokaklara dŠküldü;Türk milleti ordu G azi gerefine gösteriler yapdmaya, havaya sevinçle silahlar atilmaya be landi. Ankara bundan sonra artik her sseyin düzeldigini anlamig oldu. 1 mir'in kurtulugunu bildiren haberlerin dogrulugu ögrenildikten sonra, Me lis kürsüsunü örten siyah örtü kaldmldi. (Bu örtünün bir yas simgesi ol rak, ugruna örtülmüg oldugu Bursa da, Izmir'in ertesi günü dügmandan kl. tardmisti). Ancak Mustafa Kemal'in dügman.lari hâlä ayaktaydalar, burla dar biri: 'Nedir.bu gürültü, patirdi? Itilâf Devletleri Izmir'i bize nasil ol vereceklerdi diye homurdamyordu. Ïstanbul da ise, olaylann sonucuna pek o kadar güvenilmiyordu. Agi larda hâlä mütareke ve Venedik'te bir konferans laffari dolagiyor; göz! hâlä Çatalça hattmda gehri tehd.it eden Yunan birlikleri üzerine çevrilrr duruyordu. Orlada genel bir süphe ve karamsarhk havasi vardi. Çoklann dah da baglayan saldiri, delice bir is gibi geliyordu. Savas üzerint bilgi kaynagi, resmi Yunan bildirileriydi. Buniar da Türk baçanlan nemsiz geyler gibi gösteriyor, Türkler geri çekiliyorlarmi§ samsim venn e çab y1yordu. Yunanklar, gehrin kulüplerinde, Mustafa Kemal'in ezilm i geretine §ampanya patlatiyorlardi. Esir di¯igtügü söylentisi bile çiknu§ ollarda ve aksamlari bogaz vapuriannda, Tûrklerin surati bir kang ast '
Türk bagarisma dair güvenilir kaynaklardanhaber ahadiktan sonra t gazeteler, halk inanmayacak diye bunlan sakmarak yayinlad11ar. Son e, gerçegin, bir gün, en lyimser haberleri bile geride birakm1§ oldugu anla§i di.. Esir dügen Mustafa Kemal degil, Yunan komutamydi. Yunan ordula yonilmig, darmadagin laçoaya baglamiglardi. Gazeteci Falih Rilki o a Büyükada'ya vapurla giderken, yüzü gülüyordu. Onu her zaman as §am surath görmeye ahämig olan Rumlar, yuzüne tuhaf tuhaf bakiyor ve habe lerin kendiferi için kötü oldugunu sezinliyorlardi. Yamadaki arkadagi: 'S vagi kaybetmig gibi yapahm. Gazi de Ugak'ta esir dügmüg olsun,' dedi. A cak yuzlerindeki gülümsemeyi gizleyemiyorlardi. Ertesi gün gazeteler h beri vermeye baglaymca, kapdanmn õnünde öylesine bir kalabahk toplai .
L
NÏHAÎZAFER
375
ki, gazeteleri pencerelerden sokaga firlatmak zorunda kaldilar. Îzmir'deki Levantenler, son dakikaya kadar sorunun bir konferansla Szümlenecegi dügüncesine saplamp kalmiglar;içlerine güven verecek se.lde demirli duran Muttefik sava§ gemilerinin, Türkleän gehre girmesini 11eyecegini ummuglardi. Girseler bile, herhalde yine ahyverig eskisi gibi trüp gider, bütün Anadolu, ticarete aç1k kahrdi. ihracat mevsimi yaklagi>r; depolar kuru üzüm ve incirle dolmaya baghyordu; çuvallar dikilmekte, i
.ndiklar
çivilenmekteydi; italya'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan gemisonbahar yüklerini almak için limana gelmiglerdi bile. r, Bu yalanci iyimserlik havasim sarsmak, epey zor oldu. Ancak, yavag .vag bir güphe dogmaya baglannäti. Mûttefik gemilerinin Cercle EuropéI'e asdan radyo bültenleri gittikçe daha kötü haberler veriyordu. Limana r Yunan hastane gemisi geldi. Yarahlar ve kaçanlar azar azar gehre geleye, kanli savagiar üzerine korkunç §eyler anlatmaya ba§1amiglardi. Kahlerde tüccarlar, içerden aldiklari haberleri birbirlerine yetistiriyor; bagntilari yerine getirip getiremeyeceklerini dügünnyor; Türkler gelirse stokra el koyarlar rm acaba, diye sorup duruyorlardi. Derken Borsa, birdence duruverdi. Ïçerden, incir, üzüm yüklü vagonlar gelmez oldu. Yük geileri, ambarlari bog olarak, çabuçak, demir ahp kaçtilar. Ya1mz eglencer durmuyordu. Otel Naim'in taraçasmda, ay igiginda dansli ak§am yeokleri veriliyor; Sporting Club'de bir Italyan grubu Rigoletto ve La TraIta'yi oynuyor, kahvelerde karartma s.aatine kadar gitarlar çahnip garkisöyleniyor; garsonlar, mügteriIere gerbet, nargilelere küçük kor parçadari taglyip duruyorlardi. Ancak bütün bunlaan altmda, kötü bir geylerin Icagi duygusu, sanki herkesin içine dogmu§ giblydi. Yunan çekilisi bir hafta sürdü. Türkler, Yunanhlar bütün Bati Anadoyu kan ve atege bulamadan önlerine geçebilmek için gehre dogro luzla rif yorlardi. Türk süvarisi, dü§mam çok yakmdan izlemekteydi, fakat yayile deniz arasmda üç yüz kilometre uzunlugundaki dönemeçli yollara yami§ olan piyade kuvveti, encak kagmlara ve mekkârelere ayak uydurai yol alabiliyordu. Ordunun ana bölümü üç günde yüz elli kilometreden :la ilerlemeyi bagarmig, arna yine de dügmam yakalayamamisti. Yol üzedeki gehirlerden çogu zaten yanmig, yikilmig haldeydi. U§ak'm üçte biri < olmug, Alagehir'den dagm yamacmda bir yara gibi, yamk bir çukurdan ¡ka bir gey kalmamigti. Tarihi Manisa'mn on sekiz bia yapismdan, sadebeg yüzü ayakta duruyordu. Yunan askerleri, özellikle Anadolu asilh olanlar, aldiklan emre uya: Hiristiyan alleleri de yerferinden edip götürüyor, arkadan gelen Türk-
I.-
KURTULUSSAVASI
376
,
lerin eline tek bir saglam dam birakmamak için evlerini atege veriyor, buylece hem kendilerinin, hem de önceki kugaklarm Osmanli yönetiminden gõrdukleri baskmmInncim çikarmak istiyorlardi. Îzmir'le Aydm arasmdaki tren yolunu tahrip ettiler. Yakma, yikma, yagma, irza geçme, ne varsa hepsini yaptilar, katliâma kadar. Rumbold, Ïzmir Konsolosundan aldigi bir diye rapora dayanarak, Lord Curzon'a, 'Birbirlerini bile parçalayacaklar,' rekoru'ydu. canavarhk Hani yazdr Bu, tiksindiren bir barbarhk ve Türklere barbar denirdi? Yunanhlar bütün barbarhk ölçülerini a mislardi. Türklerin geçtikleri vadiniri havasi, yarup kavrulmuy insan ve hayvan le§leriyle, aç1ktaki ölülerden yükselen kokularla insana õgürtü veriyordu. Mustafa Kemal; karargâlum ordunun arkasmdan hemen daha ileriye, Ugak'tan Salihli'ye, oradan Ízmir yamaçlanndaki Nif e ta§imigti. Yunanhlarm gehir önünde, son bir saldmda bulunmalanna kar§i, Salihli'de gerekli hazirhklan yapt1. Ancak bu sirada Müttefiklerden, Îzmir limamndaki geldi. KonFransiz Edgar Quinetzirhhst kanahyla gönderilmig bir telgraf 'insam
kentin Türk Ordusuna teslimini görügme konusunda talimal SimdiMustafa Kemal'in kar§11agmayerini ve zamamm bildirmesini istiyorlar; Haristiyan halki koruyacagim umduklanm da ayrica ekliyorlardi. Mustafa Kemal yumrugunu masaya indirdi: 'Kimin gehrini kime veriyorlarf diye bagirdi. Ancak gimdi savagn sona ermig ve zaferin kazamlmig oldugunu biliyordu. Bundan sonra Ítilâf devletlerinin dogrudan dogruda biliyordu. Ceya kendisiyle müzakereye girismek zorunda kalacaklanz edecegini bildirdi. Birisi, ona Ïn· vap olarak, onlan 9 EylûPde Nif te kabul giliz gazetelerinden ahnan parçalan getirerek okudu. 'Zavalh Lloyd Geor ge,' dedi. 'Yarn bagma neler gelecek! Artik mahvoldu demektir.' Dah: imdiden, kasabamn digmda toplanmig olan Rum kadinlan kehanetle kan
soloslanna,
vermislerdi.
küfûrler savuruyorlardi: 'Kako krono na his Georgis!" Mustafa Kemal, Nif'e tam zamamada geldi. Arabasi, hemencecil köylüler tarafmdan sanlmigt2. Gözlüklerini çikanp bir sigara yakti. Bu sira da ona dogru agir agir ilerleyen bir adam, gözlerinin içine baku, cebinde; burugmuybir resim çikardi, resmi iyice süzdû, sonra gözlerini yine ona çe virdi. 'Tamam, sensin!' diye haykirdi. Halka dönerek: 'Bakm,' dedi. 'Ga2 Mustafa Kemal!' Gazi, kendisine hazirlanan karargâha girdi. Venize los'un duvarda asth duran resmini küçümseyerek görmezlikten geldi ik
6
George'a kätü zamanlarl
377
NIHAI 2· WER
yoluyla gönderiIzmir'e girmek üze-
Ankara ve Ïstanbul banci konsoloslar görünürde yoktu. öncüleri,
Gazi'nin mesaji vaktinde alamainiglardi. varmi§lardi. Akdeniz'e ardindan gehre girecekti. Bu akMustafa Kemal ertesi gün, ordunun rahatlamig adim alacak olan- Nif'te kendini sonra Kemal Paga n negell· hi.ssedlyordu. aksamdir bu. Eu kadar 'Nedir but diye bagirdi. 'Izmir'e girdigirniz söyleyelim bari'. asiz mi olacagiz? Kendimiz garki ve içki birarada olmaz,' deistemedi. getirmiglerdi, Bir kadeh içki içki koymarusti; amacim Saldm ba§ladigmdan beri agzina bir darnia subaylarla birlikte, yal. Yamndaki koymayacakti. de edinceye kadar da kutlamak için garçogarak, Venizelos'un resmi altinda zaferi z kahve ile i
rdiler.
-daha
'1;
söylemeve
bagladi.
Sonunda Ankara'ya döndüZaferi kazanmast için on beg gür yetmigti. bazen hesaötiir diledi: 'Kusura bakmayin. Ïnsan .! vakit arkadagianndan gün1ük bir yanlig yapangm.¯ nda yamlabilir. Tahminimde bir
I
-
I
.
KIRKINCI BÖLÜM ÎzmirYangmi AKDENIZ'e ilk ulagan Türk askeri, genç bir sùvari tegmeni olmustu. Izmir'in el ayak çekilmig rihtunmda bir Fransiz albayi tarafindan kargilandi. Albay, uzun bir nutuk çekerek, subaydan Hiristiyan halkm korunmasma dikkat edilmesini di1edi. Tegmen de asil kendisi korunmak istiyorsa; ona, nhumdan uzak durmasira ögütledi. Daha sözünü bitirmeden, bir pencereden bir Hiristiyan bombasi firlatildi, arkadan pallayan bir Hiristiyan tüfei, tegmeni yaralada. Kaçpa ayak uyduramayan.lar digmda, kirk bin kisilik son Yunan birlii de bir gün önce gehirdenayrilmigtL Yunan savag gemilerinden kurulu bir konvoyla giden bu birlige, Ïzmir'deki sivil gõreviilerie pollsler de katilmréu. Geride Türklerin elinde elli bin esir kahyordu. Müttefikler, dúzeni sagiarnak, yangin ve yagmayi önlemek, halkin korkulanm yat1§tirmak için, gemilerinden karaya silahh devriyeler çakararak Türkler gelinceye kadar, aradaki boglugu doldufmak istemiglerdi. Fransiz ve italyanlar az oldugundan, birliklerin çogu Ïngiliz denizcilerinden ve deniz plyadelerinden kurulmustu. Bu müfrezelerden birine King George V gemisinden yüzbag Bertram Thesiger komuta ediyordu. Îngiliz Konsolosluguna ve Gazhaneye nöbetçiler kondu. Ama, gimdi istasyondaki magazalañ da korumak gereklyordu. Yüzbag Thesiger, burada bazilanmn elinde silah da bulunan üç bin kadar Yunanhmn önlerine geleni-rahat rahat yagma ettiklerini görmügtü. Eu sirada birdenbire bir agizdan bir çighk duyuldu, ortahk kangmmti. Birkaç el silah patladi ve 'Türkler geliyor!' diye bagmsmalar igitildi. Tiirkler üzerlerine dogru geliyorlardi. Bir süvari birligi açik bir arazide yayilung, ilerliyordu. Yahn kihç, ortahga meydan okuyarak, dörtnala yûzbagiya yaklagtilar. Yüzbay Thesiger bog yere kan dökülmesinden çekinerek, onlan dur-
379
ÍZMÏR YANGINI
durmaya karar verdi. Riimlarla Türklerin arasma girerek kolunu havaya kaldirdi. Onun bu halini gören bagka bir Íngiliz, kendisini 'Londrah bir trafik memuruna' benzetmigti. Oysa, üzerindeki beyaz üniforma ile Yunan deniz subaylanna benzeyen yüzbagi, içinden pek kendine güvenlyor saydamazdi. Neyse ki, Türk komutam askerlerini durdurdu, kendi de atmdan indi. Yûzbag ona dogru yürüdü. Kötü Fransizcasiyla, Müttefiklerin karaya
asker çakarmig olduklanm ve Türkler ate§ açmazlarsa, kangikhk çikmasi olasihgunn az oldugunu anlatt2. Albay rütbesinde olan Türk subay1 ate§ açmak niyetinde olmadigim, yalmz §ehre girmek istedigini sõyledi ve bir yan sokaktan girmeyi önerdi. Fakat yüzba§i ona, Kordon'dan geçmesini ögütlebuldu, aym zamanda Gazhane'yle istasyona da di. Türk subayi bunu nygun atli nöbetçiler koymaya söz verdi. Türk birliklerinde gördügü disiplin, Îngiliz yüzbagsru çok etkilemisti. Yalmz bir iki asker, Yunanhlardan haraç istemig ve bir tanesi, anlagilan ters bir cevapla kargilagarak silaha davranmigti. Simdiyorgunluktan yere çökmüg sùrüyle göçmen, Türk süvari subayimn, General Trikopis'in beyaz ati üstünde gebre giri§ini izliyorlardi. Arkadan da yük tagiyan deve kervanlanmn, agir agir Kordon'dan geçtigi görüldü. Ertesi gün, Mustafa Kemal, zeytin dallanyla bezenmig bir dizi açik otomobilin bagmda, Îzmir'e geldi. Her zamanki gibi üzeriade rütbesini belirten hiçbir isaret yoktu. Eylülün 10'uydu. Hemen hemen günü gününe, Si-· Kafileyi, §ehvas Kongresinde Milli Misak'in ilâmmn üçüncü ylldönñmü. Alayla erleri, alay2 süvari kargiladi. rin kapismda korumayla görevli bir durnadan aras:nda arkasmda hatlan ve son dokuz gür, at üstünde, Yunan bol dövügmüglerdi. Mustafa Kemal, saldmma baglangiemda süvarilerine üstünde taktigiederken, dûgmamn, ta§ birakmamak' bol ylyecek vaat ni hesaplayamamisti. ve atlar hayalet Bu zafer aamda, Halide Edip'in bakig1yla, üstleri kalmami§ti; dirhem et bir gibi gärünüyorlardi. Hiçoirinin yüzünde ate§1e kemirici bir yambaglan periçandi, hayvanlann ve insanlarn baglari ekilde panldiyor; askerlerin zaylf ve gagkm yüzlerinde gözler garip bir yordu; yûrüyüge geçmek emn-verilince, bir anda askerler kihçlarini çektiler, iki tarafimizda kiliçlan güneste parlayarak yürüdüler. Kapaliçargi'dan geçerken nal sesleri,kulaklan parçahyordu. Kaldmmlarda askerler ve insanlar yürûyor, kihçlar parhyordu. Bunlann arkasmda binlerce agizdan «Yaga!» sesleri yükseliyordu.' Mustafa Kemal, böylece Akdeniz'e varmig'tag
'süvariler
Otomobille
dogru Konak'a gitti. 17mir'inam meydagndaki
bu hükü-
380
.
KURTULUSSAVASI
binasim, Yunanhlar genel karargäh olarak kullanmglardt Balkonlardan kendisini alkiglayan kalabahga ve kargida demirli duran Mûttefik zirhhlarina bakti. Üç yil önce Ïstanbul'da bu zirhblara, Müttefiklerin ne yapmak niyetinde oldugunu kestirmeye çah§arak bakmmti. ise, inisiyatif Simdi el degistirmigti. Bu kez gemilerde bulunanlar oña bakiyor v.e 'Acaba Musmet
tafa Kemal ne yapacak?'
diye dügünüp kafa yoruyorlardi.
Îzmir halka ona bir otomobil hediye ermisti. §erefinebir de öküz kur-
ban etmeye hazirlamyorlardi. Bu çegit eski ve barbarca göreneklerden tiksinen Mustafa Kemal, bandan vazgeçilmesini emretti. Ancak geç kalangts. Hayvan lazartumaya bagla myti bHe. Balkondan içeri girdi; tozlu hãkî elbise2i hayallerig sessiz sessiz oturarak kendisini bekledikleri aynait salondan geçti; daha küçük bir odada, Îzmir'e giren birliklerin komutani Nurettia Papa ile bir masaya oturdu. Simdi de düzeni saglamak gerekiyordu. Yapilacak çok is vardi. Daha sonra, en çok yabanc11ann devam ettigi bir otele gitti, salonda dolagt1.Tüccarlar, oturmus içki içiyor, acaba ne olacak diye kugkuyla dügünüp duruyorlardi. Önce,göze bu genç Türk subaylçarpan haline rayen, m tammadilar. Garson da kim oldugunu bilememig, bog masa olmadigim söylemigti. En sonunda mügterilerden biri onu tamdi ve Mustafa Kemal, kimsenin rahatsiz olmamasun söyleyerek, masasma oturdu. Bir gece önceki sözünü tutarak, yamadakilere dönüp iÏk zafer kadehini yuvarlarken, çevredeki Rumlar ona merakla bakivorlard1. Mustafa Kemal döndü ve 'Kral Constantine hiç buraya gelip bir kadeh rakt içti mir diye sordu. Hay1r, cevabim ahnca, 'Oyleyse,' dedi, kadar ne diye gelmig? O akgam karargnhun Kargiyaka'ya, bu is için seçilmig iki kögke ta§idt.I Burada iki yaglica Tûrk kadim, kendisine, bir ana gibi baktilar. Ïzmir'de durum gergindi. Yunan gemileriyle beraber binlerce göçmen de kaç1p gitmisti. Ama daha da gelenIer çoktu; bunlar, vagonlann basamaklanna asilarak, üzerlerine tirmanarak yolculuk ediyor, istasyonda da ölüleri, dirilerin basi üstünden geçirerek digan çikanyorlardi. Paket yaptiklan egyalaran yaalanndan ayirmadan, aç ve umutsuz, kaldinolarda yatiyorlardi. Ekinler yakildigmdan açhk tehlikesi ba§göstermigti. Sehirdeki Rumlar, kendilerini korayacak Yunan birlikleri kaçip gittigi için, korku içindeydiler. Üç yil önce, Yunanhlar izmir'i iggal ederken Türklere reva 'buralara
1 Gazi, oturacagi kögke girerken birdenbire
.-
durdu. Yere bir Yunan bayra§i serilmigti: 'Bu nedir?' diye sordu. Kral Constantinein de Tûrk bayragmi çignedigini söylediter. Gazi: 'Hata etmig,' dedi. 'Bayrak bir milletin gerefidir, ne olursa orsun yerfere serilemez. Kaldirinizl'.
ÍZMÍR ŸANGINI
381
pimdi kendilerine yapilmasmdan çekiniyorlari gördükleri muamelenin ilk is olarak, bir bildiri yaymladi ve sivil bal Kemal, Bunun için, Mustafa etti. ha kötú davranacak askerlerin ölüm cezasina çarpilacagim ilân gibi, Fransizlann yapagi Londra'dan, Ízmir'deki Ïngiliz temsilcisi almigti. etmemek talimat için Mustafa KemaPle dogrudan dogruya temas belirli Mustafa Kemaf in içiadera gelen bir davrams, ingiliz zirhhlaruun strada yololmusta. Eu gitmelerini istemek bir süre içinde limandan çikip onarda rastladt Lamb's ve da, Izmir'deki Ingiliz Bagkonsolosu Sir Harry gayriresmi gekilde konogarak, Türkiye'deki hükümet degisikiiginden sonsordu. Lamb'in, Ïstanbu?dati ra, Ïzmir'de ne gibi bir görevle bulundugunu ingiliz Yuksek Komiserinin temsileisi oldugunu söylemesi üzerine de. ken'Teknik badi häkümetinin böyle bir makam tammadigi kargihgim verdi. halindedir. Bu bana, Izda kimdan dedi. 'Türkiye hälä Ïngiltere ile savag Ama verir. niir'deki bütün ingiliz uyruklu kimseleri enterne etmek hakkim Anado'Yunanklari ekledi. bunu yapmak niyetinde degilim Scara gunu maglop h ya çikaran millet siz oegil misiniz? Biz de Yunan ordusunu kovup atan milletiz. Eu darumda ne yapeden ve onlan topraklanmizdan mak gerektigine karar vennek bize degil, size duger.' Duke'da Mustafa Kemal in bu davramgi, ingiliz sancal gemisi Iron kninöbetçileri, Baskomatam ingiliz kopardi. Daha önce de Türk nrtma zirhhlanral Brock'uii2 karaya ç2kmasma engel olmuslardi. Türlder, Ïngiliz görüyorlardi. Neyse ki, amimn toplarmi, gehre dogro çevirmig olduklarim rai daha sonra Nurettin Paga'yi ziyarete geldi. O da geçen olaydan dolayi özür diledi ve amiralin mütareke kogullarina göre ingilizlerin tarafsiz kalabulunm.agicaklanm tekrariamasi üzerine, arada herhangi bir savag hali m söyledi. Amiral, Mustafa Kemal'e bir nota göndererek, ba birbirini tutmaz beistedi. Kumandan Barry yaalar üzerine, resmi bir açiklama yapmasim ögrenmesini cevabim istedi. Eu gö Gazi'nia cikarak, Domvne'in karaya
.
-4
kumandan rügme içia nasal giyiranek gerektigi konusu tartipldi. Õrnegin, kiliç takmaicin adam igi kisa kesti. 'Be mi Yüzbag miydi? kihç takmah ahnm, Bir baston cakmi§un? yeter Ne münasebet. Mustata Kemal, sokakta, heyecamm yenemeyerek konugmustu. Bu scsözleri resrni nitelik Eer, Nurettia Paga'mn söylediklerini dogruladi. Kendi tagamiyordu ve bunlari Türkiye Büynk Millet Meclisi temsilcisi olarak söydipSavag hali yoktu. Õte yandan iki ùlke aras nda lemis dgidi. 2
Sonidan
Donanrna
Komutani Amiral Sir Osmond de Beauvok-Bro:U: I
. .
.-.•_-
382
KURTULUSSAVASI
lomatik iligki de yoktu. Bunlarm kuralmasi için, birtakim formaliteler gerekliydi. Kendisi, gaynresmi olarak, bu iligkilerin kurulmasim istedi. Bunun için Ankara'ya, Hariclye Vekiline bir telgraf çekti. Olay böylece kapanmig oldu. Ancak Mustafa Kemal, Halide Edip'le konosurken, gülerek: 'Hammefendi,' dedi, Yunanhlar Îngilizler tarafmdan gönderilmeselerdi, Ïzmir'e çikabilirier miydi? Yakm Dogu'da onlann eli olmayan bir hareket olabilir miydi? Evet,' dogal olarak onlarla sava§ halindeyiz.' Bu arada, Ingiliz makamlan, ne olur ne olmaz diye ihtiyath davramyorlardi. Lamb, Londra'dan aldgi talimat üzerine, gehirden aynlmak isteyen bütün Ïngilizlerin bogaltumasi igine girigti. Bunlardan bir kis. mi, zaten birkaç gün önceden gitmig bulunnyordu. .Mustafa Kemal, Fransiz ve Ítalyan temsilcilerine karp daha dostça davranlyor; ortaya bu gibi resmen tamnma sorimian çikarmlyordu. Amiral Dumesnil'le Fransizca olarak ya pligt ve Îsmet Paga'mn da bulundugu bir görügmede, Hiristlyan halkm korunacagi konusunda güvence vermisti? Türk jandarmalari yolda, gelmek ûzereydi. Yirmi dört degilse bile en geç kirk sekiz saat sonra düzen kurulmu§ olacakti. Göçmenlere yiyecek saglamak için, Ístanbufla iligki kurularak, ciddi önlemler ahnmigti. Amiral, arkadan, askerlik çagindaki Hiristiyanlann toplamp, Nurettin Pa§a'um söyledigi gibi, Anadolu içlerine gönderilmesi konusuna degindi. Samsun'daki gibi, Rumlarla Ermenileri panige dügûren bu söylenti, digarada kötü bir etki yapmigti. Mustafa Kemal, uzlagttrici bir dille cevap verdi. Nurettin Pa§a, zafer amnda, Yunanlilarm Anadolu Rumlarmdan yeniden asker toplayip Trakya'da savasi sürdürmelerini önlemek için böyle bir askeri tedbir dû§ünmügtä Gerçekte ise, Türkler bu çegit sert hareketlere gi'eger
rigecek
degillerdi Mustafa Kemal, halki bu konuda yatistirmayi üzerine aldi. Buna ragmen Izmir'den sürülenler oldu. Olaylann gidigi izlenirse, Ïzmir'in Türkler tarafmdan iggalinin can kaybi yûzünden degil, fakat yangm yûzünden bir facia niteligini aldigi görülür. Gerçi ban Türk askerleri yerli Rumlara kargi hoyrat davranmislar; ama tek tük rasdanan bu gibi olaylar çok dar bir çevrede kalmig; öyle, Hiristiyanlann korktugu gibi, katliam olmamigtir. Amerikan gazetelerinin verdigi abartilmm rakamlarm aksine, resmi bir Amerikan gözlemcisi Ïzmir'in iggali sirasmda, çegitli nedenlerden ötürü ölenlerin sayisimn, iki bini geçmedigini hesaplamigtir. Bunnnla birlikte, Türklerle Ermeniler arasmda büyük bir gerginlik
3 Benoist
-
MSchin:Mustapha Kemal ou La Mort d'un Empire.
ÏZMÏR YANGINI
383
di. Sira ile birkaç gece Ermeni mahallesinde biçak ve kama ile vuruglar oldu, kan döküldü. Türk birlikleri hainieri tutuklamak ve silahlan lamak için arama yapiyorlardi. King George V zirhlismdaki denizciler2 biri, hatira defterinde, bu çatigmalardan-birini, Ingilizlere özgü. önemnezlikle göyle anlatiyor: 'Pencereden bakarken, bir Ermeninin Türkleüzerine bir bomba attigim gördûm. Türkler kendisini kovalamaya bagmca, Ermeni suya .atladi. Onlar da bir sandala binerek Ermeniyi yakalilar ve karaya çikardilar. Sonra, pek hog olmayan bir gekilde can verBu kargihkli cana kiyma olaylan, isteyerek ya da istemeyerek, feci yangunn patlamasma yol açti. Yangunn nasil çiktigi, sonradan bile, tudmci bir gekilde açiklanamarmgtir. Mustafa Kemal, Amiral Domesyanginm kundakçi bir Ermeni örgütü tarahndan bilerek hazirlannus daha Türkler gelmeden, kiliselerde gehri atege vermenin kutsal bir gör oldugu yolunda vaizlar verilmig oldugunu ileri sürdü. Ermeni kadmlariI evlerinde bu amaç için hazirlanmig akaryakit bulundu; kundakçilardan çogu yakalandi. Bazi kimseler de, yangima, zalim ve fanatik olarak taan Nurettin Paga'mn enmyle olmasa bile, göz yummasiyla, Türkler tandan bile bile çikarldigim söylerler. Yangunn, Türklerin silah toplarken, bir Ermeni çetesinin saklandigi sardiklari sirada çiktigi da akla gelebilir. Ermenileri çikmaya zorlak için gizlendikleri yerin çevresinde ate§ yakarak, nöbetçilerle çevirmig yakalamaya kaçmaya kalkanlari ya da varmaya hazirlanmiglardi. Bu ida Ermeniler, Tûrklerin dikkatini bagka tarafa çekmek için sagda, solyangmlar ç1karmaya bagladilar. Mahalle, gehrin epey digmdaydi. Ank önceden hesaba katmami olduklan kuvvetli bir riizgâr, alevleri gehre gru götürmeye ba§1adi. Daha aksamm ilk saatlerinde, öteki mahallelera çogu ate§ almig ve bagdâdî yapih bin kadar ev, yamp kül olmuytu. Ateyayilmasmda yagmacilarm da rolü vardi. Ítfaiye bu geniglik te bir yan. ila basa çikacak güçte degildi. Türkler, Ïsmet Paga'mn oturdugu mahalle su bortilannm bilerek kesilmig oldugunu ileri sürdüler. Kendisi de, agimn Yunanhlar tarafmdan hazirlanmig oldugu kanismdaydi. Karanhk bashgi siralarda bütün gehir yanmaya ve alevler Kordon Boyönünde genigleyerek, yerli halkla göçmenleri denize dogru sürmeye glarn§ti. Biraz sonra orada kûmeler halinde, ne yapacagun §aprmig, tudunu yitirmig on binlerce iman birikti. Yaghlarla hastalar, derme çatçikarldi. Gece yansmdan sonra, Kori sedyeler üzerinde hastanelerden a'daki evlerin hemen hepsi, bir anda ateg aldi. Yüzbay Thesiger'in säy'e
9
-
384
KURTULUSSAVASI
ledigi gibi,
-
'akhn
almayacagt kadar korkunç bir çighk'duyuldu. Evlerir den tirlamig insan yigmlan, denize dogru koguyordu; birçogn kendilerir suya attilar ya da atildilar. Sogukkauhhklanm yitirnemig olsalar, böyie bi yük bir tehlikeye dügmeyeceklerdi. Çünküevier çabucak, yamp kñl olme tu. Ancak onlar panige kapilm1§lardi bir kere. Kordon boyunca yürüyü ate§ten uzaklagabilseler, kurtulacaklardi. Ama, ortaya bagtan baga nydin ma bir söylenti atilmigtt: güya yolan iki ucuna Türkler nöbetçi dikmig, elle rinde mitralyözlerle bekliyorlarmg. Böylece, kucak1armda, yanmaya bash bilemeden, bog yere saga sola kogu.gu mi§ bohçalarla, ne yapacaklano durdular. Alevlerin çakardigi çatirddar, insano kulaklarm sagir etmeye yetei di, fakat halkm çighklan bunu da bastmyordu. Biraz soura, Kordon'dal yangimn uztuilagu., iiç kilometreyi buldu. Bir Ingiliz sancak gemisinde mr habir olarak bulunan Ward Price, 'Denizin üstü kizgm bakir gibi parhyoi dg der. Oldürücü alevler, ayn ayn yirmi yanardag halinde egri bügrü dil Ierini, ot¯az kirk metre yüksege kadar uzatiyorlardi. Rum kiliselerinin ça . kuleleri, camilerin kubbeleri, evlerin yassi damlan, bu alev perdesi õeür de, birer siluet gibi görünüyordu. Savag gemilerinin komutanlan, her se) den önce kendi uyruklanadan olanlan kurtarmaya bakiyor ve tarafsiz ol duklan için, göçmenleri içeri ahnak istemiyorlardi. Buna kargin kadmla: ocuklanm kertarmak için sandallara atiyor, erkekler suya atlaylp gemile re degru yüzüyor, kalabahk aileler, kayiklann içine üst üste biniyoriard Eunla.-m çogu devrildi, içindekiler de bogaldu. Rahumda yere çömelmig insanlara, feiç gelmig gibiydi. Onlan göre yorgunluk ve µgkmhktan panige bile kapilamaz hale gel bir yazar, 1;1erdi,' diyor. Küme halinde oturuyor, alevlerin üzerlerine gelmesine b: e aldirmlyoriardt Yerlerinden kalkmalan emrediliace, hayvanlar gibi se umutsuziuklan armadan boyun egiyorlardi; ve yorgunluklan yalmz gö; erinden okunuyordu. Bir yazidan da kulaklanmn dibinde, Ïngiliz sanca gemisindeki deniz bandosunun çaldgi, alevlerin gürültüsüne ve yangm hua bardanmn çigi darma kanµa neseli müzik parçalanm duyuyorlardt He gür bu saatte konser veren bando, Ïzmir yamyor diye, bu gelenegïni ihm: 'açhk,
edemezdi
va!
a.giliË
.
amirali, sabaha kary karanm degigtirmig ve hangi millette alursa oisun yabanci sivillerden elden geldigi kadanni kurtarnak için kiy: ya sanaanar göndermigi. Öteki yabanci savag gemileri de bunu izledilea G- ründi bir anda degigi. Simdinhtimda Müttefiklerin düdükleri dayult yor, Väksek sesle buyruldar veriliyor, kaldmmlar çizme sesleriyle çmhyor
lZMÏR
385
YANGINI
Göçmenler, sandallardan kurulu küçük filoya kendilerini atlyor; subaybagirmalarina aldirmada'n dehgein, 'Yalmz kadinlar ve çocuklar!'diye capilmig bir insan y1gmihalinde sandallara doluyorlardi En sonunda ge:iler, erkekleri, yumruklanm ve sopalanm kullanarak geri atmak zorunkaldilar. Yalmz Iron Duke zirhhsma iki bine yakm insan binmi§ti. Sabahleyin rüzgâr yön degigtirdi, yangm da hafifledi. Ancak birkaç gizli cephaneliklerin1 daha, için için sürdü; arada sirada Yunanhlarin oturdugn kesimi yok yabancilann duyuluyordu. izmir'in patlamalar a de tiugtu artik. Yerli halktan on binlerce kisi de evsiz kalung, göçmenlerle suçuydu bu? Amerikali bir gözlemci, 'Yangin duruma dägmügtü. Kimin kim akardi?' sorusuna erinde bir karsilik vermisti: 'Ya San Fransisco
premini kim çikardi?' Mustafa Kemal, savag felâketlerini ve bunun kaçmilmaz bir sonucu ki, yangm kar§ismda pek fazla in kan dökülmesini öylesine kamksamisti -silmad1. Zaten bu yangm yüzünden ugramlan maddi kayip ne kadar bük olursa olsun, can kaybt o kadar çok degildi. Amiral Dumesnil'e bunu söylenince, siz bir olay olarak niteledi; kendisine igi fazla kûçümsedigi derecede önemli' geçici bir durum öteki sorunlarm yanmda, 'ikinci
nun
3ugunu belirtti. Gerçekten de, biraz sert bir tutum bile olsa, milliyetçilerin gözünde olay bir adalet semboln gibi göränüyordu. Çünkü.Izmir bir liriydi ve savastiklar bütün geyleri temsil ediyordu. Küllerinden yeniden Türk gacak olan izmir bir Bati §ehri olacakti, fakat tam anlamiyla birTürklebri. Gerek Birinci Dünya Savagt siralannda, gerekse daha sonra degil, fakat yabanci iggalinin bütün i yapliklari y1kimlar, kötülüklerinden .erini silmek isteyen bir duygudan ileri gelmisti. Böylece, Türklerin Ïzir yangmmda önemli bir rolleri olsun olmasm, bu yangm onlara Milli Zar'in eristigi en yüksek noktaya nygun bir olay gibi görünmügtür. Mustafa Kemal bütün yangm süresince, günesten yanrug sert yüzü bu karargâlunda kalimstL istanbul'dan birkaç gazeteci, 4le aydmlanarak, purla Ïzmir'e gelmigierdi bunlar daha gehrin almdigun bilmlyorlardi, tâ adifekale'de Türk bayragmm gururla dalgalandigim görunceye kadar. dib Rifki, Mustafa Kemal'i, kar§ismda hazirol durumunda iki Ingiliz dememnunlukla, bunun Ístanbul'da rastlanmaz subay1yla gördü. Ìçinden Kemal, onu nege ile kar.n bir saygi belirtisi oldugunu dûëündü. Mustafa ladi: 'Neler gördügûmüzû bilemezsiniz, tatihe geçtik artik.' Îstanbul'da zaferi kazandigmuza ger: var ne yok diye sorarken yüzü sertlesti: :kten inandilar nu? diye ekledi. Atatürk | F: 25 'yabanci'
'§imdi
I
-
386
KURTULUSSAVASI Alevler
-
-
.
yaklagmaya baglaymca, yaverleri telâglanarak onun baska t rica cltiler. Sözlerini dinledi, gitmesini yere ama hiç istilini bozmada: Açak otomobiline bindi, kalabalikta yol açmak için önden bir kamyon gid yordu. Yavag yavag ve sakin sakin, binierce üzüntülu Rum ve Ermenin: arasmdan geçti, bunlar, Ízmir Fatihi'ni görünce korkuya kapihyor ve 'Al oh..' diye inlc§iyorlardi. Gazi simdi,körfezin güneyindeki Göztepe semtine tagmmigli. Ïzmir= geliginden az sonra karargâha genç bir kadm'gelmig ve kendisini görme istemigti. Mustafa Kemal sabirsizlikla reddetmig ve emir subayina kadn kabul edemeyecegini söylemigti. Tam be sirada kadm, çalisma odasma gi: mig bulundu. Mustafa Kemal onu görünce, emir subayim digari çikardi v kadma oturmasuu söyledi. Bu bir köylä kadim degil, iyi yetigmig bir haarr di. Yüzü peçesizdi, bagun Türk kadinlart gibi sarmig; sade, ama zevkli b biçimde giyinmi§ti. Ufak tefek, kisa boylu, fakat saglam yap111ydi. Güzt bir bandaysi cildi, büyük kara gözleri, zeki bakiglan ve karakterini bel eden ince, kapali dudaklari vardi. Gençligin canhhgiyla, olgunlugun verdi gi güveni kendinde birlettirmisti. Rahat davraniç2, sözünü saktumadan konu§masi, insanm yüzüne dos dogru bakmasi, Mustafa Kemal'in ilgisini uyandirdi. Adi Latife'ydi: ticare ve gemicilikte ugragan, digariyla aligveri§ yapan Ïzmirli bir zenginin, U§a kîzade Muammer Beyin kizaydi. Avrupa= da hukuk okunnigtu. Franstzca) bir Fransiz gibi konuguyordu. Annesi babasi yazi, Biarritz'de geçiriyorlar di; fakat o, taarruzun yakm oldugunu görünce, tek bagma Ïzmir'e dónmel için tsrar etmigti. ÇünküMustafa Kemal'in yolunda çalt§maya kararhydi Onu kendine kahraman olarak seçmig ve kurtulug ordusuyla izmir'e girdi gindenberi aramaya koyulmustu. Zincirle asilmig bir madalyonun içinde Gazi'nin resmini boynunda tagidigim da açakladi. 'Kizmadimz ya?' diyt sordu. Mustafa Kemal daha sonra bu görügmeyi, okul siralannda bir delikan 11gibi sevinçle Halide Edip'e anlatirken: 'Neye kizacak migim sanki?' de di. Halide Edi p, onun Latife Hanum kendisine âgik sandigun sezinledi Oysa o günlerde izmir'de GazPrin resmini çerçeve içiude boynunda ta§1 yan daha binlerce kadin vardi. Yine de 'Pagamn bu duygulamgimn onur üzerinde iyi bir etki yapacagma inandigi için' memnun oldu. Latife Hanim, gimdi Mustafa KemaPi maiyetindekilerle birlikte geli¡ evlerinde kalmaya çagmyordu. Bu ev gehrin di§mda, gürilltû patirtidan vc hâlâ içten-içe tüten yangmdan uzakti; varhkh Levantenlerin bakimli bahçeler içinde yerlegmig olduklari Göztepe'deydi. Bûyük, rahat, hizmetçisi bol
ÍZMÍR YANGINI
387
r evdi.
Latife Hamm, Mustafa Kemal'e bakacak ve onun her .istedigini rine getirecekti. Bu. Mustafa Kemal'e huzur dolu bir Bati dekoru içinkendisini kamçIlayacak yeni bir macera gibi görünmügtü. Kabul etti. im, muzaffer bir komutana yakigacak bir ortamdi bu. Büyük ve asil Türk .,
illetime 'Milletin vicdamndan' fisk2rarak Ïzmir'i ve Bursa'yi kurtaran orJardan söz eden renkli ve zengin bir dille yazdigi raporunu burada kale:
aldi.
Sacak bir yaz gecesi, Göztepe= deki kögkte, özellikle Ïstanbul'dan gegerefine bir toplanti düzenlendi. Latife Hamm, gazeteciler a imi§ ufak tefek bir kadm', misafirleri, bagmda siyah bir bagörtü ile, kargi11.Bu mevsimde mor salkimlar, yaseminler ve alabildigine serpilmi§ gülle bezenmig verandamn ust basamaklarmda, göze hog gelen bir vakar nde duruyordu. Yanmda Mustafa Kemal vardi. Sirtmdaki belden kugakh ifkas gömlegi içinde ince ve gikti. Saçlan güzelce arkaya dogru tarang; sangin kaglan yukari kivnlrug; gözleri keyifli bir igildaylgla Latife Hamn gözlerinde dogan sevgi ategine kargthk veriyordu. Halide Edip'e ta¡tmrken, 'Ïzmir Zaferi'ni kutluyoruz.' dedi. 'Siz de benimle içersiniz.' Õmründeagzma ralo koymamig olan Halide Edip, gampanya istedi kadehini Mustafa Kemal'in mutluluguna kaldirdi. O ise, rakisma demetti ve Halide Edip'iii kargismda ilk kez raki içtigini hatirlatti. Böyle, dolamba çh bir yolla, hiç olmazsa onun bagnazhkla ilgisi olmadigim be'siyahlar
tmek istemisti.
Bütür gece konustu; geçmigten, halden söz etti: Latife Hanim gerefietmedi ve kimsenin aleyhinde bulimmadi. ittâ Milli Mücadeleye hizmeti geçmig olan ve kendisinin sevmedigi amlan bile övdü.' Gazetecileri, kendine özgü, dügûndürücü ve esprili koymasiyla etkiledi. Ardindan müzik bagladt. Çinlayansesinde uzak bir siözlemiyle, çok sevdigi Rnmeli halk tilrkülerine katildi. Bu türküler daliierde, art1k elden gitmig olan Makedonya daglannm yürek kabartan rürüglerini canlandirm1§ti. Gazi, sonra da Ege klyllarma güçlü oyunu ibege bagladi. Sirtindaki .Kaias gõmlegi, zeybek oynarken kendisine < yakiglyordu. Ïsmet Paga, büyük, yuvarlak gözleriyle toplantiya izliyordu. Latife Han, onun da, sonradan gelen Rauf Beyin de hoguna gitmisti. Ïsmet Pa§a evli bir adamdi ve evliligin genellikle herkes için, özellikle §imdi Musa Kemal için fyi bir gey oldugunu dügünüyordu. Su anda, sivri taraflarun termek, agmliklanni yumugatmak ve ulusun gözü önûne rabitah bir ,
ilk kez olarak kimse ile alay
Halide Edip Adivar: Türk'ün
Ategle
imtiham.
388
KURTULUSSAVASI
.
evlilik örnegi sermek için Mustafa Kemal'in kendisine uygun bir kadml evlenmesi gerekliydL Durup oturmasimn zamamydi artik. Hem Türk irkit dan, hem de Avrupa kültürüyle yetigmig akilh bir kadin olan Latife Hann
bu is için biçilmig kaftandi. Halide Edip'i bir tarafa çekerek, 'Latife Hamm için ne dügünüyorst nuz? diye sordu. O da, 'Çok çekici,' diye cevap verdi. Fikrye'yi ve Mustafa Kemal'i bu yeni baglantisim ögrenince du acagi üzüntilyü dügünüyordu. Latife Hamm, daha sonra Mustafa KemaPin sekreteri oldu. Bagta b le bile gölgede kalmig ve Mustafa Kemal'in istediklerini yapmakla yetir misken, simdiön plana geçmisti. Onun sagligiyla, rahatiyla yakmdan ilg: leniyordu. Fakat bunun yamnda, daha bagka bir yardinn da oluyordu. Frat sizca ve Ïngilizceyiçok iyi bildigi için, diplomatik yazigmalarinda verim bir çevirrnendi. Aldigi genig Bati kûltüründen kaynaklanan dügünceler ögütleri ve akici konugmasiyla Mustafa Kemal'in -erkeklerin çogundan daha iyi te, çevresindeki
zihnini kamçabyordu.
i;
konugabilecegi bir kadn
Gazi bu çegit bir bagi daha õnce Berthe Georges-Gaulis ve Corinne Lütl gibi Avrupali kadmlarla tatm1§, fakat Fikriye ile bunu yagamam1§ti. Latii kendi soyundandi ve ötekilerin sade yüzeyde kalan davramglarindan dal, ok kamm kaynatiyordu. Uyamk bir erkek kafasiyla çekici bir kadin vûci dunu kendisinde birlestirmigti. Mustafa Kemai, onu arzulamaya baglamig altmdaki' kadmlara alisik oldu; artik. Kendilerini çabucak birakan için, Latife Hamm'a da açik bir istekte bulimmaktan çekinmedi. Ancak Latife, Mustafa Kemal'e inatla kargi koydu. Ommla .evlenmt yi kabul ederdi, metresi olmay1 asla. Aydm kafali, modern bir kadm oh rak bu prensibi öne sûrmekteydi. Oysa, bu da Mustafa Kemal'e hiç uygt dügmüyordu. Asker adamdi o; yapacak igleri vardi; bunlan bitirmeden t evlenebilir, ne de böy1e bir gey isteyebilirdi. Dogulu erkek, böylece Bati bir kadmla dengini bulmustu. Mustafa Kemal, ilk olarak, istedigi bir kad vardi. Mustafa Kem m elde edememigti. Simdiaralannda bir kördügiim çözülmemisti. sonunda Ankara'ya dõnerken, hâlâ dûgüm Ïzmir'den ay 'el
I
KIRK
BÖLÜM BÍRÏNCÍ
ÇanakkaleBunahmi muzaffer Mustafa Kemal'in bundan sonra ne yaATILI DEVLETLER, Vansittart, 'Sanki nakavt olmug bir bekliyorlardi. kugku içinde yumruk in»ksör, ringde tekrar ayaga kalkmig, rakibine sersemletici bir der. gitmigti,' ahp rmig, hakemi iplere sürmüg ve ortadaki paray da hurchül, olay1 daha renkli bir dille anlatiyor: akilsizhgi, öte yandan Mütteliklerin igi 'Bir yandan Yunanhlann ,cagun,
dalavereler, §imdi Avagirdan almalan, aralarmdaki uyngmazhklar, zamandan beri hazirlarupa'mn üzerinde patlayan bu felâketi, uzun arkasma kalkamrun Yunan mi§ti. Sevres Antlagmasim imzalayanlar de istemi§1erdi. Simdi kalkan, saklanarak, hayallerini sürdürmek geri tepen savas arasmda bir düziutzla buz olmustu. Avrupa'yla bu Îtalyan birliginden bagka bir ne kadar dagimk ingiliz, Fransiz ve üzerlerinde Hiristiyan kam tûterek, bagigey yoktu... Türklerin daha ayak basmalan, sabog ve korkusuz bir Fatih gibi Avrupa'ya tekrar gerefsizliklerin için, Müttefikler vasta bütün olup bitenlerden sonra, yerdekinden daha kezaferleri her Türkiye'deki en büyügli demellan Manchester'de verdigi bir söylevle perçinlemek istedi. Yine, barbar ·1anm
'bize
'e
I
.i.
400
KURTULUSSAVASI
Türklere
aliglemig olduklan 'akil atip tuttu ve son yillarda Anadolu'da maz kötülükleri' son kez olarak saylp döktü. Ancak, beg gün sonra, Carlton Club'te yapilan bir toplantida Bonar Law, son anda Curzon'un da destegini elde ederek, parlamentodaki Muhafazakâr mebuslann çogunlugunu kendi tarafma çekecek ve partinin koalisyondan ayrilarak seçimlere tek bagina kaalmasim saglayacakti. Lloyd George böylece istifa etmek zorunda kaldi. Bagbakanhktan ay'ancak rdirken sekreterine, 'Bir daha buraya ayak bÃsmayacagim,'dedi, Bonar Law'la Lord Curzon'dan, Gal bölgesi okullan için bagig istemeye gelirsem, o bagka.'6 Bonar Law Ba§bakan oldu. Âsi diye küçiimsenen bir Türk, üç yllhk bir kavga sonunda, Ingiltere hükümetini ve ünlü Bagbakamm devirmeyi bagarnugti. Romantik adam, gerçekçi adarun önünde silinip gitmi§; bir Makedonyah bir Kelt'in sirtun yere getirmi§ti.
rl
-. . --, I,
T
T
5 Frarik Owen, Tempestuous
Joumey:
Uoyd George, His Life and Times.
KIRK
ÍKÍNCÍBÕLÜM Saltanatm
Sonu
oluyordu bu arada? Bang Konferansi öncesinde, budaki durum hiç de normal say11mazdi. Baskent hâlâ Itilaf Devletlerinin Tevfik Paga hûkümetinin kâgit üzerinde hâlâ yetkisi varali altmdaydi. En õnemlisi, Halife-Sultan hâlâ dinî baskan sifatim korumaktaydi. Anik, bütün imparatorlugundan elinde kalan sadece istanbul'dan ibaretti. edip, aleyhlelkenin üst yam, Padigahm, baglanm âsi diye yasa dig ilân Meclisi HüMillet Büyûk çarptirdigi ude felva çikararak, ölüm cezasma henüz hukualtmdaydi. istanbul'da ki, da Ne var onun imetinin denetimi : bir durumu yoktu. Mustafa Kemal, Îstanbulhükümetini ve saltanat sorunlarinm nasil çöïmlenecegini Îzmir'deyken de, Ankara'ya döndûkten sonra da arkadaglaçok yta uzun uzadiya görügmügtü. Zamam gelince padi§ahhgi kaldirmay1 niyetini sezmig Meclis bu teve de tasarlamig bulunuyordu. aceden onun Rauf Bey, Kemal, Mustafa kurucusu, dött islanmaya ba§lamists. ihtilâlin yiJ.i Fuat ve Refet Pagalar, bundan sonra atilacak adimi tarti§mak için, ihtiyath yaptilar. Gazi, kådar toplanti bir sabaha süren e içki sofrasmda avranarak, onlardan bu sorun üzerindeki görüglerini teker teker bildinneTANBUL'da
neler
.
:riru
istedi.
vicdan, duygu ve gelenek bakimmdan saltanata Rauf Bey, cevabada söyledi. Yalmz, vatan haini gibi davranmig olduguñu e halifelige bagh lan ve degigtirilmesi gereken Vahdettin'i tutmadigmi belirtti. Refet Pa§a, adigahligm megruti bir hükiimdarhk olmasim uygun görûyordu. Burada hü.umdann rolü sadece, Meclise kargi sorumlu bir Bagbakamn seçoi; oldusistemini begenen Rauf Bey'le, ül;u bakanlan onaylamak olacakti. Ingiliz :ede birçok kisi daha bu dû§üncedeydiler. Bunlar Ankara hükûmetinin Ìsanbul'a yerlegmesini ve Padiplun, istikran saglamak için hükümetin itiAtatürk
|F: 26
,
.
402
KURTULU§
SAVASI
I
bari bagkam olmasmi ileri sûrüyorlardi. Ama, asil iktidar, Ïtalya'da Musst lini nasilsa, Bagbakan olarak Mustafa KemaPin elinde bulunacakb. Ali FL at Paga'ya dügüncesi sorulunca, Moskova'dan yeni dändügü için henüz ha] km duygularmi incelemeye ve böylece samut bir dägünce edinmeye vaki bulamamig oldugunu söyleyerek, kaçamakII bir yamt verdi. Mustafa Kemal, bu konuyu daha fazia zorlayamayacagim an lamisti. Arkadaëlarma saltanat sorununun henüz sözkonusu olmadigim söy ledi. Meclis'te de bu yolda bir demeç vererek mebuslari yal glirdt Yim de, milliyetçilerin ÏstanbuPda bir temsilcileri olmast gerekliydi. Gazi, böy .gimdilik
lcce Dogu Trakya'ya bir askeri vali atamaya karar verdi. Karargâln geçic olarak istanbul'da bulunacak olan bu göreve Refet Paga'yi seçti. Du arada Lozan'da baglayacak olan Baris Konferansina da bir bag delege seçmek gerekiyordu. Gazi, ismet Paga'yi bu is için nygun göräyordu, Bummla birlikte, Meclis koridorlarinda Rauf Bey'in adi ileri sürülmekteydi. Mebuslar, ismet Pa§a'nin sadece bir asker oldugunu, politikadan anlamadigim ve kurnaz yabanci d¡plomallar kargismda bagarisizhga ugrayacaira söy]üyorlardi. Ïsmet Paga, Lozan'a mutlaka gitmeliydi; ama Raul Bey'e yardimci vc askerlik konulannda darn§man olarak. Gazi, buna kargihk Ïsmet Paga'mn akulihgim, uzak görüglülügünü övüyor ve uzun süredir savag alanmda bulundugu için, bu meziyetlerinin Ankara'da gerektigi gibi degeriendirilmedigini söylüyordu. Ôrnek olarak: 'Su oturdugum masayi ahn,' dedi. ¶imdi içinizden birinden bunu devirmesini istesem, bunu iki türlu ya da üç türld, bilemediniz dört türlü yaparsimz. Ama Ísmet Papa öylesine akdhdir ki, masayi sekiz, dokuz, belki de on ayn biçimde devirir.' Käzun Karabekir'in adayhgim da, konferansta bulunacak olan Ruslarm kendisini sevmedigi bahanesiyle savu§turdu. En sonunda protokol sorunu da ortaya atildi. Rauf Bey, Ba§bakandi. Öteki devletler, konferansa Digig-Jeri Bakaniarim göndereceklerdi. Turkiye'ain de buna uymasi gerekirdi. Bu tez, Gazi'nin igine geliyordu. Avrupa'yi iyi tamyan ve uzla ma egiliminde olan Rauf Bey, kendi bildigini okuyacak, kolay idare edilemeyecckú. Oysa, Ísmet Paga'yi istedigi gibi yönetebilecegini biliyordu. Böylece, Ïsmet Pa§a'yi seçtirdi. Yusuf Kemal Bey, yerini ona birakmak için Diigleri Bakan1 gmdançekildi. Ísmet Paga bir olup-bitti kargismda kalmigo. Bu görevden korkuyor, kabul elmek istemiyordu. Mebuslar gibi o da. kendi kendini bir diplomat degil, bir asker olarak görûyordu. Oyle uzun uzun görügmelere girismek, onun igi degildi. Mudanya Konferansi bile ona agir gelmisti. Ama, kabul etmemek de elinde degildi. Biraz nazlanacak oldu. Fakat Gazi, bir kere daha, kurmay ba§kamna emir veren bir komutan rolü-
SALTANATIN
SONU
403
takmarak, önerisinin emir niteliginde oldugunu kendisine açikça bildir-
i
Gazi bundan sonra, Yunanhlann eline geçmesi, Mecliste büyük üzünlere ve yakinmalara yol açmig olan Bursa'ya gitti. Kegigdagil eteklerindebu eski Osmanli kenti, cevresindeki yamp yikilmig köyler, gehirler araida, her nasùsa saglam kalabilmisti. Bursahlar, kullama törenleri arasmGazi'nin eski Osmanh Padigahlanmn türbelerini de ziyaret edecegini uuyorlardi. Ama Mustafa Kemal, §imdi sayllan 140 bine varan ve taraf: bölgeyi kugatmig olan kuvvetlerini yeniden düzenlemek tasansmdaydi. çekilmig oldugu Ça2nu da §öylece yaptu Gruplardan birini öncülerinin ikkale güneyinde, öbürünü de Ïzmit yanmadasi kargisinda birakti, yedekrini de Bursa'da topladi. Böylece bimlar, barig görugmeleri kesintiye ugyacak olursa, kanatlardan herhangi birini kuvvetlendirmek için el altm,
i
bulunacakti.
Ismet Paga'yla Fevzi Pa§a, Bursa'ya daha önce gelmi§1erdi. Simdi [illî Müdafaa Vekili olan Kâtim Karabekir'le Refet Papa da Gazi ile be.ber geldiler. Böylece bütün komutanlan yamna toplanmig-oldu. Ozgür.klerine kavu§mus olan Bursahlar, muzaffer pagalari hayran hayran seyreyorlardi. Ortada bir sevinç havast vardi. Zafer taklarimn çabucak kurulgu caddeler, pagalarm otomobilleriyle, kurmay subaylann arabalanyla almu tu. Askeri bando marglar çaltyor; bagmda kalpagiyla çok gik duran -azi, bütün bakiglan üzerinde topluyordu. Zaferi kutlamak için verilen bir yafette, 1smetPaga'mn Lozan Konferansma atandigim bildirdi. Paga sesiçikarmadi. Her zamanki gibi gülûmsüyordu. Bakiglan, sanki orada de. lmig gibi, gälgeli, dalgmdi. Mustafa Kemal, yüksek duygularla dolu, parbir söylev vererek ondan, 'Içimizde en iyi, en kusursuz olammiz - en livenilerek damgilacak, en inaralarak dayamlacak kimse, arkadaglann en mdan2, yurtseverlerin en aleglisi; yalniz Türklerin degil, §anlanm, §erefleni, raamuslanm kurtardigi Müslüman milletlerin de saygtsira kazanmig inin,' diye söz etti. milletini Avrupa'da Türk o temsil edecekti. AvruSimdi 2hlarin 'Ísmet Pa a"ya kargt davramglar2, milletimize kargi davramglan :in Millet barig istiyordu; fakat zorlanacak olursa, sobir ölçü olacaktir Lk
una kadar savagmayi da bilirdi. Gazi övgül'erinden Kâzim Karabekir Paga'ya pay çikarmayi unutmakahramanhgi, tegkilâtçihgi, askerlikteki cesurlugu... Ba§kalaAkilhligi, e kararsizken, Kâzim Papa bir ordu kurmug, bununla dogu cephelehenüz . Milli Hükümetin gücünü ilk ni güven altma alung, saglamlagtirrug,
404
KURTULUSSAVA§I
olarak ortaya koymu§tu.Gazi, geçmigi bir daha andi: îlk mücadeleleri;.hiçbir gey beklemeden, bir gey ummadan, giristikleri fedakârhgin çilgmhk oldugunu bile bile kendisine ilk kogan arkadaglarim; Anadolu'nun kurtarihgi ve haklanm, gücünû, benligini kavramig bir Türk milletinin doguguyla sonuçlanan üç uzun yih. ¶imdigeriye yapilacak iglerin en zoru kalmigti: Zaferden sonuna kadar yararlanmak. Bu yararlanmadan ne anladigim, bir aksam bir sinemada zafer §erenyapilan büyük bir toplantida belirtti. Üniformalargiymig savag öksüzlene ri yarmki kugagi, ögretmenler bugünkü kugagi simgeliyordu. Pa§alar arkasma kocaman bir Türk bayragi asumig olan platforma stralanmiglardi. Gaziden ba§ka bepsinin üstünde üniformalan vardi. Yalmz o-her zamanki gisivil elbiselerini bi yk, ba§ma astragan kalpagmi, üzerine de Ankara'daki glymigti. Toplantida kadmlar erkeklerden daha çoktu. Gazi, onlara: 'Siz bizim hesabimiza egitim savagma kazamn, memlekete bizden fazla hizmet etmig olursunuz dedi. 'Sizi bu sava§a çagmyorum.' Erkeklere de: lu andan baglayarak kadinlarimiz ülkenin toplumsal ya§amma katilmayacak olurlarsa hiçbir zaman tam anlamiyla geligemeyiz,' dedi. 'Sonuna kadar geri kahr, Bati uygarliglyla hiçbir gekilde boy ölçügemeyiz.' Sonra koluyla genig bir hareket yaparak sözlerini säyle bitirdi: 'Eger çagdas ya§ayt§a ayak uydurmak, onun yükledigi zorunluklart kabul etmek istemezseniz, bütün bu yaptiklarmaz hiçbir ige yaramayacaktir. Köhne geleneklere simsiki yapt§ip durursamz, cüzzamlilar, paryalar gibi yapayalmz kahrsimz. Kigiliginizi koruyun; ama Bati'dan da, ileri bir millete gerekli olan geyleri alm. Yagaylgimzi, bilime ve yeni dügüncelere nydurun. Siz bunu yapamazsamz, günü birinde onlar sizi yutar.' Uzun bir alkig koptu. Kadmlar heyecandan aghyorlardi. Bu, gelecein ilk belirtisiydi. Gazi, Ïzmir'in için için yanan küllerine bakarken, Falih Rifki'ya bu gelecek için: 'Samyorlar ki,' demigti, istedigimi elde ettim, her gey bitti. Oysa asil bundan sonra bir geyler yapmaya baglayacagiz. Gerçek igimiz gimdi baghyor.' Mustafa Kemal, Fikriye'yi Ankara'dan Bursa'ya getirtmigti. Halide Edip, gelirken onlarla gebir digmda, yolda kargdagti. Gazi, arabadan inerek Fikriye Hamm'1 Münih'te bir sanatorynma gönderecegini söyledi. Veremdi. Hastahgi son zamanlarda ilerlemig, Ankara'daki doktorlar, uzmanlar tarafmdan bakilmasmi gerekli görmüglerdi. Gidiginin saghk nedenlerine dayandigi kolayca söylenebilirdi, ama Mustafa Kemal'in kafasmda bagka nedenler de dolagiyordu. '
'artik
SALTANATIN
SONU
405
Fikriye, Gazi'ye Bu, baglantiya son vermek \çin uygun bir durumdu. "Benbaglam1§ti. Oysa onun, bagkalanmn hastahglyla ugragmaya ta.k olmaya sinirleniyordu. Emmülü yoktu. Fikriye Hamm'm kendisine yapigmasma "Ondan için kargdamig olan bir kadindi, o kadar. Ancak , isteklerini bir zaman Kemal hiçbir kadma uzun sûre baglanamazdi. Fikriye ise hayatiustafa "Birkaç dönemini temsil edlyordu. Ona, bundan sonran artik sona ermig olan bir veremezdi. Halide Edip, Fikriye'nin Münih'e gönya§amt için biçbir gey acele gidigte' izmir'in etkisi oldurilmesini uygun bulmakla birlikte, mu anlamigti. arka'Veda edebilir miyim? dedigim zaman Mustafa Kemal Paga, çekildi. geri Fikriye Hasmdaki otomobilin kapasim açti. Kendisi san1rug oturuyordu. Ellerimi yakaladi. Kürkünün nim, kürklere anlaghyoriçinde çok zayif görünüyordu. Degismigti. Hasta oldugu istirap maskedu. Gülümsemekte bile güçlük çekiyordu. Bu yüz bir
"Ïn 'bu
siydi.
...'Ben Avrupa'da bir sanatoryuma
gidecegim. Doktorlar iyi olursun
diyorlar.
Fikriye Hamm. Keyke bu kadar uzatmasaydiniz. gitmek istemedim. Fakat, Paga israr etti. Bir iki gün Istanbul'da kalacagim. sonra sanatoryuma degil mi? gün de Paris'te kalip, daha önce kendime giyecek birkaç
gey yaptirmak istiyorum.' Zavalh, nas11 bir endigeyle yüziimü inceliyor, Paris modeli giyeceklerle tekrar göze girecegini umuyordu. Boyauna sanldun. O kadar acidun ki, gözyaglanmi zor tutabildim. 'Ïyi olacaksunz,' dedigim zaman, 'Ïnçallah,' diye o da boynuma saaynldun. nldi, yanaklanmdan öptü. Ben de veda ederek
kaFikriye Hamm, Ìstanbul'a Refet Paga'mn yamnda gitti ve böylece, nasil zaferinin kutÍstanbul'da NIustafa Kemal'in Jerin tuhaf bir cilvesiyle, isteyeLandagmida gözleriyle gördü. Gazi, Refet Paga'ya verdigi talimati Trakya' Dogu yetki alam yalmzca olarak, rek kesin tutmannäti. Kuramsal üzerinde ydi. Gidiginden bir akgam önce, Gazi'den Ístanbul'daki tutumu begazeteciyle Bursa'da birkaç almak Ama, istedi. daha belirli bir direktif yetinip, selâmlamakla üsabbapça raber masada oturup konugan Gazi, onu Ayni beraberiz. beri bagmdan igin vaatte bulundu: 'Dostum,
tünkörn bir geyleri dügündügümûzü bilirsin.'
406
SAVASI K.URTULUS
-
Refet Paga'nm Ïstanbul'da kargilanigi çok gürältülü oldu. Bindigi geyaklagtigi strada, Bogazm iki yakasindan kopan binlerce sandal, çevresini sardi. Hepsi kirmizi beyaz Türk bayraklarlyla, yegil Müslüman sancaklanyla, renkli kurdelelerie donannusti. Galata köprüsü de baglan basa defne dallanyla bezenmisti. Her evin, her kubbenin, her minarenin üstände bayraklar dalgalamyordu. Evlerin digi hablarla bezenmigti. Bütün caddeler zafer taklanyla donatilmg, üzerlerine Gazi'nin ve öleki komutanlarin fotograflanyla, kurtulug kahramanlanm ve. Türk milletisavagi nin gücünü, kuvvelini öven yazilar asilmisti. On binierce insan, caddeleri doldurmus, bekliyordu. Köpriinün yanindaki büyäk meydanda, kadinlar ayn bir grup halinde toplarmiglardi. jçlerinden çogu peçesizdi. Evlerin damlari, camilerin kubbeleriyle minareleri, hattâ limanlardaki gemilerin direkleri bile salkim salkun seyirci doluydu. Refet PaSa'mn gernisi yaklagirken, bir yandan Bogaz ve Haliç'teki bütün gemilerden yükselen sagir edici dudúk sesleri, bir yandan kiyadaki kado, erkek, çocnk herkesin avazi çiktigt kadar bagirmasmdan kopan ugultu, havayi parçalayacakti sanki. Veliaht Abdulmecit Efendi'ain yaveri, vapura gelerek, keridisini kar§iladi; efendisinin bu mut1u zafer karsismda sevinç duydugunu ve Refet Pa§a'nin geliginin Trakya'da adaleti, güvenligi, Luzuru saglayacagmi umdugumt bildirdi. Refet Papa tegekkür için verdigi con pla, hukümetin Halifelik veliahti balunduguna degindi. Karada, aralanada Padi§ah adina 'Hog geldiniz!' diyen Hünkâr yaverinin de buÌundugu bir beyet tarafindan karsdandi. Orada anlamh bir konusma yaparak, 'Yüksel Halifelik Makainma' karp olan dini baglihk duygularim belirtti, fakat ne padigahhktan, ne de sultamn kendisinden söz etti. Oradakiler birbirlerini anlamli anlarnh süzdäler. Yaverin yuzü sararmiga benziyordu. Kargilayici heyetin öteki üyelerine de aym gekilde davrandi. Sadrazam Tevlik Paga'mn hog geldiniz dilegine tegekkür ederken, bunu sirf ona kargi duydugu kipisel saygidan dolayi yapligru açikça belirtti, yoksa Anadolu böyle bir hükümetin varhgim tammiyordu. Daha sonra, Dahiliye Naziri adma okunan bir nutka verdigi karphkta, candan tegekkürlerini dile getirdi, fakat böyle bir nazir tammadigmi da ekledi. Refet Paga parmakhktan digan çikmca, halk, polis koridorunu yararak çevresini sardi, otomobiline kadar omuzda tagidi. Bûtün geçtigi yollarda herkes ellerindeki bayraklari ve Gazi'nin defne ve çam dallanyla çerçevelenmig resimlerini salhyordu. Üstü basi tertemiz, canh, ufak tefek bir adam olan Refet Pa§a halkm çoskun alkiglanyla duygulandigim gizleyemiyordu. Dogruca Fatih'in türbesine gitti. Burada dua ettikten sonra, toplanmi, Haliç'e
SALTANATIN
SONU
407
g olan õgrencilere kisa bir söylev vererek, babalannm fedakârligi yoluykazaralan bu zaferin, aslmda gençligin iaferi oldugunu belirtti. Daha yúk bir halk kalabahgma, türbede yatam öven sözler söyledi. Bu kenti lara bu buyü.k Türk komutam vermisti, ellerinden almmasma hiçbir rk izin veremezdi. O. ana kadar yer altmda çalismig olan milliyetçi kuruluglar rneydana ap da Mil1î Ulküye baghhklaruu sevinç içerisinde ortaya atmca, üç ylln beri birikmig olan heyecan büsbütün pallak verdi. Senlikler günlerce rdü; Refet Papa, Ayasofya'daki Cuma namazmdan sonra minbere çikak camideki büyük kalabalik kargisinda konustugu zaman, en yüksek nokVa ermisti. Dinleyenlerden çogu hiçkinklanm tutamadilar. Zarif, enerolan Refet Paga'ya, bu milli c, güzel konugan, her zaman her yerde hazir öpmek, üze_hraman rolü yakigmisti. Çevresindeinsanlar, üräformasim aden hatira olarak bir geyler koparip almak için itigip kakigmca, Refet iga Öylebagirmaya ba§1adt: 'Beni öldûrecekler, parça parça edecekler. se sevivorlar beri.' Trakya'ya gitmek üzere ÏstanbuPa gelen bir milliyetçi jandarma birlisokaklardan geçerken alkiglarla karylandi. Yabancilarla Levantenler >zden uzak duruyor ve milliyetçilerin bu cakasmm bir saman alevi gibi tilaytp sönecegini, sonra her geyin yine eskisi gibi olacagim dügünerek :ndilerini avutuyorlardi. Bu sirada, Padigah unutulup gitmi§ti. Onu tek iutmayan, 'Kahrolsun Yild2z'daki alçak herif" diye bagiran bir ögrenci söz pluluguydu. Padigalun Refet Paga'mn boyuna halk egemenliginden mesinden, biraz telâga kapildigi söyleniyordu. Refet Pa§a, MütteÏiklerle derhal iligki kurdu. Kisa zamanda, kargihkviski içerken, Harington'la ahbapliga girigti.. Artik Mudanya Anla§masi azalandiktan sonra, Ïngilizlerin gehir üzerinde eskisi gibi siki bir denetianlamigti. Bu tutumdan yararlanarak, milliistemediklerini sûrdürmek i ,
tçilerin gücünä belirtecek hiçbir firsati kaçirnadi. Ïggal kuvvetlerinden zakelle birtakim isteklerde bulundu; bunlann çogunu da elde etti. Mütfikler, daha siddetlidavramglara giri§tigi hallerde.bile, tepki göstermediSubaylan, sorun çikarmamak için emir r; hafif protestolarla.yetindiler. gevgemeye baghmigt1. Eskiden o kadar güçlü olan iggal mekanizmasi,
rdu. Milliyetçiler, idare alanmda da Padigah yanldanm bir yana ittiler. Milli naca hainlik edenlerden öçlerini ahyorlardi. Dahiliye Nazinyken Mustafa emal'i ka nun digi ilân eden Ali Kemal, i§gal kuvvetlerini destelle_
408
KURTULUSSAVASI
yen ve direnig hareketini yeren dügmanca tutumunu daha sonra gazetec Milliyetçiler kurban olarak onu seçtiler. Bir ak oIarak da sûrdürnügtü. gam, milliyetçi sivil polisler, onu Beyoglu'nda bir berberde, 'Büyûk Mille Meclisi adma' tutuklayarak bir motora bindirdiler. Agzun kapadiktan son ra Müttefik devriyelerinin gözûne çarpmamak için yan sönmüg igiklarl: yol alarak, artik milli ordunun elinde bulunan Izmit'e götürdüler. Orada sabahleyin erkenden hükümet konagma getirilerek, sorgusu yapilmak üze re, komutammn kargisma çikar21di. Fakat, ögleyin, tekrar hapisaneye götü rülürken, pesine talalan büyük bir halk toplulugu, nöbetçileri dagitarak Ali KemaPi linç etti. Ali KemaPin ölümü, Yildiz Saraymda
büyük bir telâg uyandirdi. Padi-
Îzmir'in kurtulugimdan beri hangi Lutumu takmaca ma keSin OlâraÏW karar veremiyordu. Abdülhamit'in bagmagelenler bir türlû aklmdan çikmi yor; bir an Ïstanbul'dan aynlmay1 dügûnüyor, arkasmdan milliyetçilere kar§ah,
gi bir af gösterisinde bulimrnay1 tasarhyordu. Artik kendi emrindeki görevliler de çekilip gitmeye bagladigi için, Harington'dan koruyuculanm artirmasim istemisti. Böylece yabancilar tarafindan korimmakla hâlâ tahtim kurtaracagi düüncesiyle, Refet Paga'yi huzuruna kabul etti. Refet Papa, kargismda redingot giymig, yaglaurug bir adam buldu. Ni§anlarim takmamigt1. Yanmda, çökmüg Ímparatorlugunson sembolü gibi, bir tek yaver vard1. Yeni devrit genç generali Refet, ûniformasi içinde dipdiri, befinde tabancastyla karysmda durdu. Merasime önem vermeden söze girigti: 'Efendimiz,' dedi, günkü durum daha fazla sürüp gidemez. Türkiye'de, biri Ankara'da, biri Îstanbul'da iki hükümet olamaz. Olaylann gücùne boyun egerek hükümetinizi istifaya çagmp, milletin yararma olmayan bu ikilige son vermenizi dilemeye geldim.' Vahdettin, vakit kazanmak istedi. Ïki hükümetin birlegmesini dügündileklerini ögrenmek istedigini söylemeye hazir oldugunu ve Ankara'mn di. Refet Paga, bunun üzerine kendi sorumlulugu altinda konugarak, daha önce Gazi'ye de anlatung oldugu dügüncelerini Padigaha açikladi. Padigall megruti bir hükümdar olacak, Meclis'in seçtigi vekilleri atayacak, onlan onaylama haklani elinde tutacak, fakat veth hakki olmayacakti. Yine de bu arada, geçmig bir devrin adami olan ve artik milleti temsil etmeyen imdiki nazirlari igbagmdan uzaklagtirmasi §artti. Vahdettin kaçamakli bir yol tuttu. Madem ki, bu andan sonra megruti bir hükümdardi, öyleyse nazirlanm igten uzaklagtirmadan önce onlara da'bu-
SALTANATIN SONU
409
Refet Paga, Padigaha, bir karar verecekse, gu, anda verSultan tellifi kabul ediyorsa, Ankara'ya bildirecek ve hükäLetin çahgacakti. Ama Vahdettin kendini yenilmig saymak almaya onaysm temedi. Hâlâ bir gey oluverecek de tahtim kurtaracakmig gibi bir umuda ipigrug duruyordu. Görügnieyi burada kesti. Refet Paga, Gazi'ye, 'Padi§ain görügü bizimkinden çok ayri,' oldugunu bildirdi. itilâf Devletteri, tam bu kritik anda yine uygunsuz bir is yaptilar ve vermig Sylece Mustafa Kemal'e, harekete geçmek için bekledigi firsati konferanslarda olEdular. Hâlä protokola baglamp kalarak, daha önceki MecBüyük Millet agu gibi bu kez de Lozan Konferansma, hem Türkiye si Hükümetini, hem de Babiâli Hükümetini birarada çagirdilar. Mebuslar bunun üzerine fena halde öfkelendiler. Bunu, ûlkeyi yabanLlann gözünde ikiye bölmek için Padigahm yeni bir manevrasi gibi göstearkasmdan kürsäde söz aldi. Hükümetin ci:n on alti konusmaci, birbiri ayetlerini uzun uzur tekrarladilar: Istanbul'un Lozan'a temsilei gönderlesi vatana ihanet sayllacakti. Hariciye Vekill olarak ilk kez söz alan Íslet Paga, bu çifte çagnmn Mudanya Anla§mastna aykm oldugunu ileri
emasigerekirdi. .esini söyledi.
urdü.
Pratik Saltanatin kaldirilmusi için psikolojik an gelmi bulunuyordu. seçti. Paçözum yolu Jetodlanm elden birakmayan Gazi, hemen bir orta eden biligabbkla balifelik birbirinden aynlacakti. Cismani iktidari temsil incisi kaldir21acak; ruhanî iktidan temsil eden ikincisi, birakilacakti. Bu klidar, görevi dini olacak, fakat hiçbir gekilde siyasetle ugragmayacak bir ehzadeye devredilecekti. 'Osmanh imparatorlugununyikildigmi, yeni bir göre, egemenligin millete ait f ürkiye Devleti'nin dogdugunu, Anayasa'ya >ulundugunu bildiren bir önerge hazirla di.' yolumm hem Padigahi uzakla tirmaya, hem de Meclisteki çözûm Bu .
Mustafa linci unsurlart yatistirmaya yetecegi umuluyordu. Ancak bunlar, çagirma(emarin kisisel dügmanlariyla da birlegerek güçlenince, baginp muhahfleri kendi alanlarmda sikistirdi. Adliye Vekilira bagladilar. Gazi, iin de yardimiyla, Ïslâm tarihi üzerinde iyice bilgi edinerek, lialifelikle paaynlabilecogini öne 3i§ahhšm geçmigte de ayn oldugunu, gimdi de pekâla geçtikadt her nrdü.Konugmasi, Meclis'te bir firtma kopardi: 'Vahdettin' ediyorlardi. Arkagürültä diye mebuslar: 'Allah bagiriyor, kahretsin!' e görügülJan, çe§illi öneriler, birlegik olarak toplanan üçIü bir komisyonda fü;. bilgiç bir hoca kürsüye çakarak kih kirk yararcasma bitmer tükenmez dinliyordu. diller saylp dökmeye girigti: Gui, bir kägeye çekilmig, sabirla halifeligin efendiler, Kendi de-yisiyle: 'Ser'iyeEncümenine mensup hoca
-I
.
410
KURTULUSSAVASI
sullanliklan
ler.'
aynlamayacagmi,
bilinen saçmakklara
--
dayanarak
iddia etti-
Bu ige gerçekçi bir görüs getirmek partti. Gazi'nin görûçüne göre sorun, halifeligin gücûnü Meclis'inkiyle bagdagtirabilecek bir formülbulmaktaydi. Kendi taraftarlarmm bile kararsiz olduklanni görünce, artak komisyon bagkanmdan söz aldi. Õnündekisiranm. üstüne çikti. Yüksek se sle gunlan söyledi: 'Efendim, egemenlik ve sultanhk hiç kimse tarafmdan hiç kimsebilim icaindir diye, görügmeyle, tartigma ile verilemez. Egemenkuvvetle, lik, sultanhk kudretle Osmanogullan, ve zorla almtr. zorla Türk milletinin egemenlik ei sultanligma koymuglards; ve bu tasallutlarmi alti yüzylldan beri sürdiirmüglerdi. Simdi de, Tiirk milleti bu saldirganfarm hadlerini bildirerek, egemenlik ve sultaaligini. bagkaldirarak kendi eline,. bilflil alsms bulunuyor. Bu bir olup bittidir. Sözkonusu olan; millete sultanhgmi, egemenligini barakacak Imyaz, birakmayacak mayxzsorunu degildir. Mesele, zaten olap bitmig bir gerçegi açIga vurmaktan ibarettir. Bu, behemehal olacaktir. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse, diigünceme göre, çok iyi olur. Aksi takdirde, gerçek vine usulü dairesinde. belirtilecektir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir? ye,
Bu, bir giddet tehdidi demekti. Gazi, arkadan uzun uzadlya birtakun 'bilimseP açiklamalarda bulundu. Bunun ûzerine Ankara mebuslarmdan bir hoca, 'Affedersiniz elendim,' dedi. 'Biz sorunu bagka bir görüg açismdan dügünüyorduk; açiklamamz bizi aydmlatrmg oldu.3 - Mustafa Kemal böylece, politika alamndaki taktigine uygun olarak, inandirma ve korkutmayt birlestirmekle dâvay! ortak komisyonda çözüme hagladi. SimdiMeclis'e verilen kanun tasarisi iki maddeden ibaretti. Birire cisi, tek kisi egemenligine dayanan Ïstanbul'daki hükümet biçiminin -Ïngilizierin gehri i§gal eLtigi- 16 Mart 1920 tarihinde sona erdigini bildiriyordu. lkincisiyse, halifeligin her ne kadar Osmanh Imparatorleguna ait ise de, Türk Devletinin mali olòugunu ve Meclisin 'Osmanh Hanedani içinden bilgi ve karakter bakimmdan en uygun gõrünen kimseyi' halife olarak se çecegini ilân ediyor; isläm tarihinde ilk olarak cismani ve ruhanî iktidan kanun yoluyla birbirinden ayiriyordu. 2 3
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk. Hoca Mustafa Efendi, Gazi Mustafa Kemal; Nutuk.
SALTANATl·N SONU
411 -I
Gazi, ad okunarak yoklama tekliÏine karsi çikarak, 'Buna hacer yokmemleket r, ve milletin bagimsizhämi sonuna kadar koruyacak temel illeri Yüksek Meclis'in oy birligiyle onaylayacagim samrun.' dedi. Ba§n, kanunu oya sundu, oy birligiyle kabul edildigini söyledi. 'Yalmz menbir ses isitildi: «Ben muhalifim!» Bu ses, «Söz yok!» sedalarlyla bogul." Toplanta, artik Arapca degil, Türkçe okunan dualarla sona erdi. çöküs ve Mustafa Kemal:.'Iste efendiler,' diyor, 'Osmanh saltanatura ahs tõreninin son safbasi böyle geçmistir.' Meclisin aldigi karar Ïstanbul'a ulagir ulagmaz, Refet Paga, Müttefik asek Komiserlerine, Bablâli hükümetini Türkiye Büyük Millet Meclisi ma devraldigini bildirdi. Tevfik Paga, 4 Kasim 1922'de Yildiz SaraymPadi§aha Osmanh Ïmparatorlugununson hükümetinin makam mühürleli teslim etti. Müttefikler, Türkiye'nin iç iglerinde tarafsizliklanm bildirler. Kentin yetkilileri, geçici olarak 'Saltanati Milliye! diye nitelendiriemri altma ci rejimi tarryarak Refet Pa§a'yt ziyaret ettiler ve Ankara'mn rdiler. Ïstanbul'dabir kez daba, 'Yagasm Saltanati Milliye! Yagasm Mec!' diye bagmlarak genlikler yapildi. Be sirada Sultan, çevresindekilerden çogunun ka çip gitmig oldugu yeroturmaktaydi. Padigahin yerinden zorla atilmasimn halkta uyandihâlâ . cagi tepkiyi hesaba katan Gazi, beklemeyi daha uygun görüyordu. Vahttin, Rumbold'u çagirtarak uzun ve sikmtill bir görügme yapt1. Kendisiverihnesini artik istedi, ama bog yere. Rumbold ona, ÏngilizÏerin . güven akara hükümetinden bagka kimseyle görügemeyecelderini bildirdi. Budigmda bütün verebildigi Padigah, kargisinda anî söz, bir tehlike tahtibirakmak, ya da birakmadan çekilip gitmek isterse, kipisel güvenliginin glanacagi oldu. Rumbold, biraz sonra Lozan'a gitti. Gitmeden önce Haigton'a, Padigahm hayatmdan sorumlu olacagim söyledi. Eger durum daciddilegirse, Padi§ah, baghhäma güvendigi Mizikacibagisiyla Haring,
. a.'a
haber yollayacakti. Vahde ttin, hâlã kade rinden
kurtulmaya çabgarak, Mabeyincisini Regönderdi Gazi ile hemen görligmek istedigini bildirdi. AnkaPaga'ya t ve gelecek bir temsileiyi kabul etmeye hazirdi, Gazi'ye bunu mektup da telgrafla açik olarak bildirecekti. Mustafa Kemal ve Rauf Bey Vah.ttin'den haber bekledi. Ama hiçbir mektup gelmedi; Refet Papa da Padihm yakmda kaçmak niyetinde oldugunu anladi. Bimun üzerine Sultamn 'dan
Gazi Mustafa Kemal: Nutuk.
4
-
KURTULUSSAVAsyI
412
deniz yaverini, onu gäzlemekle görevlendirdi. Yaver yakalatur da görevin den atilacak olursa, ona baska bir is bulmaya söz verdi. Padigah, 10 Kasimda, sanki bir gey olmamig gibi, cuma selâmhšmd; bulundu. Arabasmm içine büzülerek, Saraydan çikti. Üzerindesadece bi subay ûniformasi, bagmda da bir kalpak vardi. Nisanlarim takmamigti. Yü Padigah degil de gölgesi denecek kadar solmustu. Ar zü berbatti..Rengi,
.
kasmdan yalmz siyahi harem agalanyla birkaç yaveri geliyordu, bagka kim secikleri yoktu -ne ulema, ne pagalar; ne de, hükümet kalmadigina göre nazirlar- Gören, bir cenaze alayi samrdi. Küçûk kafile camiye gelince, mû ezzin ezamm okudu. Ama artik vüce ve muzaffer Padigahla büvük hane müminle$n basi ve Halife adma. $on Padigah, bi dan adma degil, sadece makine gibi riibsuz ve cansiz, arabasmdan indi ve son selâmhk resmi içi: camiye girdi. Az sonra
Harington'a giderek Sultamn kendisini tehli Ingilizlerden kede gördügünü ve ona hemen alip götürmelerini istedigin söyledi. Harington, Padigahtan dogrudan dogruya bir dilek olmadan hare kete geçmek istemedi ve elinden yazih bir kâgit aldi. Simdi,kendi söyledi «canli» olarak çikarmak' sorunuyla kari gi gibi, 'Son Padigalu saraymdan altmda ve milliyetçi ajanla Bu iyice korunma da, kargtya kalm14tl. Saray bir Harington, emrindelt için hapsinde kolay is degildi. bulundugu rm göz subaylardan yalmz birkaçma açilarak, bima göre bir plân kurdu. Padigah, aldigi talimata uyarak, maiyetindekilere, o geceyi Merasin Kõëkünde geçirmek istedigini söyledi. Bu kögk, bahçenin uzak bir ucunda Îngiliz barakalanum bulundugu alana giren Malta kapisuun yambagmday di. Bu istek, hiçbir kusku uyandirmamigt1. Oglu ve kendisiyle birlikte gide cek olanlar gelip kögkte Padigaha katildilar: Bag mabeyincisi, Mizikaciba isi, doktoru, iki sadik kâtibi, bir uçak, bir berber, iki de harem agasi, hep si dokuz kiplydi. Vahdettin bütün gece, çevresindeki yaldizh pirinç masala Mizikacibagi,
kivmetli taglanma ve daha bagk tabancalarla mücevherlerinin, degerli egyalannm sandiklara yerlestirilmesini, baglarmda durarak, bekle di. Egyalar arasinda, Sultan Selim'e ait som altmdan küçãk bir masa d
üzerinde
vardi.
Küçük grup sabalun altismda kögkten çikti. Kaplyi bir harem agasi as üzerlerinde Kizilhaç igareti olan iki Ingiliz cankurtaram bekli Digarida, ti. yordu. Yakmdaki geçit alamada da bir Îngiliz müfrezesi talim yapiyordt Arabalara biameleri için merdiven konulmugtu. Bardaktan bogamrcasm bir yagmur yag1yordu. Sultamn gemsiyesi kapiya takildi. Ama en sonund kimseye görünmeden yola çiktilar. Harington, Tarabya'daki evinde saba .
I
SALTANATIN SONU ivaltismda
413
jambonlu yumurtasmi yerken yagmura baktyor ve- erlerin,
de bir havada geçit yaptirmaya kalkan subaylanna deli diyeceklerini düSultanla bulu§acagi Tophane'deki tersaneye giderken, oraya yerlestirmig oldugu subaylarm yagmur altinda umursamazlilekliyordu.
-az
-e
.ece
i
Sonradan, 1951-1954 Heirn.
.
yillari
arasmda
Ankara'da
büyükelçi ofarak bulunan Sir Knox
474
T, CUM HURÏYETÏNÏN DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSÏ
vermeyen gcriç diplomatlar grubunun öncülerindendi. Bunlar, Gazi'nin genç yardimcilarlyla oldukça iyi anlaglyorlardi. Helm, Gazi'nin bir dostundan, ÏngiltereHükümeti adma, Çankaya'ya oldukça yakm bir arsa satin aldi. Burada, elçilik binasi yapihncaya kadar, Kançilarya'yi banndirmak için birkaç baraka kuruldu. Fransiz Büyükelçiligi gara yakindi, toplantilarim da Osmanh Bankasimn eski deposunda yapiyorf ardi. Amerikahlara geliace, onlar küçücük bir kata sikymiglardi. Yalniz Ruslarm, daha ihtilälin ilk günlerinde uydularlyla birlikte Ankara'da yerleglikleri için, dörtbagi mamur bir binalari vardi. Bina iyi dögeli ve elektrikliydi. Ruslar burada genis bir elçilik kadrosu bulunduruyorlardi. Sovyetler bu strada Türkiye ile ticaretlerini geligtirrnek peginde kogtuklari için, elçilikte hâlâ bol bol davetler veriyorlardi. Bu ziyafetler, GazPnin oldugu kadar arkadaglaruun ve görevlilerin de hoguna giderdi. Bir gün Gazi'ye bunt ardan bazisimn Ruslarin verdigi bir eglencenin sonunda
merdivenden agagi yuvarlandigmi, aylplayarak, jurnal ettiler. Ama nin yaverlerinden biri, bunun votkayi fazla kaçirmig olmalarmdan
Gazi'
degil,
Ruslann merdiven basamaldari çok genig oldugu için dengelerinin bozulileri geldigini söyleyerek kendilerini savundu. Yine de Ankara'da, bu çegit partiler çok almadigmdan, aksamlari, ba§hca vakit geçirme yolu kâgit oyunuydu. Bunun için en iyi yer, arada sirada dans da edilen, Anadolu Kulübü'ydü. Gazi de buraya sik sik geIirdi. Çankaya'daGazi'ye yakm oturan Ïngiliz temsilcisi, onun gece geç vakit gezmeye çtktigim kolayca anlar ve carn istiyorsa kendi de arkasindan giderdi. ÇünküGazi gehre inerken, Muhafiz Kitasi kalkarak yola dizilir ve dönünceye kadar o halcie kalirdi.2 Kulüp ufakti. Bu yüzden oraya sik sik gelen yabancilar, pek sarnimi olmasalar bile, birbirlerine oldukça yakin durmak zorundaydilar. Üyeleriki greptu. Agirbag111ar oyun salonunun bir ucunda, yaninda çogu kez bir iki vekille briç oynayan Ismet Pa§a'mn yamada toplamr; -daba neseliler de öteki açta Gazi'nin çevresini sararlardi. Gazi, briçin kurallarimn çok fazia olduguna söyler, yalmz poker oynardi. Pokerin verdigi heyecaudan hoglamr, ama oyunu hiçbir zaman ciddiye almazdi. Kazamrsa.sevinir, ama çok kere, oyun sonunda Egleri harman ederdi. Bagka kazaamig olanlarm da buna canlari sikilirdi. Genç diplomatlar, bu çe.git resmiyet digt temaslan daha ilerletebilmek için bütün gece kulüpte oyun oynamaya masmdan
2
Gazi, bu nöbetçilerle gakalagmaktan hoçIanirdi. Bir sabah erkenden digari çikarak nöbetçilerin birine orada ne yaptgirir sordu. 'Faisimizi koruyoruz,' cevabmi ahnca, ben sizi koruyorurf "Sessem,' dedi, 'asil
MUSUL
SORUNUNUN
CÖZÜMÜ
475
ama Gazi çok kez onlardan daha uzun zaman kahr, güneg göklyice yükselinceye kadar masadan kalkmazdi. Gazi, diplomatlarla iligkilerinde protokola uygun davramrdi. Devlet skamolarak, onlan resmen yalmz Hariclyc Vekili yamadayken kabul rdi. SimdikiHariciye Vekili, bundan sonra birkaç yd bu görevde kalaolan Doktor Tevfik Rügtü'ydü. Gazi, ilk taraftarlanndan olan Tevfik tü'yü bu göreve, daha gençliginde Selânik kahvelerinde kehânetier sadugu günlerde atarugtt. Tevfik Rüstû Avrupa'yi lyi tamr, birkaç yaban3il konugurdu. Iglek bir zekâst vardi. Bundan daha önemlisi, efendisinin unn nasil igledigini bilirdi. Negeliydi, konugkanhgiyla kendini yabancilasevdirir, ama onlar da bundan dolayi onu pek ciddlye almazlardi. Kendii sik sik görebilir, konu.yabilirlerdi. Yalmz Tevfik Rügtü her zaman ayni ¡üncede olmaz ve çok kez efendisiyle birlikte siyaset konugmalarlyla, m ve içki ile geçen bir geceden sonra oldukça yorgun olordu. Ondan, .eden sonra saat dört buçukta randevu alan bir Amerikan elçisi. 'Zavaldemigti. 'Uykusunu yanm biraktim için kimbilir bana ne kadar kizi·dur!' Tevfik Rüglü'nün yardimcilari, Gazi'ye yabanci ülkelerin durumu :rinde aynntill raporlar hazirlamayi ögrenmiglerdi. Böylece o da, yabanliplomatlarla görügtügü zaman bilgili sorularla kendilerini gagirtir, çogu a de sikintih durnmlara dügürürdü. Gazi, keyifli zamanlarmda Tevfik Rügtü ile alay etmekten zevk ahr, . la¯buna pek ses çikarmazdi. Bir aksam Çankaya'yayemekten sonra yaaci bir elçi gelecek, Gazi'yle önemli bir gey görü§ecekti. O da gimdiden az çakir keyif oldugu için arkadaglari fazla içmesin diye çegitli hilelere vuruyorlardi. Gazi igin farkina vardi, çevresine öfkeyle bakarak: 'Baksa 'Ne öyle boguna telâg ediyorsunuz? Yemekten sonraki göbana dedi. a nieyi dûgünüyorsamz, hiç meraklanmaym. Ne halde olursam olayun, ne olayim, Tevfik içkili olursam yine de Rügtü'nün dar en ayik zamanmda atigi kadar feci gaflar yapmam.' Îngilizlerle Türkler, Ankara'mn Lozan-sonrasi havasinda çabuk dost Lular. Gazi'nin yamndakilèr, Çankaya'daki Ìngiliz kompulanna bir_içki mek, ya da briç oynamak için rasgele ugramaya ba§lami§lardi; öyle ki akgam Gazi, Anadolu Kulübünde Helm'e yan gaka, yan ciddi: 'Dostlan elimden ahyorsunuz,' diye takildi. Helm, Gazi'n.in bunu uygun .görúp cmedigini sordu, uygun gördügü cevabmi aldi. Mustafa Kemal, Ingilizlerin ahlâk ve politika bakiqudan tutumlarm c zaman begenirdi. Îngiltere'nin bir zamaniar dûtman olmasi, gimdi st olmast gerektigi konusundaki karanm daha da güçlendiriyordu. Yüz:iydilar:
I
.}
476
T. CUMHURÏYETÏNÍN
DOÖU§U
VE
YÜKSELÏSÌ,
yillar boyunca Osmanh siyaseti, Dogu dügüncesinin tipik bir örnegi ola: 'Eski dügman, dost olmaz,' ilkesine dayanmi§ ve bu yüzden bagarisizhä ugram1§tL Cumhuriyet devrinde bu gibi atadan kalma kinlere, dügmanlik lara bir son vermek gerekirdi. Gazi bu dügüneesiniLozan'da Yunanlilarl çabuk barismakla, ondan önce de Çanakkale'deingiliz istekleri kargismda sabirli tutumuyla ortaya koymugtu. Simdide, Musul soruhunun çözülmes için, bu dü§ûnceyi elden birakmamamn äzel bir öaemi vardi. Lozan'da so runun önce Îngiltere ve Türkiye arasada görügülmesi, sonra, bir anlasma Milletler Cemiyetine götürülmesi karar altina almungti ya vanlamazsa Sözkonusu olan, Türkiye ile Ïngiliz Mandasi olan yeni Irak topraklari ara sindaki sminn çizilmesiydi. Bu konu, Türkiye ile ingilizler arasinda ilk ola rak, 1924 Mayismda Ïstanbul'da görügüldü. Bu konferansta, Türkiye= yi Fet hi Bey, Ïngiltere'yi de Irak Yüksek Komiseri Sir Percy Cox temsil etmisler
Iki taraf da konferansm dostluk havasi içinde geçmesine dikkat ediyor lardi. Ama biraz sonra aralannda derin bir uçurnm bulundugu anlagddi Fethi Bey simdiÎngiliz iggalinde olan Musul vilâyeti simrlarmn savagtar önceki duruma getirilmesinde Israr etti. Bu istegini teknik bir temele dayi yor; halkin çoguelugunu Türklerle Kürtlerin, sonuna kadar bir birlerine baglamm iki kardeg milletin'olu§turdugunu ileri süräyordu. Si Percy ise bunlari iki ayri irk saylyor, bu yüzden Türklerin aslmda armhkta olduklarm, Kürt çogunlugunun ise Íngiltere'nin Irak'ta kendilerine vermij oldugu özerklikten hognut olduklano söylüyordu. Îngilizler, üstelik, Musul'daki eski smirla da yetinmiyor, daha kuzeyde 'Ïngiliz bimayesi'ni isteyen H1ristiyan Sûryanî azinhšmm oturdugu bölgeyi de istiyorlardi. Burasom Tûrk yönetiminin etkisi digmda bir bölge' oldugunu ileri sürûyorlardi. Türkler bu hatti kabul etmediler, görû; meler de yarida kesildi. Anlagmazhk, Milletler Cemiyeti Konseyine götü· rüldü. Konsey, hemen hemen ilk simrm ayni olan geçici bir .batti uygur gárdü. Böylece, çegitli halk temsilcileriyle görûgecek Milletler Cemiyet. .komisyonunun, bõlgede güvenlik içinde dolagabilmesi saglanrug oldu. Komisyon, raporunu 1925 Eylülünde Milletler Cemiyeti Konseyine sundu. Bu raporda plebisit yapmaya olanak olmadigi, halkm Tûrkiye'det çok Irak'a bagldik gösterdigi belirtiliyor,eski Musul vilâyetinin Irak'a baglanmast öneriliyordu. Bunun digtnda tutulan kuzeydeki bölge' yirmi beg yll süreyle Milletler Cemiyeti mandasma girecek, Kürtlerin haklari da güven altina almacakti. Îngilizler, Milletlg Cemiyeti Konseyinin karaTürkler bima yanagmad11ar. 16 rmi kabul etmeye bagtan söz vermislerdi. 'kaderlerini
'sahipsi:
'sahipsiz
MUSUL SORUNUNUN
ÇÖZÜMÜ
477
çekerek, konseyi kendi oylari vermek durumunda biraktilar. Gazi, bu diplomatik baçansizhga, hemen¯ertesi gün, Rusya ile bir saltnazlik pakti yaparak kargihk verdi. Milletler Cemiyeti kararrun Türkialeyhinde olacagi anlagihr anlagilmaz, Cenevre'deki görügmeleri yürüTevlik Rügtã Bey, Paris'e gitmek için talimat almigti. _Orada Güney . msa'dan Berlin'e gitmekte olan Çiçerin'inyolunu kesti. Çiçerin,siyaseugradigt zarari çikarmak istegindeydi. Dört saat bag basa in Lozan'da arak, ellerinde konu ile ilgili baska belgeler bulunmamasma ragmen, yillik bir anlagma yazip imzaladilar. O strada iki devlet arasmda baghtartigma konusu olan ekonomik sornnlar bir yana birakilmig, yalniz siyaalanda aralarmdaki görüg birligi üzerinde durulmustu. Türkiye ile Rusbirbirlerine kargi hiçbir saldinya giri§memeye ve ikisinden birini hedef verlyorlardi. Tevfik Rügtü, bu belgeyi an anlasmalara katilmamaya söz aine koyarak Ankara'ya döndü. Bu paktm imzalanmasi, Milletler Cemiyeti karanmn kopardigt firtmabiraz yumugatmigt1. Ïngilizler yine geleneksel dügman durumuna geçti: vres Antla§masim ve Ïzmir i§gali politikasim bagka bir biçimde sürdür:k istiyorlardi. Simdide, Musul'da, Türkiye'nin milli güvenlik duvannda silah gibi Türkiye'nin kalbine · gedik açdmak isteniyor; Irak, keskin bir çevirdikleri yer de, emperneltilmig oluyordu. Bu ugursuz manevralarmi Cemlyetlydi. ayuncagi Milletler olan Listdevletlerin Gazi o arada, bir supap islevi gören bu tarti malan önlemedi. Bu sayçdik gösterisi Ìngiliz kamuoyunu parçalamaya ve komisyonun igini zoritirmaya yararsa ne âlâ. Gerçekten de ingiltere'de bilyük gazetelerle 14Partisi, sorunun ortaya ilk atildigi 1922'dekinden hafif de olsa, Musul rarma oldukça karsi koyuyorlardt. Ne Musul, ne de Irak, ugrunda savadegerdi. 'Türk, öyle bazilarmin sandigt gibi korkunç bir yaraak degildiyen Manchester Guardian, ilerideki alti aym Türklerie yapilacak rügmelere harcanmasun i(eri sürilyordu. Gazi'nin tutumu da böyleydi. O ne Ruslarla sarmag dolag olmak, ne Ïngilizlerlebogaz bogaza.gelmekistiyordu. Dig politikasima mihenk taalik 1925'te 1madan
delegelerini Cenevre'den
Ïngiltere'ye mandaterlik
·,'
hâlâ Îngiliz dostluguydu; Íngilizler de Cemiyetin kararmdan sonra, onu Büyükelçir durumda birakmamakiçin ellerinden geleni yaptilar. Îngiliz giderek gõrügmeleSir.Ronald Lindsay, aldigi talimat üzerine Ankara'ya tatlthk ve ustahkla idare etti. Bir yandan da Mussolini'nin, Türkler, ik'a yäräyecek olurlarsa Antalya'ya asker çikarmak tehdidinde bulunma-
.
478
T. CUMHURÏYETÏNÏN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÏ-
si, eiçinin igini kolaylagtirmig oldu. Basm sakinlesti, Tü.rk halkma da ingi tere'nin banççi niyelleri konusunda güven verildi. Gazi, alay olsun diye, Tevfik RüstŒyü Ingilizlerle görügme sinavn, hazirladi; logilizlere ne söyleyecegini önünde prova etmesini istedi. Tevfi Rüs J, bunu elinden geldigi kadar yumu.gak ve uzlagtiria bir tonia yapt Gazi, sözünü kesti: 'Yeteri kadar güçlü degil, inpam inandirmayor Tevfi Rügtü bu sefer savaççi bir tutinn denedi, yumrtgunu masaya vurarak sald ri tehditleri savurdu. Gazi, alay etti: 'Neyle hücum ediyorsun?'Artik b sert davrarnslarm da modasi geçmigti. Ingillere ile uzlagmak en dogrusu) du. Musul, Adana ve iskenderun'a benzemiyordu. Orada, Kürtlerden ba ka bü>ñk bir Arap nufusu da vardi. Milli Misak smirlart içine alinmasi, e ileri noktayi gõstermesi bakimindan öngörülmügtü diye dügünülebilird 1918'de asl<er Mustafa Kemal, Musul'un Îngilizler tarafmdan iggaline kar y gelmisd. Ama devlet adami Mustafa Kemal, is buraya kadar geldikte sonra, Osmanli Ïmparatorlugununyar2-Arap bir parçasi yüzünden, ülkesi nin Bati Millederi toplulugu arasina katilmasim tehlikeye sokacak bi adam degildi. Tevlik Rügtü, Ïngiltere'den en uygun gartlari koparmay, bakrnallydi. Bu kogullar, Musul üzerindeki ingiliz iddialanmn kabulünü ve ileridi Türkiye ile Irak arasinda simr gûvenligi konusunda karglikh anlagmala yapilmasuu kapstyordu. Gazi, bunlari oylamadan önce, Halk Partisi içinde ki muhaliflerle ugragmak zorundayd2. Parti üyeleri, beg saat süren bir top lantida savaga girilip girilmemesini tartistilar. Bazilari, ÍngilizlerinIrak't: yerlegmesinin eninde sonunda bir savas doguracagim söylüyor, buna gimdi den girigilmesini istiyorlardi. Ama oylamaya geçilince, üyeler Musul'un d Osmanli Împaratorlugununöteki kayip vilayetleri arasina karismasim, iste meye istemeye, kabul ettiler. Gazi, Ikinci Meclisi iyice avucunun içine al nus oldugu için, her isine kansan Birinci Meclise göre, sözünü dalla raha geçirebiliyordu. Böylece Türkiye, Ïngiltere ve Irak arasmdaki antlagma Haziran 1928'da Ankara'da imzalandi. Bunu da, alti yd sonra, Türkiye' nin Milletler Cemiyeti üyeligine ahnmasi izledi? .
3
Tunafttr ki, Musul görügmeleri sirasmda uziagma2Dém temelinde olan peirol sorunt pek az-ortaya atidi. Íngilizler, sanki petrolde gözleri yokmug görünmek için çab; harcadilar. Türk Hükümeti ise, bunu bir ekonomik sorundan çok, bir smir igi saylyor petrolün ulkeninilerdeki kalkmmasmda oynayaca§i rolü anlamamig gözüküyordo Türkiye yalniz toprak isteklerinden dešil, petrol üzerindeki iddialarm AnlagmŒda, dan da vazg eçiyor, sad ece petrolden alacag yüzde on payla yetiniyordu. Daha
ra, bu hisse de yüz
bÍnsterlin kadar
bir, para kargili§mda
büsbütün birakildi.
son
l
I i
I. I
.
.
ELLINCI BOLUM I
I,
SapkaDevrimi CÜRT îSYANI, Must.afa Kemal'in yalniz muhalefeti susturmasina degil, linle ilgili öteki reformlan da uygulamasma yaradi. Halifelik, medresler, eriat kanunlan ortadan kaldinltmsti. Simdi,isyan, bagnaz bir mezhebe, darybendi tarikatma bagh dervigler tarafindan çikanidigma göre, ne çegit ilursa olsun, bütim delvig tarikatlanm yok etmenin tam sitastydi. Tarikatlar, Türklerin yagayiç1nda önemli bir rol oynamig ve onlan, bir:aç özel durum d1§mda, konmu ülkelerden bazilari gibi bagnazhga gömüMüslümanhk çerçevesinde kabnakkornmustu. Tarikatlar, üp kalmaktan digmda, katiksiz hiyerarsi dinî ayn birer grup olugturuyoriardi. a birlikte, Jalkin çogu, içlerindeki dogal inanma istegini, tarikatlantu insancil sicakIgmda gideriyordu. Tarikatlar, siyasî bir egilim besledikIeri zaman, geleneksel olarak nerkezi yönetime kargit bir tutnm takimrlardi. Osrnanh devleti, buna onla1 ustahkla birbirine dügärerek kargi lnra ÏstanbuPda Fransiz Lisesinde okudu. Daha soru·a Ísviçre'de doktoram verdi. Gazi'nin bu gekilde davrampmn anormal bir yönü yoktu. Daha önce birkaç çocugu manevi evlât olarak almig ve annesine birakarak bakihp gitilmelerinisaglamisti. Bunlar, genellikle, köylerde rastladigi öksüz çoiklardi. Aralarmda Zehra ve Rukiye admda iki küçük kiz da vardi. Gazi, mlardan birini bir yelimhaneden alung, ötekini de LatiEe Hamm'la ge:n çocuksuz evliligi sirasinda evlât edinmigti. Bu iki kiz, §imdi Çankat'da oturuyorlardi. Üçüncüsüde, Türkiye'nin ilk kadm,pilotu olacak olan ibiha admda, akilli, güzel bir kizdi. Sonradan, bu manevi kizlarm arasi1, eskiden yamnda çabgmig mavi - yegil gözlü, esmer tenli, ince bir kiz .an Nebile de katilmigti. Kizlar büyüyüp de sofrasmda yer alacak ya§a geldikleri zaman, onlan sevimliliklerinin ve yeteneklerinin farlona varmigt1. Ï çlerinde hiçbirinin .aganüstü bir güzelligi yoktu; bir salon kadim gibi zarif de degildiler. Bir :git bir baba-dost-ögretmendurnmu, kizlar için belki birtakim psikolojik >rluklar doguruyor; ancak Gazi'ye muhtaç oldugu bir aile dekoru saghyor'ailesinden
·1gü
,
l
5 L
Tarih ögretmeni olacak Afet Hamm'm durumu, büsbütün bagkaydi. azi, kendisini himayesine aldigi zaman küçük bir çocuk degil, olgualugum egiginde bir genç kizdi. Bu tarihten sonra, yavas yavag evin yönetimiyde. ugra§maya bagladi. Âfet Hamm, yumagak, iyi huylu, alçakgönüllü, ddi bir ktzdi. Eve bakiyor masasinda bag köteye oturuyor, halk arasmda azi'nin yamnda yer ahyordu. Gazi'nin dügüncelerini dikkatle not ediyor, Drk Tarih Kurumunun ya da sosyal reformlarla ilgili diger kurumlarm plantilannda bimlari savunmak için çaba harciyordu. Âfet Hamm, Gazi'nin evlât edindigi erkek cocuklar da vardt. Bunlann ögrenirn masraflarmi verir. kendilerini ige yerleptirirdi. Ancak onlar kizlar gibi Çankaya'da oturmaziardi. Gazi nin izniyle, Rukiye bir subayla, Nebile de bir diplomatia evlendif er, Zehra, Fransa'da okuiken, trenden dügerek öldü. -
.
ril
--
I
544
T. CUMHURIYETININ
DOÖUSU VE YUKSELI$I
özellikle, Gazi'ye huzur veren bir arkada§ oldu Böylece, Latife Hanun'm aynhyndan beri Çankaya'dahüküm süren bogluk doldurulmu.stu. Gazi, elli yas sulannda ve hâlâ bekârdi; ama özel bir yagamdan büsbütûnyoksun olmayan bir bekâr.
i
6
ÂfetHanim,
Gazi'nin ölümüne kadar adi ile tanmmaktadir. (BibHyografyaya
yanindan bakiniz).
ayrilmadi.
Simdi,Doktor ÂfetÍnan
BÖLÜM ELLÍSEKÍZÍNCÍ Türklerin
Babasi
AZI, 1935 baslarmda, bir yandan içeride ekonomik güçlüklerin çagaldibir yandan da disarida ufuk, Roma-Berlin ekseninden gelebilecek bir [diri tehlikesiyle karardigi siralarda, Batililagmak yolunda iki adim daha :1. Eskiden aylan milâdî, ylllari ise hierî tarihe göre hesaplanan Türk lonyah kizdan' Allahin varhgim kamtlamasun istemigti. Evli kadmlarla muçurken, örnegin kocalartyla olan iligkileri üzerine, daha içli digh sorur sorardt Kadinlara kargi ne dereceye kadar ileri gidebilecegini iyi bilir kocalari iyi tartardi. Kocasimn kiskanabilecegi bir kadmla, hiçbir zaan flört etmeye kalkmaz ve bima pek önem vermeyen dostlanna da boyui bu çegit-gaflar yapmamalarm sahk verirdi. Yine de arasira, bir diplo.
UB
I
552
T. CUMHURÍYETÍNÍN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÏSÍ -
kansima,
Bagkana agin derecede tutularak bir skandala yol açtigi olurdu. Bir keresinde de Atatürk, Amerikah bir kadrun, çiftligine giderken geçtigi yolun üzerine boylu boyunca uzandigim görünce opey eglenmig, bu kadun Çankaya'dabirkaç gün misafir etmisti. Yine de, bütün kaprislerine ve ortaya aldan bütün dedikodulara kargin, yabanct diplomatlar, dig siyaset üzerindeki sapasaglam görügleri yüzunden ona kary büyük bir saygi beslerlerdi. Dil ve Tarih gibi konularda belki kararsiz olan zihni, gimdi Avrupah diktatörlerin gittikçe büyüyen tehditleri altmdaki dünya sorunlan üzerinde, her zamanki kadar canh ve kuvvetliydi. Kendileriyle, protokol simrlan digmda konu§tugu eIçileri, vakit ne kadar ilerlemi.5, hava ne kadar samimilegmig olursa olson, vatandaglanna yaptigi gibi siki bir sorguya çekerdi. Sir Percy Loraine anlatiyor: 'Bu, bazen bir soru yagmuru biçiminde, bazen de kendi dügüncelerini belirten uzun bir açiklama geklinde olur, sonra çatik ka§lannm altinda çelik mavisi gözlerinin delici bakigiyla sorgu dolu bir bekleyië halini ahrdi. Insan, zamanla, bu bakigla ne demek istedigini anlardi. Bu gu demekti: Kaçamakh davranma, erkek erkege konuguyoruz. Anhyornm, benden bir geyler gizlemek istiyorsun. Ama, evet-efendimcilikten hiç hoglanmam ve senin ne düündügünü ögrenmek isterim. Belki de bana söyleyecegin ilginç bir gey vardir, çekinme, söyle!' Atatûrk gimdi bütün dikkatini, yakmda baglayacagim önceden kestirdigi Ïkinci Dünya Savagmdan önce, Türkiye ile Bati arasindaki çözümlenmesi gereken sorunlar üzerinde y.ogunlagtirmigtt.Savaga hazirhk niteliginde olan sinir harbinde Türkiye'ye ilk tehdidi savuran Mussolini olmug, 1934 bahannda verdigi bir söylevde Asya ve Afrika'daki tarihi hedeflerini açiklarugt1. Bu açikça bir savag ve istilä tehdidlydi. Türkler buna Ege kiyilannHabegistan da gösterigli manevralarla karghk verdiler. Mussolini seferine hazirlik olarak- Türk kiyilan önündeki Leros Adasim tahkim etmeye baglaymca, Atatürk tutumunu açiklamak için kendine göre bir yöntem seçti. Bir ak§am, Ankara Palas'ta yemek yerken, yandaki masada italyan Büyükelçisini gördü. Arnavutluk Elçisi de oradaydi. Gazi; o akgam içkili degildi. Ama kendini içmig göstermek daha igine geldi. Arnavut'a dogru acayip resimler görüyorum. Neler egilerek: 'Asaf Bey,' dedi, oluyor sizin Arnavutluk'ta? Operet mi oynuyorsunuz?' Bunu söylemekle, Kral Zogo'nun gatafath ñniformalarma ta§ atiyordu. 'Hem,' diye devam etti. Cumhuriye tten ne kötülük gördünüz? Ïlle de bayruza bir kral ge çirmeye ne lüzum vardt? Ustelik, güttügünüz siyaset de çok tehlikeli; Ïtalyanlar Balkanlara sizmak için sizi maga olarak kullanacaklar.' mat
-ashada
'gazetelerde
'
TURKLERIN BABASI
Ïtalyan Bûyükelçisi söze kari§mak istedi.
Atatilrk,
553 ona döndü; sözleri-
herkesin duymasi için tercúmana yüksek sesle tekrarlatarak, Antalya'yi Elçiligi önünde gästeri yapsteyen Ïtalyan ögrencilerinin Roma'daki Türk nalarina takildi. 'Antalya bizim italya'daki clçiligimizin cebinde degil ki, liye açikladi. 'Antalya buradadir. Ne diye gelip almiyorsunuz? Ekselans Ei
karaya çikarsin, ondan sonra savaga3uce'ye bir teklilm var. Askerlerini olur.' im. Kim kazanirsa.Antalya onun Büyükelçi: 'Bu bir savag ilârn mi, Ekselâns?' diye sordu. Atatürk: 'Haytr,' dedi. 'Ben burada herhangi bir vatandag gibi konugutorum. Türkiye adina savag ilân etmeye yalnizca Türkiye Büyük Millet ki, Büyük Millet vleclisi yetkilidir. Ama gunu da kafamzdan çikarmayin duygularmi da gözyurtta§larm Weclisi,. zamam gelince, benim gibi basit inüne
alir.
Atatürk bunun arkasmdan, hesaph bo bogazhgimn sonucundan memlun alarak, otelden ayrildi. Habeg Savagi patladigi vakit; Türkiye, Ataürk'ün milletler topluluguyla i§birligi yapma kararim bir daha belirterek, M_illetler Comiyeti i3yesi s2fatiyla, Italya'ya kargi zorlayici önlemler almdilegi, Türkiye'nin, 1936'da Lozan rnasi yolunda oy kullandt. Bu isbirligi degittirilmesini resmen istemesi ile Antlasmasmdaki bogazlar rejiminin bir kez daha ortaya konmuy oldu. Bu sefer sözkonusu olan, artik bogazlarLn serbestligi degil, güvenligi sorunuydu. Bagvuru, Milleller Cemlyeti Antlagmasmin, bogaz1arm herhangi bir tehdide ugramasi balinde ortak bir daolarak yapilmigtt. yamsmayt öngören maddesine uygun Atatürk, bu bagvurunun yolunu da, zamamm da gayet lyi seçmisti. yakin dostlugun da Bunda Ïngiliz Büyükelçisi Percy Loraine'le arasmdaki bagmda, poker vardi. Atatürk, bir gün onu Akdeniz'deki birimasasi payt bogazlar bölcik as'i elinde tutan adam olarak tamrnlamis, o da Atatürk'e, gesine asker yollamak, ya da últimatom vermek gibi davramélardan kaçmbogazlarin gumasim salik vermi§ti. Türkiye'nin bagvurusu, ingiltere'nin rastladi. Almanlarin Ren bälgevenliginden opey kugkulandigt bir zamana sini almalarmdan, Ïtalya'nm da Habegistan'i istilâsmdan sonra, Cenevre'de, Türklerin silâhstz bölgeye yürüyerek, dünyay1yeni bir olup-bitti kargismda birakmalarindan korkuluyordu. Atatürk'ün, bir çözüm yolu ararken, dürüst bli §ekilde, hukuk yolunu seçmesi, Batih devletler üzerinde olumlu bir etki yapungtt. Almanlarla Türklerin 1914'teki gibi birbirlerine yaklagmasmdan çekinen Ingilizler de, Türk-Ingiliz dostlugunu koruyabilmek için birtakun ödürler vermeye hazirdilar. Bunun sonucu olan konferans, Montreux'de toplandi. Italyanlar, konboykot etmi§lerdi. Sorun çabucak bir çözüme baglandi. Türkiye her
feransi
I-
554
T. CUMHURÌYETÏNiN
DOÖUSU
VE
YÜKSELÍSi
--
istedigini elde etmi§Li. Bogazlarda asker bulundurmasma izin verildi; eski Bogazlar Komisyonu dagatildi. Türkiye. geçmiste Osmanli Ïmparatorlugunun yapttgi gibi, bogaziardan geçigi tam olarak denetleyebilecekti. Savas zamamnda harp gemilerinin geçigini denetleyebilecek; kendird bir savas tehdidi karpsoda hissederse, bu denetim hakkmi, barig zamanmda da kullanabilecekti. Otuz hin Türk askeri böylece, 20 Tenunuz gecesi saat yirmi dottte, bogazlarin askerden armnus bölgesine yürüdüler. Baglartrada Yavuz'un bulandogu Türk Donanmasi onlari orada karyladt. 1914'te Mustafa Kemal'in bütün gücüyle, ama pek bir sonuç alamadan karsi koydugu tarih olayl,-en parlak bir gekilde artadan kaldmlmisti. Bu çöyüm, ne Almanya'run ne de Italyan'in igme gelmisti. Ama, Simdi Türkiye ile bir savasi hiç de göze alabilecek durumda degildiler. Kont Ciano, 1937 baglarinda MIIano'da yapilan bir toplantida, Tevlik Rüstä ile pazarliga girismel istemi.3, Tûrklye'nin bir ticaret anlasmasi kargihgmda Roma-Berlin mihverine uygun bir tutum benimsemesini saglamaya çahgmasti. Ancak Türk Hükümeti, 'Sadece Barig Blokuna bagli oldugunu ve bagka hiçbir blokla iligigi bulunmadigun' açik olarak bildirdi. Almanlar da, bogazlarm tahkim edilmesi ici, Türkiye ile ticaret iligkileri bulunan Krupp'a degil de, daha yüksek flyat istemi§ olan Vickers firmasma verilince, üstü kapah bir hakarete ugrami§lardi. Montreux Antlagmasmm bazi maddelerine itiraz edecek oldular. Ama Türkler, verdikleri sert cevapta Almanya'nm bu sorunla bir ilgisi olamayacagim bildirdiler. ÇünküAlmanya, Montreux Antlagmasun imzalayan devleller arasmda olmadigt gibi, bir Akdeniz Devleti de degildi. Rusya da bu anlagmadan pek memnun kalmamisti. Anla§ma, Rusya'ya bazi avantajlar saglami§; ama, istediklerinin tümü, özellikle bogazlarin savag halinde bütün yabanci gemilere kapanmasi gerçekle§memigti. Atatürk'ün politikast, bir yandan da en yakm denizci devlet olan Sovyet Rusya ile iyi geçiumekti. Bu yûzden, Ruslari hem Montreux Antlagmasi, hem de Sâdabat Pakti konularmda yatistirmak için Tevfik Rügtû'yü bir he-yelle birlikte Moskova'ya gönderdi. Atatürk'ün, Ingiltere'ye karsi dostlugunu belirtmesi için baska bir firsat çikuutti: 1936 Eylühinde Kral Sekizinci 'Edward, Akdeniz'de Nahlin yatiyla yaptigi bir gezi sirasmda. Türkiye'ye de gayriresmi bir ziyarette buInndu. Sir Percy Loraine bu ziyareti, Almanya ile Ingiltere'ain ekonomik savasta Tiu-kiye'ye kredi vermek için yangtiklari bir sirada, bir iyiniyet gösterisi olarak tegvik etmigti. Bu, kirk yil önce Kayser'in Abdülhamit'i ziyaretinden beri, Avrupah bir hükügidann Türkiye'ye ilk ziyaretti. Sir
yapacagi
L
. ..
I
TÜRKLERlN
BABASI
555
Loraine, ziyaretin resmi nitelikte ohnasim ve Kralm Ankara'ya geleek Atatürk'e saygilanm sunmasmi istemisti. Ancak bir dialenme gezisinle olan Kral bunun gaynresmi olmasim daha uygun gördü. Atatürk'ün bir m için cam sikildi. Ama, protokole körûkörüne esir almad1ş için, Krah istanbul'a gitti. Krahn yati, Dolmabahçe Sarayi önlerinde demirledi. Kral yamnda geçerek Atatürk oldugu halde, açik bir otomobille Ïstanbul sokaklarmdan kurgun camlan ngiliz Büyükelçiligine gitti. Sir Percy Loraine bumm, geçnez otomobille dola§maya ahyk olan Devlet Bagkam tarafmdan, Krala >ir iltifat oldugunu söyledi. Binlerce kisi, Kralm geligini görmek için boi,az kiyilanada gecelemigti. Pencerelerde Türk ve Ingiliz bayraklari yanya'Welcome, Edia dalgalamyordu; karanlik bastiktan sonra minarelerdeki, -ki aralarmda konuklan vard Rex' yazih mahyalar aydmlatilmisti. Kralla egienceler düzenledi. Ay migiylaay:n önemlisi Mrs. Sipson'du- gerefine Imlanan bogaz sulannda Türk donanmasirun da katildigi bir 'Venedik Ge:esi' ile Marmara'da yapilan yanglar bunlar arasmdaydi. Verilen ziyafet.erden birinde, garsonun biri, elindeki büyük yemek tabagun yere dügürnügtü. Atatürk, konugundan özür diledi: ¶u millete her geyi ögrettim de, 2pakhk etmesini bir tür1ü ögretemedim.' Kralla Bagkan. Almanca olarak yaptiklan görügmelerde, dostluk ilis